Montag, Oktober 7, 2024
StartArts & CultureKemal Sahir Gürel ile Dem-i Devran

Kemal Sahir Gürel ile Dem-i Devran

Devrimci müzikten popüler dizi ve film müziğine kadar birçok farklı projeyle adından sıkça söz ettiren üretken bir sanatçı Kemal Sahir Gürel. Aranjör, müzik yönetmeni, besteci, kaval sanatçısı. Kaval ana enstrümanı ama telli, nefesli, tuşlu, vurmalı tüm çalgılara hakim. 9 yıldır Almanya’da yaşayan Kemal Sahir Gürel, şu sıralar kendisi gibi kaval ustası olan Münihli Hayrani Kami ile birlikte proje sahibi oldukları Dem-i Devran çalışmalarını sürdürüyor. Avrupa’da amatör veya yarı-profesyonel solistlerin farklı türkülerle yer aldığı karma bir seri albüm projesi Dem-i Devran. Gürel ve Kami, „Sadece Türkiye`den Avrupa`ya şarkılar dinlemek değil, Avrupa`dan Türkiye`ye ve dünyaya şarkılar söylemek istiyoruz. Pop kültürünün ezici egemenliğine karşı türküler söylüyoruz. Kendimizi, ruhumuzu türkülerle yeniliyoruz ve insani değerlerimizi koruyoruz. Tüm yoksunluk ve fiziki uzaklığına rağmen, `gurbette`  de ruhen bizi birleştiren ortak dilin türkü olduğunu; gurbette de saygın, düzeyli ve etkileyici bir sanat yaratılabileceğini vurgulamak istiyoruz…“ diyor.

Albüm çalışmaları için Köln, İstanbul, Münih arası mekik dokuyan Kemal Sahir Gürel ve Hayrani Kami ile Münih Odeons meydanında Tambosi’de oturup güzel bir sohbet gerçekleştirdik.

Dem-i Devran, Almanya’da karma bir albüm olacak. Bu fikir nasıl oluştu? Süreç nasıl ilerliyor?
Daha önceden bu tarz deneyler yapılmış ama daha yüzeysel, ekonomik temelde olan işler olmuş. Fikir Hayrani’den geldi. „Almanya’da müzik yapmak isteyen çok insan var, karma bir albüm yapalım mı? diye sordu. Avrupa genelinde yarı profesyonel veya amatör insanları bir araya getiriyor. Herkes birer şarkıyla yer alacak. Bunun anlamı şu; Birincisi birbirinden çok farklı bestelerin, türkülerin, seslerin bir arada yer aldığı zengin bir çalışma olacak. İkinicisi yeterince komple bir albüm için elinde maddi imkanların, olanakların veya prodüksiyon ilişkilerinin olmadığı insanlar kendilerine zemin bulabilecekler. Senede bir albüm yapmayı planlıyoruz. Türkiye’de de Salkım Söğüt vardı. Biraz onun devamı gibi olacak. O albümde yer alan Hilmi Yarayıcı, Mustafa Özarslan, İlkay Akkaya albümden önce de biliniyordu ama Alaaddin Us, Kazım Koyuncu, Hakan Yeşilyurt, Arzu Görücü gibi arkadaşlar Salkım Söğüt ile tanındılar. Bu albümün de belki öyle bir etkisi olacak. Öyle bir zemin de olabilir.

Albümde yer alan sanatçıları hangi kriterlere göre seçiyorsunuz? Çoğunun ilk albümü olacak…
Çok güzel bir sesi veya tecrübesi olması gerekmiyor ama bir ses yeteneği, yani şarkı söyleme kabiliyeti olmalı. Buradaki arkadaşların birçoğu müzikle aktif uğraşan tecrübeli; sahneye çıkan, bir koroda yer alan insanlar. Avusturya’dan Cihan gibi veya Münih’ten Bekir gibi önceden çalışmaları olmuş arkadaşlar var. 13 kişinin 12’si Avrupa’dan; Avusturya ve Almanya’nın değişik şehirlerinden. Bir de albümü renklendirmek için misafir sanatçımız var; Barış Atay bir şiirle katılıyor.

Albümün Avrupa çıkışlı olması hangi açıdan önemli?
Albüm Hayrani’den öneri olarak geldiğinde ben şu yanını da çok sevdim projenin; bugüne kadar hep Türkiye’de üretilen şeyler Avrupa’ya veriliyordu. Gurbette olanlar ancak Türkiye’de üretilen şeylere bir sanatsal ürün olarak ulaşabiliyorlardı. Ama Avrupa’dan Türkiye’deki insanlara bizzat buradaki üretimle ulaşma dinamiği çok zayıf. Fatih Akın ve belki Fazıl Say (bir müddet burada yaşadığı için) dışında değişik branşlarda, medya, tiyatro, sinema, müzik, resim ve bütün sanat dallarında Avrupa’da üretim yapıp Türkiye’ye ulaşan sanatçı çok az. Dolayısıyla bunun değerli yanı, Avrupa’da üretilmiş bir albümle Türkiye’nin gündemine uzanmak, köprü oluşturmak gibi bir düşünce bu.

Albüm Türkiye’de dağıtılacak mı?
Türkiye’de müzik sektörü pazarlama açısından epey geriledi. Kaset formatının bitip CD’ye geçilmesi, daha sonra da dijitalin gündeme gelmesi sektörü kötü etkiledi. Bu nedenle artık eskisi gibi bir projeye şirketler sıcak bakmıyor. Haklı yanları da var. Dolayısıyla şu anda Türkiye ayağı açısından düşündüğümüz bir firma yok. Yani Almanya’da basılacak ve burada dağıtılacak, tüm dünyada dijitale dağıtılacak.

Sanatçılar dijital üzerinden hedefine ulaşabiliyor mu?
Türkiye dijitalde daha yolun başında. Itunes’un dijital pazarlama yapması 3-4 yıllık. Dijitalin Türkiye’de çok etkin olduğu söylenemez ama her sene biraz daha gelişiyor.

Albümün nasıl tepki alacağınızı düşünüyorsunuz? Bir beklentiniz var mı?
O konuda bir iddia oluşturmak mümkün değil. Bu bir duygu işi, o duygunun sonuç almasını doğru seçimlerle kolaylaştırmış olursunuz ama bir garantisi yok. Müzik kafadan kurulan bir şey değil. Sadece neyin sevilebileceğini, neyin öne çıkabileceğini, neyin geride kalacağını kendiniz seçip yönlendirebilirsiniz. Biz de o konuda gerçekten iyi seslere yer verdik, bu iyi yanlarından biri. Diğer yanı da türkü seçimi; mümkün olduğu kadar etki sağlayabilecek türküler seçtik. Buralarda ticari amaçla özensiz çalışmalar yapılmış daha önce. Biz ticari bir amaçla değil, yetenekli insanları bir araya getirme düşüncesiyle hareket ettiğimiz için yarı idealist bir çalışma bu. Biraz da kısmet işi. Bir şarkı olur on sene hiç anlaşılmaz ama 11. senesinde patlayabilir, müzik camiasında bunun çok örnekleri var. Ya da çok önemsiz bir şarkı dersiniz albümün sonuna koyarsınız ama en sevilen şarkı o olur. Bu sizin belirleyebileceğiniz bir şey değil. Ama mümkün olduğunca renkli, her kesimden insana seslenebilen bir tarz oluşturmaya çalıştık. Anadolu rocktan klasik türkü formatına, özgün müzikten daha modern tarza kadar parçalar da var.

Kemal-Sahir-Gürel-Hayrani-webKemal Sahir Gürel kimdir?
1966 Giresun, Görele doğumlu. 1974’te geldiği İstanbul’da 1981 yılında Yavuz Top’un müzik kursunda bağlama ve solfej dersleri alarak akademik eğitime başladı. 82’de İ.Ü. Konservatuarı Türk Müziği Bölümü’ne başladı. 84’te Türk Folklor Kurumu’nun Halk Müziği Okulu’nda bir yıl öğrenim gördü. Bağlama ve solfej dersleri verdi, düzenlemeler yaptı. İTÜ Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü’nde beş yıl öğrenim gördü. 86 yılından sonra müzik çalışmalarını bestecilik, aranjörlük ve grup konserleriyle sürdürdü. 99 yılından itibaren aranjörlük ve yönetmenlik yapıyor; kısa film, film ve televizyon için dizi film müzikleri hazırlıyor.

Hayrani Kami kimdir?
Aslen Erzurum-Hınıslıdır. 1989 yılından bu yana yurtdışında yaşıyor. Küçük yaşlarda başlayan müzikle ilişkisine 1996-1997 yıllarında şimdiki adı Akademi Deutsche-pop olan okulda tonmaisterlik eğitimi eklendi. Kaval ve bağlama ustasıdır. 2014 yılında kurduğu stüdyosunda halen aranjör ve tonmaister olarak hizmet sunmaktadır.

Dem-i Devran 1`de yer alan isimler şöyle:
Ali Haydar Berkpınar, Aytül Özel,
Cihan Dökmez,
Bekir Çetinkaya,
Mahsuni Turan,
Muhammet Ali Aslan, Servet Güven,
Songül Yüce,
Süreyya Akay,
Tekin Turan,
Turabi Yurtsever,
Yusuf Budak
ve misafir sanatçı olarak Barış Atay

 

Hamide Türker

Vorheriger Artikel
Nächster Artikel
Hamide Türker
Hamide Türkerhttp://piyasa.de
Founder & Editor in Chief
BENZER HABERLER

1 Kommentar

Kommentarfunktion ist geschlossen.

Son eklenenler