Cuma, Aralık 5, 2025
Startseite Blog Sayfa 51

Samotraki: Tabuların yıkıldığı ada

DenizYildirim_Foto_webİpsala’dan sınırı geçip, Dedeağaç’tan feribotla 2,5 saatte gittiğimiz Samotraki adası, 37 km uzaktaki Gökçeada’ya insan eli değmeseydi ve tahrip etmeseydi nasıl olabileceğinin kanıtı niteliğinde.

Ada, Karadeniz – Ege iklimi geçiş noktasında olduğundan kışlar diğer Yunan adalarına göre fırtınalı ve sert geçiyor. Toplamda irili ufaklı 150’ye yakın nehir barındıran adanın tam ortasında yaklaşık 1600 m. yükseklikte Saos Dağı bulunur. Homeros’a göre Poseidon, Truva Savaşını seyretmek için bu dağın tepesine (Feggari Zirvesi) oturmuştur.

Rakımın birden artmasından ve sert geçen ikliminden dolayı birçok doğal yürüyüş rotası bulunmaktadır. Bu rotalar genelde birer şelale ve göl ile kesiştiği için doğaseverleri inanılmaz derecede tatmin etmektedir.

Samotraki_yesilsolen_web

Ücretsiz kamp alanı, açıkhava termal su ve keçiler diyarı

Samotraki’de 8 gün kaldım. Kamp yapmayı ve doğayı sevdiğim için kendi çadırımla kamp alanında kaldım. Belediyenin ücretsiz kamp alanı var ve Therma köyüne yaklaşık 1 km uzaklıkta. Kamp alanı, deniz kenarında en genci neredeyse 100 yaşında olan kavak ağaçlarıyla kaplı kocaman yeşillik bir alan. Burası pek tesisli, bakımlı bir yer değil. Hatta ortak tuvalet-banyosu gönüllü kampçılar tarafından temizlenen basit bir yer. Benim için böyle olması daha iyiydi, çünkü hem her şey çok doğal, hem de böylelikle buraya gerçekten doğayı seven, doğayla uyum içinde yaşayan insanlar geliyor ve ada bozulmadan kalabiliyor.

Samotraki_Gria-Vathra-yolu_web1 km uzaklıktaki Therma köyü ise biraz insanlarla sosyalleşmek, hem de küçük restoran ve marketleriyle aç kalmamak için güzel bir seçenek. Köy meydanındaki belediye binasının yanındaki yoldan 500 metre kadar yürüyüş mesafesindeki tepede köye ismini veren termal havuz bulunmakta. Tepeden gelen sıcak kükürtlü termal su, bu tepedeki havuzdan geçerek aşağı inmekte. Üstelik ülkemizde termal su olan yerlere termal otel inşa edilip sudan yararlanmak için insanların para vermek durumunda kalması anlayışının aksine, burada su herkesin kullanımına açık ve herhangi bir ücret ödemek gerekmiyor.
Havuz, zeytin ağaçlarının arasında ve üstü açık olduğu için sıcak suda keyif yaparken gökyüzünde yıldızları izlemek akşam rutinim haline gelmişti. Hayatı güzel yapan detaylar bu kadar basit ve öyle çok paralar vermek gerekmiyor. Kükürtlü suyun kıyafetlere zarar vermesinden dolayı havuza kıyafetle girmek yasak. Çıplak girmek zorundasınız.

Samotraki_Therma-iskeleden_web

Ufak köy meydanı elişi ürünler satan tezgahlarla dolu. Köyde Yunanistan’ın geleneksel eğlencesi tavernalar yaygın değil. Burası daha çok hippi adası olduğu için akşamları genel eğlence, içkini alıp belediyenin önünde toplaşarak oturup sohbet edip müzik dinlemek. Hemen hemen her akşam bir doğaçlama müzik dinletisine şahit oldum. Bu akşamlarda enstrümanını kapan gelip doğaçlama müzik yapıp şarkı söyleyip dans ediyor.
Daha önce de bahsettiğim gibi burada taverna kültürü çok yaygın değil ve Yunanistan’ın deniz ürünlerini ve muhteşem mezelerini yemek için en doğru adres değil. Bunun yerine adada keçi eti çok ünlü ve yaygın. Bunun sebebi kayalık ve dağlık doğası sebebiyle çok fazla keçi barındırması. Tavsiyem, geldiğinizde muhteşem böreklerini ve keçi etini denemeden dönmemeniz.
Samotraki’de çıplak denize girmek, başka birtakım Yunan adalarında olduğu gibi serbest ve artık tabu olmaktan çıkmış durumda. Bunun sebebi sanırım adanın turistler tarafından pek bilinmeyen ve bakir kalmış bir ada olması.

Samotraki_ParadisoSelalesi_webMuhteşem trekking rotaları

Adanın inişli çıkışlı doğasından ve sahip olduğu yüzlerce irili ufaklı nehir ve şelaleden dolayı doğa yürüyüşü yapanları fazlasıyla tatmin etmekte. Bunlardan en büyüğü ve en çok bilineni Fonias Şelalesi. Fonias, Latince’de katil demekmiş. Zaten insan şelaleye ulaşana kadar neden bu ismin verildiğini çok iyi anlıyor. Aslında yol üstünde 2 şelale var. Birincisi deniz kenarına 2 km uzaklıktaki ve nispeten daha güvenli ve kolay bir trekking rotasıyla ulaşılan şelale. İkincisi ise ilk şelaleye yaklaşık 1,5 km uzaklıktaki, dik yamaçları, yüksek tepeleri aşarak ulaşabileceğiniz diğerine göre çok çok daha bakir olan şelale. İki şelale de döküldüğü yerde büyük doğal bir havuz oluşturmuş ve bu buz gibi temiz suya girmek paha biçilemez bir his. Fonias dışında Gria Vathra üzerindeki şelaleler de oldukça büyüleyici ve o yolları, dağları aşmaya değer. Yolculuğum boyunca her gün bir şelaleye çıktım ve hepsinden ayrı keyif aldım. Siz de benim gibi doğa yürüyüşünü seviyorsanız ve `yokuşlar, inişler, dik yamaçlar beni bozmaz’ diyorsanız eminim ki bayılacaksınız.

Chora antik kenti

Adada Therma dışında günübirlik gitme fırsatı bulduğum Chora diye bir antik şehir bulunmakta. Aslında burası Kamariotissa ile birlikte en büyük şehir. 15. yy’da istilalardan korunmak adına denizden 300 metre yükseklikte Saos dağının eteğinde tepelerin arasına çok iyi gizlenecek şekilde kurulmuş. Eski cumbalı evleri ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla bizdeki Şirince’yi anımsattı bana. Şehrin tam tepesinde ise antik şehirlerin olmazsa olmazı kale bulunmakta. Şehir tepede olduğu için dört bir yanından çok güzel manzaralara ev sahipliği yapıyor. Ben gitmedim ama yine taverna seviyorsanız, çok güzel rebetiko yapan mekanların olduğunu duydum.
Samotraki çok küçük bir ada ve nüfusun büyük çoğunluğu adanın kuzeyinde yaşıyor. Bunun sebebi güneyde dağların denize çok dik bir şekilde inmesinden dolayı yerleşim kurulmasının zor olmasıymış. Ulaşım olarak toplu taşıma pek yaygın değil. Bunun yerine iskele yakınındaki dükkanlardan motorsiklet kiralanabilir, ya da benim gibi macerayı ve yeni insanlarla tanışmayı seviyorsanız otostop çekmenizi öneririm. Adada zaten herkes (özel araçlılar ve yayalar) otostopa çok alışkın olduğu için hiç zorluk çekmezsiniz. Ben sadece Choraya giderken otostopla 7 ayrı araç değiştirdiğimi hatırlıyorum.

Samotraki_ChoraSehri_webYalnız seyahat etmek

Yalnız seyahat etmenin en güzel yanı başkalarıyla seyahat ederken tanıdığın insanlardan katbekat fazla insan tanımak sanırım. Özellikle o yerde turist gibi gezmek yerine lokaline inmek istiyorsanız kesinlikle yalnız olmalısınız. Çünkü yalnız gezginler daha savunmasız göründükleri için daha güven vericidirler. Tanıdığınız her insan yeni bir hikaye demek. Yalnız seyahat ederken, özellikle de başka bir kültürde seyahat ederken, tanıştığınız her insanda bir parça kendi yansımanızı bulursunuz. Bu bazen hoşunuza gider, bazense gitmez ama kişisel gelişim ve kendini tanıma için bu yüzleşmeler önemlidir. Ben her yalnız seyahatim sonrası kendimle ilgili yeni bir şeyler keşfederek, ayaklarım yere daha sağlam basarak ve özgüvenim artarak çıktım. Duygularımın, alışkanlıklarımın, sivri ve yuvarlak yönlerimin, çevremde tanıdık yüzler yokken daha iyi farkına varıp müdahale edebildim.  Evimde otururken canımı sıkan sorunların aslında koca evrene kıyasla ne kadar ufak ve başka coğrafyadaki başka sorunlara kıyasla ne kadar manasız olabileceğini keşfettim.

Bir yazıda doğanın bir nevi sosyal ağı olduğunu ve ağaçların köklerine ulaşan mikroorganizma benzeri canlılar yardımıyla birbirleriyle mesaj alışverişi yaptıklarını okumuştum. Özellikle bu seyahatimde ormanda yalnız başıma çadırımda kalırken doğanın iyileştirici etkisini daha çok hissettim ve ormanla iletişim kurma şansı buldum. Kendimizi istediğimiz kadar beton binalara hapsetsek de aslında doğaya ait olduğumuzu, ondan hiçbir şekilde bağımızın kopamayacağını farkettim.

Samotraki_3_web

Yeneroğlu: “Avrupa Parlamentosu seçimlerinde mutlaka sandığa gitmeli, ırkçı popülizme geçit vermemeli!”

İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu 23-26 Mayıs tarihleri arasında yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerine, “Bu seçimlerde ırkçı popülist partilerin güç kazanması insan hakları, hukuk devleti ve çoğulcu demokrasi değerlerini tehdit eden bir gelişme olacaktır. Bu vahim tablonun ortaya çıkmaması için herkesi sandığa gitmeye davet ediyorum. Sahayı aşırı sağa bırakmamak için demokratik mücadelede bireysel sorumluluğu yerine getirmek şarttır.” sözleriyle dikkat çekti. Yeneroğlu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Avrupa Birliği, bugün üye ülke vatandaşlarının günlük yaşamını doğrudan etkileyen bir konuma sahiptir. Zira ülkelerin uymak zorunda oldukları çerçeve kanunları AB kurumlarınca yasalaştırılıyor. Birliğin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu bu süreçte kilit rol oynuyor. Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya ve Belçika gibi AB üyesi ülkelerde 23-26 Mayıs tarihlerinde yapılacak seçimlerle Avrupa Parlamentosu yenilenecek, önümüzdeki 5 yıl için yeni üyeler seçilecektir.

Avrupa Parlamentosu, üye ülkelerde yaşayan Türkiyeli göçmenler ve Müslümanlar için de önem taşıyor. Nitekim parlamento tarafından yapılan hukuki düzenlemeler onları da etkiliyor. Avrupa ülkelerinde yaşayan azınlıklar bağlamında parlamentonun AB’nin kurucu değerlerine sadık kalması hayati önem taşıyor. İnsan hakları, hukuk devleti ve çoğulcu demokrasi gibi siyasi değerler bu kesimin temel hakları için teminat oluşturuyor. Bu kurumsal değerler bir yandan AB çatısı altındaki çoğulculuğu güçlendirirken diğer yandan da dünyada bu değerlerin yaygınlaşmasına destek oluyor.

Yapılacak seçimler için aşırı sağ partilerin milletvekili sayısını endişe verici düzeyde artıracağı tahmin ediliyor. Böyle bir durum öncelikle Avrupa’nın içine kapanmasını teşvik edecek ve özgürlükçü demokratik değerlerin altının daha fazla oyulmasını tetikleyecektir. Nasıl ki üye ülkelerde aşırı sağın yükselişiyle bu değerler tehdit altındaysa aynı durumun AB boyutunda yaşanması da kaçınılmazdır. Geçmişte kabul edilemeyecek göçmen karşıtı ve İslam düşmanı söylemler bugün ülkelerde yaygınlık kazanmış, adeta toplumsal kültüre dönüşmüştür. Yine ülkelerde göçmenlere ve Müslümanlara yönelik saldırılar artmıştır. Avrupa Parlamentosu yaşanan bu gelişmelere karşı mücadelede ulus ötesi anahtar kurumlardandır. Kültürel ve dini kimlikler üzerinden ırkçılık yapan hareketlerin bu yapıda güçlenmesiyle gelecekte AP üzerinden göçmenlerin ve Müslümanların temel haklarının kısıtlanması mümkün olacaktır.

Bu kapsamda seçimlerin olduğu ülkelerdeki tüm göçmenleri yapılacak olan seçimlerde oylarını kullanmaya davet ediyorum. Sahayı aşırı sağa ve ırkçı popülizme teslim etmemek için demokratik mücadelede bireysel sorumluluğu yerine getirmek herkes için şarttır. Bu hassasiyeti çevremizle de paylaşmamız, etrafımızdaki seçmenlerin de oy kullanmasını sağlamamız, sandığa kitle olarak sahip çıkmak adına önemlidir. Irkçılığa karşı duruş sergileyip, çoğulcu toplumu savunan partilere verilecek her bir oy, özgürlükçü demokrasilerin geleceğine yapılacak bir yatırımdır.”

Oberbürgermeister von München und Bordeaux für ein starkes Europa

Münchens Oberbürgermeister Dieter Reiter hat heute seinen Amtskollegen aus der französischen Partnerstadt Bordeaux, Oberbürgermeister Nicolas Florian, empfangen. Gemeinsam werben die beiden Stadtoberhäupter für ein vereintes und starkes Europa und bitten deshalb die Wählerinnen und Wähler, am kommenden Sonntag, 26. Mai, an der Europawahl teilzunehmen.

Die gemeinsame Erklärung von Dieter Reiter und Nicolas Florian hat folgenden Wortlaut:

Bordeaux und München sind seit 1964 Partnerstädte. Diese lange und solide Partnerschaft stützt sich auf viele dynamische lokale Akteure, wie Vereine, kulturelle Institutionen, Generalkonsulate sowie auch das Engagement der kommunalen Mitarbeiterinnen und Mitarbeiter, insbesondere in den Bereichen Schüleraustausch, Kultur und Wirtschaft.

Heute, einige Tage vor dem großen Tag der Wahl, bei dem es um nicht weniger als die Zukunft Europas geht, steht unser Treffen hier in München symbolisch für die enge deutsch-französische Freundschaft, das Teilen der gleichen Werte von Demokratie, Solidarität und der Idee eines vereinten und starken Europas.

Münchens Oberbürgermeister Dieter Reiter:

„Ein vereintes Europa ist das Fundament für Frieden, Freiheit, Stabilität und wirtschaftliche Stärke. Bei der Europawahl am 26. Mai haben die Bürgerinnen und Bürger der EU die Möglichkeit, die Weichen für die europäische Zukunft zu stellen. Gehen Sie wählen! Entscheiden Sie mit für ein starkes und demokratisches Europa. Jede Stimme zählt!“

Der Oberbürgermeister von Bordeaux, Nicolas Florian:

„Der 26. Mai 2019 ist ein entscheidendes Datum für die Europäische Union. Im Falle einer Demobilisierung der Wähler und Desinteresse der Bürgerinnen und Bürger bestünde das Risiko von noch mehr Nationalisten und Populisten. Europa muss sich verändern, das ist klar, aber mit und durch die Bürgerinnen und Bürger.

Wir erinnern daher daran, wie wichtig das Wahlrecht ist und rufen alle Bürgerinnen und Bürger in Frankreich und Deutschland auf, ihre Stimme bei der Wahl abzugeben!

Reiter-Florian-wb
OB Dieter Reiter und OB Nicolas Florian Foto: Presseamt/Michael Nagy

OB Dieter Reiter und OB Nicolas Florian Foto: Presseamt/Michael Nagy

Konser: Gaye Su Akyol Münih’e geliyor

Gaye Su Akyol, yeni albümü ‘İstikrarlı Hayal Hakikattir’ Almanya konser turu kapsamında 20 Mayıs’ta Münih’e geliyor.

İstikrarlı Hayal Hakikattir’ albümü, geleneksel müziği, fütürist surf’ü ve post-punk’ı psikedelia’yla bir araya getiren Gaye Su Akyol’un ‘Develerle Yaşıyorum’ ve ‘Hologram İmparatorluğu’ndan sonra 3. albümü.

20.05.2019 / Gaye Su Akyol
Saat: 20.30 (giriş 19.30)
Yer: Ampere, Zellstraße 4, 81667 München
Bilet:
18 Euro ön satış, akşam 22 Euro

GayeSuAkyol_foto-aytekinyalcin

Foto: Aytekin Yalçın

Konzert: TRIO TEKKE & Dave de Rose

TRIO TEKKE & Dave de Rose (CY)
(neo-Rebetiko with grit and a hint of rock)

Konzert im “Milla Club“
Holzstraße 28, 80469 München  –  https://www.milla-club.de/

am Freitag 17. Mai 2019
Einlass: 21:00 Uhr / Beginn: 21:30 Uhr

ist eine dynamische Gruppe, bestehend aus zwei Zyprioten, einem Anglo-Chilenen und einem Anglo-Italiener, mit einem neuen, unwiderstehlichen elektrischen Sound.

Lefteris Moumtzis: Gitarre, Stimme
Antonis Antoniou: Tzouras, Stimme
Colin Somervell: Bass
Dave De Rose: Drums

„One of the more intensive, compelling, and good-humoured acts of the world music circuit”
Songlines Magazine

Veranstalter: Kulturabteilung, Botschaft der Republik Zypern
Local Promoter: Krikri Productions
Kontakt: kulturattache@botschaft-zypern.de
Mit freundlicher Unterstützung des Honorarkonsuls der Republik Zypern in München

Tickets: Vorverkauf:  12€ / Abendkasse:  14€
Online VVK:
http://triotekke.krikri-productions.com

TrioTekkeMilla

Wie zeigt sich Dachau im Netz gemeinsam von seinen schönsten Seiten

Dachau hat ein neues digitales Serviceportal für die schönsten Seiten der Stadt: „Dahoam in Dachau“ heißt es, und ist App, Internetmagazin und Netzwerk für Gewerbetreibende in einem.

Die Stadt und der Landkreis Dachau haben mit Dahoam in Dachau (DID) eine Kooperation geschlossen, um Gewerbe und Institutionen zu unterstützen, sich vernetzt digital sichtbarer zu machen. Was sich ganz konkret dahinter verbirgt, will eine Info- und Auftaktveranstaltung am 20. Mai ab 19 Uhr im Sparkassensaal klären. Mit dabei: DID-Gründerin Kirsten Hermes. Auf dem Programm steht die Uraufführung des von Hermes konzipierten „DAHoam“-Musikvideos. Getextet und komponiert wurde das „Dachau-Liad“, wie es unter den Musikern intern genannt wurde, von dem Musiker und Studiobetreiber Ludwig Frohnsbeck und das Team von Independent Light drehte und schnitt die Bilder zur Musik. Der Clip rückt die vielen Vorzüge der Kreisstadt ins rechte Licht. Gedreht wurde Ende April unter anderem am Dachauer Rathausplatz und am Schloss, beim Kochwirt und in der Kunstgalerie Lochner in der Altstadt sowie in Lansing und mehreren Geschäften in der Münchner Straße.

„Wichtig war uns mit dem Video zu zeigen wie wunderbar Dachau ist. Wir wollten aber ganz bewusst die historische Belastung der „Marke“ Dachau nicht außer Acht lassen und bringen im Video die Freude an unserer Stadt und den tiefen Wunsch, dass es nie wieder Holocaust geben darf zum Ausdruck.“ Erklärt Hermes die Beweggründe für den aufwendigen, dreitägigen Videodreh. Ganz besonders hat die digitale Geschäftsfrau, laut eigener Angabe, die Begeisterung der Dachauer für das Video gefreut. An allen drei Tagen fanden sich viele freiwillige Komparsen nur aus Freude am Mitmachen an den Drehorten ein. Auch die Dachauer Musiker Simone Rail, Richard Trinkl, Manfred Huber und Benedikt Raitmeir, machten ohne Gage nur aus Liebe zur Stadt beim Video mit. Auch Carolin Strobl die Bierprinzessin aus Dachau und die Chaoscityriders hatten viel Spaß beim Dreh. Das reichte um mitzutanzen.

Im Anschluss an die Video-Preview wird Kirsten Hermes in einem Vortrag das Wissenswerte rund um Dahoam in Dachau erläutern. Den Abschluss der Veranstaltung bildet die Podiumsdiskussion „Gemeinsam im Netz, oder doch lieber allein?“. Die Moderation übernimmt Thiemo Jörgensen, Teilnehmer sind unter anderem Oberbürgermeister Florian Hartmann und Landrat Stefan Löwl. Auch die Chaoscityriders werden an dem Abend vor Ort sein und zwar in drei Funktionen. Die vier jungen engagierten Dachauer wirkten mit ihrem Bus maßgeblich beim Video mit. Tobias Pietzonka stellt sich den Fragen auf der Podiumsdiskussion und vorab um 18.30 Uhr werden die Vorständinnen der IG Münchner Straße an die Chaocityriders einen Spendenscheck über 1000,-€übergeben. In Dachau funktioniert einfach das Miteinander. Genau, wie die vier Chaoscityriders es mit ihrem Hashtag #vondachaufürdachau beschreiben.

DahoaminDachau-wb
v. links: Manfred Huber, Bernard Zeitler, Simone Rail, Carolin Strobl, Kirsten Hermes, Tobias Pietzonka, Benjamin Marcovic, Richard Trinkl

München: Kino am Olympiasee startet in die Saison 2019

vom 16. Mai bis 14. September im Olympiapark München

Mit dem Eröffnungsfilm GREEN BOOK beginnt am 16. Mai die diesjährige Saison im Kino am Olympiasee, dem OpenAir im Münchner Olympiapark. Bis zum 14. September warten an 120 Tagen täglich Kinoerlebnisse und weitere Events auf die Besucher. Unter freiem Himmelszelt und vor der traumhaften Kulisse des Olympiaparks bringen die Veranstalter ein vielfältiges Programm auf die Leinwand.

Auf bequemen Liegestühlen, Love-Seats für zwei und der umliegenden Picknick-Wiese finden bis zu 2000 Zuschauer Platz, wenn die großen Blockbuster des Jahres, besondere Filmperlen und beliebte Klassiker gezeigt werden. Dabei ist Kino am Olympiasee mehr als ein besonders schönes Lichtspieltheater inmitten einer spektakulären Kulisse: Multivisions-Shows und Live Entertainment mit Konzerten und Stargästen machen den Besuch bei Kino am Olympiasee zu einem einzigartigen Erlebnis. Die Filme werden dabei auch in Originalversion gezeigt. Kino am Olympiasee reagiert damit auch auf das wachsende Interesse der Zuschauer, Filme in der Originalfassung zu sehen – gerade in einer internationalen und multikulturellen Stadt wie München ein großartiges und zeitgemäßes Angebot.

Ein in diesem Jahr neues Format sind die FamilyOpenAirs, die an allen Wochenenden, Feiertagen und im August täglich stattfinden. Sorgfältig ausgewählte Familienfilme und Mitmachkonzerte werden mit einem breiten Spiel- und Spaßangebot für die ganze Familie verbunden. Ein 16 Quadratmeter großer, tageslichtfähiger LED-Screen ermöglicht es, Kinder- und Familienfilme bei Sonnenschein und im Freien zu zeigen. Co-Veranstalter Patrick Diesing: “Die Kinder können bei unserem FamilyOpenAir nach Lust und Laune herumtoben. Es ist uns ein besonderes Anliegen, familienfreundlich zu sein. Der Eintritt für Filme beträgt nur 6,00 Euro, dazu haben wir beim FamilyOpenAir ein besonders günstiges Speisen- und Getränkeangebot.”

Eine weitere Besonderheit: Kino am Olympiasee ist europaweit das einzige OpenAir-Kino, in dem die Zuschauer regelmäßig Filme wie Dumbo, Avengers 4: Endgame oder Aladdin in Digital 3D genießen können. Gleichzeitig arbeitet Kino am Olympiasee seit diesem Jahr vollkommen klimaneutral und mit Ökostrom des offiziellen Partners, der Stadtwerke München. Nachhaltigkeit ist den Veranstaltern ebenso wichtig wie Barrierefreiheit, ein ausgewähltes Angebot für blinde und hörgeschädigte Menschen und das Eintreten für eine offene, tolerante Gesellschaft im Sinne des Olympischen Gedankens. Auch beim gastronomischen Angebot legen die Veranstalter Wert auf die Zusammenarbeit mit regionalen Bio-Betrieben wie den Herrmannsdorfer Landwerkstätten.

Highlights, die bereits jetzt verkündet werden können, sind ausgewählte Filme mit Starbesuch: So präsentiert Oscarpreisträgerin Caroline Link am 30. Juni ihren Film DER JUNGE MUSS AN DIE FRISCHE LUFT. Am 10. Juni präsentiert Regisseur, Drehbuchautor und Hauptdarsteller John Chester vier Wochen vor dem deutschen Kinostart seinen Film UNSERE GROSSE KLEINE FARM. Sport- und Outdoorbegeisterte, Reiseliebhaber und Daheimgebliebene, Weltenbummler und solche, die es werden möchten, kommen bei Multivisions-Shows auf ihre Kosten, unter anderem mit dem Mountainbiker Harald Philipp sowie dem Münchner Michael Martin, der seine Show Planet Wüste präsentiert. Freuen dürfen sie sich auch auf 150 Jahre DAV: Das Sommerfestival. Sabine Hoppe und Thomas Rahn berichten live von ihrer abenteuerlichen Fahrt im Oldtimer-LKW durch Südamerika. Mario Basler kommt mit seinem Comedy-Programm BASLER BALLERT. Familien mit Kindern dürfen sich auf ein Kinder-Mitmach-Konzert mit Liedermacher herrH am 19. Juli freuen. Und auch Münchens größter OpenAir Poetry Slam aller Zeiten wird diesen Sommer bei Kino am Olympiasee ausgetragen.

Weitere Informationen finden Sie unter: https://www.kinoamolympiasee.de/

green book

“Sanat, dünyanın değişmesi için alan sağlar”

Bavyera’da 387 sanat çalışanının imzaladığı açıklamanın başlığı:
“Sanat, dünyanın değişmesi için alan sağlar”

Almanya çapında faaliyetler göstermek için 2017 yılında kurulan dernek ‘Die Vielen’ (Çoklar),  sanatın eşit ve açık bir toplum için öncülüğü konusunda sanatçıları, sanat kurumlarını ve çalışanlarını bir araya getiriyor.

Eyaletler bazında yapılan açıklamaları imzalayanlar “İnsanın, düşüncenin ve özellikle sanatın özgürlüğünü savunmak ve korumak” için gönüllü taahhüt veriyorlar.

Bavyera eyaletinde ‘Sanat, dünyanın değişmesi için alan sağlar’ başlığı altında 387 sanatçı, sanat kurumu ve çalışanı da bu açıklamaya imza attı. Münih’ten Residenz Tiyatrosu’nun da imzaladığı açıklamada “Her kültür çalışanının özel bir sorumluluğu var” denilerek başkenti Münih olan Bavyera’da ‘nasyonal sosyalist hareket’in kurulduğu ve bu aşamada sanatın dejenere olarak adlandırılan ile propaganda için kullanılan olarak ikiye ayrıldığı zamanlar hatırlatılıyor. Açıklamayı imzalayanlar, ‘ırkçı-milliyetçi propagandaya alan açmayacaklarını, sağ-milliyetçi amaçlar için araçlaştırılma çabalarına karşı çıkacaklarını ve sağ ideoloji nedeniyle toplumun kıyısına itilmeye çalışılan bütün insanlarla dayanışma içinde olacaklarını’ bildiriyorlar.

Kampanya çapında “Çokların Avrupa’sı için, ayrıcalıklar yerine dayanışma için sanat özgür kalacak.” mottosuyla 19 Mayıs’ta aralarında Münih’in de bulunduğu birçok kentte ‘Unit&Shine’ başlıklı gösteriler düzenleniyor. Detaylar için: www.dievielen.de

DieVielen-Residenztheater-wb
Bavyera açıklamasına imza atan Residenz Tiyatrosu’nda asılan kampanya pankartında Bavyera şivesiyle ‘Mia san vui’ (Biz çoğuz) yazıyor. (Bavyera’da ‘Mia san mia’ (Biz biziz, neysek oyuz) deyişi sıkça kullanılır)

Wirsindviele-wb2018_05_27_dievielenglaenzend_0567-683x1024

 

 

AEV 23 Nisan’ı kutladı

Münih’te Goethestr. 28 adresinde hizmet veren Yabancı Veliler Derneği (AEV), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladı.

Melissa Ünlütürkler’in moderatörlüğünde yapılan kutlamada saygı duruşu ve İstiklal marşının ardından dernek başkanı Ali Diclehan Ünal, Eğitim Ataşesi Prof. Dr. Mustafa Çakır, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Abbas Aslandoğan, Alman Türk Dostluk Derneği Oberschleißheim Başkanı Fehime Akıllıgil birer konuşma yaptı.

Konuşmaların ardından Türkçe öğretmeni Havva Fidan, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaparak öğrencileriyle birlikte Atatürk Çocukları marşını söyledi. Öğrencilerin marş söylerken dernek lokalinde bulunan Atatürk büstünü göstermeleri coşkulu anlar yaşanmasına neden oldu.

Satranç öğretmeni Neslihan Tomruk, öğrencilerine madalya verdikten sonra derneğin tiyatro grubu öğretmeni Nalan Yaşar öğrencileriyle eğlenceli skeçler sergiledi. Nalan Yaşar, ayarıca 02.06.19 pazar günü saat 12.00’da Jugendzentrum Taufkirchen’de (Eschenstr. 7)  sahnelenecek bir gösteri hazırladıklarını da duyurdu.

Programın sonunda öğretmenler, çocuklara hediyeler verdiler ve aileler birlikte hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Aynur Ünal

AEV_23Nisan19_1 AEV_23Nisan19_3 AEV_23Nisan19_4

Yıllar sonra tekrar şampiyon: Münih Türkgücü Ataspor

Almanya’nın Münih kentinde 1975 yılında kurulan ve bir zamanların efsane takımı Türkgücü Ataspor, uzun yıllar sonra yeniden şampiyonluğunu ilan etti.

Ligin bitimine 3 hafta kala sahasında konuk ettiği SSV Jahn Regensburg-II takımını kaptan Yasin’in (2) ve Faye’nin attığı gollerle 3-2 yendi. Ligin bitimine 2 hafta kala, en yakın rakibine 10 puan fark atan Münih Türkgücü, 80 amatör takım arasında bugüne kadar sahasında yenilmeyen 3 takımdan biri olarak da ismini yazdırdı.

Münih Türkgücü Ataspor maç sonrası şampiyonluk şildini alarak madalyalarını taktı. Törene katılan Bavyera Futbol Federasyonu’ndan Andreas Maylender, oyunculara madalyalarını takdim edip şampiyonluk şildini verdi.

Oyuncular, yöneticiler ve sahaya inen seyirciler ile birlikte yıllar sonra Bavyera ligine yükselmenin sevincini yaşadılar.

Orhan Gedik

TurkgucuAtasporSampiyon3wb
Takım kaptanı Yasin Yılmaz, şampiyonluk şiltini Bavyera Futbol Federasyonu yetkilisi Andreas Maylender’den teslim aldı

TurkgucuAtasporSampiyon1wb