Çağlar önce sadece karın tokluğu için ya da sadece hayatta kalabilmek için savaşan insan denen canlı türü, nasıl oldu da 21. yüzyılda sadece fikirlerini, dini görüşünü, yaşam biçimini benimsemediği için, bir insanı akıl almaz bir biçimde vahşice öldürebiliyor? Nasıl oluyor da çok acımasız bir şekilde katledebiliyor? İnsanoğlu acıma duygusunu, sevme duygusunu, vicdan duygusunu, koruma içgüdüsünü hangi ara kaybetti? Paranın ve barutun icadından hemen sonra diye düşünürüm hep. İcat edilen ya da keşfedilen hiçbir şey canlıların zararına olmamalıdır halbuki. Fakat bitmek bilmeyen kazanma hırsı, kaybetme korkusu, meraksızlıktan ve tembellikten doğan körü körüne inanma ihtiyacı insanlığı daima geriye, cehalete, karanlığa sürüklemiştir. Tabiat ana yüzyıllardır çok acımasız olaylara şahit olmuş, inanılmaz katliamlara ve kıyıma tanıklık etmiştir. Ama dökülen kanları, yakılan canları kendileri unutsa da tarih asla unutmayacak, affetmeyecektir.
Amacım kin duymak değil, bu bana elbette bir şey katmayacak. Ama insanoğlu tarihini unutmamalı. Yaşanan acıları unutmamalı. Bu acı olayların, yaşanan vahşetin sonucunun, acıdan başka bir şey getirmediğini bizden sonrakilere aktarabilmeliyiz. Hangi görüşten, hangi dinden, hangi mezhepten, hangi cinsiyetten olursa olsun, kişiye saygı duyabilmeyi öğrenmeli ve öğretebilmeli İnsan denen varlık.
Bu hafta sizlere kendi ülkemden örneklerle, sizi üzmeyeceğimi ümit ederek, geçmişe bir göz atmak istedim. Bu vesile ile Ali’leri, Muhlis’leri, Hasret’leri, Nesimi’leri, Altıok’ları, Mumcu’ları, Kışlalı’ları, Üçok’ları, Pir Sultan’ları, Berkin’i, Ali İsmail’i kısacası bu katliamlara kurban gitmiş, kaybettiğimiz tüm değerli insanları bir kez daha saygıyla anmak istiyorum. Özel değerlerin asla unutulmaması dileği ile iyi okumalar diliyorum…
DUYMAK ZORUNDASINIZ -Kolektif
Artık savaşmak istemiyordu insan. Çocuklar, kadınlar artık öldürülmesin istiyordu. Oyuncaklarıyla, hediyeleriyle, umutlarıyla, bütün sevgileriyle yola çıktılar. Bu günü özel kılmak için toplandılar 10 Ekim 2015’te, Ankara’da. Barış, Demokrasi ve Emek mitingi için Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrenciler, emekliler, çalışanlar, barış isteyen, demokrasi isteyen, daha güzel, daha yaşanılır bir ülke isteyen on binlerce kişi. Oysa nereden bileceklerdi ki celladın o soğuk yüzünü bir kez göstereceğini. Kendi canını bile hiçe sayan bir grup IŞİD militanı kıydı yüzlerce güzel insanın canına. O günü birebir yaşayan, davasını süren avukat ve doktorların kolektif bir eseri olan ve ismiyle bile sorumluluk hissi veren bir kitaptır Duymak Zorundasınız.
BALKAN SAVAŞLARINDA TRAKYA VE 1912 EDEKÖY KATLİAMI -Atakan Sevgi
1.Balkan Harbi sırasında Edirne’nin Meriç İlçesinde yaşanan ve Türklere yapılan kıyımı anlatıyor Balkan Savaşları’nda Trakya. Rum çeteleri tarafından yapılan saldırılarda birçok kadına tecavüz edilmiş, erkekleri ahırlarda hatta camilerde yakılmış, bununla beraber şans eseri kaçabilenler ve o dönemde askerde olanlar ise kurtulabilmişlerdir. Sonuç mu? Köyün zenginlerinin mallarına el konulmuş, para için, mal mülk için vahşi yönünü bir kez daha dışarı vurmuş insanoğlu…
ATEŞ-İ AŞK (SİVAS KATLİAMI’NIN GERÇEK HİKAYESİ) -Murtaza Demir
Neresinden baksanız yürek burkan bir olay. Sevgisiz insanlar tarafından başka anlamlar yüklenilse de amaç yine barış, demokrasi. Amaç sadece türkülerini söylemek, şiirlerini okumak. Amaç sadece güzel duyguları dile getirmek, semaha durmak. “Çok şükür otel dışındaki halkımız zarar görmemiştir” diyebilen dönemin bakanlarının ve siyasetçilerinin sessiz kaldığı, Allahu Ekber nidalarıyla “yakın bu kafirleri” diye bağıran sözde inanların seyirci olduğu, ozanlarının, şairlerinin, yazarlarının, çizerlerinin diri diri yakıldığı, Türkiye tarihinin kara bir lekesidir.
Sonu hazinle biten bir şenlik hikâyesidir 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı.
Sağlıkla kalın…
Meral Türkdoğan
Main Image by Katie Phillips/Pixabay