Dienstag, April 23, 2024
StartArts & CultureMeral'in Kitap Bahçesi: “Dürüst bir kadının güzelliği, ateşe benzer; yaklaşmayana hiçbir zararı...

Meral’in Kitap Bahçesi: “Dürüst bir kadının güzelliği, ateşe benzer; yaklaşmayana hiçbir zararı dokunmaz.”

Neredeyse artık normalleşen taciz, tecavüz, kadına şiddet, baskı ve kadın cinayetlerinden yine nasibimizi aldık bu hafta acı bir şekilde. Her hafta olduğu gibi… Her ay olduğu gibi…  Yüzyıllardır olduğu gibi…

Bin dört yüz yıl önce kız çocuklarını diri diri toprağa gömebilen bu coğrafyada kadının değeri neden hiç bilinmez, insan sormadan edemiyor. Bunun neyle ilgisi olabilir? İnanış biçimiyle mi? Din ile mi? Çıkar uğruna ya da kültürle mi alakalıdır bu?
Hangi zihniyet kadını hor görür? Hangi zihniyet haram kılar? Ne tür bir zihniyet, ne zaman kadın cinsini erkek cinsinden daha değersiz kılar? Ve neden?
Kadın; bugün hâlâ giyimine kuşamına, gülüşüne kahkahasına, oturuşuna kalkışına dikkat etmek zorunda bırakılıyor. Üstelik kendi ellerimizle o koltuklara oturttuğumuz pek muhterem yöneticilerimiz, sözde din önderlerimiz tarafından.

1200’lü yıllarda yaşamış Şems-i Tebriz kadınlar için, “Kadın bilmeyene ‘nefs’, bilene ‘nefes’tir” diyebiliyorken, 1300’lü yıllarda yaşamış Hacı Bektaş-i Veli, “Kadınları okutunuz” tavsiyesinde ısrarla bulunurken, hatta, Mustafa Kemal’in “Şuna inanmak gerekir ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir” diye düşündüğü zamanlardan, “kadın kısmı çok konuşmaz”, “kadın dediğin boyun eğer, itiraz etmez, etmemeli”,  “söz hakkı olamaz” gibi söylemlere, düşüncelere, böyle düşünen zihniyetlere nasıl geldik düşünmeden edemiyor insan.
21. yüzyılda hâlâ bunları konuşuyor olmak benim açımdan utanç verici.
Ama maalesef, bunu içim acıyarak söylüyorum, bu coğrafyada kadın olmak böyle bir şey.

Umarım bir gün, kadınların dünya üzerindeki en değerli varlıklar olduğu bu topraklarda da bilinir. 

Bu hafta kadın temalı kitaplardan bir derleme yapmaya çalıştım. Bakalım kadının toplumdaki yeri, kadına yönelik şiddetin olası sebepleri, yazarlarımızın kaleminden nasıl dökülmüş satırlara…

ANADOLU’DA KADIN -Prof. A. Muhibbe Darga

Anadolu’da Kadın MS 7. yüzyıla uzanan, tarih öncesi dönemden, Erken Bizans’a kadınların geçirdiği değişimleri, bilimsel veriler ışığında anlatan bir çalışma.

2018 yılında kaybettiğimiz ‘Arkeolojinin Delikanlısı’ olarak tanıdığımız arkeolog, hititolog, dilbilimci ve yazar Prof. Dr. Muhibbe Darga’nın kaleminden Anadolu topraklarının kadına bakış açısını detaylı örnekler ve bilimsel çalışmalar eşliğinde okuyacağız. Erkek egemen bir toplumda, sessiz kalmamış, boyun eğmemiş, sosyal faaliyetleriyle kendini göstermeyi başarabilmiş güçlü kadınların da var olduğunu bilmemiz için hazırlanmış, bana göre hediye niteliğinde, çok değerli bir eser Anadolu’da Kadın.

KADIN -Yılmaz Özdil

Sivri yazılarını sevdiğim bir yazar Yılmaz Özdil. 2015 yılında kaleme aldığı Kadın kitabıyla bugünün şartlarında kadın olmanın zorluklarına sert bir dille değiniyor, üslubu gereği. Acı olan da yazılanların hepsinin gerçek olması. Her sayfasında bir başka kadını tanıyorsunuz. Kimi zaman sinirlenip, kimi zaman hüzünleniyorsunuz. Kahkaha attığınız da oluyor, boğazınızın düğümlendiği de. Bu ülkede yıllar önce kadına duyulan saygı, yerini onun ayaklar altına alınmasına bıraktı…

DAMIZLIK KIZIN ÖYKÜSÜ -Margaret Atwood

Korkunç bir distopya örneği Damızlık Kızın Öyküsü. Evet gerçek üstü bir hikaye yazılanlar ama kitabı okuduktan sonra ürküten bir his kaplıyor insanın içini. Çünkü kitaptaki birçok unsur hiç de yabancı gelmiyor. Anlatılanların bir gün gerçek olabilme ihtimali korkutuyor. İlginç, akıcı bir dille yazılmış bir o kadar da sürükleyici bir roman.

Arka kapaktan:
“Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu.”
Kadın, “bunaltıcı düşlerden uyandığı” bir sabah, hiçliğe dönüşmüş olarak buldu kendini. Artık bir adı yoktu, düşüncesi, benliği, arzusu yoktu ama bir rahmi vardı. Yaşamını kolonilere sürülmeden, öldürülmeden, Damızlık Kız olarak sürdürmesini sağlayan rahmi. Artık aşık olmayacaktı, sevmeyecekti, onaylanmış bir dilin ötesine geçmeyecekti. Duvarlara asılmış sıra sıra cesetler, tek gerçeğin savaş ve üreme olduğunu hatırlatıyordu. Özgürlük hatırlanmayacak kadar uzaktaydı.
Margaret Atwood’un başyapıt niteliğindeki feminist distopyası Damızlık Kızın Öyküsü, bütün distopyalar gibi geleceğe dair bir paranoyayı değil, içinde yaşadığımız gerçeğin ta kendisini dile getiriyor. Erkek egemen muhafazakar bir rejimin üremeyle sınırlandırdığı, mahrem örtülerin ardına gizlediği kadın bedenleriyle bize aşina gelen bir gerçeğin.

Anlatılan bizim hikayemizdir!

Sağlıkla kalın…
Meral Türkdoğan

Main Image by Melissa Angela Flor/Pixabay

Meral Türkdoğan
Meral Türkdoğanhttp://www.piyasa.de
Türkiye’nin incisi İstanbul doğumluyum. Ege'nin incisi İzmir'den yazıyorum. Okuduğum, merak edip araştırdığım, ilgi duyduğum ne varsa paylaşmak beni mutlu ediyor...
BENZER HABERLER

Son eklenenler