8 Aralık Pazar günü Münih’te gerçekleşen Krampuslauf’un, Almanya’ya gelişimin birinci yıldönümüne denk gelmesi benim için ilginç bir çakışma oldu. Bu çakışmanın bendeki yansımalarını ve Krampuslauf’u anlatmaya çalışacağım. An’da yaşarken bazen çok yavaş, bazen de çok hızlı geçtiğini hissederiz zamanın. Ama geri dönüp baktığımızda daima “ne kadar hızlı geçmiş” deriz. Ve işte, geçip giden zamanın ardından dönüp bakarak bu cümleyi kurduğumuzda, geçen o zamanın bir muhasebesini yapıyoruzdur aslında. O hızlı akışta sürüklenmiş giderken sormayız ve sorgulamayız çoğunlukla. Ama bir yerde durup bu sorgulamaları yapmaya başlarız ya da hayat bizi buna zorlar. Başarı ve mutluluk getiren bir süreç ise, bunun hazzını ve gururunu yaşayıp yelkenlerimizi yepyeni umutlarla doldurarak devam ederiz yolculuğumuza. Hatalar, hüzünler ve hayal kırıklıkları ağır bastıysa eğer, endişeler ve korkular sarar her yanımızı. Ve hatta kabuslar, karabasanlar çöker üstümüze, kışın zor, karanlık ve kasvetli havası gibi. Hayat bir şekilde hatırlatır ve gösterir bize doğruları ve yanlışları. Ve ödülünü sunmakta olabildiğince ağırdan alıp cimri davranabilirken, cezaları kesmekte ve hataların sonuçlarını önümüze koymakta sabırsız ve bonkör davranabilmektedir.
Kadim Ritüeller ve Mitolojik Bağlantılar
Bu ödül ve ceza mekanizması binlerce yıllık insanlık tarihi boyunca farklı biçim ve yöntemlerle nesilden nesile aktarılmıştır. Bu aktarımların günümüzdeki yansımalarının kökenleri ise eski inanış ve mitolojik ritüellerde karşımıza çıkıyor. Zaman içinde ortaya çıkan yeni inanç ve toplum sistemlerine rağmen, çok eskilere dayanan bu kadim bilgi ve gelenekler, yeni ortaya çıkan sistemlerin içine çok güzel entegre olarak sarsılmaz bir yer edinmişlerdir. Pagan ve Şaman dönemlerimize ait ritüellerin varlığını hala devam ettiriyor olması bunun en büyük kanıtıdır. Binlerce yıllık birikim ve mirasın var olduğu bu kollektif ağ, çoğumuzun farkında bile olmadığı kadim bilgileri taşımaktadır.
Krampuslauf’un Tarihçesi ve Kültürel Önemi
Münih ve Alpler bölgesinin tarihi ve kültürel zenginliğini yaşatan ve yüzyıllardır kutlanan Krampuslauf bu kadim öğretilerin günümüze yansıması ve mirası olarak varlığını sürdürmektedir. Bu ritüelin kökenleri, binlerce yıl öncesine, Pagan ve Şaman dönemlerine dayanır. Pagan inançlarında Krampus, doğanın ve kışın zorluklarını ve insan ruhunun karanlık yanlarını temsil eder. Her yıl Aralık ayında Noel’de Sendlinger Straße’de gerçekleşen bu etkinlikte 300’den fazla Krampus kostümlü insan geçit töreni yapar. Kötülüklerin ve yanlışların cezalandırılması, iyiliklerin ödüllendirilmesi anlatılır. Ve tabi ki çocuklar dahil alandaki herkesin yüzlerinin güldüğü eski masallardan çıkmış fantastik bir sahneye dönüşür. Krampus ve St. Nicholas, iyilik ve kötülüğün dansını sergilerken, izleyiciler geçmişin büyüsüyle günümüzün enerjisini bir arada hisseder. Bu etkinlik, sadece bir gelenek değil, aynı zamanda kışın karanlık yüzünü aydınlatan bir kutlamadır.
Şaman ritüellerinde ise Krampus, ruhani bir yolculuk ve içsel dönüşümün sembolüdür. Kötülükleri ve hataları geride bırakmak, yeni bir yılın getirdiği umutlarla yola devam etmek için bir arınma ritüelidir.
Hayat, tüm zıtlıkları barındırırken, bu zıtlıkların çatışmasıyla ilerleme ve gelişme yolunu benimsemiştir. Krampuslauf hikayesi de böyle bir zıtlığın tezahürüdür belki de.
St. Nicholas ve Krampus
Burada kısaca da olsa St. Nicholas’tan bahsetmek gerek. Zira, ikisi arasında hem bir işbirliği hem de bir görev dağılımı vardır.
St. Nicholas, 4. yüzyılda Türkiye’nin Antalya Demre bölgesinde yaşamış bir piskopostur ve Noel Baba figürüne ilham vermiştir. Yardımseverliğiyle bilinen, çocuklara hediyeler dağıtan bu şirin, ak sakallı, tombul figür, her yıl 6 Aralık’ta çocuklara hediyeler dağıtılarak anılır. Ancak, hayatta her şeyin bir karşıtı olduğu gibi, St. Nicholas’ın da bir karşıtı vardır: Krampus.
St.Nicholas büyüleyici masallardan çıkıp gelmiş bir kahramanken, Krampus dağınık ve hırpani tüyleri, uzun ve sivri boynuzları ve dişleri ve tabi ki cehennemi gözleri ile dehşet ve korku saçan kabuslar diyarının efendisidir. Her ikisi de bir çocuğun hayal dünyasında var olabileceği gibidir.
Krampus, St. Nicholas’ın yardımcısıdır ve yıl boyunca çocukların kötü davranışlarını gözden geçirir. Şehir şehir dolaşarak kötü çocukları cezalandırır. Kötü davranışların karşılığı olarak çocukların dünyasında korku salar. Bu belki de, hayatın sadece ödül ve mutluluktan ibaret olmadığını, iyinin ve doğrunun yanı sıra kötülüğün ve yanlışların ve elbette bunların sonuçlarının da var olduğunu çocuklara anlatma biçimi olmuştur ataların.
Elbette çocuklar dahil hepimiz her yaşta hatalar ve yanlışlar yapıyoruz. Bunları yapmamak ne kadar önemliyse de, en az bunun kadar önemli olan şey hatalardan dersler çıkartarak yola devam edebilmek ve bazen yolu değiştirmeyi göze alabilmektir. Salt korku salarak travmatik izler bırakmak yerine adeta kendimizi ve yaşadıklarımızı doğrusuyla yanlışıyla kucaklamayı, bunun sorumluluğunu almayı sağlayacak şekilde evrimleşmiştir Krampus kutlamaları. Yapılan hatalara, yanlışlara ve kötü davranışlara bir veda partisidir yeni yıla girerken.
Almanya’ya gelişimin yıldönümünün hemen öncesinde, tam da bu bir yılın sorgulamasında olduğum, neleri doğru, neleri yanlış yapmıştım dediğim bir dönemde Krampus ile tanışmak benim adıma oldukça anlamlı idi.
St. Nicholas da Krampus da iflah olmaz yetişkin benliklerimize değil, içimizdeki çocuğa hitap ediyorlar. O çocuğun varlığını bize her daim hatırlatarak, saflığı ve umudu yaşatıyorlar. Krampus’un karanlık figürü bile, hatalarımızdan ders almayı ve daha iyi bir geleceğe yelken açmayı öğretiyor. İçimizdeki o çocuk var oldukça, umut da var olmaya devam edecek.
Yeni yılda, St. Nicholas’ın bolca hediye getirdiği ve Krampus’un ise sadece yüzlerimizde tatlı gülümsemeler bıraktığı güzel günlerimiz olsun.
Ali IRGAT