Dünyanın en önemli festivallerinden olan Uluslararası Cannes Film Festivali bugün başlıyor. Usta oyuncu Meryl Streep’in Onur Ödülü alacağı festivalin ana yarışma jürisinde, Nuri Bilge Ceylan’ın eşi, senarist ve fotoğrafçı Ebru Ceylan da var.
Bu akşam yapılacak olan açılış töreniyle başlayacak olan festivalde, dönemin en iyi oyunculardan olan Meryl Streep, Onur Ödülü alacak. Meryl Streep, 35 yıl önce Cannes’da 1988 yapımı ‘Karanlıkta Bir Çığlık / Evil Angels’ filmindeki performansıyla ‘en iyi kadın oyuncu’ ödülünü almıştı. Festivalin açılış filmi ise Fransız yönetmen Quentin Dupieux imzalı, başrollerini Léa Seydoux ve Vincent Lindon’un paylaştığı komedi filmi “Le deuxième Acte” (İkinci Perde). Film, yapay zekanın sinema dünyasındaki etkisini mizahi bir dille ele alıyor.
İki hafta boyunca sürecek olan festivalin ana yarışma jürisinde Nuri Bilge Ceylan’ın eşi, senarist ve fotoğrafçı Ebru Ceylan da yer alıyor. Geçtiğimiz yıl en yüksek gişeye sahip olan Barbie filminin yönetmeni Greta Gerwig başkanlığındaki jüride ayrıca oyuncu Lily Gladstone, Fransız oyuncu Eva Green ve Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki, İspanyol yönetmen ve senarist Juan Antonio Bayona, İtalyan oyuncu Pierfrancisco Favino, Japon yönetmen Kore-eda Hirokazu ve Fransız oyuncu ve yapımcı Omar Sy da bulunuyor.
77. Uluslararası Cannes Film Festivali’nde yarışma bölümündeki filmler arasında ‘Kinds of Kindness’ filmiyle Yorgos Lanthimos, ‘The Shrouds’ filmiyle David Cronenberg ve ‘Megalopolis’ filmiyle Francis Ford Coppola gibi güçlü isimler var.
Vielfach international ausgezeichneter Regisseur Zeki Demirkubuz kehrt nach einer siebenjährigen Pause mit seinem neuesten Werk “Hayat” (Leben) auf die Leinwand zurück. Dieser Film entfaltet sich wie eine spannende Reise durch das Leben, reich an Emotionen, Konflikten und unerwarteten Wendungen.
In “Hayat” wird die bewegende Geschichte von Hicran und Riza erzählt. Um einer Zwangsheirat mit Riza zu entkommen, flieht Hicran von zu Hause. Doch was als Flucht vor einer ungewissen Zukunft beginnt, entwickelt sich zu einer Reise der Selbstfindung und inneren Konflikte.
Zeki Demirkubuz im lebhaften Q&A Filmgespräch über ‘Hayat’Zeki Demirkubuz nimmt den Preis für ‘Hayat’ als Besten Film entgegen
Demirkubuz zeigt erneut seine meisterhafte Fähigkeit, emotionale Tiefe und psychologische Intensität in seinen Werken zu entfalten. Nach der Filmaufführung auf dem 28. Filmfestival Türkei Deutschland in Nürnberg offenbarte der Regisseur, dass sein kreativer Prozess von der Beobachtung und Analyse von Menschen beeinflusst wird. Diese intensive Auseinandersetzung ermöglicht es ihm, die Charaktere in seinen Filmen auf lebendige und authentische Weise zu gestalten.
Auch die Darsteller glänzen in ihren Rollen, insbesondere Miray Daner (Hicran) und Burak Dakak (Riza). Ihre nuancierten Darstellungen tragen dazu bei, dass sich das Publikum mit den Charakteren identifizieren. Visuell beeindruckt “Hayat” durch seine atmosphärische Bildsprache. Jede Szene ist durchdacht und verstärkt die emotionale Wirkung der Handlung.
Ein meisterhaftes Werk, darin sind sich auch die Zuschauer im Saal einig. Die Fragen und Lobgesänge im Anschluss an die Vorführung scheinen kein Ende zu nehmen, obwohl der Film mit seinen drei Stunden Laufzeit keineswegs kurz war. Diese Reaktion verdeutlicht eindrucksvoll die intensive Wirkung des Films und wie stark er zum Nachdenken anregt.
Mit seinem berührenden Abschluss lässt “Hayat” die Zuschauer nachdenklich zurück und betont die zeitlose Botschaft, dass das Leben selbst die größte Reise ist, die wir unternehmen können – eine Reise voller Herausforderungen, Entscheidungen und unvorhersehbaren Ereignissen.
Alman Film Ödülleri, geçtiğimiz cuma akşamı Berlin’de düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Holokost’tan kurtulan Margot Friedländer’in etkileyici bir konuşma yaptığı gecede, ‘Kör Noktada’ filmiyle Ayşe Polat, üç ödül aldı.
Ayşe Polat, ‘Kör Noktada‘ filmiyle ‘en iyi senaryo’, ‘en iyi yönetmen’ ve ‘en iyi film’ kategorisinde ‘Bronz Lola’yı aldı. Polat’in yazip yönettiği Kör Noktada filmi, Türkiye’nin kuzeydoğusundaki bir Kürt köyüne götürüyor. Bir Alman film ekibi, bir tercüman ve bir insan hakları avukatının yardımıyla Hatice’nin çeyrek yüzyıl önce ortadan kaybolan oğlunun hikayesini anlatıyor.
Kör Noktada filmine Bronz Lola (Copyright: Eventpress / Deutscher Filmpreis 2024)
Geceye filmin oyuncularından Katja Bürkle ve Aziz Çapkurt ile katılan Ayşe Polat, gecede ilk ödülü (en iyi senaryo) aldıktan sonra yaptığı konuşmada, ödülünü “adalet ve özgürlük için cesurca mücadele eden tüm kadınlara” adadı. Konuşmasında başrol oyuncusu Ahmet Varlı’nın vize alamadığı için geceye katılamadığını da belirten Polat şöyle konuştu: “Yeni anlatım biçimleri önemlidir çünkü duygu ve düşünce alanlarını genişletir ve dolayısıyla empatiyi güçlendirir. Empati şu anda özellikle ihtiyaç duyduğumuz şey. Bu yüzden, bizi ayıran şeye odaklanmak yerine bizi birleştiren şeye odaklanmamız önemli. Senaryo Cumartesi Anneleri’nden ilham alınarak yazıldı. Bu ödülü adalet ve özgürlük için cesurca mücadele eden tüm kadınlara adıyorum.” dedi.
Polat ‘en iyi yönetmen’ ödülünü İlker Çatak’ın elinden aldı (Copyright: Eventpress / Deutscher Filmpreis 2024)
Polat, ikinci ödülünü (en iyi yönetmen), geçtiğimiz yıl ‘Öğretmenler Odası’ (Das Lehrerzimmer) filmiyle bu kategoride ödül kazanan İlker Çatak’ın elinden aldı. Polat, ikinci ödülü beklemediği için konuşma hazırlamadığını söyleyerek başladığı konuşmasında, “Bu ödül, çeşitliliğin Alman sinemasını zenginleştirdiğini teyit ediyor. Farklı hikayeleri olan, farklı bakış açılarına sahip insanların filmlerine daha çok ihtiyacımız var. Ayrıca bizi sadece duygusal ve entelektüel olarak harekete geçirmekle kalmayan, aynı zamanda rahatsız eden filmlere de ihtiyacımız var; böylece birlikte büyüyebilir ve kaynaşabiliriz.” şeklinde konuştu. “Bronz Lola” alan filmin yapımcısı Mehmet Aktaş ise törene gönderdiği mesajda ödülü, ustası ve yoldaşı Yılmaz Güney’e adadığını söyledi.
Margot Friedländer’e, sahnede yönetmen Wim Wenders ve insan hakları aktivisti Düzen Tekkal eşlik etti (Copyright: Eventpress / Deutscher Filmpreis 2024)
Gecenin öne çıkanlarından biri de Holokost’tan kurtulan 102 yaşındaki Margot Friedländer’in dokunaklı konuşmasıydı. “Artık konuşamayan herkes adına konuşuyorum” diyen Friedländer, “Burada birçok hikaye anlatıcısı var. Bir daha böyle bir şeyin yaşanmaması için filmin gücünü kullanma sorumluluğunuz var. Tarihin tekerrür etmemesi için beni desteklemenizi rica ediyorum. Olanları artık değiştiremeyiz ama bir daha asla olmamalı. Sizden rica ediyorum: insan olun, insan olun.” Friedländer’e sahnede yönetmen Wim Wenders ve gazeteci ve insan hakları aktivisti Düzen Tekkal eşlik etti.
Matthias Glasner’ın en kişisel filmi olan ‘Sterben’ (Ölmek) ‘en iyi film’ dahil gecede dört ödül Akazandı (Copyright: Eventpress / Deutscher Filmpreis 2024)‘Gümüş Lola’ ve ‘en iyi erkek oyuncu’ kategorisinde Lola ödülü Adrian Goiginger’ın “Fuchs” (Tilki) filmine gitti (Copyright: Eventpress / Deutscher Filmpreis 2024)
Alman Film Akademisi’nin 19 kategoride ödül verdiği törende, Matthias Glasner’ın en kişisel filmi olan ‘Sterben’ (Ölmek) ‘en iyi film’, ‘en iyi kadın oyuncu’, ‘en iyi yardımcı erkek oyuncu’ ve ‘en iyi film müziği’ dallarında dört ödül kazandı. ‘En iyi film’ kategorisinde ‘Gümüş Lola’ ve ‘en iyi erkek oyuncu’ kategorisinde Lola ödülü Adrian Goiginger’ın “Fuchs” (Tilki) filmine gitti.
Gecenin tüm kazananlarına buradan ulaşabilirsiniz.
Çoğunluğunu Türkiye’den son yıllarda Münih’e göç eden kadınların oluşturduğu Münihli Göçmen Anneler (MGA) grubu, Abant Restaurant’ta renkli bir buluşma gerçekleştirdi. Almanya’daki günlük yaşamla ilgili konularda birbirleriyle fikir alışverişinde bulunmak için Facebook’ta kurulan grubun üyeleri, sosyal medyada başlayan dostluklarını bu buluşmayla pekiştirme fırsatı buldu.
MGA üyeleri Nüket Taşkın’a eşlik ediyorEbru Kaya Ayalp, Didem Yüksel, İpek Kul Karacagil, Ayşem YücelNüket Taşkın
Facebook’ta üye sayısı 2 bini aşan grubun bölge adminleri Ayşem Yücel (Doğu), Didem Yüksel (Batı), İpek Kul Karacagil (Güney) ve Ebru Kaya Ayalp’in (Kuzey) organizasyonu üstlendiği gecede, müzik programı, anket yarışması ve sürpriz doğum günü kutlamaları da yapıldı. Yedi yıl önce İpek Kul Karacagil ve Zeynep Yurdatapan Ferah tarafından kurulan MGA’nın yüz üyesinin buluştuğu akşamda, bir konuşma yapması için sahneye davet edilen Kul Karacagil, “Evet, hepimiz anne değiliz ama aslında hepimiz anneyiz; bazen bir kuşa, bazen bir kediye, bazen doğurduğumuz çocuğa, bazen kocamıza, bazen de birbirimize anneyiz. Buna birçok kez şahit oldum. İyi ki Münihli Göçmen Anneleriz!” sözleriyle kadınlara hoş geldiniz dedi.
Nüket Taşkın’ın saz arkadaşları Eşref Kuru ve Sencan Ramadanov’un eşliğinde seslendirdiği sevilen şarkılara, yer yer MGA üyeleri de hep bir ağızdan coşkuyla eşlik etti. Didem Yüksel tarafından hazırlanan online anket yarışması, buluşmaya tatlı bir rekabet havası katarak üyelerin grup hakkındaki bilgilerini test etmelerini sağladı. Anketin kazananlarına hediyeler verilen akşamda doğum günü olan üyeler de unutulmadı; İpek Kul Karacagil, Hale Simşekol, Nilay Tercan Tevrüz ve Hale Buyantemur’un doğum günleri, sürpriz pastalar ve balonlarla kutlandı. Ebru Kaya Ayalp’in pastanın üzerine buluşmaya katılan tüm üyelerin isimlerini yazdırmış olması kadınlar için ayrıca hoş bir detay oldu. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar hareketli müzik eşliğinde kurtlarını döken kadınlar, mekandan ayrılırken bir sonraki buluşmayı geciktirmeme konusunda hemfikirdi.
Münih’e göç eden anneler ve anne adaylarını bir araya getirerek deneyim paylaşımı ve dayanışma amacıyla kurulan MGA’nın, anadile katkı sağlayan Türkçe kitap okuma etkinlikleri, tiyatro ve oyun grupları da bulunuyor. MGA, yalnızca bilgi paylaşımı ve kadın dayanışmasıyla değil, aynı zamanda yeni dostluklar kurmak için ideal bir platform olduğunu giderek artan üye sayısıyla da kanıtlıyor.
Am 25. April finden bundesweit die beiden Aktionstage Girls‘ Day und Boys‘ Day statt. An diesem Tag sollen Mädchen und Jungen Berufe kennenlernen, in denen der Anteil von Frauen bzw. Männern noch bei weniger als 40 Prozent liegt. Kultusministerin Anna Stolz unterstützt die Initiative: „Die moderne Berufs- und Arbeitswelt bietet jungen Menschen so viele spannende Tätigkeiten in den verschiedensten Berufsfeldern; im Sozialbereich, in der Industrie oder auch im Handwerk. Aber Tatsache ist auch: Junge Menschen kommen immer noch zu selten mit den Berufen in Berührung, die traditionell dem anderen Geschlecht zugeordnet werden. Der Girls‘ Day und der Boys‘ Day sind wunderbare Gelegenheiten, Geschlechterklischees und veraltete Rollenbilder hinter sich zu lassen. Das Hineinschnuppern in Berufe, die sie so nicht auf dem Schirm hatten, eröffnet den jungen Menschen ganz neue Berufsperspektiven und hilft ihnen bei der persönlichen Entwicklung!“
Die bundesweiten Aktionstage „Girls‘ Day – Mädchen-Zukunftstag“ und „Boys‘ Day – Jungen-Zukunftstag“ laden Schülerinnen und Schüler ab der 5. Jahrgangsstufe dazu ein, für einen Tag in die Arbeitsfelder an Hochschulen, in Unternehmen und Betrieben hineinzuschnuppern, die gewöhnlich eher dem anderen Geschlecht zugeordnet werden. So gibt es nach wie vor mehr Frauen in den sogenannten Care-Berufen und mehr Männer in technischen Berufen. Der Girls‘ Day und der Boys‘ Day ermöglichen Mädchen und Jungen Praxiseinblicke in genau diese Berufsfelder. Die Aktionstage sind ein fester Bestandteil des Schuljahres und viele bayerische Unternehmen und Institutionen beteiligen sich.
Münihli müzikseverler için unutulmaz bir gece kapıda: “İstanbul Nights”. İstanbul’un müzik dolu akşamlarını Münih’te yaşatmak üzere yetenekli müzisyenlerden oluşan üç grup, 20 Nisan’da bir araya gelerek bir konser verecek.
Sancak ve Emre ikilisi, Eskises Band ve Buracoustics grubu, Türk müziğinin farklı tarzlarından oluşan geniş bir repertuvarla 20 Nisan akşamı sahnede olacak. İstanbul gecelerini Münih’e taşıyacak gecede Sancak ve Emre ikilisi çeşitli Türk müziği tarzlarının akustik versiyonlarını çalacak. Ardından sahneye çıkacak olan Eskises grubu, Türk sanat müziğini modern bestelerle birlikte sunacak. Son olarak Buracoustics grubu, alternatif pop ve rock’ın yanı sıra kendi şarkılarını ve çeşitli dillerde cover’larını seslendirecek.
Feierwerk Südpolstation’da yapılacak olan bu etkinlik, hem İstanbul gecelerini özleyenler için hem de yerel müzisyenleri desteklemek isteyenler için eşsiz bir fırsat. Biletler ön satışta 13 Euro, kapıda ise 18 Euro olarak satışta. Şimdiden iyi eğlenceler dileriz.
Tarih: 20 Nisan, saat 19:30 Yer: Feierwerk Südpolstation, Gustav-Heinemann-Ring 19, Münih Bilet: 13-18 Euro
Sancak ve Emre
“Sancak & Emre” ikilisi, Türk ve Batı müzik geleneklerinin uyumlu bir füzyonudur. Saz ve gitardaki virtüözlükleriyle, popüler Türk şarkılarına taze bir akustik tat katıyorlar. Yıllardır şehrin çeşitli mekânlarında Münihli dinleyicilerin beğenisini topluyorlar. Performansları, iki sanatçı arasındaki eşsiz sinerji ile karakterize ediliyor ve dinleyicileri Anadolu’da müzikal bir yolculuğa çıkarıyor.
Eskises
Ufuk Bakırdögen (klarnet), Soner Aksan (davul), Rifat Öcal (bas) ve Bora Yıldız’dan (gitar, vokal) oluşan “Eskises” grubu, Türk sanat müziğinin sevilen şarkılarından ve modern bestelerden oluşan renkli bir program sunuyor. Kimi zaman melankolik, kimi zaman groovy – yetenekli ve sahne tecrübesi olan müzisyenler dinleyicilerini müzikal bir yolculuğa çıkarıyor. Dinlemek için tıklayın.
Buracoustics
Buracoustics, şu anda Münih’te yaşayan İstanbullu şarkıcı, söz yazarı ve gitarist Burak Kılıçkıran’ın projesidir. “Alternatif Pop & Rock” olarak tanımladığı müziği, kişisel deneyimlerini ve duygularını yansıtan kendi bestelerini ve farklı dillerde cover şarkıları içeriyor. Sahnede 20 yılı aşkın bir deneyime sahip olan Burak, her performansında atmosfere mükemmel bir şekilde uyan benzersiz ve çeşitli bir set listesi sunmaya çalışıyor. Sıra dışı grubuyla amacı, dinleyicilere özel, dürüst ve interaktif bir müzik deneyimi yaşatmak. Daha fazlası için: www.buracoustics.com
Şubat ayında doğan ve doğumundan iki hafta sonra “Spinal Müsküler Atrofi” (SMA tip 1) tanısı konan Kuzey Alaz için Almanya’da yardım kampanyası başlatıldı. Henüz iki aylık olan Kuzey Alaz’ın yaşayabilmesi için gen tedavisine ihtiyacı var. Bu çok hızlı ilerleyen hastalığın tedavisi yalnızca yurtdışında mümkün ve maliyeti yaklaşık 2 milyon dolar.
Türkiye’de uygulanan Spinraza ilaç tedavisi ne yazık ki hastalığı iyileştirmiyor, yalnızca semptomlerı yavaşlatıyor. Kuzey Alaz’ın yaşayabilmesi için Münih’te yaşayan Melisa Kaya, yeğeni Kuzey Alaz için Mart ayında bir kampanya başlattı. Kaya, kampanyayı şu sözlerle paylaştı: „Merhaba, ben Melisa. Yeni doğmuş yeğenim Kuzey Alaz’a destek olmak ister misin? Şu an bir aylık olan yeğenime Türkiye’de doğduktan sonra Spinal Müsküler Atrofi (SMA tip 1) tanısı konuldu ve hayatta kalması için acilen “Zolgensma” gen terapisine ihtiyacı var. Bu tedavinin masraflarını Türkiye’de sağlık sigortası karşılamıyor. Kuzey Alaz’ın yurtdışında mümkün olan bu tedaviyi olabilmesi için betterplace aracılığıyla bağış topluyoruz. Gen terapisi yaklaşık 2-3 Mio. $ tutuyor ve zamanla savaşınız çok büyük. Yeğenimin kas kaybına uğramadan bu terapiyi alması hayati önem taşıyor. Sen de onun kahramanı olabilirsin.”
Kuzey Alaz’ın yaşayabilmesi için seferber olan Münihliler, 12 Nisan’da bir de yardım konseri düzenliyor. Münihli müzisyen ve performans sanatçıları Angela Aux, Jelena Kuljić & BashBouzouki, Sezgin İnceel, Melis Çom & Ceren Oran (performans), Ringstreet Trio ve DJ’ler Süperfly, Afrodermitis ile Seducation’ın de olduğu konserin tüm geliri Kuzey Alaz Ümit tedavisine bağışlanacak.
Tarih: 12 Nisan, saat 20:00 Yer: Halle6 Dachauer Str. 112, Münih
Bu yıl 35.si yapılacak olan Münih Türk Film Günleri için geri sayım başladı. 17-21 Nisan tarihleri arasında toplam dokuz uzun metraj, sekiz belgesel ve on kısa filmin gösterileceği film günlerinde bu yıl ilk kez onur ödülü de verilecek.
Müjde Ar’a Onur Ödülü Münih Türk Film Günleri’nin Onur Ödülü, Türk sinemasında unutulmaz bir yere sahip olan Müjde Ar’a verilecek. Royal Filmpalast’ta 17 Nisan’da yapılacak olan açılışta ödülünü alacak olan Müjde Ar’ın başrolleri Şener Şen ile paylaştığı 1983 yapımı “Şalvar Davası” filmi de açılış filmi olarak gösterilecek.
Odak noktası kadın Bu yıl da odak noktası kadın olan film günlerinde “Cam Perde” (Yön: Fikret Reyhan), “Aniden” (Yön. Melisa Önel) ve Düet (Yön. İdil Akkuş & Ekin İlkbağ) gibi kadın konulu filmler yer alıyor. Usta yönetmen Zeki Demirkubuz’un yedi yıl aradan sonra çektiği “Hayat” filmi de yine programda dikkat çekenler arasında.
Cam Perde (Yön. Fikret Reyhan)
Kadın konusuna bu yılki festival partisinde de sadık kalınıyor; uluslararası üne sahip DJ İpek, 20 Nisan’da Kammerspiele’nin mavi binasında set başında olacak. Berlin ile İstanbul arasında mekik dokuyan DJ İpek, geleneksel müzikle elektro müziği birleştirdiği, kendi tanımıyla, “Eklektik Berlinistan“ tarzıyla o gece Münihlileri coşturacak.
Solist Süreyya Akay ve saz ustası Yasin Yardım ile festival rotası
Ön program Münih Türk Film Günleri perde demeden önce, festival rotasının tanıtılacağı bir konser etkinliği olacak. Habibi Kiosk’ta yapılacak olan etkinlikte solist Süreyya Akay ile saz sanatçısı Yasin Yardım, dinleyicileri festival seçkisinde bulunan filmlerin geçtiği yerlere müzikal bir yolculuğa çıkaracak.
Münih’te 17-21 Nisan tarihleri arasında yapılacak olan 35. Münih Türk Film Günleri’nin uzun metraj gösterimleri Royal Filmpalast’ta, kısa film ve belgeseller ise Gasteig HP8’de olacak. Türkiye’den güncel yapımları, kısmen yönetmen ve oyuncularıyla izleme imkanı sunan festivalin gösterimleri sırasıyla şöyle:
17. Nisan 2024, Çarşamba
Sahnede 50. yılını dolduran Müjde Ar’a Onur Ödülü verilecek
Şalvar Davası (Yön. Kartal Tibet) 35. Münih Türk Günleri, Müjde Ar’ın başrolleri Şener Şen ile paylaştığı 1983 yapımı “Şalvar Davası” filmi ile açılacak. Sahnede 50. yılını tamamlayan Müjde Ar’a filmin ardından Onur Ödülü verilecek. Yer: Royal Filmpalast, saat 19.00
18. Nisan 2024, Perşembe
Komünist Osman (Yön. Gökmen Ulu) Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş ile filmin yönetmeni Gökmen Ulu’nun katılımıyla… “Komünist Osman” olarak da bilinen Osman Özgüven, Türkiye’deki çevre koruma hareketinin önde gelen temsilcilerinden biridir. Belediye başkanı olarak, Ege’deki Dikili köyünü barış isteyen herkes için bir buluşma merkezine dönüştürdü. Türkiye ile Yunanistan arasında yıllarca süren kopuk ilişkilerin ardından, 1986 yılında Ege’nin diğer yakasındaki Midilli adası sakinlerine ulaşarak dostluk ve barışı tesis etti ve bu çalışmalarından dolayı çok sayıda uluslararası ödül aldı. Osman Özgüven bugün 80 yaşında ama Dikili Demokrasi Platformu’nun eylemlerine aktif olarak katılmaya devam ediyor. Belgesel film, onun ve yol arkadaşlarının hikayesini anlatıyor. Yer: Royal Filmpalast, saat: 19:00
19. Nisan 2024, Cuma
Karganın Uykusu (Yön. Tunahan Kurt) Kullanılmayan bir madende müdür olarak çalışan Nasip, çocukluğundan beri uyurgezerlikle mücadele etmektedir. Karısının açıklanamayan ölümünden sonra derin bir yalnızlığa ve sessizliğe gömülür. Köydeki söylentilere kulak asmaz. Nasip, yedi yaşındaki oğlu İsmail’e iyi bir baba olamayacağına inanmaktadır. Bir yandan oğlunu babasız bir dünyaya hazırlamaya çalışırken, bir yandan da ona bakabilecek bir aile arar. Yer: Royal Filmpalast, saat: 18:00
Ela ile Himi ve Ali
Ela ile Hilmi ve Ali (Yön. Ziya Demirel) Yönetmen Ziya Demirel ve oyuncu Ece Yüksel’in katılımıyla Emektar bir öğretmen olan Hilmi, depremde tüm ailesini kaybetmiş genç bir kız olan Ela ile evlenmiştir. Hilmi bir yandan Ela’yı üniversite sınavlarına hazırlamaya çalışırken, bir yandan da iki kez sınavdan kalmış olan bekçinin oğlu Ali’ye matematik öğretmektedir. Birbirlerinin yalnızlıklarında teselli ararken, kendilerini bir anda sınırların giderek bulanıklaştığı ve her geçen gün daha da tuhaflaşan üçlü bir ilişkinin içinde bulurlar. Yer: Royal Filmpalast, saat 20:30
20. Nisan 2024, Cumartesi
Sanki Her Şey Biraz Felaket (Yön. Umut Subaşı) İstanbul’da dört genç: Öğrenci Zeynep yalnızlığıyla ve günlük haberlerin tetiklediği korkularıyla yüzleşmeye çalışıyor. Ev arkadaşı Ayşe, burada kendisi için bir gelecek görmediği için Türkiye’den ayrılmanın yollarını arıyor. Evli bir mühendis olan Mehmet, yüksek yaşam standardına rağmen memnun değildir. İlkokul arkadaşı Ali ise işsiz olduğu için ailesinin evinden taşınamamaktan muzdariptir. Şans bu dört genci eğlenceli bir şekilde bir araya getirir. Yer: Royal Filmpalast, saat 15:00
Düet
Düet (Yön. İdil Akkuş, Ekin İlkbağ) Mısra ve Defne uzun yıllardır birlikte senkronize yüzme yarışmalarına katılan iki arkadaştır. Rio’daki 2016 Olimpiyat Oyunları’na katılmayı kaçırdıktan sonra 2020 Olimpiyat Oyunları için hazırlanmaya başlarlar. Ancak kısa bir süre sonra antrenörleri Natalie, federasyon tarafından herhangi bir sebep gösterilmeden görevden alınır. İkili için bir şok olan bu durum, performanslarının düşmesine neden olur ve Covid-19 salgınıyla birlikte ikili için bir dönüm noktası teşkil eder. Yer: Gasteig HP8 Projektor, saat 16:00
Cam Perde (Yön. Fikret Reyhan) Yönetmen Fikret Reyhan’ın katılımıyla… Nesrin, dört yaşındaki oğluyla yalnız yaşayan boşanmış bir kadındır. Bir yandan eski kocası Ömer’in baskısı ve bürokratik engellerle boğuşurken, bir yandan da sevgilisi Selim’le kurduğu yeni ilişkide kritik kararlarla karşı karşıyadır. Çünkü yeniden hamiledir… Yer: Royal Filmpalast, saat 17:00
Rodakis’i Ararken (Yön. Kerem Soyyılmaz) Yönetmen Kerem Soyyılmaz’ın katılımıyla… Chrysoula 1887 yılında 17 yaşındayken öldü ve İstanbul yakınlarındaki bir köye gömüldü. 37 yıl sonra ailesi köyü terk ederek mübadele kapsamında Yunanistan’a taşındı. 100 yıl sonra, yönetmenin evinde yaşayan ailesi, onarım çalışmaları sırasında Chrysoula’nın mezar taşını buldu. Taşın 2016’da bulunması, 2022’de Selanik’te sona erecek bir arayışın başlangıcına işaret ediyor. Belgesel film, Türkiye ve Yunanistan’daki insanları birbirine bağlıyor, tarihsel kırılmaları işliyor ve yeni perspektiflere ulaşıyor. Yer: Gasteig HP8 Projektor, saat 17:00
Aniden (Yön. Melisa Önel) Reyhan uzun yıllar Hamburg’da yaşadıktan sonra kısa bir süreliğine eşiyle birlikte memleketi İstanbul’a döner. Hamburg’a dönmeden kısa bir süre önce Reyhan artık koku alma duyusunun olmadığını fark eder. Tıbbi bir muayene ciddi bir sağlık sorununa işaret edince, Reyhan daha fazla tetkik yapmak yerine her şeyi geride bırakmaya ve geçmişindeki yerleri ziyaret etmeye karar verir. Bu süreçte bastırılmış gerçekler gün yüzüne çıkar… Yer: Royal Filmpalast, saat 20:00
Ulysses Çevirmek (Yön. Aylin Kuryel, Firat Yücel) Kawa Nemir yürüyen bir Kürtçe sözlük gibi. Daha önce dünya edebiyatının birçok klasiğini Kürtçeye çevirmiş olan Nemir, şimdi yeni bir zorlukla karşı karşıya: James Joyce’un okunması en zor romanlarından biri olarak kabul edilen “Ulysses “i çevirmek. Anne Frank’ın Amsterdam’da sürgündeki yazarlara ev sahipliği yapan eski evinde Ulysses’in çevirisini tamamlamaya çalışıyor. Yer: Gasteig HP8 Projektor, saat 20:00
21. Nisan 2024, Pazar
Son Hasat
Son Hasat (Yön. Cemil Ağacıkoğlu) Oyuncu Erdem Şenocak’ın katılımıyla… Bir Anadolu köyünde yaşayan Ali, karısı Aysel’e çok bağlıdır. Hayatını saz toplayarak kazanmaktadır, ancak kısmen yerel kartele boyun eğmeyi reddettiği için artık ailenin maddi ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Yoksulluğa daha fazla dayanamayan Aysel sonunda kartelin kamış kampında çalışmaya başlar. Ali, Aysel’i bu kararından vazgeçirmek için tüm hasadını kaybeder ve göllere sığınır. Orada istemeden de olsa kartelin adamlarından birinin ölümüne sebep olur. Karısıyla barışır, ancak köy kayıp adamı aramaya başlar ve Ali’nin etrafındaki çember giderek daralır. Yer: Royal Filmpalast, saat 13:00
Dinamo Mesken (Yön. Ahmet Karanfil, Yusuf Anavatan) & ISKA (Yön. Ahmet Karanfil, Yusuf Anavatan) Dinamo Mesken: Ertuğrulgazi Mesken spor kulübü 1971 yılında Bursa’nın Ertuğrulgazi Mesken mahallesinde kuruldu. Bursaspor 1975 yılında Dinamo Kiev ile karşılaştığında kulübün genç sporcuları Sovyet takımının futbolundan ve ideolojisinden etkilenerek kendilerine “Dinamo Mesken” adını verdiler. Ancak, şiddetli siyasi çatışmaların yaşandığı sonraki yıllar, kulübün oyuncularına zarar vermedi. Kulüp 1982 yılında siyasi nedenlerle feshedildi. Futbolcular ve kulüp üyeleri hapsedildi ve işkence gördü. Iska: Beşiktaş futbol kulübü 1999/2000 sezonunda şampiyonluk umuduyla İnönü Stadyumu’nda Galatasaray’a karşı oynadı. Beşiktaş 1:0 öndeyken kaleci Fevzi Tuncay bir geri pas sonrası topu ayağının altından kaçırdı ve top ağlara gitti. Taraftarlar Fevzi Tuncay’ı suçladı ancak saha koşulları göz önüne alındığında yapabileceği bir şey yoktu. Kaçırılan gol sadece Beşiktaş’ın şampiyonluktan elenmesi anlamına gelmiyordu. Bu aynı zamanda genç kaleci Fevzi Tuncay’ın hazin hikâyesinin de başlangıcıydı. Yer: Gasteig HP8 Projektor, saat 13:00
Kavur
Kavur (Yön. Fırat Özeler) Genç bir kadın, yönetmen Ömer Kavur’un filmlerini andıran bir yolculuğa çıkarsa tüm sorunlarının çözüleceğine inanır. Issız kasabalar, harabeler ve kimsenin gecelemediği otellerden geçen yolculuk sırasında Kavur’la aralarında hayali bir diyalog başlar. Sahipsiz mektuplar, ortak takıntılar, hatırlanmayan rüyalar ve kayıp bir film onları aradıkları cevaplara götürür. Yer: Gasteig HP8 Projektor, saat 15:30
Kör Noktada (Yön. Ayşe Polat) Oyuncu Katja Bürkle’nin katılımıyla… Bir Alman film ekibinin Türkiye’nin kuzeydoğusundaki çekimlerini tuhaf olaylar gölgeliyor: Bir köyde yaşlı bir kadın 25 yıl önce kaybolan oğlunun anısını yaşatmak için bir ritüel gerçekleştiriyor. Aynı zamanda Türk kızı Melek’in öğretmeni olan Kürt tercüman Leyla da çekimlerdedir. Çocuk gizemli hayaller görmeye başlayınca, ailesi için endişelenen babası Zafer kendini ölümcül bir tehlikeye atar. Karanlık bir örgüt için çalışmaktadır ve bu nedenle işverenine sadakat ile ailesi için korku arasında kalır. Yer: Royal Filmpalast, saat 16:00
Kısa Filmler Yer: Gasteig HP8 Projektor, saat 17:30
Hayat
Hayat (Yön. Zeki Demirkubuz) Hicran, babası tarafından Rıza ile nişanlanmaya zorlanınca evden kaçar. Hicran’ın kendisiyle birlikte olmak istemediğine inanan Rıza, ilk başta bunu önemsemez. Ancak zaman geçtikçe konu onu endişelendirmeye başlar ve durumla yüzleşmeye karar verir. Daha önce sadece bir kez gördüğü nişanlısının izinden giderek İstanbul’a doğru yola çıkar. Uzun ve zorlu bir arayış başlar. Yer: Royal Filmpalast, saat 19:00
Blue IDEn Uzun Gece
Blue ID (Yön. Burcu Melekoğlu, Vuslat Karan) & En Uzun Gece (Yön. Can Merdan Doğan) Blue ID: Rüzgar Erkoçlar 4 Ekim 2012’de ilk testosteron iğnesiyle cinsiyet değiştirme yolunda önemli bir adım attığında, bu yolun ne kadar zor olacağını tahmin edebilir miydi? Ve geçmişte tanınmış bir oyuncu olduğu düşünüldüğünde halkın nasıl tepki vereceğini? Yoğun medya incelemesi altında geleneksel bir toplumda kendini gerçekleştirme ve kabul görme mücadelesinin samimi bir anlatımı. En Uzun Gece: Çok sıcak bir yaz gecesinde iki baba aynı yatakta uyumak zorunda kalırsa ne olur? Yer: Gasteig HP8 Projektor, saat 20:00
Bu yıl 17-21 Nisan tarihleri arasında yapılacak olan 35. Münih Türk Film Günleri, perde demeden önce, Süreyya Akay ve Yasin Yardım’ın sahne alacağı bir konser etkinliği ile Münihlileri festivale hazırlayacak. Etkinlikte solist Süreyya Akay ile bağlama ustadı Yasin Yardım, dinleyicileri festival seçkisinde bulunan filmlerin geçtiği yerlere müzikal bir yolculuğa çıkaracak. İstanbul’da başlayacak yolculukta Ege’den geçerek İç Anadolu’ya ve oradan da ülkenin doğusuna doğru devam edilecek. Türkiye’nin çok kültürlü geleneğinden beslenen müzikal yolculukta, igili filmlerden sahneler de eşlik edecek. Habibi Kiosk’ta yapılacak olan etkinlik ücretsiz olacak.
Yer: Habibi Kiosk, Maximilianstr. 26-28 Tarih: 11 Nisan, saat 19:00