Perşembe, Ekim 16, 2025
Startseite Blog Sayfa 84

Ticaret Ataşesi İsmet Salihoğlu’na veda

T.C Münih Başkonsolosluğu’na bağlı Ticaret Ataşesi İsmet Salihoğlu, basın çalışanlarının TÜDEK işbirliğiyle düzenlediği davetle uğurlandı. Salihoğlu, Münih’teki 4 yıllık görev süresini kasım ayı sonunda tamamlayarak Ankara’ya Ekonomi Bakanlığı’na dönüyor.

Davetin açılış konuşmasını yapan Münih basın duayeni Orhan Tinengin ve TÜDEK adına konuşan Goethe Hotel’in de sahibi Mahir Zeytinoğlu, Salihoğlu’na 4 yıllık görev süresi boyunca yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür ederek kendisine bir ‘şükran plaketi’ takdim etti.

T.C. Başkonsolosu Mesut Koç, “Ticaret Ataşeliği hayati bir ataşeliktir. Eğer görev bölgenizde ticaret ataşesi yoksa, başınız belada demektir. Ben çok şanslıydım, geldiğimde İsmet Bey çoktan Münihli olmuştuştu; sevilen, kabul edilmiş, yapıcı kişiliğiyle gayet verimli bir çalışma dönemi geçirdik. Kendisine teşekkür ediyorum.” şeklindeki sözleriyle Ankara’da alacağı görevde başarılı olacağına inancını vurguladı.
Ticaret Ataşesi İsmet Salihoğlu, bürokrasideki tecrübesiyle Münih’te bir Türk Ticaret Merkezi kuruluması için gösterdiği çaba ve diğer projeleriyle ilgili kısa bilgi verdikten sonra “Projelerimizi çeşitli nedenlerle sonuçlandıramadık fakat burada bu sırada edindiğim dostluklardan dolayı mutluluk duyuyorum.” şeklinde konuştu. Görev süreci boyunca hiç gitmeyecekmiş gibi çalıştığını belirten Salihoğlu, “Münih’ten ayrılırken bu kadar zorlanacağımı düşünmemiştim. Bu bir veda değil, ayrılık olacaktır. Türkiye’deki telefonlarım her zaman açıktır. Bana istediğiniz zaman ulaşabilirsiniz.” dedi.

Goethe Hotel’de yapılan yemekli davete Muavin Konsolos Uğur Küçükömer, Başkonsolosluk sekretaryasından Şükrü Akçelik, Çalışma eski Ataşesi Hüseyin Bağçeci’nin yanı sıra aralarında MÜSİAD, IGMG, DITIB temsilcileri ve Vural Ünlü (BTT), Sevgi Fırat (CHP Münih Birliği) gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıda davetli hazır bulundu. Davet, Goethe Otel tarafından hazırlatılmış özel açık büfe lezzetleri eşliğinde katılımcıların aralarında gerçekleştirdikleri sohbetle geç saatlere kadar devam etti.

Fotoğraf galerisi için tıklayın!

Fidel Castro

`Maximo Lider’ Fidel Castro, 90 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yıllar sonra ilk kez nisan ayında yaptığı konuşmasında `zamanının geldiğini’ söylemiş ve yine aynı mesajı vermişti: “Bu idealler için savaşmaya devam etmeliyiz.”

 

İsmail Saymaz: ‘Gazetecilik sağlam karakterliliktir’

“Utanıyorum, çünkü 35 senedir hürriyet için çırpınan ve demokrasiye varmak için mücadele eden bu memlekette, hala bir fikrinden ve bir tenkidinden dolayı bir vatandaşın mahkemeye sevk edilmesi, bu sahada 35 senedir hala bir adım ileri gidemediğimizi gösteren hazin bir vakıadır. Hala fikre zincir vurma teşebbüsü, hala zulüm ve istibdat sevdası. Bu memlekette hala sabah olmadığını görmek insanı yeise düşürüyor ve utandırıyor. Nihayet memleket namına utanıyorum. ”

Münih Kitap Sergisi’nin bu yılki konuğu gazeteci yazar İsmail Saymaz, konuşmasına  ‘mesleğimizin en önemli ustalarından biridir’ dediği Zekeriya Sertel’den bu alıntıyla başladı. Korkusuz gazeteceliği ile bilinen Saymaz’a ve kitaplarına yoğun ilgi gösterilen sergide ‘Türkiye Nereye Gidiyor?’ isimli bir konferans veren Saymaz, “Zekeriya Sertel’in bu sözlerinden 35 rakamını çıkarın ve yeisin yerine başka bir kelime koyun, bugün için hala geçerlidir.” dedi.

Bugünü anlamak için geçmişe bakmak gerektiğini belirten Saymaz, Cumhuriyetin ilk matbuat müdürü de olan Zekeriya Sertel ve ilk Türk kadın gazeteci diye bilinen eşi Sabiha Sertel’in yaşadıkları zorluklardan örnekler vererek Türkiye’de gazetecilik tarihini anlatmaya başladı. Saymaz, “Matbaaların yakılması, gazetecilerin tutuklanması, eziyet görmesi, hakir görülmesi, susturulması hikayesini yaklaşık 90 yıldır tanıyoruz. Her baskıcı, her antidemokratik dönemin ilk kurbanları arasında gazeteciler vardır.” şeklinde konuştu.
Saymaz, Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun kurucu üyesi de olan İlhan Selçuk’un, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in ve Hanefi Avcı’nın yaşadığı dava süreçleri, yandaş medyanın oluşturulması gibi süreçlerden geçilerek gelinen 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili “15 Temmuz, devlette çeteleşmiş ve dış bağlantılı olduğu aşikar bir dinci yapılanmanın, ele geçirdiği devletin kudretini bir darbeye dönüştürerek kalkışmasının adıdır.’ dedi.
Bu kalkışmanın özellikle AKP’yi hedef alsa da genel bakış itibariyle demokratik laik hukuk rejimine kastetmiş bir saldırı olduğunu ve sadece bir darbe değil aynı zamanda bir terör eylemi olduğunu da ifade eden Saymaz, “15 Temmuz’un Fetö yapılanmasının merkezini oluşturduğu, şeriatçı bir darbe girişimi olduğuna inanmaktayım ve tasfiyesinin zaruri olduğunu düşünmekteyim.” dedi.
Saymaz, “Bir darbe teşebbüsünü yatıştırmanın mutluluğunu yaşarken, 16 Temmuz’dan itibaren olağanüstü hal uygulamalarıyla, kanun hükmünde kararnamelerle süreklileştirilmiş bir 15 Temmuz rejimini tekrar tekrar yaşamaktayız.” diyerek muhalif olduğu bilinen yayın organlarının, derneklerin kapatılmasını, siyasetçilerin tutuklanmasını eleştirdi.

“Gazetecilik’te 90 yıllık bir hikayeyi döne döne yaşıyoruz.” diyen Saymaz, Türkiye’nin son 10 yılının hikayesinin Cumhuriyet Gazetesi binası etrafında yazıldığını söyleyerek, “Son beş yıldır Ergenokoncu dedikleri Cumhuriyet gazetesine bugün Fetöcü diyorlar. Bu sürecin bir yansıması olarak sadece gazetecilerin düşünce ve ifade hürriyeti değil, onları sahiplenecek, dillendirecek siyasilerin de siyasi faaliyet yapma alanları imkansızlaşmaktadır.” şeklinde konuşmasına devam etti.
“Son olarak Gazetecilik sağlam karakterlilerin yaptığı bir iştir. O nedenle biz Zekeriya Sertel’e yakışır şekilde bu karanlık dönemi kapatıp, insanların kendilerini daha özgürce ifade edebildiği, haberlerin özgürce yayınlanabildiği bir Türkiye’yi okurlar, izleyiciler, takipçilerle beraber el birliğiyle kotaracağız.” diyerek noktalamadan önce, yine Zekeriya Sertel’den şu alıntıyı yaptı:
“Gazetecilik iyi bir meslektir. Hürriyet içinde çalışabilmek şartıyla. Hürriyet olmayan, geri kalmış memleketlerde gazetecilik zevkli ama tehlikelidir. Zevklidir çünkü hayatınız bitmeyen bir savaş içinde geçer. Tehlikelidir çünkü her an başınızın üstünde Demokles’in Kılıcı sallanır. Ölüm, hapis, her türlü işkence sizi bekler.”

Soru cevap bölümüne geçmeden önce verilen kısa bir arada sergiyi düzenleyen Türkiye Grubu yaptığı açıklamada, “Türkiye’de gazetecilerin tutuklanması, gözaltına alınması ya da pasaportuna el konulması olağan hale geldi. İsmail Saymaz, sağ salim aramızda.” dedi. Sergide ayrıca Münihli müzisyen Bekir Çetinkaya sazı eşliğinde Anadolu’dan ezgiler yorumladı.

İsmail Saymaz kimdir?
1980 Rize doğumlu olan İsmail Saymaz, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun oldu. Halen aynı üniversitede yüksek lisans eğitimine devam etmektedir.
Rize’de başladığı yerel gazeteciliğe, Konya ve İstanbul’da devam etti. Mayıs 2002’de Radikal gazetesinde muhabir olarak çalışmaya başladı. İnsan hakları ihlalleri ve düşünce özgürlüğü konusunda çeşitli haberler yaptı, kitaplar yayınladı. Erzincan davası başta olmak üzere yaptığı haberler nedeniyle yirmiye yakın davada yüz yılı aşkın hapis cezası istemiyle yargılandı. Gezi Parkı protestoları sırasında hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın darp edildiği görüntüleri ortaya çıkardı. 2014 yılında Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü tarafından ‘100 Basın Kahramı’ listesinde yer aldı. Saymaz, mesleğini Hürriyet gazetesinde sürdürmektedir.

İsmail Saymaz’ın şimdiye kadar yayınlanan kitapları:
– Postmodern Cihad -Tarikat, Siyaset, Adalet Üçgeninde Erzincan Davası (Kalkedon)
– Hanefi Yoldaş – Gizli Örgüt Nasıl Çökertilir? (Kalkedon)
– Nefret – Malatya: Bir Milli Mutabakat Cinayeti (Kalkedon)
-Oğlumu Öldürdünüz Arz Ederim -12 Eylül’ün Beş Öyküsü (Postacı Yayınları)
– Sıfır Tolerans (İletişim Yayınları)
– Sözde Terörist (İletişim Yayınları)
– Esas Duruşta Cinayet (İletişim Yayınları)
– Ali İsmail (İletişim Yayınları)
– Fıtrat – İş Kazası Değil, Cinayet (İletişim Yayınları)

Fotoğraf galerisi için tıklayın!

Beşiktaş-Benfica maçı 35mm’de izlenir

Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 23 Kasım Çarşamba günü Benfica ile karşılaşacak. Münih’in sevilen mekanı 35mm maçı birlikte izlemeye çağırıyor.

35mm’nin bir Beşiktaş sevdalısı olan yetkilisi Mete Gür, “Beşiktaşımızın şampiyonlar ligi maçını 35mm’de hep beraber dev ekranda izliyoruz. Bu maç her açıdan çok önemli.” diyerek heyecanını belirtti.

Beşiktaş, Benfica’yla deplasmanda oynadığı ilk maçında uzatmalarda attığı golle 1-1 berabere kalmıştı. B Grubu’nda oynadığı 4 maçta 6 puan toplayan Beşiktaş 3. sırada yer alıyor.

Özellikle Beşiktaş maçlarında muhteşem bir ortam oluşan 35mm’de bu maçı taraftarlarıyla birlikte izlemek için yerinizi hemen ayırın.

Adres:
35mm (Mathäser 1.Kat)
Bayerstrasse 3 bis 5, 80336 München
Tel: 089 / 54 32 17 87

Oh Gott, die Türken integrieren sich!

Am Sonntag lud die DIDF Jugend München zusammen mit der DIDF München das Theaterkollektiv „Theater Ulüm“ nach München ein. Mit ihrem neuen Stück „Oh Gott, die Türken integrieren sich!“ behandelt die Gruppe eine Türkeistämmige Familie, die vor vielen Jahrzehnten nach Deutschland einreist und hier mit den Problemen einer fehlgeschlagenen Integrationspolitik, der deutschen Bürokratie und gesellschaftlichen Vorurteilen umgehen muss.

Auf eine humorvolle Art geht die Gruppe hierbei mit diesen Themen um. Dies schien den rund 180 Zuschauern zu gefallen, die den Saal mit einem Lachen auf den Gesichtern verlassen konnten. Unter der Federführung Atilla Cansevers erfreut sich das Kollektiv einer breiten Masse an Zuschauern, verteilt duch das gesamte Land. In vielen Vorführungen mit verschiedensten Inhalten bringen „Theater Ulüm“ bald auch in Ulm selbst aber voraussichtlich auch in anderen Städten und auch international in Österreich wieder die Menschen zum lachen.

Auch ernste Worte wurden jedoch an diesem Tag genutzt um die momentane gesellschaftliche Lage in Deutschland bezüglich der Themen rund um die Integrationspolitik und den wachsenden Rassismus anzusprechen. Aziz Aslan, Bundesvorstandsmitglied der Föderation Demokratischer Arbeitervereine (DIDF), kritisierte in seiner Begrüßungsansprache die Politischen Träger und Regierungen, die Bevölkerung zu spalten, sei es in Religionen, Nationalitäten, Herkunft, politische Gesinnung und ähnliches. Aslan machte klar, dass der Lebensmittelpunkt der Türkeistämmigen in Deutschland auch Deutschland sein muss und ist. Aslan ging hierbei auf Gesetzesvorhaben wie das Bayerische Integrationsgesetz ein, das offen diskriminierender Natur ist aber auch darauf, wie die Menschen durch türkische Politiker immer wieder zur Besinnung auf Heimatwerte aufgerufen werden.

Sowohl Veranstalter als auch Gäste äußerten sich am Ende des Abends sichtlich erfreut. Vertreter der DIDF Jugend München kündigten an künftig vermehrt auch kulturell ihr Programm ähnlich gestalten zu wollen.

theaterulmdidfekip DIDF und Theater Ulüm team nach der Vorstellung.

Leonard Cohen

Hüznün manevi babası olarak da adlandırılan Kanadalı efsane müzisyen Leonard Cohen, 82 yaşında hayatını kaybetti. Hüzünlerimiz öksüz kaldı.

‘Oh Gott, die Türken integrieren sich!’

Kuruluşundan bu yana özellikle uyum ve iki dillilik gibi konularda sergiledikleri oyunlarıyla büyük ilgi gören Theater Ulüm, 20 Kasım’da Münih’te sahne alacak.

Her yaştan ve kuşaktan izleyiciye hitap eden Theater Ulüm, Anton Fingerle Bildungszentrum’da ‘Eyvah! Türkler entegre oluyor’ (Oh Gott, die Türken integrieren sich) adlı müzikli güldürü tarzındaki oyununu Almanca sergileyecek. Sahneye çıkacak Theater Ulüm ekibi şu isimlerden oluşuyor: Atilla Cansever, Hatice Onar, Tuncay Çolak, Mücahit Kazan, Selin Nur, Narin Incik, Arda Erdoğan.

1998 yılında Ulm’de kurulan tiyatro grubu orta oyunu tarzında yazılan ve sahnelenen oyunlarında, iki dillilik, kuşaklararası çatışma, çifte vatandaşlık, kadın hakları ve eğitim sorunları gibi konuları işliyor.
Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu’nun (DIDF) organizasyonuyla gerçekleşen gösteri saat 15.00’da başlayacak. Bilet ön satışı ve detaylı bilgi için telefon numaraları şöyle: 0171 1023444 veya 0176 70812022.

flyer-ogt-mu%cc%88nchen-20-11

Migrationsbeirat: Schandfleck Perlacher Mauer

Migrationsbeirat zum Thema Perlacher Mauer:

Die Diskussion um die Mauer in der Nailastraße in Perlach reißt nicht ab. Ist sie ein Lärmschutz oder sollen die 160 unbegleiteten minderjährigen Flüchtlinge von ihrer Umgebung abgeschottet werden?
Wieder einmal eine Debatte auf dem Rücken der vor Krieg und Unruhen fliehenden Menschen mit Migrationshintergrund. Warum wird so von vorneherein ein friedliches Zusammenleben zwischen den alten und neuen Nachbarn behindert?

Der Migrationsbeirat fordert hier die Verantwortlichen auf, eine konstruktive Basis der Einigung zwischen den Anwohnerinnen und Anwohnern zu schaffen und Verständnis dafür einzufordern, dass diese Mauer ein bundesweit sichtbares Zeichen gegen Integration darstellt.

Da die Flüchtlingsunterkunft Nailastraße am Stadtrand angesiedelt wurde und die Flüchtlinge dadurch weite Wege zur Integration in Kauf nehmen müssen – Behördengänge, Sprachkurse – wird die Teilnahme am sozialen und kulturellen Leben in der Stadt erschwert. Die Mauer stellt in unseren Augen eine zusätzliche Barriere dar, sich in München willkommen zu fühlen.

München ist die Stadt der Toleranz und soll bunt bleiben. Diese beabsichtigte Ausgrenzung ist ein falsches Signal.