Cumartesi, Aralık 6, 2025
Startseite Blog Sayfa 9

Frankfurt: 6’ncı Eğitim Fuarı’na büyük ilgi

Türkiye kökenli gönüllü genç akademisyen ve öğrencilerden oluşan ve geçtiğimiz yıl Frankfurt’un “Entegrasyon Ödülü“nü alan Hessen Eğitim Platformu’nun altıncı kez gerçekleştirdiği Eğitim Fuarı’na katılım yine yoğun oldu. Frankfurt ve çevresinden çok sayıda genç ve aileleri Almanya‘daki mesleki ve akademik eğitim konusunda en ayrıntılı ve güncel bilgilere ulaşma şansı buldular.

Frankfurt Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (Frankfurt UAS) merkez binasında gerçekleştirilen fuara, 30’un üzerinde eğitim ve öğretim kurumları, meslek eğitimi ya da yüksek öğrenim desteği veren kamusal kuruluşlar ya da özel şirketler bilgilendirme standlarıyla katıldı.

Eğitim Fuarı‘nın açılışı, aralarında Frankfurt Büyükşehir Belediye Başkanı’nı temsilen yardımcılarından Ina Hauc, Türkiye‘nin Frankfurt Başkonsolosu İlknur Akdevelioğlu ve Frankfurt UAS Rektörü Prof. Dr. Kai-Oliver Schocke, Eyalet Milletvekili Turgut Yüksel, Belediye Meclis üyelerinden Hüseyin Sıtkı, Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu (ATÖF) Eş Genel Başkanı Yücel Tuna, (TÖDER-Hessen) Hessen Türk Öğretmenler Derneği Başkanı Zeynel Fırat, Hessen Türk Veliler Birliği (TEB-Hessen) Başkanı Hatice Bektaş-Alpsar, Frankfurt Yabancılar Meclisi (KAV) Başkanı Jumas Medoff gibi siyaset ve eğitim dünyasının temsilcilerin yer aldığı bir törenle gerçekleştirildi. Üniversitenin altyapısını ilk kez bu fuar için açan Eski Rektör Prof. Dr. Frank Dievernich de (Frankfurt’un eğitim, kültür, bilim ve diğer sosyal alanlarda faaliyet gösteren köklü sivil toplum kurumlarından “Politeknik Toplum Vakfı“nın Başkanı) fuara katılan misafirler arasındaydı.

Açılış konuşmalarını yapan Rektör Schocke, Frankfurt BB yardımcılarından Hauck, Başkonsolos Akdevelioğlu ve KAV Başkanı Medoff, Başkanı Öğretmen Yadel Oktay-Coşkun’un liderliğindeki genç akademisyen ve öğrenci gönüllülerden oluşan Hessen Eğitim Platformu’nun çabalarıyla gerçekleştirilen fuarın özellikle göçmen kökenli gençler ve aileleri için Almanya’daki eğitim ve öğretim sistemine daha iyi anlayabilmelerinde, meslek ya da yüksek öğrenim alanlarının seçiminde, staj yeri bulmalarında büyük bir katkısı olduğuna işaret ettiler.

Büyük çoğunluğu Türkiye kökenli öğrenciler ve veliler, Emniyet Müdürlüğü’nden, Frankfurt Havalimanı işletmesine (Fraport), Türk Hava Yolları’ndan, Wiesbaden’deki bir Vergi Danışmanlığı Bürosu’na meslek eğitimi veren, gençlere staj yeri olanağı sağlayan kamusal kurumların ya da özel işletmelerin, akademik ve meslek eğitimini birlikte yürüten programları olan Frankfurt AUS’ın bilgilendirme standlarından oluşan fuara önceki yıllarda olduğu gibi yoğun ilgi gösterdiler.

Bu fırsatı değerlendiren bazı gençler staj görüşmelerini ve başvurularını da fuarda yaptılar. Ayrıca fuar kapsamında gerçekleştirilen atölye çalışmalarında da özgeçmiş hazırlama, iş başvurularında dikkat edilmesi gereken hususlar, iş mülakatlarında beden dili ve büro yönetimi alanında meslek eğitimi hakkında bilgilendirmeler yapıldı, deneyimler paylaşıldı.

Fuarın en renkli anları ise Frankfurt Moda ve Giyim Okulu öğretmenlerinden Yasemin Sönmez ve arkadaşlarının öncülüğünde, okulun öğrencilerinin tasarımlarını ve dikimini kendilerinin yaptığı giysilerle katıldıkları defile oldu. Yarattıkları eserlerin mankenliğini de kendileri üstlenen gençlerin “Colourboration“ adını taşıyan kolleksiyonun daha önce Frankfurt’un geleneksel moda etkinliklerinden “Fashion Lounge Frankfurt“a da katıldığını belirten Sönmez ve meslektaşların okulu kent merkezinde, Frankfurt fuar alanına yürüme mesafesinde yer alıyor.

Frankfurt ve çevresinden gençleri bir araya getirerek, onların gönüllü emeklerinden yararlanarak gerçekleştirdikleri fuarın artık kurumlaştığını belirten Hessen Eğitim Platformu’nun Kurucu Başkanı Yadel Oktay-Coşkun da başarıyla tamamlanan etkinliği şöyle değerlendirdi: “Gençlere yönelik altıncısını düzenlediğimiz eğitim fuarında, bugün Hessen Eğitim Platform ekibi olarak unutulmaz bir deneyim yaşattık ve bu başarının gururunu taşıyoruz. Moda tasarım meslekleri ile ilgili olağanüstü bir defile eğitim fuarımıza adeta bir ışık saçtı! Ayrıca Katılımcılar, birçok farklı kurum ve kuruluş ile tanışma fırsatı bulurken, kariyer yolculuklarına ışık tutacak bilgi ve kaynaklara erişim sağladılar. Uzman konuşmacılar, meslek başvuru atölye çalışmaları ve interaktif oturumlarla gençlere ilham verici bir ortam sunarak onların gelecek planlarına katkıda bulunmayı amaçladık. Bu etkinlik sayesinde, gençlerin eğitim hayatları boyunca destek alabilecekleri bir rehberlik platformu sunmayı başardık. Fuar boyunca yapılan paylaşımlar, katılımcıların ilgisini çeken yenilikçi eğitim olanakları ve kariyer yolları hakkında bilgilerle doluydu. Hessen eğitim platform ekibi olarak, gençlerin geleceğini şekillendirecek bu yolculukta onlara rehberlik etmenin mutluluğunu yaşıyoruz.”

Gürsel Köksal / Frankfurt

“İki Memleketin Sesi – Gleis 11’in 60 Yılı” Pasinger Fabrik’te

Münih’te, Türkiye’den Almanya’ya göçün altmış yıllık serüveni müzik, fotoğraf ve anlatılarla canlanacak. Pasinger Fabrik’te sahne alacak olan Gleis 11 grubu, misafir işçilerin Almanya’ya ilk adımlarından bugüne dek geçen altı on yılı, derin izleriyle dinleyicilere aktaracak. Grubun performansına, Diasporatürk’ün özel görselleri ve Begüm Kardeş ile Hamide Türker’in anlatıları eşlik edecek.

Gleis 11 ve Hamide Türker, PiYASA Vibes Vol. 1 etkinliğimizde

“İki Memleketin Sesi: Gleis 11’in Altı On Yılı” başlıklı konser, göçün her aşamasını ele alarak misafir işçilerin umut ve zorluklarla dolu yolculuklarını, Almanya’da kurdukları yeni yuvalarını ve arada kalmışlık hissiyle büyüyen nesillerin hikayelerini anlatacak. Gleis 11, 1960’larda Almanya’ya göç eden ilk nesille başlayan, Türk ve Alman kültürlerinin birleşerek zengin bir sentez oluşturduğu serüveni sahnede yansıtarak dinleyicileri tarihi bir yolculuğa çıkaracak.

Geleneksel Anadolu müziğini rock tınılarıyla ustaca harmanlayan Gleis 11, dinleyicilere misafir işçilerin kalbinden Almanya’nın sanayi şehirlerine, kalabalık yurtlardan modern kültüre uzanan bir yolculuk sunuyor. Grubun üyeleri, Almanya’ya göç eden ilk kuşağın çocukları ve torunlarından ve son yıllarda ülkeye yeni gelen göçmenlerden oluşuyor. Bu iki kültür arasında büyümüş ve zenginleşmiş kimlik, Gleis 11’in müziğine derin bir anlam kazandırıyor.

Yer: Pasinger Fabrik, Kleine Bühne, Münih
Tarih: 15 Kasım, 20:00
Bilet: 11 – 14 Euro (Buradan satın alabilirsiniz)

Çok dilli eğitim gerekli ve önemli

Eğitim gönüllüsü Aylin Keller, Almanya’da yaklaşık 20 yıldır bir yandan çocuklar için çok dilli kitap yayıncılığı yaparken, diğer yandan da toplumu eğitimde çok dilliliğin önemi konusunda aydınlatmaya çalışıyor.

Son olarak Mainz’da bir anaokulunda velilere, daha sonra da çocukların okuma ve okuduğunu anlama becerilerinin gelişmesi için çaba gösteren gönüllüye yönelik toplantılara katılarak çok dilli kitapların çocukların gelişimine katkılarını anlattı.

Keller, katılanların büyük bir ilgiyle takip ettiği toplantıların ardından şu değerlendirmeyi yaptı: “Almanya’da göç kökenli ailelerin çocukları, genelde Almanca dışında en az bir dil becerisine daha sahip oluyorlar. Çocukların bu dil zenginliğinin yeterince desteklenmesi durumunda, dikkat, hafıza, problem çözme, karar verme, mantıksal düşünme, yaratıcılık gibi bilişsel gelişimlerinde nasıl olağanüstü bir etki yaratabileceğini, her üç çocuktan birinin bu potansiyel ile okula başladığına dikkat çekerek, katılımcılarda biraz olsun farkındalık yaratmaya çalıştık. Toplantı sonunda aldığımız geribildirimler oldukça ümit vericiydi. Çok dilli kitapların daha görünür kılınması için çalışmak gerekiyor. Toplantıya katılanların çoğu bu kitapları ilk kez görüyordu ve merakla, ilgiyle incelediler. Toplumda bu konuda ilerleme sağlayabilmek için sanırım ailelerden önce eğitimcileri ikna etmek gerekiyor.“

Çok dilli kitaplardaki kültürel içeriklerin önemine de dikkat çeken Keller, bunun kültürel köklerin korunması ve gelişimine katkı sağladığını vurguladı. Ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte içinde kültürel motifler olan kitapları okumasını da tavsiye eden Keller, “Masalları birlikte okurken kendi çocukluklarını ve kültürel deneyimlerini hatırlayan eski kuşaklar böylece bilgi ve gelenekleri yeni kuşaklara aktarıp, miraslarını yeni kuşaklara devredebilirler“ dedi.

Aylin Keller

Türkiye’de güzel sanatlar ve öğretmenlik eğitimi alan Aylin Keller, Almanya’da da grafik ve pedagoji eğitimleri alarak kendini geliştirdikten sonra yayıncılığa başlamış. Bir süre İlkokulda Türkçe öğretmenliği de yapan Keller, Yayınevi’nde ürettiği çeşitli eğitim materyallerini ve çocuk kitaplarını, eğitim ve kitap fuarlarına katılarak sürekli tanıtmaya, toplumda görünür kılmaya çalışıyor. Keller’in 2005 yılında Hannover’de kurduğu çocuk kitapları yayınevi Talisa, şimdiye kadar Almanca ve çeşitli dillerde – ki bunların sayısı 21’i buluyor – iki ya da çok dilli 80’in üzerinde kitap, poster ve çeşitli eğitim materyalleri yayınladı.

“Yayınlarımızla her şeyden önce Almanca’nın anadil olarak konuşulmadığı aileleri cesaretlendirip çocuklarının dil gelişiminde temel ölçü sayılan kelime hazinesini genişletebilecekleri en önemli araç olan iki dilli resimli çocuk kitaplarını günlük yaşamlarına katarak onları desteklemek arzusundayız” diyen Keller, “çok dillilik çocuklar için -eğer bu bilinci ailelere ve topluma yerleştirebilirsek- önemli bir kazanımdır, kimlik duygusunu güçlendirir, çocuğun kendine güvenini arttırır, ifade gücü kazanır ve bu, ailede başlar okulda gelişir!“ mesajıyla sık sık Almanya çapında çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor. Bu etkinlikler genellikle çocuk yuvalarında, okullarda, kütüphanelerde ya da derneklerde kitap sergileri, konferanslar, veliler ve eğitimciler için atölye çalışmaları formatında düzenleniyor.

Mainz’da veliler ve eğitim gönüllülerine yönelik etkinlikten sonra, Hannover’de yine bir ilkokulda, Almanya çapında düzenlenen 15 Kasım, Okuma Günü etkinlikleri çerçevesinde çocuklarla 50 dili kapsayan interaktif bir çalışma yapacağını belirten Keller‘in ailelere ve bu alanda çaba gösteren gönüllülere yönelik mesajı şöyle:

“Özetleyecek olursak; Genç kuşaklarda çok dillilik alanında yüksek bir potansiyel gözleniyor. Bu, Almanya’nın küresel ekonomik ilişkilerde çok değerli kaynakları olduğu anlamına geliyor. Eğitim sistemindeki çok dillilik, yeterince desteklenmesi durumunda öğrencilerin potansiyellerinin tam olarak gelişmesini mümkün kılar. Erken yaşlardan itibaren evde çok dilli kitaplarla çocukların desteklenmesi, onların öz kimliklerini ve kendilerine güvenlerini, ebeveynleri ve toplumla bağlarını güçlendirir. İki dilli gelişimi istikrarlı bir şekilde desteklenmiş çocuklar, farklı kültürlerin bir arada olduğu süreçlerde, bilişsel yetenekleri, analitik düşünme becerileri ve duygusal zekaları yüksek seviyede geliştiğinden empati yeteneklerini çok kolaylıkla kullanabilirler, dolayısıyla sağlıklı bir iletişim ile hem çalışma hayatında hem de insan ilişkilerinde çok daha başarılı olabilirler.“

İki dilli kitapların önemi ve eksikliğini kendi çocuklarını yetiştirirken gördü

Aylin Keller, bir eğitim sevdalısı bir anne. Almanya’ya geldiğinde hiç almanca bilmiyormuş. Doğup büyüdüğü değil de azınlık olduğu yabancı bir ülkede anne olmuş. Çocuklarını, Türkçe konuşarak zengin bir dil potansiyeli ile yetiştirebilmenin ciddi bir sorumluluk olduğunu görmüş. O dönem kendi çocuklarını yetiştirirken, iki dilli ve kaliteli çocuk kitaplarının Almanya’da azınlıkların dillerinde ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu tespit ederek, Hannover’de 2005’te TALISA Yayınevi’ni kurmuş. Yaklaşık 20 yıldır bir yandan çok dilli kitap projeleri hazırlayıp yayınlarken, diğer yandan azınlık dilleri konuşan ailelerin, kökleriyle ve kültürleriyle temel bağını sağlayan dillerini çocuklarına aktarırken çokdilli, resimli kitapların tartışmasız önemi konusunda, her fırsatta toplumu aydınlatmaya çalışıyor.

Gürsel Köksal

Bu da ilginizi çekebilir:

“Sevgili Arsız Ölüm: Dirmit” oyunu Münih’e geliyor!

Usta yazar Latife Tekin’in büyülü gerçekçi eseri ‘Sevgili Arsız Ölüm’den uyarlanan ‘Sevgili Arsız Ölüm: Dirmit’ adlı tek kişilik oyun, Nezaket Erden’in etkileyici performansı ve Hakan Emre Ünal’ın rejisiyle Münih’e geliyor. Oyun, köyden kente göç eden geniş bir ailenin serüvenini, Dirmit adlı ergen kızın gözünden yaratıcı ve masalsı bir dille anlatıyor.

Ödüllü oyuncu Nezaket Erden’in canlandırdığı Dirmit karakteri, gelenekler, aile beklentileri ve hızla değişen dünya ile başa çıkarken, hayal gücü ve direnci sayesinde karşılaştığı zorluklara meydan okuyor. İnsan ruhunun gücünü kutlayan bu performans, 9 Kasım tarihinde Münchner Volkstheater’da Türkçe olarak sahnelenecek ve Almanca üst yazı ile izleyicilere sunulacak.

Nezaket Erden hakkında: İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Mersin’de tamamladıktan sonra Galatasaray Üniversitesi’nde felsefe okumak üzere İstanbul’a yerleşen Nezaket Erden, üniversite yıllarında tiyatro eğitimleri aldı. Tiyatro Hemhâl’in kurucularından olan Erden, Kadir Has Üniversitesi’nde Film ve Drama-Oyunculuk Programı’nda yüksek lisans yaparak, oyunculuk kariyerine sağlam bir temel oluşturdu.

Pera Stage hakkında: Münih’te yeni kurulan ve adını Yunanca “diğer taraf” anlamına gelen ‘Pera’dan alan Pera Stage, “Sevgili Arsız Ölüm: Dirmit“ oyunuyla başlayarak Türkçe ve Yunanca çağdaş sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak.

Yer: Münchner Volkstheater, Tumblingerstraße 29, Münih
Tarih: 9 Kasım, 19:30
Bilet: 12,50 – 39,00 (Buradan alabilirsiniz)

Alkışlar Frankfurt’un çok kültürlü orkestrasına

Frankfurt’ta kısa bir süre önce Zeynep Tamay ve Kerem Memişoğlu tarafından kurulan çok uluslu oda orkestrası IEF (Internationales Ensemble Frankfurt) ilk konserinde büyük beğeni aldı. Vivaldi, Mozart gibi bestecilerin yanı sıra, Türkiye’den İsmet Tezcan ile aynı zamanda okrestranın şefliğini yapan Kerem Memişoğlu’nun bestelediği eserlerin icra edildiği konser, Frankfurt Uluslararası Tiyatro’da (ITF) gerçekleştirildi.

Bir bölümü Türkiye kökenli genç müzisyenlerden oluşan 15 üyeli oda orkestrasının Öykü Canpolat (viyola), Bora Korkmaz (flüt), Billur Ongun (trompet), Utku Asan (piyano) ve Manuel Dahme‘nin (klavsen) solist olarak yer aldığı konser, aynı zamanda Frankfurt’ta 29 Ağustos’ta başlayan ve 5 Kasım’a kadar devam edecek kültür sanat festivali GoWEST kapsamındaki etkinlikler arasındaydı.

Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğu’ndan Muavin Konsolos Satı Civelek ile Frankfurt Şehir Meclisi Başkanı Hilime Arslaner de IEF’in ilk konserini izleyenler arasında yer aldı. Arslaner, IEF’in kuruluşunu destekleyen Güneş Tiyatrosu’nun kurucularından ve GoWest Festivali’nin sözcülerinden Müjdat Albak’ın sunumuyla başlayan konser öncesinde yaptığı konuşmada “Bence müzik farklı kültürleri birbirine yaklaştıran ve onlardan ortak sanat eseri çıkaran en direkt yöntem. O nedenle bu yeni ve çeşitli uluslardan sanatçılardan oluşan orkestranın ilk konserine çok seviniyorum. Kerem Memişoğlu’nun yönetimindeki bu genç orkestranın merkezi ve kaynağı bizim Frankfurt’umuz, Almanya’nın en uluslararası kenti. Onlar da bizim bu çok kültürlü kentimizde hem günlük, hem de kültür yaşamımızı zenginleştiriyorlar“ dedi.

Son yıllarda çalışmalarını Frankfurt’ta sürdüren ve burada “Sümeyra Senfonisi“ gibi çeşitli ortak çalışmalara imzasını atan Kerem Memişoğlu, orkestranın kuruluşu ve hedefleriyle ilgili şunları söyledi: “Orkestramız öncelik olarak Almanya’da yaşayan veya müzik eğitimini Almanya’da tamamlamış orkestra müzisyenleri, orkestra şefleri ve besteciler için yeni bir network alanı yaratmayı, yeni klasik müzik eserlerini bilinen eserlerle beraber dinleyiciye ulaştırmayı, çağın gereği teknolojileri de araç olarak kullanarak yeni neslin ihtiyaç duyduğu görsel ve duygusal zenginliği ve konforu sunmayı, dijital platformlar üzerinden yeni eserlerin ulaşılabilir olmasını ve açık kaynaklar yaratmayı da misyon edinmiş bir kolektif yapı. Bütün bunların yanı sıra Türkiye’den ve dünyadan önemli orkestra şefleri, besteciler ve müzisyenlerle işbirliği içinde olarak konserler ve eğitim organizasyonları yapmayı da hedefliyoruz.“

Frankfurt’ta halen devam eden Uluslararası Kitap Fuarı’na denk gelen kuruluş konserini izleyenler arasında, fuar dolayısıyla Türkiye’den gelen sanatseverler de yer aldı. Konserde icra edilen eserler arasında yer alan ve kısa bir süre önce yine aynı yerde, başka bir konser kapsamında ilk kez çalınan “Itri Bach’la Buluşuyor“ başlıklı parça da çalındı. Orkestra Şefi Kerem Memişoğlu’nun bestelediği ve Billur Ongun’un trompetiyle solist olarak katıldığı eser, ilk seferinde olduğu gibi büyük beğeni aldı.

Önümüzdeki dönemde, her üç ayda bir konser vermeyi hedefleyen orkestra şu isimlerden oluşuyor:
Kurucular: Kerem Memişoğlu ve Zeynep Tamay
Keman: Marta Kovalova, Moritz Rudloff, Ece Samanlıoğlu, Maria Rettenmaier, Nobuko Yamaguchi, Irmak Ülke, Tatia Gvantseladze, Aiste Karpaviciute.
Cello: Noemie Klages, Shirin Tashibaeva
Kontrbas: Kutay Elmalı.

Haber: Gürsel Köksal

Münih Kitap Sergisi’nin bu yılki konuğu Barış Pehlivan

Münih’te yaklaşık otuz yıldır gerçekleştirilen Münih Kitap Sergisi, bu yıl da kitapseverleri ve kültür dostlarını bir araya getiriyor! 17 Kasım 2024 Pazar günü, saat 13:00 – 18:00 arasında EineWeltHaus’ta düzenlenecek etkinliğin bu yılki konuğu gazeteci ve yazar Barış Pehlivan.

Türkiye’nin güncel meselelerini ele aldığı kitapları ve yazılarıyla Münih Kitap Sergisi’nde okurlarıyla buluşacak olan Pehlivan, siyasi ve toplumsal meseleler üzerine yaptığı cesur habercilik ve yazılarıyla dikkat çekiyor. Pehlivan, Münih Kitap Sergisi’nde saat 14.30’da konuşacak.
Kitapların yanı sıra müzikle de zenginleştirilecek etkinlikte Bekir Fırat, “Anadolu’dan Ezgiler” dinletisinde, katılımcıları halk müziğinin eşsiz melodileriyle kültürel bir yolculuğa çıkaracak.

Münih Kitap Sergisi, ilk kez 29 yıl önce, yazar Fakir Baykurt’un katılımıyla gerçekleşti. Sonrasındaki yıllarda aralarında Ataol Behramoğlu, Oya Baydar ve Haydar Karataş gibi isimlerin olduğu birbirinden değerli birçok konuk ağırladı. Geçtiğimiz yıl gazeteci Gürsel Köksal’ın konuk olduğu kitap sergisine, ondan önceki yıllarda ise Dr. Ercan Kesal, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, İsmail Saymaz ve Erdoğan Aydın gibi konuklar konuşmacı olarak katıldı.

PiYASA Magazin’in medya partneri olduğu bu köklü etkinlik, Türkiye Grubu tarafından organize ediliyor ve tüm kitap ve kültür tutkunları için bu yıl 17 Kasım’da kapılarını açıyor. 

Yer: EineWeltHaus, Schwanthalerstr. 80, 80336 Münih
Tarih: 17 Kasım, saat 13:00

İletişim: 0157 79 62 79 50

Madımak Katliamı’nı unutturmamak için kurulan sanal anıtın açılışı Köln’de

Sivas’ta 31 yıl önce yaşadığımız katliamı unutturmamak ve bu konudaki gerçekleri en geniş kesimlere ulaştırma mücadelesini yükseltmek hedefiyle kurulan Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Sözlü Tarih projesinin açılışı, projenin yapımcılığını üstlenen Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) merkezinin bulunduğu Köln’de gerçekleştirilecek.

Türkiye’de 31 yıl önce, 2 Temmuz 1993 tarihindeki Alevilere yönelik katliam üzerine ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık yaratmayı, bu katliamla ilgili gerçeklerin toplumsal hafızada yer edinmesi, dünyaca tanınması ve gelecek kuşaklara aktarılması için sanal ortamda kurulan ‘Madımak Katliamı Hafıza Merkezi‘nin tanıtımı ve Sözlü Tarih’in açılışı 29 Eylül Pazar günü Köln’de yapılacak.

Yapımcılığını AABK’nin üstlendiği projenin kapsamlı açılış etkinliklerinden iki gün önce de yine Köln’de “Madımak Katliamı Belgesel Filmi ve Aleviler“ başlıklı bir toplantı düzenlenecek. AABK Eşit Başkanı Hüseyin Mat, Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Sözlü Tarih Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Şükrü Aslan ile Proje Koordinatörü Eylem Şen’in konuşmacı olarak katılacağı toplantı, 27 Eylül Cuma günü saat 19.00’dan itibaren “AKM – Cemevi Köln, Alpenrosenweg 6, 50769 Köln“ adresinde gerçekleştirilecek.

Projenin tanıtım ve açılış etkinlikleri ise pazar günü Köln Belediyesi’nde (Rathaussaal Porz) düzenleniyor.

Sözkonusu etkinliklerle ilgili olarak AABK’dan yapılan açıklama şöyle:
“Madımak Katliamı Hafıza Merkezi, Sivas`ta Alevilere yönelik gerçekleştirilmiş pogrom karşısında ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık yaratmayı ve sorumluluk alınmasını sağlamayı amaçlayan bir yüzleşme çağrısı olarak hayat buldu. Bu anlamıyla, Madımak Katliamı Hafıza Merkezi, hakikatlerin toplumsal hafızada yer edinmesi, dünyaca tanınması ve gelecek kuşaklara aktarılması için inşa edildi.

Adaletin tesis edilemediği zamanlarda, hakikati en geniş kesimlere ulaştırmak, adaleti tesis etmese de yeni bir mücadele alanı olarak öne çıkıyor. Madımak Katliamı Hafıza Merkezi’nin amacı da tam olarak bu mücadeleyi yükseltmek, hakikati en geniş kesimlere ulaştırmak ve unutturmamaktır.

Dijital kütüphane, sanal müze, belgesel, web belgesel, sözlü tarih görüşmeleri ve röportajlardan oluşan Madımak Katliamı Hafıza Merkezi 33 canımızın onuruna, gökyüzüne bakan herkesin görebileceği, web ortamında hazırlanmış bir anıttır.

Yapımcılığını Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) üstlendiği projenin Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Edremit, Samsun, Diyarbakır gösterimlerinin yanı sıra İngilizce, Almanca, Fransızca, Felemenkçe gibi pek çok dile çevrilen ‘Çok Kötü Bir Şey Oldu – Madımak Katliamı ve Ötesi Üzerine Bir Film‘ adını taşıyan belgesel filmin Almanya genelinde ve Avrupa’da birçok yerde özel gösterimleri de gerçekleştirildi.

Madımak Katliamı Hafıza Merkezi’nin ana bileşenlerinden biri olan Sözlü Tarih, Ankara, İstanbul, Balıkesir, Tokat, Sivas, Yalova, Varsseveld (Hollanda) ve Köln’de (Almanya) 128 kişiyle yapılan görüşmeler ve röportajlardan oluşuyor. Katliamda yakınlarını kaybedenler, katliamdan sağ çıkanlar, tanıklar, dönemin bürokratları, milletvekilleri, ilgili bakanlar, Sivas Madımak Katliamı Davası avukatları, PSAKD (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği) bileşenleri ve Sivas Madımak Katliamı’nı pek çok açıdan değerlendiren akademisyenlerle yapılan bu kapsamlı görüşmeler, hafıza merkezinin diğer bölümlerine kaynak olmasının yanı sıra toplumsal hafızanın inşası ve adalet mücadelesi açısından tarihe büyük harflerle bir not düşen Sözlü Tarih 29 Eylül’de herkesle buluşturulacak.

• • 29 Eylül Pazar günü Köln Belediyesi Porz Salonu‘nda (Rathaussaal Porz: Friedrich-Ebert-Ufer 64-70, 51143 Köln) Saat 14.00’te Sanal Müze’nin anlatıldığı 50 dakikalık animasyon film Unutulmayan (Evergreen / Unvergessliches) izleyiciyle buluşacak.

• • Saat 15.00’te Madımak Katliamı Hafıza Merkezi projesinin şimdiye kadar hayata geçirilen Dijital Kütüphane, Sanal Müze, Belgesel ve Web Belgesel bölümleri, yönetmen ve koordinatörleri tarafından interaktif bir sunumla basına ve davetlilere aktarılacak.

• • Saat 16.00’te ise projenin Koordinatörleri tarafından Sözlü Tarih bölümünün interaktif bir sunum ile tanıtılacak ve açılışı yapılacak.

Unutturmamak ve hatırlatmak için birlikte mücadele etmeye tüm canlarımızı davet ediyoruz.“

Haber: Gürsel Köksal

İnsanlık var olduğu sürece göçlerin yaşandığı unutuluyor

Fuat Saka’nın göç senfonisinin Köln’de yapılan Almanya prömiyerinde orkestrayı yöneten Ustina Dubitsky’nin kendisi de göçmen kökenli bir sanatçı. Göç konusunda “empati eksikliği ve insani duyarsızlılığın arttığı“na dikkat çekiyor.

GÜRSEL KÖKSAL

Ustina Dubitsky, Usta Sanatçı Fuat Saka’nın bestelediği dünyanın ilk “göç senfonisi“nin Temmuz ayı başında Köln Filarmoni’deki Almanya prömiyeri gerçekleştiğinde, eseri icra eden Köln Senfoni Orkestrası’nın (Gürzenisch Orkestrası) şefiydi. Fuat Saka’nın yanı sıra Türkiye ve Yunanistan’dan müzisyenlerin de katıldığı konserde Köln’ün kuruluşu 135 yıl öncesine uzanan tarihi orkestrasını büyük bir başarıyla yöneten Dubitsky, son yıllarda Almanya’daki “erkek orkestra şefi“ egemenliğine rağmen bu alanda iddiasını sürdüren genç şeflerden.

Datça’da yaşayan Fuat Saka’nın bestelediği, orkestrasyonunu da Atina’dan Vangelis Zagrafas’ın yaptığı göç senfonisi “Dark Waters“ın (Karanlık Sular) icraatı, 103 üyeli senfoni orkestrasına enstrümanlarıyla İstanbul’dan katılan Cihan Yurtçu (kaval) ve Girit’ten Zaharisa Sypridakis (kemençe) ile Atina’dan Solist Ioanna Forti‘nin sunumuyla gerçekleşmişti. Köln Filarmoni Salonu’nda iki ay önce Türkiye, Yunanistan ve Almanya’dan müzisyenlerin katıldığı bu konser, iki yıl önce İstanbul’daki dünya prömiyerine onur konuğu olarak davet edilen Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker’in “Bu eser Köln’ü de ilgilendiriyor!“ diyerek yaptığı davet üzerine gerçekleştirilmişti.

Bu çok uluslu, çok kültürlü sunumun mimarlarından, Orkestra Şefi Ustina Dubitsky de göçmen kökenli bir sanatçı. Savaş yüzünden ülkesini terketmek zorunda kalmış olan ve İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Almanya’da yaşayan Ukrayna kökenli bir ailenin çocuğu.

Dubitsky, tüm dünyayı birinci derede ilgilendiren ve insanlığın geleceğini belirleyen göç konusu ve bizzat yönettiği göç senfonisiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

SEVİNEREK KABUL ETTİM!

Fuat Saka’nın hazırladığı senfoninin Almanya prömiyeri, sizin yönetiminizdeki Gürzenich Orkestrası tarafından başarıyla seslendirildi. Bu eseri günümüzün en önemli konularından göçle ilgili ilk senfoni olarak biliyoruz. Orkestrayı yönetmek sizin tercihiniz miydi? Bu eserle ve Köln Filarmoni’deki sunumla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?
Hayır, orkestrayı yönetmek benim kararım değildi. O dönemde bana “Dark Waters“ konserini teklif eden Gürzenich Orkestrası’nda müzik asistanı olarak çalışıyordum. Sevinerek kabul ettim. Özellikle günümüzde göçle ilgili bir senfoninin inanılmaz derecede önemli olduğunu düşünüyorum. Müziği ve şarkı sözlerini çok anlamlı ve dokunaklı buldum. Kaval ve Girit kemençesi gibi geleneksel halk çalgılarını ve geleneksel tarzdaki şarkıları, “modern” bir senfoni orkestrasıya buluşturmak, bol miktarda doğaçlama ve özgürlüğe sahip, oldukça karmaşık folklorü, notalı müziği ile deneyimlenmek benim için çok heyecan vericiydi.
Köln Filarmoni Salonu’ndaki konserde de bunu iyi bir şekilde başardığımızı düşünüyorum. Seyirci bizi çok sıcak bir şekilde karşıladı, bunu sahnede de hepimiz hissettik.

YENİ BİR KONSER

Bu eserin ileride orkestranız eşliğinde ve yine sizin şefliğinizde Köln’de ya da başka kentlerde, ülkelerde, örneğin Yunanistan’da ya da Türkiye’de sunumu sözkonusu olabilir mi? Yoksa sadece bir kereye mahsus bir sunum muydu?
Gürzenich Orkestrası ile bu muhtemelen tek seferlik bir sunumdu. Ama başka yerlerde de icra edilmeye devam edilse güzel olur. Göç konusu dünyanın her yerini fazlasıyla ilgilendiriyor. Şahsen benim kendi orkestram yok, serbest çalışıyorum ve böyle bir projede orkestra şefliği için davet edilmem gerekiyor. Yani her zaman ne yapacağımı özgürce seçme fırsatım olmuyor.

GÖÇ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİK?

Almanya, göç ve göçmenlerin yoğun olarak tartışıldığı ülkelerin başında geliyor. Göçmenleri bu ülke için bir zenginlik olarak kabul edenler de var, giderek ağırlaşan bir sorunların kaynağı, yük ve tehlike olarak görenler de. Sizin bu konudaki görüşlerinizi, deneyimlerinizi alabilir miyiz?
Savaş nedeniyle ülkeleri Ukrayna’dan kaçmak zorunda kalan bir aileden geliyorum. Ailem İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana göçmen bir aile. Bunu kesinlikle bir zenginleşme olarak görüyorum. Aynen daha önce bilmediğiniz yeni bir dünyaya kapı açan yeni bir dil öğrenerek ortaya çıkan zenginleşme gibi. Çevrem ne kadar renkliyse ben de kendimi kültürel olarak o kadar zengin hissediyorum. Maalesef günümüzde dünya çapında tam tersi bir yöne doğru gidiyoruz. İnsanlığın var olduğu günden bu yana sürekli göç ettiği unutuluyor. Nereye baksanız her yerde sürekli kendini ulusal farklılarla tanımlama ve sınırları kapatma isteğinin öne çıktığını görüyoruz. Ayrıca insanların din, korku, ideoloji, egoizm gibi çeşitli nedenlerle kendilerini diğer insanlardan üstün tutma eğiliminde olmalarını ve bu doğrultuda davranmalarını, örneğin istediklerini elde etmek için şiddete başvurmalarını, savaş başlatmalarını da son derece üzücü buluyorum. Genellikle bilinmeyene karşı mantıksız bir korkudan dolayı savaş ve şiddet gibi şeylerden kaçan insanların yüzüne tüm kapıların çarpılmasını kabul edemiyorum. Bence günümüzde empati eksikliği ve insani duyarsızlık çok artmış durumda.
Toplumsal kuralları ve normları olan farklı bir kültürden, daha farklı toplumsal kural ve normların uygulandığı bir kültüre geçmek elbette herkes için son derece zor ve stresli bir durumdur. Bu hem yeni bi ülkeye gelen insanlar, hem de o ülkenin yerlileri için de zorluklar içeren bir süreçtir ve her iki tarafın da bu konuda çaba göstermesi gerekir. Ben ailemin geçmişine bakarak, kendi dururumunun bunun kesinlikle mümkün olduğunun kanıtı olarak görüyorum. Aksi takdirde bugün olduğum yerde olmazdım.

ÇOK KÜLTÜRLÜ SANAT

Bu eser sonuç itibarıyla Türkiye, Yunanistan ve Almanya’dan sanatçıların ortak ürünü, bu ülkelerin müzikal geleneklerinin bir sentezi olarak, yani bir çok kültürlülük projesi olarak sunuldu. Sizce benzeri, çok kültürlü eserlerin Almanya’da, Avrupa’daki müzikseverler nezdinde bir şansı var mı? Sizin önünüzde benzer başka projeler var mı?
Dark Waters gibi çok kültürlü projelerin göç olgusunu olumlu hale getirmenin harika yollarından biri olduğunu ve bu nedenle toplumumuzda önemli bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Bu, kültürü yaşatmak, uluslararası alışveriş ve kendi yaşam hikayenizle yaratıcı bir şekilde ilgilenme fırsatıdır. Ve karşılıklı fikir ilişkisini mümkün kılıyor. Bu yaşanan kültürü daha da zenginleştiriyor.
Neyse ki, buna benzer çok sayıda çok kültürlü proje var. Bunlar her zaman var oldu, çünkü sanatta bu böyledir. Bir kişinin yaşadıkları, ister edebiyat, ister resim, ister müzik olsun, sanatın herhangi bir türüne akar. Dolayısıyla şu anda benim önümde benzer bir proje olmasa bile bu gibi eserlerin dünyanın her yerinde her zaman şansı olacağını düşünüyorum.

ÇOK YÖNLÜ SANATÇI
Ustina Dubitsky, Bavyera Devlet Operası’nın çocuk korosunda yer alırken aynı zamanda keman eğitimi de aldı.
Çeşitli gençlik orkestralarında konser şefliği yaptı. Weimar ve Zürih’te orkestra şefliği eğitimi aldı.
2022 yılında Paris Filarmoni Orkestrası La Maestra şeflik yarışmasında orkestra ödülünü kazandı.
Son yıllarda Dresden Filarmoni, Paris Orkestrası, Luxemburg Filarmoni, Köln Gürzenich Orkestrası, Orquestra Sinfónica do Porto Casa da Música ve Ensemble Modern gibi orkestraları yönetti.
Önümüzdeki günlerde ünlü Besteci Carl Orff’un eserlerinden “Ay“ operasının Münih, Antwerpen, Paris gibi kentleri kapsayan sunumlarında Bavyera Devlet Orkestrası’nın yönetimini üstlenecek.

Bu da ilginizi çekebilir:

Fuat Saka’nın Göç Senfonisi Münster’de

Usta sanatçı Fuat Saka’nın bestelediği dünyanın ilk göç senfonisi “Karanlık Sular“ (Dark Waters) Münster’de seslendirilecek.

İki ay önce Köln Senfoni’de Almanya prömiyeri gerçekleştirilen eser Şef Thorsten Schmidt-Kapfenburg’un yönetimindeki Münster Senfoni Orkestrası tarafından, Münster Şehir Tiyatrosu’nda çalınacak. Konserde solist olarak Fuat Saka’nın yanı sıra Atina’dan şarkıcı Ioanna Forti’yle, İstanbul ve Girit’ten müzisyenler Cihan Yurtçu (kaval) ve Zacharias Sypridaki (Girit kemençesi) de yer alacak.

Kültürden Sorumlu Federal Devlet Bakanı Claudia Roth’un himayesinde, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği‘nin (UNSCR) de desteklediği konser Türkiye Almanya Kültür Forumu, Münster Entegrasyon Konseyi ve Çok Kültürlülük Forumu’nun işbirliğiyle 28 Eylül Cumartesi günü saat 19:30’da Münster Tiyatrosu’nda (Theather Münster) gerçekleştirilecek.

Fuat Saka’nın son yıllarda denizlerde boğularak yaşamını yitiren binlerce göçmenin anısına “Karanlık Sular” (Dark Waters) adını verdiği senfoni ilk olarak Haziran 2022’de İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle icra edilmişti. İstanbul’daki konseri “onur konuğu” olarak izleyen Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker, Avrupa prömeriyerini gerçekleştirilmesi için Fuat Saka ve göç senfonisini Köln’e bizzat davet etmiş ve eserin Almanya prömiyeri 5 Temmuz’da, Köln Filarmoni Salonu’nda, Gürzenich Orkestrası eşliğinde seslendirilmişti.

Yaşamının büyük bölümünü Datça’da geçiren usta müzisyen Fuat Saka’nın bestelediği, büyük orkestra için düzenlemesi de Atinalı müzisyen Vangelis Zografos tarafından gerçekleştirilen “Dark Waters” (Karanlık Sular) dünyada göç konusunu bir senfoni olarak işleyen ilk müzik eseri.

Ege Denizi’nin iki yakasından sanatçıların ve şimdi de Almanya’dan Münster Senfoni Orkestrası’nın katılımıyla gerçekleştirilecek konserin, Türk-Yunan ve Alman ortak çalışması olduğuna işaret eden Fuat Saka da yaşamının 20 yılını siyasi mülteci ve göçmen olarak Almanya’da geçirmiş ve o dönemde Almanya vatandaşlığını almıştı.

“Göç”ü bir senfoninin ana teması yaparak bir ilke imzasını atan Fuat Saka, “Dünya çapında milyonlarca insan kaçak durumda. Evlerini, vatanlarını, çoğu zaman sevdiklerini ve hatta kendi hayatlarını kaybediyorlar. Göçü ilk elden deneyimlemiş biri olarak, kaçışın yarattığı travmaları evrensel dile tercüme etmeye çalıştım. Tercüme etmek ve acıyı paylaşmak için müzik. Bu senfonide yalnızca acı ve üzüntü değil, cesaret ve umut da yerini buluyor.“ diyor.

Senfoni, beşi enstrümental olmak üzere on parçadan oluşuyor. Bunlardan biri “Nereye göçer gider nereye, Karagözlüm?” sözleriyle başlayan bir ağıt. Sanatçı bu hüzünlü parçayı 1960’lı yılların başında Almanya’ya göç ettikten sonra, burada genç yaşta yaşamını yitiren abisi Sürap Saka’nın anısına ithaf etmişti.

Göç Sefonisi için biletler aşağıdaki link üzerinden alınabilir:
https://www.theater-muenster.com/produktionen/dark-waters-732.html

Bu da ilginizi çekebilir:

PiYASA Vibes Vol. 2 ile müzik ve eğlence devam ediyor

Temmuz sonunda ilk etkinlikle coşkuyu doruğa çıkardığımız PiYASA Vibes, 3 Ekim’de Import Export’ta kaldığı yerden devam ediyor. Münih’in sevilen gruplarından Munich Anatolian Project (MAP) ve DJ B-Zey ile müzik dolu, unutulmaz bir geceye hazır olun!

Özlem Diana Dörfler (vokal), Yasin Yardım (bağlama ve tambur), Kadir Doğan (perküsyon), Gökhan Özkan (gitar), Matthias Kaiser (klarnet ve saksafon), Serhat Canan’dan (bas gitar) oluşan grup Munich Anatolian Project (MAP), farklı kültürlerin eşsiz zenginliğini sahneye taşıyor. Geleneksel Anadolu ezgilerini funk ve cazın modern ritimleriyle buluşturan MAP, yüzyıllardır dillerden düşmeyen şarkıları yeniden yorumlarken müziğiyle hem ruhunuza hem de dans pisti enerjinize hitap ediyor. 3 Ekim akşamı, MAP’ın unutulmaz performansıyla İstanbul sokaklarından New York kulüplerine uzanan bir müzikal yolculuğa çıkacağız.

DJ B-Zey, Temmuz’daki ilk etkinlikte büyük beğeni toplayan setleriyle bu kez PiYASA Vibes Vol. 2’de sahne alıyor. Otantik ve egzotik ritimlerle dolu setleriyle sizi dans pistine kilitlemeye hazır olan DJ B-Zey, Münih gece hayatına enerjisini katmaya devam ediyor.

Vol. 1’de olduğu gibi Vol. 2’de de kültürel çeşitliliği hep birlikte kutlayacağımız, müzik ve eğlence dolu bir gecenin parçası olmak için biletlerinizi hemen alın! Ayrıca, her bilet sürpriz hediyeler kazanma şansı da sunuyor!

Yer: Import Export, Schwere-Reiter-Str. 2H, Münih
Tarih: 3 Ekim 2024
Kapı: 19:00
Biletler:
Early Bird: 12 € + VVK (Tükendi)
Ön Satış: 16 € + VVK (Buradan satın al)
Gişede: 20 €

PiYASA Vibes Vol. 2 etkinliği için Instagram hesabımızda çekilişle 2 kişiye 2şer bilet hediye ediyoruz. Katılmak için buraya tıklayın!