22 Eylül Federal Parlamento sonuçları, Almanya¡nın siyasi tablosunu değiştirdi. Liberaller ilk defa parlamento dışında kalırken, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller büyük hayal kırıklığı yaşıyor.
Merkel’in Hırıstiyan Birlik Partisi ve daimi ortağı Hırıstiyan Sosyal Birlik Partisi, birlikte oyların yüzde 41,5 ini alarak, ana rakibi Sosyal Demkoratlara büyük fark atarak, neredeyse tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu yakaladı. Bu başarıda ana etken, Almanya ekonomisinin coğu AB ülkelerine kıyasla daha iyi durumda olmasıdır.
Bu seçimlerin beklenen en büyük sonucu ise, Liberal Parti`nin (FDP) 1949`dan günümüze ilk defa yüzde 5`lik seçim barajının altında kalarak, Federal Parlamento`ya girememesidir. Bu parti 80`li yılların ortalarına değin, yalnız ekonomide değil siyasi ve toplumsal alanda da liberal politikalar izliyordu. Giderek yalnızca ekonomide liberal çizgiyi izleyen, pazar ekonomisine devletin her türlü düzenleyici müdahalesine karşı çıkan ve üst gelir meslek guruplarının çıkarlarını savunan parti konumuna geldi. Siyaseten renksiz, dar seçmen kesiminin çıkarlarını ödünsüz savunan bu parti, son yıllarda ortağı Hıristiyan Birlik Partilerinin ikinci oylarıyla parlamentoya girmeyi başaran parti konumuna düşmüştü. Almanya¡da seçimlerde verilen iki oydan ilki seçim bölgesindeki adaylardan birine, ikincisi ise partilerden birine verilmektedir. FDP son seçimlerde de yine hükümet ortağı Merkel¡den ikinci oy desteği istedi. Ancak, bu defa bu yardımı alamayarak ve oyların sadece yüzde 4,8`ine ulaşarak parlamento dışında kaldı. Gerçekten de böyle renksiz ve yalnızca dar seçmen çıkarcılığı yapan bu partiye, parlamentoda artık gerek kalmamıştı. Parti yönetimi istifa ederek yeni bir kadroya kapıları açtı.
Sosyal Demokratlar`ın büyük hayal kırıklığı
Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) son 44 yılın, 2009 seçimleri hariç, en düşük oyunu aldı. 2009`da oyların yalnızca yüzde 23`ünü alarak Almanya tarihinin en büyük yenilgisine uğramıştı. Bu seçimlerdeki oyları yüzde 25,7`ye çıksa da, bu sonuç SPD`nin büyük yenilgisini kapatmamaktadır. Çünkü, Hırıstiyan Birlik Partileri oylarını aynı sürede yüzde 33,8`den yüzde 41,5`e çıkarmayı başardılar.
Bu yıl SPD 150. kuruluş yılını haklı olarak büyük bir gurur ve onurla kutladı. Almanya’da demokrasi, hukuk devleti ve özellikle de sosyal devletin oluşması ve yerleşmesinde, bu partinin belirleyici rolünü hiç kimse inkâr etmemektedir. SPD¡nin temel felsefesini, sosyal dayanışma, eşitlik ve barış oluşturmaktadır. Sosyal Demokratların ana seçmenini, geleneksel olarak öncelikle emeğiyle geçinenler oluşturmaktadır. SPD Schröder¡e değin sendikalarla her zaman dayanışma içerisinde olmuş, çalışanların, dar gelirlilerin, işsizlerin haklarını savunmayı ana ilkesi edinmişti; Sosyal Devlet, Sosyal Haklar ve Sosyal Adalet ilkelerinden ödün vermemeye büyük özen göstermişti.
Gerhard Schröder 1998`de Şansölye (Kanzler) olunca bu ilkeleri adım adım terkederek, sosyal hakları kısmada sağ partilerin bile cesaret edemediği politikalar izlemeye başladı. Sendikalarla SPD arasındaki dayanışmanın bozulmasına neden oldu. Parti içinden ve sendikalardan gelen eleştirilere “adam sendeci” bir tavırla aldırmadı.
1998 Federal Parlamento seçimlerinde oyların yüzde 40,9`unu alarak hükümetin kurulmasında büyük rolü olan SPD`nin karizmatik başkanı Oskar Lafontaine, bu yanlış politikalara tepki göstererek maliye bakanlığı görevinden, SPD başkanlığından ve daha sonra da SPD¡den istifa etti. Lafontaine¡nin istifasını partiden ve sendikalardan bir dizi istifa izledi. Ben de 30 yıllık SPD üyeliğimden sonra bu partiden istifa edenlerden biriyim.
Böylece SPD`nin solunda, Sosyal Devlet ilkelerini, Sosyal Hakları ve Sosyal Adaleti savunacak önemli bir siyasi boşluk oluştu. Batı Almanya¡da “Seçim Alternatifi Birliği” altındaki oluşumla, Doğu Almanya¡daki Demokratik Sosyalist Parti birleşerek, 2007`de Sol Partiyi (Die Linke) kurdular. Bu parti daha oluşum aşamasında girdiği 2005 seçimlerinde oyların yüzde 8,7`sini almayı başardı. 2009`da oylarını yüzde 11,9`a yükselten Sol Parti, son seçimlerde oy kaybına uğrasa da, parlamentoda üçüncü parti oldu. Hastalığı nedeniyle parti yönetiminde görev almayan Lafontaine¡nin, oy kaybına neden olduğu bilinmektedir.
Hükümetin kurulması zaman alacak
SPD partiden ayrılanlara karşı öfkeci ve yanlış bir politika izleyerek, Sol Parti`yle koalisyona hayır demektedir. Oysa şu andaki seçim sonuçlarıyla Sosyal Demokratlar, Sol Parti ve Yeşiller, birlikte hükümeti kurabilecek çoğunluğa sahiptirler.
Yeşiller/Birlik Partisi¡nin oyları yüzde 8,4`le beklenenin çok altında kaldı. Bu sonucun sorumluğunu kabul eden bazı yöneticiler istifa edeceklerini açıkladılar. Yeşiller öncelikle parti içi sorunlarını yeniden dizayn etmekle bir süre uğraşacaklardır. Yine de hükümeti kurma görüşmelerine karşı olmadıklarını kamuoyuna duyurdular.
Merkel¡in kolisyon arayışı sürmektedir. SPD, tabanından gelebilecek tepkiler nedeniyle büyük koalisyona son derece temkinli yanaşmakta ve Merkel¡le yapılacak hükümet kurma görüşme sonuçlarını, 470.000 üyesinin onayına sunarak, karar verebileceğini açıklamıştır.
Görüldüğü gibi, son seçimlerde ortaya çıkan siyasi tablo, hükümetin kurulabilemesine çeşitli alternatifler sağlasa da, farklı hesap ve beklentiler bu işin zaman alacağını ve kolay olmadığını göstermektedir.