Münih’te işçi hakları mücadelesinin önde gelen isimlerinden biri olan Ahmet Levent Çokdeğerli, 13 Şubat, Perşembe günü Verdi mitingindeydi. “Sloganlar ve coşkuyla başlayan, ancak kara ve kanlı biten bir gündü…” diyerek, saldırıyı ve o gün yaşananları kendi gözlerinden aktardı: 

Levent Çokdeğerli

“Verdi sendikasının çağrısı üzerine, toplu görüşme çerçevesinde yapılan uyarı grevine, havanın yağmurlu olmasına rağmen 2 bin 500 işçi katıldı. İşçilerin moral ve motivasyonu yüksekti ve miting için Königsplatz’a doğru yürüyüşe geçtiler. Seidlstr.-Karlstr. köşesine geldiklerinde, bir araba polis barikatını aşarak yürüyüş koluna daldı. Bu saldırı, onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu. Aralarında 2 yaşında bir çocuk ve annesinin ağır yaralı olduğunu öğrendik.

Polisler hemen müdahale ederek arabayı durdurdu, camları kırıp saldırganı karga tulumba tutukladılar. Görgü tanıkları, saldırganın polis tarafından götürülürken “Allah Allah” diye bağırdığını belirtti. Olayın ardından emniyet müdürü, saldırganın 24 yaşında bir Afgan vatandaşı ve ilticacı olduğunu, uyuşturucu ve hırsızlık suçlarından sabıkası bulunduğunu bildirdi. Emniyet müdürü daha sonra yaptığı basın toplantısında saldırganın, daha önce bahsedilen türden bir sabıkasının bulunmadığını söyleyerek, yaptığı açıklamayı düzeltti.

Olay anında, yürüyüşün ön kısmındaydım ve ön tarafta kimse ne olduğunu anlamadı. Königsplatz’a doğru yürüyüş devam etti, ancak arka tarafta kaza ve yaralılar olduğu bildirildi. Arka tarafa gittiğimde, ortalık ana baba günüydü. Ambulanslar, polis arabaları, güvenlik önlemleri vardı. Sağda solda, duvar kenarlarına oturtulmuş yaralılar, şok olmuş sendikacılar, birbirlerine olayın ayrıntılarını anlatan görgü tanıkları, yaralılara yardım etmeye çalışanlar. İşçiler, hak arama eylemlerinin kanla sonuçlanmasından dolayı öfkeliydi. Herkes saldırgana lanet okuyordu. 

Verdi sendikası, mitingin bir kısmı Königsplatz’a ulaşmışken eylemi iptal etti. CSU Başkanı ve Bavyera Hükümeti Başbakanı Söder ile İçişleri Bakanı Hermann olay yerinde açıklamalar yaptı. Söder, “Bu münferit bir saldırı değil. Saldırıdan saldırıya geçemeyiz, artık bir şeyler değişmeli. Üzgünüm.” dedi.

Evet, Münih’te sloganlar ve coşkuyla başlayan, ancak kara ve kanlı biten bir gün…

Sonrasında, yaralanan tanıdığımız bir işçiyi hastanede ziyaret ettik. Olayda yaralanan iki işçi aynı odada yatıyordu. Durumlarını sorduktan sonra, akşam saat 19.00’da protesto eylemi yapacağımızı söyledik. Arkadaşlar, “O arabanın nasıl oraya kadar geldiğini anlamadıklarını, bu saldırının polis gözü önünde nasıl gerçekleştiğini ve polisin güvenlik zaafiyetinin de protesto edilmesi gerektiğini“ belirttiler. Ayrıca, “Madem bu kişi polisçe tanınan biri, neden sokaklarda geziyor?” diye sordular, haklı olarak.

Akşam saatlerinde Odeonsplatz’ta gerçekleşen protestoda partiler konuşturulmadı. Eylem, bu saldırıyı gerçekleştiren zihniyet, bu saldırının ardından olayı kendi ırkçı çıkarları için kullanmak isteyen ırkçılar ve faşistler ile olaydaki güvenlik zafiyetinden dolayı polise yönelikti.”