Perşembe, Ekim 16, 2025
Startseite Blog Sayfa 85

İsmail Saymaz ile Münih Kitap Sergisi

Türkiye Grubu tarafından yılda bir kez düzenlenen geleneksel Münih Kitap Sergisi’nin bu yılki konuğu gazeteci İsmail Saymaz.
13 Kasım Pazar günü EineWeltHaus’ta yapılacak sergide Saymaz, saat 15.30’da Türkiye Nereye Gidiyor? adlı bir konferans verecek ve ardından kitaplarını imzalayacak. Sergide ayrıca Münihli müzisyen Bekir Çetinkaya sazı eşliğinde Anadolu’dan ezgiler yorumlayacak. Sergi, Schwanthaler 80, 80386 Münih adresindeki EineWeltHaus’ta akşam saat 19.00’a kadar devam edecek. Detaylı bilgi 0157 79627950 no.lu telefondan edinilebilir. Giriş ücretsizdir!

İsmail Saymaz kimdir?
1980 Rize doğumlu olan İsmail Saymaz, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Halen aynı üniversitede yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.
Rize’de başladığı yerel gazeteciliğe, Konya ve İstanbul’da devam etti. Mayıs 2002’de Radikal gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başladı. İnsan hakları ihlalleri ve düşünce özgürlüğü konusunda çeşitli haberler yaptı, kitaplar yayınladı. Erzincan davası başta olmak üzere yaptığı haberler nedeniyle yirmiye yakın davada yüz yılı aşkın hapis cezası istemiyle yargılandı. Gezi Parkı protestoları sırasında hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın darp edildiği görüntüleri ortaya çıkardı. 2014 yılında Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü tarafından ‘100 Basın Kahramı’ listesinde yer aldı. Saymaz, mesleğini Hürriyet gazetesinde sürdürmektedir.

Kitapları:
– Postmodern Cihad -Tarikat, Siyaset, Adalet Üçgeninde Erzincan Davası (Kalkedon)
– Hanefi Yoldaş – Gizli Örgüt Nasıl Çökertilir? (Kalkedon)
– Nefret – Malatya: Bir Milli Mutabakat Cinayeti (Kalkedon)
– Oğlumu Öldürdünüz Arz Ederim -12 Eylül’ün Beş Öyküsü (Postacı Yayınları)
– Sıfır Tolerans (İletişim Yayınları)
– Sözde Terörist (İletişim Yayınları)
– Esas Duruşta Cinayet (İletişim Yayınları)
– Ali İsmail (İletişim Yayınları)
– Fıtrat – İş Kazası Değil, Cinayet (İletişim Yayınları)

kitap-sergisi-2016

Eisenreich: “Dilerim Türkiye’de yaşanan gerilim buraya taşınmaz”

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 93. yıldönümü Münih Başkonsolosluğu’nun Nymphenburg Sarayı’nda düzenlediği resepsiyonla kutlandı.
Resepsiyon Türk ve Alman milli marşıyla başladı. T.C. Münih Başkonsolosu Mesut Koç konuşmasından önce Türkiye’den gelen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajını okudu. Koç, daha sonra yaptığı konuşmada 15 Temmuz darbe girişimi, demokrasi, entegrasyon, eğitim ve Türkiye-Bavyera arasındaki ekonomik ilişkilere değindi.
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayarak konuşmasına başlayan Eğitim ve Kültür Bakanlığı Müsteşarı Georg Eisenreich ise „Bizim için nereden geldiğiniz değil, ortak yaşama bulunduğunuz katkı önemli, Bavyera’nın uyum konusundaki başarısına katkıda bulunduğunuz için hepinize teşekkür ederim“ dedi.
Türkiye’de yaşanan darbe girişiminin dehşete düşürdüğünü belirten Eisenreich konuşmasına şöyle devam etti: „Dilerim, Türkiye bu şiddet dolu anlaşmazlık ve gerilim döneminin üstesinden bir an önce gelir ve dilerim bu gerilimler Almanya’ya taşınmaz. Bunun için herkesin hakkına saygı gösteren, azınlıkları ve düşünce özgürlüğünü koruyan bir demokrasi en iyi temeldir.”
Konuşmaların ardından Türkiye’den gelen TRT sanatçısı Soner Özbilen ve yine TRT sanatçısı olan kızı Aslı Özbilen Türk Halk Müziği’nden eserler sundu. Atatürk’ün sevdiği türkülerin ağırlıkta olduğu repertuvarda sanatçılara, Ahmet Kadri Rizeli öncülüğünde Armoni Ahenk Müzik Topluluğu eşlik etti.
İzmir Marşı ile sonlandırılan programın ardından davetliler, 15 Temmuz Şehitleri sergisini gezerek, Atatürk’e ayrılan köşede bolca fotoğraf çektirdiler. Davetliler daha sonra açık büfe eşliğinde birbirleriyle sohbet etme imkanı buldular.
Yaklaşık beş yüz davetlinin katıldığı kutlamaya Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Georg Eisenreich, İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, Münih Başkonsolosu Mesut Koç’un yanı sıra STK temsilcileri, işadamları, konsolosluk çalışanları ve vatandaşlar katıldı. Davete katılım yoğunluğu nedeniyle salona giremeyen davetliler program bitene kadar salonun dışında beklemek zorunda kaldılar.

Fotoğraf galerisi için tıklayın!

Tekvando Özer 28 madalya ile birinci

16 Ulustan 487 sporcunun katıldığı Bavyera Uluslararası Açık Tekvando şampiyonasında birinciliği Nürnberg Özer Tekvando Okulu kazandı.

Bavyera Tekvando Federasyonunun düzenlediği ve Bavyera Tekvando Hakemler Başkanı Abdullah Ünlübay’ın organizesinde, Bavyera Uluslararası Açık Tekvando Şampiyonasına Türk tekvandocular damgasını vurdu. Nürnberg Berliner Salonunda iki gün süren şampiyonaya 16 ülkeden 487 sporcu katıldı. Şampiyonada birinciliği 28 madalya toplayan Nürnberg Özer tekvando okulu aldı. İkinciliği 17 Madalya ile, Kalender Doğrulmuş’un sahibi olduğu Samurai Berlin, üçüncülüğü ise 17 madalya ile Nurettin Yılmaz’ın sahibi olduğu Nürnberg KSC Leopard kazandı. Salona, Almanya adına Olimpiyatta yer alacak Türk asıllı Tekvandocular Rabia ve Tahir Güleç’in büyük boy posterleri asıldı. Rabia Güleç, okulunun  bayan sporcularını müsabakaya hazırlayan isim oldu.

Ankara Münih’te anıldı

Ankara katliamının birinci yıl dönümünde Münih’te Demokratik İşçi Dernekleri Fedarasyonu (DİDF) tarafından gerçekleştirilen Ankara Anma ve Dayanışma Gecesi yüksek sayıda katılımla gerçekleşti. Anton Fingerle Kültür Merkezi’nde yoğun bir programdan oluşan gecede sanatçı Suavi de sahne aldı.

Katliamda yaşamını yitirenler anısına saygı duruşuyla başlayan gecede Sinema Atölyesi’nin hazırladığı ‘Barış hemen şimdi’ adlı kısa film ve bir belgesel gösterildi. Daha sonra DİDF adına Ahmet Aslan’ın sunumuyla başlayan panelde ise EMEP Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan ve katliamın tanıklarından fotoğrafçı Özcan Yaman söz aldı. Katliamın hukuki ve güncel süreciyle ilgili konuşan Doğan, örgütlülüğün ve dayanışmanın önemli olduğunu belirterek “Aradan bir yıl geçti, hala fiziksel tedavi görenler, yeni iki kelime konuşabilenler var. Ondan sonraki saldırılarda örneğin İstanbul’dakinde birçok insan hayatını kaybetti. Örgütsüz olanlar bu zor süreçleri nasıl atlatıyor hiç bilemiyorum.” şeklinde konuştu. Ankara katliamında iki patlamanın arasında kalan ve o anı görüntüleyen fotoğrafçılardan olan Yaman ise, yer yer zorlansa da, olay anını ve fotoğraf çekerken hissettiklerini anlattı. Yaman, “Katliam anında, şok hali, ne yapmalıyım düşüncesi, zangır zangır titreme ve bu duyguların arasında aynı anda ‘bu anı görüntülemeliyim, bu benim kamusal görevim, insanlar bu acıların farkında olmalı’ düşüncesiyle fotoğrafları çekmeye başladım. Yaşadıklarımızı anlatmaya ihtiyacımız, geleceğe aktarmaya sorumluluğumuz var.” dedi.
Panelin ardından DIDF gençlik kollarının Almanca bildirisi okundu. Sonrasında verilen arada katılımcılar ayrı bir salonda Özcan Yaman’ın fotoğraflarının da aralarında bulunduğu Ankara sergisini gezme imkanı buldular.

Anmanın müzik programında ise Nazım Nas, Fatma Ay ve grubu ve Suavi sahne aldı. Programın ikinci bölümünde sahneye çıkan Suavi, amfiye takılan karanfillere bakarak “Buradaki karanfiller, aslında toprağından, yaşamdan koparılmış arkadaşlarımızın dostlarımızın en yalın, en anlamlı ifadesi olarak duruyor gözümün hemen ucunda…” diye başlayan konuşmasında Türkiye’de anmaların yasaklanmasına da değinerek “Sizlerin Münih’te, kilometrelece uzakta, oradaki dostlarınızın acılarını yakalarınızda taşıyor olmanız olağanüstü onurdur, son derece övgüyü hakeden ve ihtiyacımız olan bir dayanışmadır.” şeklinde konuştu.
Program, Suavi’nin Güzel Günler Göreğiz, Dağlarına Bahar Gelmiş Memleketimin, Hasret Türküsü, Yalı Çapkını, Tükenme, Odam Kireç Tutmuyor gibi şarkıların da arasında olduğu geniş repertuvarından sunduğu eserlerle son buldu.

Fotoğraf galerisi için tıklayın!

Sprachtafel Lerne Deutsch 2.0 an Staatssekretär Albert Füracker übergeben

Der Integrationsbeauftragte Martin Neumeyer, MdL, überreicht gemeinsam mit seinem neuen Mitarbeiter Mansur Nasseri, die zweite Ausgabe der Sprachtafel „Lerne Deutsch“ an den Heimatstaatssekretär Albert Füracker. Der auf der Sprachtafel zu sehende, mit Piktogrammen symbolisierte Wortschatz erleichtert Migranten und Flüchtlingen das Deutschlernen, unterstützt und motiviert sie. Neumeyer erinnerte dabei daran, dass schon die erste Ausgabe ein voller Erfolg war. Über 40.000 Exemplare wurden bislang verschickt und verteilt. Die neue Sprachtafel 2.0 beinhaltet weitere wichtige Begriffe aber auch Adjektive und Redewendungen und ist somit eine Fortsetzungsversion.

Wie wichtig die deutsche Sprache für eine erfolgreiche Integration ist, weiß auch Mansur Nasseri, studierter Wirtschaftsjurist, der selbst als Flüchtling mit seinen Eltern vor über fünfzehn Jahren aus Afghanistan nach München kam und an der Konzeption der neuen Sprachtafel beteiligt war.

Die Begriffe sind thematisch in Bereiche wie Schule, Behörde, Freizeit oder Wohnungseinrichtung gegliedert und bieten einen guten Überblick über praktische Vokabeln für Deutschlernende. Das Angebot richtet sich vor allem an Flüchtlinge, Ehrenamtliche, Betreuer und Berater.

Erhältlich ist die Sprachtafel im Format A2 und kann ab sofort beim Integrationsbeauftragten der Bayerischen Staatsregierung per E-Mail integrationsbeauftragter@stk.bayern.de kostenlos bestellt werden.

Asyl – und dann? BAMF-Studie beschreibt Lebenssituation anerkannter Flüchtlinge

Forschungszentrum des Bundesamts veröffentlicht eine der größten Untersuchungen zu Flüchtlingen in Deutschland

Anerkannte Flüchtlinge, die schon mehrere Jahre in Deutschland leben, sind mit ihrer privaten Lebenssituation überwiegend zufrieden. Das geht aus einer Studie des Forschungszentrums des Bundesamts für Migration und Flüchtlinge (BAMF-FZ) hervor. Demnach geben mehr als 70 Prozent der Befragten an, mit ihrer Wohn-, Gesundheits- und familiären Situation sowie ihren sozialen Kontakten zufrieden zu sein. Zudem möchte eine Mehrheit von rund 85 Prozent dauerhaft in Deutschland bleiben.

Für die repräsentative Untersuchung wurden Flüchtlinge aus sechs wichtigen Herkunftsländern befragt, die ihren Asylstatus in den Jahren zwischen 2008 und 2012 erhalten haben. Auch für die große Zahl von Neuankömmlingen der Jahre 2015 und 2016 und deren Integration in die Gesellschaft lassen sich aus der Studie Lehren ziehen. „Die Ergebnisse zeigen uns, dass unsere Verbesserungen im Asylverfahren und unsere Anstrengungen für eine frühzeitige, umfassende Integration richtig sind“, sagt Dr. Uta Dauke, Vizepräsidentin des Bundesamts. „Wir fühlen uns dadurch in unserem Weg bestärkt.“

Eine der größten Studien zu Flüchtlingen in Deutschland

In der Debatte um die seit 2015 nach Deutschland eingereisten Flüchtlinge wird oft vergessen, dass schon einige Jahre zuvor die Asylzahlen anstiegen und viele Antragsteller anerkannt wurden. Über ihre Lebenssituation nach dem Durchlaufen des Asylverfahrens war bisher fast nichts bekannt. Aus den Zahlen der BAMF-Flüchtlingsstudie 2014 lässt sich nun ablesen, dass der Wunsch der Flüchtlinge nach Teilhabe am Arbeitsmarkt in Deutschland sehr ausgeprägt ist, auch bei denjenigen, die zum Befragungszeitpunkt nicht arbeiteten. Der Studie zufolge gehen gut 45 Prozent der Befragten einer Erwerbstätigkeit nach oder befinden sich in schulischer oder beruflicher Ausbildung. Knapp zwei Drittel bringen Berufserfahrung aus dem Herkunftsland mit. 82 Prozent der befragten anerkannten Flüchtlinge haben mindestens einen Sprachkurs besucht, meist einen Integrationskurs des Bundesamts, aber auch berufsbezogene Sprachförderkurse. Insgesamt ist trotz einiger Schwierigkeiten im Alltagsleben eine ausgeprägte Dankbarkeit, in Deutschland sicher leben zu dürfen, und eine hohe Motivation zur gesellschaftlichen Teilhabe festzustellen.

Das BAMF-Forschungszentrum befragte für die bundesweit angelegte Untersuchung rund 2.800 Asylberechtigte und anerkannte Flüchtlinge aus Syrien, Irak, Iran, Afghanistan, Eritrea und Sri Lanka schriftlich. Damit ist die Studie nicht nur die erste, die diese Bevölkerungsgruppe systematisch in den Blick nimmt, sondern auch eine der größten zu Flüchtlingen in Deutschland überhaupt.

Social-Media-Kampagne zum Hochschulstandort prämiert

Studierende wurden für eine Social-Media-Kampagne zum Hochschulstandort Nürnberg ausgezeichnet. Am Mittwoch, 12. Oktober 2016, fand im Nürnberger Heilig-Geist-Saal beim Wettbewerb „Ideen für Nürnberg“ die Ehrung von drei Studierendenteams der Hochschul-Einrichtung „Campus M21“ statt. Prämiert wurden die kreativsten Konzepte zur Steigerung der Attraktivität des Hochschulstandorts Nürnberg. Bürgermeister Christian Vogel nahm die Auszeichnung vor. Die Zweierteams mit den drei besten Ideen erhielten eine Geldprämie und eine Urkunde der Stadt Nürnberg. Die Studierenden im vierten Semester des Studiengangs Business Management waren bei einer Projektarbeit aufgefordert, Ideen zu sammeln und auszuarbeiten, wie die Attraktivität des Hochschulstandorts Nürnberg mit Hilfe einer Social-Media-Kampagne gezielt gesteigert werden kann. Aus den eingereichten Vorschlägen wurden die drei besten Konzepte von einer siebenköpfigen Jury ausgewählt mit Hilfe von sieben Kriterien. Die Jury war sowohl aus Vertretern der Zielgruppe als auch aus Mitarbeitern der Stadtverwaltung zusammengesetzt. Kriterien waren unter anderem der Nutzen für die Steigerung der Attraktivität, die Kreativität und Machbarkeit der Idee, deren Widerspruchsfreiheit mit den Zielsetzungen der Stadt Nürnberg sowie die Einhaltung des vorgegebenen virtuellen Budgets.

Zu Beginn der Veranstaltung stellte die Stadt Nürnberg Zielsetzung und Inhalt der Kampagne vor und gab einen kleinen Ausblick in die Zukunft. „Wir haben eine kreative Kampagne gesucht, die das Potential hat, angehende Studentinnen und Studenten für ein Studium in unserer schönen Stadt zu begeistern. Die Studierenden des „Campus M21“ haben uns mit ihrem frischen Blick und den ungewöhnlichen Konzepten dabei geholfen, neue Impulse in diese Richtung zu setzen. Ich bin überzeugt, dass es uns gelingen wird, unser Image als attraktive und moderne Studentenstadt weiter auszubauen“, sagte Bürgermeister Christian Vogel. Die drei besten Kampagnenideen haben die Studierenden persönlich präsentiert. Eingeladen waren die drei ausgezeichneten Teams mit Anna Gauch und Franca Hildebrandt (1. Preis, 500 Euro), Bianca Lohbauer und
Nadine Wiechers (2. Preis, 300 Euro) und Michael Bauer und Alexander Steck (3. Preis, 200 Euro) sowie das viertplatzierte Team. Darüber hinaus waren der akademische Leiter Prof. Heinrich Wiedemann, der stellvertretende akademische Leiter Dr. Georg Puchner und die Campus-Managerin Kati Meyer-Klaba unter den Anwesenden. Am „Campus M21“ wird nach den Standards der staatlichen Hochschule Mittweida / University of Applied Sciences an den Standorten Nürnberg und München studiert. Die Absolventen schließen mit dem staatlichen Bachelor of Arts und Master of Science ab.

Haymatloz seyirciyle buluştu

Almanya’da 1933 yılından sonra kürsülerinden uzaklaştırılarak Türkiye’ye sığınan yahudi ve antifaşist biliminsanlarını konu alan ‘Haymatloz’ isimli belgesel, izleyici önüne çıktı.  Daha önce İmport-Export filmiyle dikkatleri çeken Eren Önsöz’e ait filmin Münih Metropol Sineması’ndaki ön gösterimi yoğun ilgi gördü.

Çekimleri Almanya, İsviçre ve Türkiye’de gerçekleşen sinema belgeselinde yer alan Enver Hirsch, Elisabeth Weber-Belling ve yönetmen Eren Önsöz, gösterimden sonra izleyici ile söyleşide bulundu.

Çocukluk ve gençlik yılları Türkiye’de geçen ünlü hukukçu Ernst Eduard Hirsch’in oğlu Enver Hirsch ile İnönü heykelleri ile tanınan heykeltraş Rudolf Belling’in kızı Elisabeth Weber-Belling Türkiye anılarını paylaştılar. Özellikle Elisabeth Weber-Belling Türkiye’ye sık sık giderek nostaljik duygular yaşadığını belirtirken  gözyaşlarına hakim olamadı.

Emekli olduktan sonra babasının hatıratıyla daha çok ilgilendiğini vurgulayan Enver Hirsch ise, “Babam Türkiye’den hiç dönmek istemedi. O kadar ki, hemen Türk vatandaşlığına geçmiş ve benim adımı da Enver Tandoğan koymuş” dedi.

Türk hukuk öğrenimi üzerine büyük katkıları olan babasının, kendisi de Türkiye’ye sığınan Berlin’in ünlü Belediye Başkanı Profesör Ernst Reuter’in yoğun ricası üzerine Berlin’e döndüğünü belirten Enver Hirsch, “Babamın hatıralarının halen Türkiye’de canlı tutulması beni çok memnun ediyor” dedi.

90 dakikalık sinema belgeselinde Türkiye’ye sığınanlar arasından seçilen beş bilimci ve sanatçının çocuk ve torunlarının hikayeleri anlatılıyor.  Bu hikayeler üzerinden kişiler, kimlikler ve geçmiş ile gelecek arasında köprüler kuran film, 27 Ekim’den itibaren tüm Almanya’da gösterime girecek.