Es war ein außergewöhnliches Erlebnis, letztes Jahr den Eröffnungsfilm des Münchner Filmfestivals, “The Persian Version“, zu sehen. Seitdem habe ich sehnsüchtig auf seinen offiziellen Kinostart gewartet. Endlich ist es so weit: Der Film startet morgen in den deutschen Kinos. Maryam Keshavarz hat mit diesem Werk eine Geschichte geschaffen, die mich von Anfang an in ihren Bann gezogen hat. Es ist eine Geschichte, die von kulturellen Konflikten und dem Ringen um Identität erzählt – ein Thema, das heutzutage relevanter ist denn je.
Die Protagonistin Leila (Layla Mohammadi) steht im Mittelpunkt dieses fesselnden Dramas. Als junge Frau mit iranisch-amerikanischem Hintergrund balanciert sie zwischen den Erwartungen ihrer Familie und der westlichen Welt, in der sie lebt. Ein Balanceakt, der nicht nur Leila, sondern auch das Publikum mitreißt und zum Nachdenken anregt.
Der Film wurde auf dem 40. Filmfest München gezeigt.
Inmitten einer Kulisse aus musikalischen Einlagen und farbenfrohen Bildern entfaltet sich Leilas Geschichte, während sie versucht, ihre beiden kulturellen Welten in Einklang zu bringen. Doch als ein gut gehütetes Familiengeheimnis ans Licht kommt, werden nicht nur Leilas Beziehungen auf die Probe gestellt, sondern auch ihre eigene Identität.
Der Film besticht nicht nur durch seine tiefgreifende Handlung, sondern auch durch die lebendige Farbpalette, die humorvollen Momente und die mitreißenden Tanzeinlagen. Es ist eine Feier der Vielfalt des Lebens und der universellen Sprache der Musik.
Nachdem mich der Film beim ersten Mal bereits tief berührt hat, steht für mich fest, dass ich ihn mir noch einmal ansehen werde. Denn gute Filme wie dieser verdienen es, mehr als einmal erlebt zu werden.
Nürnberg’de bu yıl 28. kez yapılacak olan Türkiye Almanya Film Festivali, bu akşamki açılış töreni ile başlıyor. Tafelhalle’de yapılacak olan törende bu yılın onur ödülleri, kültürlerarası sinemaya uluslararası düzeyde hizmetlerinden dolayı, İris Berben ve Hale Soygazi’ye verilecek.
Açılış konuşmaları ve ödül takdimininin ardından festivalin açılış filmi “Dirsek” yönetmen Aslı Özarslan ve oyuncu Melia Karanın da katılıyla gösterilecek. Filmin kahramanı Hazal anne babasından bağımsız bir hayat kurmayı hayal etmektedir. Sayısız başvuru yapmasına rağmen hiç bir iş mülakatına çağrılmaz. İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun ardı arkası gelmeyen hazırlık kurslarında önyargılarla karşılaşır. 18. yaşgününü en iyi üç kız arkadaşıyla kutlamak isterken yaşanan trajik bir olay herşeyi altüst eder. Panik içinde İstanbul’a kaçan Hazal, burada artık hayata ne pahasına olursa olsun tek başına tutunmak zorundadır.
Festival Başkanı Adil Kaya’nın sunumunu üstlendiği açılış töreninde ayrıca Nürnberg Belediye Başkanı Marcus König, Kültür Bakanı Prof. Dr. Julia Lehner, yazar ve PEN Türkiye Başkanı Zeynep Oral da katılacak.
Festival, 17 Mart’a kadar güncel bir program ve çeşitli etkinliklerle devam edecek. Her iki ülkeden çok sayıda davetli sanatçıyla sinemaseverleri bir araya getirecek olan festivalin tüm detaylarına www.fftd.net adresinden ulaşabilirsiniz.
Augsburg doğumlu şair, tiyatro yazarı ve yönetmeni Bertold Brecht onuruna 2010 yılından bu yana düzenlenen Brecht Festivali, bu yıl “No Future” (Gelecek Yok) başlığı altında yapılacak. Brecht klasiklerinden “Cesaret Ana ve Çocukları” oyununun yeni bir prodüksiyonuyla 23 Şubat’ta başlayacak festival, on gün boyunca zengin bir programla spor ve sanatı bir araya getirecek.
Foto: Orçun Kaya
Augsburg’da bu yıl 23 Şubat ile 3 Mart tarihleri arasında yapılacak Brecht Festivali’ne İstanbul’dan Moda Sahnesi de konuk oluyor. Şair İlhan Sami Çomak’ın hayatını anlatan, oyun “Hayat Seni Çok Seviyorum” 25 Şubat’ta festival kapsamında Martini Park’ta sergilenecek. Kürtçe ve Türkçe olan müzikli oyun, tutuklu şair İlhan Sami Çomak’ın çocukluğundan başlayarak, tutuklanmasını, şairliğini, adalet mücadelesini ve hayatı anlama biçimini anlatıyor. Şairin sesi ile Moda Sahnesi grubundan Gülseven Medar ve Ali Tekbaş sahnede etkileşime giriyor. Hapishanede yazdığı kitaptan uyarlanan oyunda İlhan Sami Çomak, hücresinin sınırlarından çıkıp şiirlerini okuyabiliyor. Performansın ardından oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan, Berlin Maxim Gorki Tiyatrosu Müdürü Shermin Langhoff ve gazeteci, yazar Can Dündar’ın katılımıyla bir söyleşi gerçekleşecek.
“Savaş, iklim ve diğer felaketler zamanımızı felce uğratıyor. Punkların eski sloganı (no future) çoktan gerçeğe dönüştü. Ama bir gelecek olmadan nasıl yaşarsınız? Tarihin feci gidişatını nasıl durdurursunuz? Cesaret Ana’dan kuvvet antrenmanına yanıtlar ve Addis Ababa’dan Moskova’ya perspektifler. Augsburg-Oberhausen’in kapılarında bolca ter ve bolca müzikle.” sözleriyle duyurulan Brecht Festivali, spor gösterileri, atölyeler, okumalar, tartışmalar, tiyatro oyunları ve konserlerle toplumu “geleceksizlik tehdidiyle” yüzleştirmeyi amaçlıyor.
Büyük şairin de dediği gibi, “Dünyayı değiştirin, buna ihtiyacı var”. Brecht Festivali’nin programlarına katılmak iyi bir başlangıç olabilir. Tüm programa buradan ulaşabilirsiniz.
Hayat Seni Çok Seviyorum” için Instagram hesabımızdaki (@piyasamagazin) çekilişimize katılarak bilet kazanabilirsiniz
Geçtiğimiz şubat ayında Türkiye ve Suriye’de gerçekleşen deprem felaketini birinci yıl dönümü yaklaşırken anma amacıyla düzenlenen programda müzisyenler Melis Çom, Marliese Glück, Sezgin İnceel ve Abathar Kmash sahnede olacak. Şahika Tetik und Hülya Weller’in moderasyonu üstleneceği akşamda bağış da toplanacak.
Anadolu rock müziğinin efsane ismi Cem Karaca’nın hayatını anlatan „Cem Karaca’nın Gözyaşları“ filmi 8 Şubat’ta Almanya’da vizyona girdi. Müzik kariyerinin yanı sıra özel yaşamı ve bilinmeyenlerinin de anlatıldığı filmde Cem Karaca’nın başarı, catışma, aşk dolu iniş çıkışlı hayatı anlatılıyor. İsmail Hacısalihoğlu’nun Cem Karaca’yı canlandırdığı filmde ayrıca Fikret Kuşkan ve Yasemin Yalçın gibi başarılı oyuncular da yer alıyor.
Gleis 11 grubu üyeleri: (soldan sağa) Semih Karacasu, Kıvanç Görgülü(önde), Mert Demiraslan, Tuncer Demiraslan, İlke Kaplan (Foto: Boris Grbavac)
Münih’in sevilen gruplarından Gleis 11 ve Aylin’s Soulgarden, 9 Şubat akşamı ImportExport’ta birer konser verecek. Konserlerin ardından DJ’ler die_ley ve İç İçe Festivali’nden bildiğimiz KATSCHA da set başına geçecek. Bilet fiyatları 12-15
Münih’te 11 Şubat, Pazar akşamı için başta “Fridays for Future” olmak üzere çeşitli kuruluş ve gruplar, demokrasi için ve aşırı sağa karşı bir miting çağrısında bulundular. Çağrıda, “Ülkemizde insanların ötekileştirilmesine ve zulme uğramasına izin vermeyeceğiz. Kendimizi aşırı sağcılığa ve iğrenç sınır dışı etme fantezilerine karşı savunuyoruz. Sessiz çoğunluk artık sessiz kalmayacak!” sözleri yer aldı. “Demokrasi için ve ırkçılığa, antisemitizme ve nefret söylemine karşı” düzenlenen miting, Oktoberfest’in de yapıldığı alan olan Theresienwiese’de saat 18.00’da başlayacak.
Yer: Theresienwiese, Münih Tarih: 11 Şubat, 18.00
………………………………………………………………………………………………………………
17.02.2024 » Karsu Münih konseri
Yalnızca sesi ve sahne performansıyla değil, deprem döneminde Hollanda’da düzenlediği yardım kampanyasıyla da gönüllerimizi fetheden piyanist, besteci, söz yazarı ve şarkıcı Karsu, 17 Şubat Cumartesi akşamı Münih’e geliyor. Sanatçının Technikum’da saat 20.30’da vereceği konser için biletler eventim.de adresinde ön satışta.
Usta yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi “Kuru Otlar Üstüne” 22 Şubat’ta Münih’te gösterilecek. Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yapan film, Münih Türk Film Günleri tarafından özel bir gösterimle izleyicisiyle buluşacak. Başrollerlerde Deniz Celiloğlu ve Musab Ekici’nin yanı sıra Cannes’da ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü alan Merve Dizdar yer alıyor. Film, Doğu Anadolu’nun ücra bir beldesinde zorunlu şark hizmetini yapan bir öğretmenin hikayesini anlatıyor.
Yer: Royal Filmpalast, Goetheplatz 2, Münih Tarih: 22 Şubat, 19.00
………………………………………………………………………………………………………………
23.02.2024 » Mohsen Namjoo
Acem-blues türünün kurucusu, rock ve cazı geleneksel İran müziği ile birleştiren “İran’ın Bob Dylan’ı” olarak da adlandırılan Mohsen Namjoo, 23 Şubat Cuma akşamı Münih’te bir konser verecek. New York’ta yaşayan şarkıcı, besteci ve müzikolog, İran’da doğup büyüdü. Tahran Üniversitesi’nde önde gelen müzisyenler ve eğitimcilerden tiyatro ve müzik eğitimi aldı. Müzik profesörü olarak da aktif olan Namjoo, New York’ta yaşıyor. Şimdiye kadar yirminin üzerinde albüm çıkardı.
İstanbul Moda Sahnesi, “Hayat Seni Çok Seviyorum” oyunu ile Augsburg’da bu yılki Brechtfestivali’nin konuğu oluyor. Kürtçe ve Türkçe olan müzikli oyun, tutuklu şair İlhan Sami Çomak’ın çocukluğundan başlayarak, tutuklanmasını, şairliğini, adalet mücadelesini ve hayatı anlama biçimini anlatıyor. Gülseven Medar ve Ali Tekbaş’ın sergilediği oyunun ardından yönetmen Kemal Aydoğan, gazeteci Can Dündar ve Gorki Tiyatrosu’ndan Shermin Langhoff ile bir söyleşi gerçekleşecek. Detaylı haber için tıklayın.
29.02.2024 » Burak Yılmaz: Ehrensache. Kämpfen gegen Judenhas.
Duisburglu Türk-Kürt bir ailenin çocuğu olan Burak Yılmaz, 2021 yılında yayımlanan kitabı „Ehrensache. Kämpfen gegen Judenhas“ kitabindan okuyacak. Müslüman gençlik kültürünün bir parçası olarak antisemitizmi sıkça tecrübe edinen ve buna karşı çıkan Yılmaz, bu konuda tiyatro oyunları sergiledi ve kitap yazdı. Yılmaz Münih’te kitabından bölümler okuyacak ve ardından moderatör Sapir von Abel’in sorularını cevaplayacak. Bellevue di Monaco`da gerçekleşecek olan etkinliğin dili Almanca olacak.
Münih ve çevresinde uzun yıllardır faaliyet gösteren Tokatlılar Kültür Derneği, geçtiğimiz hafta sonu 8. kurultayını yaptı. Derneğe yeni başkan seçilen Sevilay Hundsberger, aynı zamanda derneğin ilk kadın başkanı ünvanın da sahip oldu.
On yıldır derneğin aktif üyesi olan Sevilay Hundsberger 2019 ile 2024 yılları arasında dernekte başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Ocak ayında derneğin başkanlık görevini üstlenen Sevilay Hundsberger, PiYASA Magazin’e yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Tokatlılar Kültür Derneği olarak 8. kurultayımızı geride bıraktık. Derneğimizin imajına yakışan kurultaylarımız, problemsiz, uyumlu ve hatta bizler için çok eğlenceli geçiyor aynı zamanda.
Yönetim kurulu üyeleri: (soldan sağa): Nurdane Yıldırım, Durmuş Yıldırım, Hanife Oktay, Ümit Çelik, Sevilay Hundsberger, Mehmet Çelik, Yeşim Sarı, İsmet Eldiven (ayaktakiler), Gülten Yıldırım, Öznur Çelik, Yadigar Yıldırım, Erol Cin (oturanlar)
Uğur Sarı ve Sevilay Hundsberger
Önceki dönem Başkan Uğur Sarı ve yönetim kurulu arkadaşlarımız verimli ve başarılı hizmetlerde bulundular. Her zaman bizim yanımızda olacaklarından şüphemiz yok. Arkadaşlarımıza verdikleri hizmetlerden dolayı teşekkürlerimizi iletiyoruz. Derneğimiz kurulduğundan bu yana, üyelerimizin desteğini, çalışma azmini ve samimiyetini her zaman yanımızda hissettik. Onlara da buradan sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Üyelerimizin tam oyları ve desteği ile yönetim kurulu, denetleme kurulu, disiplin kurulu, kadın kolları ve gençlik kolları seçimlerimiz bitmiş, kadrolarımız oluşmuştur. Kadrolarımızda görev alan arkadaşlarımızın her biri çok başarılı, çok güzel işler üretiyorlar, emek katıyorlar. Yönetim kurulumuzda kadınlarımız biraz daha ağırlıklı. PiYASA Magazin aracılığıyla Tokatlılar Kültür Derneği olarak herkese sevgi ve selamlarımızı iletiyoruz, ilgi ve alakaları için teşekkürlerimizi gönderiyoruz.“
Tokatlılar Kültür Derneği’nin yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluşuyor: Sevilay Hundsberger, Mehmet Çelik, Gülten Yıldırım, Ümit Çelik, Hanife Oktay, Nurdane Yıldırım, Yeşim Sarı, Öznur Çelik, İsmet Eldiven, Yadigar Yıldırım, Erol Cin, Durmuş Yıldırım
Migrationsbeirat München ruft zur Demo “Gemeinsam gegen Rechts” am 21.01.24 auf und fordert einen kritischen Umgang mit der Partei AfD
Die Demokratie steht vor großen Herausforderungen, insbesondere durch die Partei AfD, die sich gegen Migration ausspricht und verfassungswidrige Vorgehensweisen propagiert. Auf einer Konferenz von rechtsextremen Aktivisten, an der ebenfalls hochrangige AfD-Politiker teilgenommen haben, wurde u.a. die millionenfache Ausbürgerung, Abschiebung und Vertreibung von Menschen aus Deutschland beraten.
Diese Ereignisse haben erneut deutlich gemacht, dass eine Prüfung eines möglichen Verbots der AfD unumgänglich ist, um unsere demokratischen Grundwerte zu schützen. Es ist immanent bedeutsam, dass die demokratischen Kräfte und gesellschaftlichen Akteure gemeinsame Strategien gegen rechtsextreme Ideen entwickeln, um dieser Bedrohung entgegenzutreten.
Die Zusammenarbeit zwischen verschiedenen demokratischen Parteien und Organisationen ist von großer Bedeutung, um eine starke und widerstandsfähige Demokratie aufzubauen. Der Migrationsbeirat ruft dazu auf, solidarisch gegen diskriminierende Tendenzen vorzugehen: “Wir verfolgen besorgt das Erstarken der AfD und die zunehmende Fremdenfeindlichkeit. Es ist an der Zeit, dass wir als Gesellschaft zusammenstehen und uns für eine offene, tolerante und demokratische Gesellschaft einsetzen. Nur so können wir gemeinsam die Herausforderungen bewältigen, denen wir derzeit gegenüberstehen”, so Dimitrina Lang, Vorsitzende des Migrationsbeirates München.
Demo „Gemeinsam gegen Rechts“ Sonntag, 21.01.2024, 14.00 Uhr Siegestor München
Uzun yıllar LMU’da Osmanlıca-Türkçe doçentliği yapan Dr. Özgür Savaşçı, henüz yayımlanmamış olan şiir kitabından şiirler okuyacak. Şehir Kütüphanesi’nde yapılacak etkinlik Türkçe-Almanca olacak. Saat 20.00’da başlayacak şiir dinletisine giriş ücretsiz.
Yer: Giesing Şehir Kütüphanesi, Münih Tarih: 19 Ocak, 20.00
………………………………………………………………………………………………………………
19.01.2024 » Minor Circle Konseri
Nazım Hikmet Kültür Merkezi Münih, „Sevdalımız 122 yaşında“ başlığıyla 19 Ocak’ta Nazım’ın 122. doğum günü anmasına davet ediyor. Stuttgartlı Minor Circle müzik grubu etkinlikte bir konser verecek. EineWeltHaus salonunda gerçekleşecek etkinlik saat 19.30’da başlayacak. Giriş 10 Euro.
Yer: EineWeltHaus, Schwanthaler Str. 80, Münih Tarih: 19 Ocak, 19.30
………………………………………………………………………………………………………………
19.01.2024 » Sezgin İnceel MaksiMum Bar’da
Sezgin İnceel (Foto: Stas Mishchenko)
Münih Kammerspiele’nin fuayesinde gerçekleşen „late night“ programı Maximum Bar’ın bu ayki konuğu müzisyen Sezgin İnceel olacak. Tasarımcı Ayzıt Bostan ve sanat danışmanı Melisa Kaya’nın fuayedeki barda ağırladıkları Münihli konuklarıyla hayat hikayelerini ve yaptıkları çalışmaları konuşuyor. Şimdiye kadar sanatçı Gülcan Turna ve yönetmen Emre Akal’ın ağırlandığı programda 19 Ocak akşamı müzik eğitmeni ve „Yine Yeni Yeniden 90’lar“ podcast’inin yaratıcılarından olan Sezgin İnceel konuk olacak. Program saat 21.30’da başlıyor, giriş ücretsiz.
Nazım Hikmet Kültür Merkezi Münih’in düzenlediği Zeybek kursunun bitimi IG Feuerwache’de düzenlenen bir etkinlikle kutlanacak. Zeybek öğrencilerinin hünerlerini sergileyecekleri gecede Münih’in sevilen gruplarından Eskises de bir konser verecek. Etkinlik cumartesi günü saat 19.00’da başlayacak. Giriş 5 Euro.
21.01.2024 » DEMO GEMEINSAM GEGEN RECHTS „Birlikte sağa karşı“
Münih sivil toplum kuruluşları geniş bir ittifak kurarak 21 Ocak, Pazar günü için „Birlikte sağa karşı“ bir gösteri düzenliyor. İttifak yaptığı çağrıda, „Demokrasi ve çeşitlilik için ayağa kalmanın tam zamanı. Hepimiz aşırı sağa karşı ayağa kalkmalıyız; Sadece Correctiv’in ortaya çıkardığı gizli toplantıdan bu yana değil, demokrasimiz için gerçek bir tehdit olan gelişmelere karşı hep birlikte durmalıyız.“ diyor. Gösteri saat 14.00’da Siegestor’da başlayacak. Offen bleiben! kampanyasıyla ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Yer: Siegestor, Münih Tarih: 21 Ocak, 14.00
………………………………………………………………………………………………………………
24.01.2024 » Erdoğan Emir Konseri
Kendi yazdığı şarkılarla geniş kitlelere ulaşan Erdoğan Emir, 24 Ocak akşamı Münih’te Milla Club’da bir konser verecek. Aralarında Grup Munzur’unda olduğu birçok grupta yer aldıktan sonra solo çalışmalar yapmaya başlayan Erdoğan Emir, Zazaca ve Türkçe seslendirdiği klamlarla biliniyor. „Sad“, „Beref“ ve „Bavok“ adında üç albümü bulunan sanatçı, geçtiğimiz yıl Münihli Eren Kılıç (KCEO) ile birlikte „Welat“ isimli şarkıyı da seslendirdi. Erdoğan Emir’in Münih konserinde KCEO ve Soner Emir de konuk sanatçı olarak sahneye çıkacak. Konser saat 20.00’da başlayacak. Biletler 35 Euro olarak satışta.
İsmail Saymaz, 2016 yılında Münih Kitap Sergisi’nin de konuğu olmuştu
Münih Türkiye Halk Derneği tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen “Uğur Mumcu’yu anma etkinliği, bu yıl gazeteci yazar İsmail Saymaz’ın katılımıyla gerçekleşecek. Münih EineWeltHaus salonunda yapılacak etkinlikte Saymaz, “Uğur Mumcu bu günlerde yazsaydı” başlığı altında bir konuşma yapacak. Etkinlik 26 Ocak cuma akşamı saat 19.00’da başlayacak.
Yer: EineWeltHaus, Schwanthaler Str. 80, Münih Tarih: 26 Ocak, 19.00
………………………………………………………………………………………………………………
27.01.2024 » Gökhan ve Yasin
Münihli sevilen müzisyenler Gökhan Özkan ve Yasin Yardım, 27 Ocak Cumartesi akşamı Zaza Meze Bar’da canlı müzik dinletisi sunacak. İkilinin, gitar ve bağlama eşliğinde Türkçe seslendirecekleri şarkı ve türkülerden oluşan programı saat 20.00’da başlıyor. Zaza Meze Bar, pazartesi hariç her akşam rakı, şarap ve mezeleriyle hizmet veriyor.
Nürnberg’de 8 ile 17 Mart 2024 tarihleri arasında yapılacak olan Türkiye Almanya Film Festivali’nin (FFTD) onur ödüllerinin sahipleri belli oldu. Açılış galası 8 Mart’ta Tafelhalle’de yapılacak olan festivalde onur ödülleri, kültürlerarası sinemaya uluslararası düzeyde hizmetlerinden dolayı, İris Berben ve Hale Soygazi’ye verilecek.
Festivalin açılış galasına, ödülleri verilecek olan İris Berben ve Hale Soygazi’nin yanı sıra Nürnberg Belediye Başkanı Marcus König, Kültür Bakanı Prof. Dr. Julia Lehner ile Türk ve Alman sanatçılar katılacak. Festivalin diğer konukları ve açılış programı şubat ayında açıklanacak.
Festival direktörü Ayten Akyıldız, onur konuklarının katılımından duyduğu mutluluğu, “Sanatsal yaratıcılıklarıyla toplumun farklı kesimleri arasındaki sınırların ortadan kaldırılmasına ve var olan ön yargıların sorgulanmasına büyük katkılar sağlayan İris Berben ve Hale Soygazi’yi festivalimizin onur konukları olarak aramızda görmekten büyük sevinç duyuyorum. Her iki sanatçının verdiği toplumsal ve politik mücadele de büyük bir esin kaynağıdır. Yüksek kaliteli bir film programının, yarışmaların, güncel yapıtların ve ayrıca İris Berben ile Hale Soygazi tarafından seçilen filmlerin de yer aldığı güzel bir festival geçireceğimiz için de ayrıca mutluyum.”
Almanya’nın en tanınmış ve en başarılı kadın oyuncularından biri: İris Berben Alman sinema ve televizyon dünyasının en tanınmış ve en başarılı kadın oyuncularından biri olan İris Berben, eşine az rastlanır ve sıradışı bir kariyere sahip. İlk kez okul yıllarında kısa ve deneysel filmlerle kamera karşısına geçen sanatçı, 1968 yılındaki ilk uzun metrajlı film rolünden bu yana, sayısız sinema ve televizyon yapımında yer aldı. Dramalardan komedilere, polisiye filmlerden İtalyan kovboy filmlerine, televizyon dizilerinden güldürü programlarına, edebiyattan masal uyarlamalarına kadar çok farklı tür ve formatlarda roller üstlendi. Güçlü oyunculuğu, »Adolf Grimme«, »Altın Kamera«, »Bambi« ve »Romy« gibi sayısız ödüle layık görüldü. Her ne kadar üstlendiği roller çok geniş bir yelpazeye yayılsa da, çoğu kez, geniş seyirci kitlelerini toplumsal sorunlara duyarlı kılan hikayelerin kahramanlarını canlandırdı. Bütün sanat yaşamı boyunca her zaman ön plana çıkan bu önceliği ve yaratıcılığı, sanatçının toplumsal ve politik angajmanlarıyla içiçe geçmiştir.
Antisemitizme karşı yıllardır verdiği mücadele, 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı’ndan sonra ilk kez ziyaret ettiği İsrail ile de ilintilidir kuşkusuz. O dönem Almanya’daki 68 kuşağı ebeveynlerinin işledikleri suçları radikal bir biçimde sorguluyordu. İris Berben Almanya çapında yıllardır ırkçılığa ve aşırı sağa karşı faaliyet gösteren »Gesicht zeigen! für ein weltoffenes Deutschland« adlı girişiminin de önde gelen destekçilerinden biri. Nürnberg Uluslararası İnsan Hakları Ödülü Seçici Kurulu üyesi olan İris Berben 2010 ila 2019 yılları arasında Alman Sinema Akademisi’nin başkanlığını yürüttü ve bu sıfatla film sektöründe çalışan 2000’den fazla meslektaşının hakları için mücadele verdi.
Türkiye sinamasında kuşkusuz istisnai bir yere sahip: Hale Soygazi Hale Soygazi’nin oyunculuk kariyeri Türkiye sinemasında kuşkusuz istisnai bir yere sahip. Hem sanatçı yaratıcılığı hem de politik duruşuyla sadece sinema sektörüne kalıcı bir damga vurmakla kalmadı. Üstlendiği rollerdeki seçicilik ve canlandırdığı kadın figürlerindeki tavizsiz yorumu sayesinde, gerek Türkiye sinemasındaki star sisteminin gerekse sadece sektörde varolmayan erkek egemenliğinin giderek artan bir yoğunlukla sorgulanmasına da önemli katkılarda bulundu.
Hale Soygazi 1970’li yılların ortasında oynadığı melodramlarla geniş bir kitle tarafından tanınmıştı. Türkiye’nin iç savaş benzeri koşullarda bulunduğu bu dönemdeki derin politik ve ekonomik krizi sinema sektörü daha çok ucuz seks komedileriyle atlatmaya çalışırken, birçok kadın star oyuncu kariyerlerini şarkıcı olarak sürdürmeye çalışıyordu. Bu dönem Hale Soygazi için bir kopuş noktası oldu. 1978 yılında Yavuz Özkan’ın »Maden« adlı filminde başrolü üstlenen sanatçı, ülkenin en önemli film festivali olan Antalya Altın Portakal’da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Ardından tüm ticari teklifleri reddeden Soygazi, 1980 askeri darbesinden sonra politik mücadele içinde yer aldı, sinema sektöründe çalışan meslektaşlarının hakları için mücadele etti. Uzun bir aradan sonra ilk kez kamera karşısına geçtiği Atıf Yılmaz’ın »Bir Yudum Sevgi« adlı filmindeki rolüyle 1984 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yine En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü.
Hale Soygazi bu filmden sonra yönetmenliğini yine Atıf Yılmaz’ın yaptığı »Bekle Dedim Gölgeye« ve »Kadının Adı Yok« adlı filmlerinde başrolleri üstlendi. »Kadının Adı Yok«, Türkiye’deki feminist hareketin öncülerinden Duygu Asena’nın bir romanından uyarlanmıştı. Cinsiyet rollerini radikal bir biçimde sorgulayan bu ve benzeri »Kadın Filmleri«, Türkiye sinema tarihinin kilometre taşları olarak yeni bir çığır açtı.
Önceki yıllarda Onur Ödülü alan isimler şöyle: 2024: Iris Berben, Hale Soygazi 2023: Şerif Gören, Michael Verhoeven 2022: Claudia Tronnier, Perihan Savaş, Ahmet Boyacıoğlu 2021: Senta Berger, Genco Erkal 2019: Margarethe von Trotta, Ediz Hun, Filiz Akın 2018: Volker Schlöndorff, Halil Ergün 2017: Jürgen Jürges, Ara Güler 2016: Kadir İnanır 2015: Hanna Schygulla, Şener Şen 2014: Edgar Reitz, Fatma Girik 2013: Hannelore Elsner, Türkan Şoray 2012: Tarık Akan 2011: Fatih Akın 2010: Klaus Eder 2009: Armin Mueller-Stahl 2008: Zülfü Livaneli 2007: Mario Adorf 2006: Ferzan Özpetek 2005: Hülya Koçyiğit 2004: Hülya Uçansu, Tuncel Kurtiz
Münih’te Ludwig Maximilian Üniversitesi (LMU) Türkoloji Bölüm Başkanlığı tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümü nedeniyle “Doğu ve Batı arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yılı” başlıklı bir panel düzenledi. Panele katılan konuşmacıların arasında 1933 yılında Nazilerin iktidara gelişinden sonra Türkiye’ye sığınan akademisyen Ernst Hirsch’in oğlu Enver Hirsch de yer aldı.
LMU Münih Türkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu öncülüğünde düzenlenen panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Emel Huber üstlendi. Panelde Dr. Özgür Savaşçı, Dr. Kemal Orak, Dr. Ergün Özsoy’un da aralarında bulunduğu toplam altı konuşmacı ekonomi, dış politika, dil politikası, eğitim ve yetiştirme, göç ve Türkiye’deki Yahudi akademisyenler gibi Cumhuriyet tarihinin çeşitli yönleri hakkında birer konferans verdi.
Dilbilimci Prof. Dr. Emel Huber, “100 yıl öncesinde ve 100 yıl içinde eğitim ve yetiştirme” başlığıyla yaptığı konuşmada, Osmanlı döneminden başlayarak eğitim sisteminin geçirdiği süreci anlattı. Öğretim Birliği, Köy Enstitüleri ve Halkevleri devrinin ardından 2002’de Erdoğan’ın yeni Osmanlı ideolojisi öncülüğü ile eğitimin yeniden düzenlenerek tarikatların açtıkları okullarda verilmesine geçildiğini ve bunun da Avrupa ve Amerika’ya beyin göçüne sebep olduğunu savundu.
Yahudi kimliğiyle 1933 yılında Türkiye’ye sığınan Prof. Dr. Ernst Hirsch’in oğlu Enver Hirsch’in konuşmasının başlığı ise “Yahudi akademisyenlerin Almanya’dan Türkiye’ye göçüne dair anılar” oldu. Hirsch, İstanbul ve Ankara’daki hukuk fakültelerinin kurulmasında önemli rol oynayan ve halen geçerli olan Ticaret Hukuku yasalarını kaleme alan babasının hayatında unutamadığı en önemli anısını da anlattı: Almaya’da Nazi rejiminin meslek yasağı koyarak aşağıladığı ve Türkiye’ye sığınan bir Yahudi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. kuruluş yılında İstanbul Dolmabahçe Sarayı’ndaki bir törende, Atatürk’e tanıtılıp karşılanmasının en önemli anısı olduğunu ve babasının bunu „Anılarım“ kitabında yazdığını kitabı da göstererek vurguladı. Kendisinin ise Türkiye’de doğduğunu ve çocukluğunu, kendisini Türk hissederek, geçirdiğini berlirtti. Uzun yıllar LMU’da Osmanlıca-Türkçe doçentliği yapan Dr. Özgür Savaşçı, “Cumhuriyet’in yüz yılı – Türkçenin yüz yılı” başlıklı sunumunda, Osmanlıcanın Arapça ve Farsça karışımı bir dil olduğunu ve halkın Harf Devrimi sonrasında yazılanı ve konuşulanı anlar duruma geldiğini örnekli sunumuyla anlattı.
Ekonomist Prof. Dr. Kemal Orak ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze olan süreçteki ekonomik değişimi anlattı. Orak, 1950’ye kadar ekonomik kayıp olarak nitelediği durgunluğun, 1963’te ABD’nin uyguladığı baskı sonucu olarak işgücü göçünün başladığını söyledi. Kendisinin de bu sayede Almanya’da olduğunu belirten Orak, Türkiye’ye döviz transferlerinin ekonomiye katkısını, AB ile Gümrük Anlaşması ve tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine geçiş sonrası üretim-tüketim/ihracat-ithalat makası ve günümüz bütçe açığı konularını da ele aldı. Dr. Ergün Özsoy, Atatürk’ün “Yurtta sulh, dünyada sulh“ sözünün Türkiye’nin siyasi hayatında günümüze kadar oynadığı role, Balkan ve Sadapat Paktlarına ve Nato üyeliğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, Cumhuriyet ve göç bilançosunu ele aldığı konuşmasında ikinci Viyana kuşatması sonrası başlayan Avrupa’nın çeşitli topraklarında yaşayan Müslüman ve Türklerin sürülerek Yugoslavya, Romanya, Bulgaristandan Türkiye’ye gelişi ve Cumhuriyet’in kuruluşundaki kurumlarda aldıkları önemli rollerini anlattı. Hacısalihoğlu, 1938 Dersim olayları etkisiyle zorunlu yerleşim değişikliğine, 1964’te Türkiye’de yaşayan Yunan uyruklu vatandaşların sınırdışı edilmelerine ve günümüzde sayısı 4 milyon 893 bin 752 olan yerleşik sığınmacı konularında nüfus hareketlerine de değindi.
Fotoğraftakiler: soldan sağa Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, Dr. Ergün Özsoy, T. C. Münih Başkonsolosu Süalp Erdoğan, Prof. Dr. Emel Huber, Dr. Özgür Savaşçı, Enver Hirsch, Prof. Dr. Kemal Orak, Orhan Tinengin
T. C. Münih Başkonsolosu Süalp Erdoğan ve çok sayıda öğrenci ile vatandaşın da katıldığı panel, Münihli Kurt Avukatlık Bürosu sponsorluğundaki ikramla sonlandı.
Münih’te yılda iki kez düzenlenen Toolwood’un kış festivali 31 Aralık’a kadar devam edecek. Tiyatro prodüksiyonları, performanslar, her türde müzik, el sanatlları ve organik gastronomisiyle gerçek bir kültür festivali olan Toolwood Kış Festivali, Oktoberfest’in de yapıldığı Theresienwiese alanında yapılıyor. Geniş etkinlik programına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Alana giriş ve etkinliklerin birçoğu ücretsiz.
Yer: Theresienwiese, Münih Tarih: 31 Aralık’a kadar
………………………………………………………………………………………………………………
05 Aralık » Biz – Wir – εμείς
Münih’te Türk-Yunan ilişkilerinde tarihsel olaylar ve sonuçlarını günümüz için anlaşılır kılmayı ve yeniden formüle etmeyi amaçlayan müzikli ve yorumlu performans “Biz – Wir – εμείς”, Münih Oda Tiyatrosu’nda (Kammerspiele) sergilenecek. Kammerspiele’de daha önce dört kez başarıyla sergilenen performansta sanatçılar Costas Gianacacos ve Tuncay Acar’ın Almanca okumaları, Münih’te yaşayan Türk ve Yunan kökenli müzisyenler Chrisa Lazariotou, Bora Yıldız, Soner Aksan, Ufuk Bakırdöğen, Georgios Pisiotis tarafından Türkçe ve Yunanca ortak halk türküleriyle destekleniyor. Gösteriye Can Temizgezek’in ilüstrasyonları ve eski fotoğraflar da eşlik ediyor. Toplam beş gösterilik hazırlanan oyunun sonuncusunu kaçırmayın.
Münih’in ilk göçmen kökenli doğaçlama tiyatro grubu Impro ala Turka, çarşamba bakşamı Almanca programı “after wörk” ile Heppel & Ettlich’te sahneye çıkıyor. Bilet fiyatları 18,00/ 8,00 Euro, gösteri saat 20.00’da.
Yer: Heppel & Ettlich, Feilitzschstraße 12, Münih Tarih: 6 Aralık, 20:00 Bilet: 16-18 Euro (Buradan satın alabilirsiniz)
………………………………………………………………………………………………………………
10 Aralık » Krampuslauf
Bavyera bölgesinde 5 yüz yıllık tarihi olan Krampus, St. Nikolaus kadar bilinmiyor olsa da, Noel dönemine ait yarı insan yarı keçi formunda canavar görünümlü bir figürdür. Kökeni Hıristiyanlık öncesine dayanan Krampus, çocuklara hediyeler dağıtan St. Nikolaus’un aksine yaramaz çocukları cezalandırımış. Münih’te gelenekleri yaşatmak amacıyla kurulan bir grup tarafından her yıl düzenlenen Krampus geçit töreninde Krampus kılığına girenler, korkunç ve detaylı kostümleriyle şehir merkezinde oldukça gürültü çıkarırlar. Her ne kadar görüntüleri korkunç olsa da korkulacak bir şey yok ve hatta eğlenceli zaman geçirmek için izlemeye değer.
Yer: Sendlinger Str.’den Marienplatz’a kadar Tarih: 10 Aralık, 15:00
—–Ay boyunca güncellenecektir—–
Fotoğraflar: Alexander Scharf / Mehmet Birinci / impro ala turca / 192635–Pixabay