Geçtiğimiz cuma akşamı Münih’te gerçekleşen 46. Bavyera Film Ödülleri, sinema dünyasından pek çok önemli ismin ödüllendirildiği, aynı zamanda toplumsal mesajların verildiği unutulmaz bir geceye sahne oldu. Kör Noktada filmiyle yönetmen Ayşe Polat’ın da ödül aldığı törende Almanya’nın yaklaşan federal seçimleri öncesinde yükselen ırkçı söylemler ve göçmen karşıtı tartışmalara karşı birlik ve beraberlik mesajları verildi.

Toplam on bir ödülün verildiği törende, geçtiğimiz hafta Oscar’a adaylığı açıklanan “September 5″ dikkat çekti. Münih’te yapılan 1972 Olimpiyatlar’ındaki suikastı konu alan film, Bavyera Film Ödülleri’nin 100 bin Euro değerindeki en iyi film ödülünün sahibi oldu. Bu dalda aday gösterilen diğer iki filme, “The Outrun” ve “Treasure -Familie ist ein fremdes Land“, de 50’şer bin Euro verildi.

‚En iyi erkek oyuncu’ ödülünü Christoph Maria Herbst üç filmiyle, “Der Buchspazierer”, “Der Spitzname”, “Ein Fest fürs Leben“, aldığı gecede toplam on bir ödülün verildi. “Chantal im Märchenland” adlı filmdeki performansıyla ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülünü alan Jella Haase ise, güçlü konuşmasıyla geceye damga vuran isimlerden oldu.

Geceye rol arkadaşı Gizem Emre ile birlikte katılan Haase, ödülünü hayranı olduğunu söylediği efsane buz patencisi Katarina Witt’in elinden aldı. Haase, ödül konuşmasında, “On yıldır bana Chantal (rolü) ve Bora (Dağtekin, yönetmeni) de eşlik ediyor. On yılda dünya değişti… Almanya’nın uyanmasını ve politikanın zehirli bir retorikle hayali düşman imgeleri yaratmayı bırakmasını diliyorum.” dedi. Oyuncu, özellikle seçimler yaklaşırken giderek artan bölücü ve popülist dili de eleştirdi. Siyasetin, hayali düşman imgeleri yaratmayı bırakmasını isteyen Haase, polemiklerin ve suçlamaların samimi bir tartışmayı engellediğini de belirterek, “Kalbimin derinliklerinden, dürüstlüğün kaybına, insanlar arasındaki vahşileşmeye ve sağcı düşüncenin normalleşmesine karşı çıkıyorum.” şeklinde konuştu ve uzun süre alkışlandı.

Gecede en iyi yönetmen ödülünü Kör Noktada filmiyle kazanan Ayşe Polat’ın ödülünü, filmin oyuncularından Katja Bürkle sundu. Gece boyunca belki de en iyi sunuş konuşmasını yapan Bürkle, “Politikada giderek daha kaba popülizme doğru kayıldığı, eski ve yeni faşistlerin daha güçlü hale geldiği bir durumda, senin yaptığın iş ve bunu yapış şeklin çok çok önemli.” diyerek Ayşe Polat’a ödülünü takdim etti.

Ödülünü 70’li yıllarda Almanya’ya gelen ailesine adayan Ayşe Polat ise, göçmen kökenlilerin ‘günah keçisi’ olarak gösterilmesini eleştiren konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Bu ödül, Alman sineması için çeşitliliğin ne kadar önemli ve zenginleştirici olduğunu gösteriyor. Farklı hikayeler ve bakış açıları anlatan filmler, estetik açıdan da büyük bir çeşitlilik sunuyor. Bu ödülü aileme adıyorum. Ailem 70’li yıllarda Almanya’ya geldi. Çok çalışmış olmalarına rağmen çok düşük ücretler aldılar ve zor koşullarda yaşadılar. Birçok başka insan gibi, yaptıkları işlerle bu ülkenin refahına önemli ölçüde katkıda bulundular. Ne yazık ki, bu katkı çok hızlı bir şekilde unutuluyor. Özellikle kriz zamanlarında. Böyle zamanlarda bir sorun olarak yansıtılıyor ve günah keçisi yapılıyorlar. Ve bunu gerçekten hak etmediler. Yine böyle zamanlar yaşıyoruz; bölünme, nefret ve delilikle yönetiliyoruz. Ve umarım birlikte kararlı bir şekilde buna karşı dururuz ve insanlık, empati ve saygının bizi yeniden bir araya getirmesini sağlarız.“

Bavyera Film Ödülleri’e geç katılan Başbakan Dr. Markus Söder, bir oyunculuk ikonu olarak tanımladığı Helga Ursula “Uschi” Glas’a onur ödülünü takdim ederken sinemaya kattığı eşsiz mirası ve sosyal sorumluluk projelerini övdü. Söder, ödülü takdim ettikten sonra saygı gösterisi olarak diz çöküp sanatçının elini öptü.

Uzun süre ayakta alkışlanan Uschi Glas konuşmasında, ilk filminden bu yana 60 yıl geçtiğini, birçok farklı rolde yer aldığı için şükran dolu olduğunu ve çok şanslı hissettiğini söyledi. Özellikle yönetmen Bora Dağtekin’in filmleriyle farklı bir kitleye hitap ettiğini vurgulayan Glas, Brotzeit adlı sosyal sorumluluk projesinden de bahsettiği konuşmasında, “İnsan kalmak istiyorum. Hadi gelin demokrasimizi savunalım. Başımızı kuma gömmeyelim ve umutsuzluğa kapılmayalım. Hepimizin demokrasiyi seçme hakkı var. Gelin, umutla ve birlikte geleceğe bakalım.” dedi.

Bavyera Eyaleti Başbakanı Markus Söder ve Medya Bakanı Florian Herrmann’ın yanı sıra birçok siyasetçinin de katıldığı törende, önceki yıllarda ödül alan yönetmen Margarita von Trotta ve oyuncu Veronika Ferres gibi isimlerin yanı sıra Tim Seyfi gibi Alman sinemasının önemli isimleri de hazır bulundu. 

Bavyera Film Ödülleri 1979 yılından itibaren veriliyor ve Alman sinema endüstrisindeki en prestijli ve en yüksek ödüllerden biri olarak kabul ediliyor. Toplamda 300.000 Euro’luk ödül fonu ile verilen Bavyera Film Ödülleri, on iki kişilik bir uzman jüri tarafından belirlenen on bir farklı kategoride veriliyor.

46. Bavyera Film Ödülleri’ni kazananların tam listesi şöyle:

Başbakanlık Ödülü (Onur Ödülü): Helga Ursula “Uschi” Glas

En İyi Kadın Oyuncu (10.000 Euro): Jella Haase – “Chantal im Märchenland“

En İyi Erkek Oyuncu (10.000 Euro): Christoph Maria Herbst – “Der Buchspazierer”, “Der Spitzname”, “Ein Fest fürs Leben“

En İyi Film (100.000 Euro): BerghausWöbke Filmproduktion GmbH – “September 5“

En İyi Yönetmen (10.000 Euro): Ayşe Polat – “Im toten Winkel“

En İyi Belgesel (10.000 Euro): Hans Block ve Moritz Riesewieck – “Eternal You”

En İyi Senaryo (10.000 Euro): Matthias Glasner – “Sterben”

En İyi Görüntü Yönetimi (Bildgestaltung) (10.000 Euro): Judith Kaufmann – “Die Herrlichkeit des Lebens“

Family Entertainment (10.000 Euro): blue eyes Fiction GmbH & Co. KG – “Woodwalkers”

En İyi Yeni Film (Bester Nachwuchsfilm) (10.000 Euro): Aaron Arens – “Sonnenplätze”

En İyi Yeni Yönetmen (Newcomer Regie) (10.000 Euro): Mareike Engelhardt – “Rabia”

En İyi Genç Oyuncu (Nachwuchsschauspiel) (10.000 Euro): Maja Bons – “Die Akademie”