Cumartesi, Aralık 6, 2025
Startseite Blog Sayfa 14

28. Türkiye Almanya Film Festivali’nin Onur Ödülleri Iris Berben ve Hale Soygazi’ye verilecek

Nürnberg’de 8 ile 17 Mart 2024 tarihleri arasında yapılacak olan Türkiye Almanya Film Festivali’nin (FFTD) onur ödüllerinin sahipleri belli oldu. Açılış galası 8 Mart’ta Tafelhalle’de yapılacak olan festivalde onur ödülleri, kültürlerarası sinemaya uluslararası düzeyde hizmetlerinden dolayı, İris Berben ve Hale Soygazi’ye verilecek.

Festivalin açılış galasına, ödülleri verilecek olan İris Berben ve Hale Soygazi’nin yanı sıra Nürnberg Belediye Başkanı Marcus König, Kültür Bakanı Prof. Dr. Julia Lehner ile Türk ve Alman sanatçılar katılacak. Festivalin diğer konukları ve açılış programı şubat ayında açıklanacak.

Festival direktörü Ayten Akyıldız,  onur konuklarının katılımından duyduğu mutluluğu, “Sanatsal yaratıcılıklarıyla toplumun farklı kesimleri arasındaki sınırların ortadan kaldırılmasına ve var olan ön yargıların sorgulanmasına büyük katkılar sağlayan İris Berben ve Hale Soygazi’yi festivalimizin onur konukları olarak aramızda görmekten büyük sevinç duyuyorum. Her iki sanatçının verdiği toplumsal ve politik mücadele de büyük bir esin kaynağıdır. Yüksek kaliteli bir film programının, yarışmaların, güncel yapıtların ve ayrıca İris Berben ile Hale Soygazi tarafından seçilen filmlerin de yer aldığı güzel bir festival geçireceğimiz için de ayrıca mutluyum.”

Foto ©Laurence Chaperon

Almanya’nın en tanınmış ve en başarılı kadın oyuncularından biri: İris Berben
Alman sinema ve televizyon dünyasının en tanınmış ve en başarılı kadın oyuncularından biri olan İris Berben, eşine az rastlanır ve sıradışı bir kariyere sahip. İlk kez okul yıllarında kısa ve deneysel filmlerle kamera karşısına geçen sanatçı,  1968 yılındaki ilk uzun metrajlı film rolünden bu yana, sayısız sinema ve televizyon yapımında yer aldı. Dramalardan komedilere, polisiye filmlerden İtalyan kovboy filmlerine, televizyon dizilerinden güldürü programlarına, edebiyattan masal uyarlamalarına kadar çok farklı tür ve formatlarda roller üstlendi. Güçlü oyunculuğu, »Adolf Grimme«, »Altın Kamera«, »Bambi« ve »Romy« gibi sayısız ödüle layık görüldü. Her ne kadar üstlendiği roller çok geniş bir yelpazeye yayılsa da, çoğu kez, geniş seyirci kitlelerini toplumsal sorunlara duyarlı kılan hikayelerin kahramanlarını canlandırdı. Bütün sanat yaşamı boyunca her zaman ön plana çıkan bu önceliği ve yaratıcılığı, sanatçının toplumsal ve politik angajmanlarıyla içiçe geçmiştir. 

Antisemitizme karşı yıllardır verdiği mücadele, 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı’ndan sonra ilk kez ziyaret ettiği İsrail ile de ilintilidir kuşkusuz. O dönem Almanya’daki 68 kuşağı ebeveynlerinin işledikleri suçları radikal bir biçimde sorguluyordu. İris Berben Almanya çapında yıllardır ırkçılığa ve aşırı sağa karşı faaliyet gösteren »Gesicht zeigen! für ein weltoffenes Deutschland« adlı girişiminin de önde gelen destekçilerinden biri. Nürnberg Uluslararası İnsan Hakları Ödülü Seçici Kurulu üyesi olan İris Berben 2010 ila 2019 yılları arasında Alman Sinema Akademisi’nin başkanlığını yürüttü ve bu sıfatla film sektöründe çalışan 2000’den fazla meslektaşının hakları için mücadele verdi. 

Foto ©FFTD

Türkiye sinamasında kuşkusuz istisnai bir yere sahip: Hale Soygazi
Hale Soygazi’nin oyunculuk kariyeri Türkiye sinemasında kuşkusuz istisnai bir yere sahip. Hem sanatçı yaratıcılığı hem de politik duruşuyla sadece sinema sektörüne kalıcı bir damga vurmakla kalmadı. Üstlendiği rollerdeki seçicilik ve canlandırdığı kadın figürlerindeki tavizsiz yorumu sayesinde, gerek Türkiye sinemasındaki star sisteminin gerekse sadece sektörde varolmayan erkek egemenliğinin giderek artan bir yoğunlukla sorgulanmasına da önemli katkılarda bulundu. 

Hale Soygazi 1970’li yılların ortasında oynadığı melodramlarla geniş bir kitle tarafından tanınmıştı. Türkiye’nin iç savaş benzeri koşullarda bulunduğu bu dönemdeki derin politik ve ekonomik krizi sinema sektörü daha çok ucuz seks komedileriyle atlatmaya çalışırken, birçok kadın star oyuncu kariyerlerini şarkıcı olarak sürdürmeye çalışıyordu. Bu dönem Hale Soygazi için bir kopuş noktası oldu. 1978 yılında Yavuz Özkan’ın »Maden« adlı filminde başrolü üstlenen sanatçı, ülkenin en önemli film festivali olan Antalya Altın Portakal’da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Ardından tüm ticari teklifleri reddeden Soygazi, 1980 askeri darbesinden sonra politik mücadele içinde yer aldı, sinema sektöründe çalışan meslektaşlarının hakları için mücadele etti. Uzun bir aradan sonra ilk kez kamera karşısına geçtiği Atıf Yılmaz’ın »Bir Yudum Sevgi« adlı filmindeki rolüyle 1984 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yine En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık görüldü.  

Hale Soygazi bu filmden sonra yönetmenliğini yine Atıf Yılmaz’ın yaptığı »Bekle Dedim Gölgeye« ve »Kadının Adı Yok« adlı filmlerinde başrolleri üstlendi. »Kadının Adı Yok«, Türkiye’deki feminist hareketin öncülerinden Duygu Asena’nın bir romanından uyarlanmıştı. Cinsiyet rollerini radikal bir biçimde sorgulayan bu ve benzeri »Kadın Filmleri«, Türkiye sinema tarihinin kilometre taşları olarak yeni bir çığır açtı.   

Önceki yıllarda Onur Ödülü alan isimler şöyle:
2024: Iris Berben, Hale Soygazi  
2023: Şerif Gören, Michael Verhoeven 
2022: Claudia Tronnier, Perihan Savaş, Ahmet Boyacıoğlu  
2021: Senta Berger, Genco Erkal 
2019: Margarethe von Trotta, Ediz Hun, Filiz Akın  
2018: Volker Schlöndorff, Halil Ergün  
2017: Jürgen Jürges, Ara Güler 
2016: Kadir İnanır  
2015: Hanna Schygulla, Şener Şen  
2014: Edgar Reitz, Fatma Girik  
2013: Hannelore Elsner, Türkan Şoray  
2012: Tarık Akan  
2011: Fatih Akın  
2010: Klaus Eder  
2009: Armin Mueller-Stahl  
2008: Zülfü Livaneli  
2007: Mario Adorf  
2006: Ferzan Özpetek  
2005: Hülya Koçyiğit 
2004: Hülya Uçansu, Tuncel Kurtiz

LMU’da panel: Doğu ve Batı arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yılı

Münih’te Ludwig Maximilian Üniversitesi (LMU) Türkoloji Bölüm Başkanlığı tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümü nedeniyle “Doğu ve Batı arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yılı” başlıklı bir panel düzenledi. Panele katılan konuşmacıların arasında 1933 yılında Nazilerin iktidara gelişinden sonra Türkiye’ye sığınan akademisyen Ernst Hirsch’in oğlu Enver Hirsch de yer aldı.

LMU Münih Türkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu öncülüğünde düzenlenen panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Emel Huber üstlendi. Panelde Dr. Özgür Savaşçı, Dr. Kemal Orak, Dr. Ergün Özsoy’un da aralarında bulunduğu toplam altı konuşmacı ekonomi, dış politika, dil politikası, eğitim ve yetiştirme, göç ve Türkiye’deki Yahudi akademisyenler gibi Cumhuriyet tarihinin çeşitli yönleri hakkında birer konferans verdi.

Dilbilimci Prof. Dr. Emel Huber, “100 yıl öncesinde ve 100 yıl içinde eğitim ve yetiştirme” başlığıyla yaptığı konuşmada, Osmanlı döneminden başlayarak eğitim sisteminin geçirdiği süreci anlattı. Öğretim Birliği, Köy Enstitüleri ve Halkevleri devrinin ardından 2002’de Erdoğan’ın yeni Osmanlı ideolojisi öncülüğü ile eğitimin yeniden düzenlenerek tarikatların açtıkları okullarda verilmesine geçildiğini ve bunun da Avrupa ve Amerika’ya beyin göçüne sebep olduğunu savundu.

Yahudi kimliğiyle 1933 yılında Türkiye’ye sığınan Prof. Dr. Ernst Hirsch’in oğlu Enver Hirsch’in konuşmasının başlığı ise “Yahudi akademisyenlerin Almanya’dan Türkiye’ye göçüne dair anılar” oldu. Hirsch, İstanbul ve Ankara’daki hukuk fakültelerinin kurulmasında önemli rol oynayan ve halen geçerli olan Ticaret Hukuku yasalarını kaleme alan babasının hayatında unutamadığı en önemli anısını da anlattı: Almaya’da Nazi rejiminin meslek yasağı koyarak aşağıladığı ve Türkiye’ye sığınan bir Yahudi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. kuruluş yılında İstanbul Dolmabahçe Sarayı’ndaki bir törende, Atatürk’e tanıtılıp karşılanmasının en önemli anısı olduğunu ve babasının bunu „Anılarım“ kitabında yazdığını kitabı da göstererek vurguladı. Kendisinin ise Türkiye’de doğduğunu ve çocukluğunu, kendisini Türk hissederek, geçirdiğini berlirtti.  
Uzun yıllar LMU’da Osmanlıca-Türkçe doçentliği yapan Dr. Özgür Savaşçı, “Cumhuriyet’in yüz yılı – Türkçenin yüz yılı” başlıklı sunumunda, Osmanlıcanın Arapça ve Farsça karışımı bir dil olduğunu ve halkın Harf Devrimi sonrasında yazılanı ve konuşulanı anlar duruma geldiğini örnekli sunumuyla anlattı.

Ekonomist Prof. Dr. Kemal Orak ise Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze olan süreçteki ekonomik değişimi anlattı. Orak, 1950’ye kadar ekonomik kayıp olarak nitelediği durgunluğun, 1963’te ABD’nin uyguladığı baskı sonucu olarak işgücü göçünün başladığını söyledi. Kendisinin de bu sayede Almanya’da olduğunu belirten Orak, Türkiye’ye döviz transferlerinin ekonomiye katkısını, AB ile Gümrük Anlaşması ve tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine geçiş sonrası üretim-tüketim/ihracat-ithalat makası ve günümüz bütçe açığı konularını da ele aldı.
Dr. Ergün Özsoy, Atatürk’ün “Yurtta sulh, dünyada sulh“ sözünün Türkiye’nin siyasi hayatında günümüze kadar oynadığı role, Balkan ve Sadapat Paktlarına ve Nato üyeliğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, Cumhuriyet ve göç bilançosunu ele aldığı konuşmasında ikinci Viyana kuşatması sonrası başlayan Avrupa’nın çeşitli topraklarında yaşayan Müslüman ve Türklerin sürülerek Yugoslavya, Romanya, Bulgaristandan Türkiye’ye gelişi ve Cumhuriyet’in kuruluşundaki kurumlarda aldıkları önemli rollerini anlattı. Hacısalihoğlu, 1938 Dersim olayları etkisiyle zorunlu yerleşim değişikliğine, 1964’te Türkiye’de yaşayan Yunan uyruklu vatandaşların sınırdışı edilmelerine ve günümüzde sayısı 4 milyon 893 bin 752 olan yerleşik sığınmacı konularında nüfus hareketlerine de değindi.

Fotoğraftakiler: soldan sağa Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, Dr. Ergün Özsoy, T. C. Münih Başkonsolosu Süalp Erdoğan, Prof. Dr. Emel Huber, Dr. Özgür Savaşçı, Enver Hirsch, Prof. Dr. Kemal Orak, Orhan Tinengin

T. C. Münih Başkonsolosu Süalp Erdoğan ve çok sayıda öğrenci ile vatandaşın da katıldığı panel, Münihli Kurt Avukatlık Bürosu sponsorluğundaki ikramla sonlandı.

Aralık ayı etkinlik önerileri

—–Ay boyunca güncellenecektir—–

Aralık ayı boyunca »
Tollwood Kış Festivali

Münih’te yılda iki kez düzenlenen Toolwood’un kış festivali 31 Aralık’a kadar devam edecek. Tiyatro prodüksiyonları, performanslar, her türde müzik, el sanatlları ve organik gastronomisiyle gerçek bir kültür festivali olan Toolwood Kış Festivali, Oktoberfest’in de yapıldığı Theresienwiese alanında yapılıyor. Geniş etkinlik programına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Alana giriş ve etkinliklerin birçoğu ücretsiz.

Yer: Theresienwiese, Münih
Tarih: 31 Aralık’a kadar

………………………………………………………………………………………………………………

05 Aralık »
Biz – Wir – εμείς

Münih’te Türk-Yunan ilişkilerinde tarihsel olaylar ve sonuçlarını günümüz için anlaşılır kılmayı ve yeniden formüle etmeyi amaçlayan müzikli ve yorumlu performans “Biz – Wir – εμείς”, Münih Oda Tiyatrosu’nda (Kammerspiele) sergilenecek. Kammerspiele’de daha önce dört kez başarıyla sergilenen performansta sanatçılar Costas Gianacacos ve Tuncay Acar’ın Almanca okumaları, Münih’te yaşayan Türk ve Yunan kökenli müzisyenler Chrisa Lazariotou, Bora Yıldız, Soner Aksan, Ufuk Bakırdöğen, Georgios Pisiotis tarafından Türkçe ve Yunanca ortak halk türküleriyle destekleniyor. Gösteriye Can Temizgezek’in ilüstrasyonları ve eski fotoğraflar da eşlik ediyor. Toplam beş gösterilik hazırlanan oyunun sonuncusunu kaçırmayın.

Yer: Münchner Kammerspiele (Werkraum)

Tarih: 5 Aralık, saat 20:00

Bilet: 5 Aralık

………………………………………………………………………………………………………………

06 Aralık »
impro ala turca

Münih’in ilk göçmen kökenli doğaçlama tiyatro grubu Impro ala Turka, çarşamba bakşamı Almanca programı “after wörk” ile Heppel & Ettlich’te sahneye çıkıyor. Bilet fiyatları 18,00/ 8,00 Euro, gösteri saat 20.00’da.

Yer: Heppel & Ettlich, Feilitzschstraße 12, Münih
Tarih: 6 Aralık, 20:00

Bilet: 16-18 Euro (Buradan satın alabilirsiniz)

………………………………………………………………………………………………………………

10 Aralık »
Krampuslauf

Bavyera bölgesinde 5 yüz yıllık tarihi olan Krampus, St. Nikolaus kadar bilinmiyor olsa da, Noel dönemine ait yarı insan yarı keçi formunda canavar görünümlü bir figürdür. Kökeni Hıristiyanlık öncesine dayanan Krampus, çocuklara hediyeler dağıtan St. Nikolaus’un aksine yaramaz çocukları cezalandırımış.
Münih’te gelenekleri yaşatmak amacıyla kurulan bir grup tarafından her yıl düzenlenen Krampus geçit töreninde Krampus kılığına girenler, korkunç ve detaylı kostümleriyle şehir merkezinde oldukça gürültü çıkarırlar. Her ne kadar görüntüleri korkunç olsa da korkulacak bir şey yok ve hatta eğlenceli zaman geçirmek için izlemeye değer.

Yer: Sendlinger Str.’den Marienplatz’a kadar
Tarih: 10 Aralık, 15:00

—–Ay boyunca güncellenecektir—–

Fotoğraflar: Alexander Scharf / Mehmet Birinci / impro ala turca / 192635Pixabay

Kasım ayı etkinlik önerileri

Münih etkinlikleri

04 Kasım »
Ahde Vefa Konseri

Armoni Ahenk Korosu (Foto: 2014)

Münih Atatürk Kültür Derneği, Cumhuriyet’in 100. yıl dönümünde bir Ahde Vefa Konseri düzenliyor. Armoni Ahenk TSM korosunun katkılarıyla gerçekleşecek gecede TRT sanatçısı ve bestekar Ahmet Kadri Rizeli’nin şefliğinde TRT İzmir keman sanatçısı Celalettin Kahraman, Deniz Aksan-Filizmen, Serpil Akman-Artan, Dilek Sırlı, Serdar Avan, Ahmet Yıldız, Şemsettin Bahçekapılı sahnede olacak. Milbertshofen Kültür Evi’nde saat 19.00’da başlayacak konserin bilet fiyatları 25,- Euro. Detaylı bilgi için: 0151 47575430

Yer: Kulturhaus Milbertshofen, Curt-Mezger-Platz 1, Münih
Tarih: 4 Kasım, 19:00
Giriş: 25 Euro

……………………………………………………………………………………………………………..

04 Kasım »
Buracoustics 4/4’lük singl release

Münihli müzisyen Burak Kılıçkıran’ın, Buracoustics adıyla çıkacak olan ilk single çalışması „4/4’lük, 4 Kasım Cumartesi günü tüm dijital platformlarda yerini alacak. Buracoustics, müzik kariyerinin bu dönüm noktasını Buracoustics Band ile birlikte aynı gün Lost Weekend’de dinleyenleriyle birlikte kutlayacak.

Schellingstr.’de muhteşem sahnesiyle bilinen Lost Weekend’de gruba yer yer sürpriz konuklar da eşlik edecek. Buracoustics, kendi şarkıları ve rock, pop, funk, ska, metal, balkan ve caz coverlarından oluşan çok dilli bir setlist ile dinleyicilere canlı ve interaktif bir müzik deneyimi yaşatacak.

Yer: Lost, Schellingstraße 3, Münih
Tarih: 4 Kasım, 19:00
Giriş: 2 Euro

………………………………………………………………………………………………………………

5 Kasım »
Münih Kitap Sergisi

Münih’te Türkiye Grubu tarafından düzenlenen geleneksel Münih Kitap Sergisi, bu yıl 5 Kasım’da Birgün Gazetesi yazarı Gürsel Köksal’ın katılımıyla gerçekleşecek. Pazar günü saat 12.00’da başlayacak sergide gazeteci Gürsel Köksal, „Almanya’da ırkçı terör“ konulu bir konuşma yapacak. Ardından müzisyen Bekir Çetinkaya „Anadolu’dan esintiler“ başlıklı bir dinleti sunacak.

Schwanthalerstr.’ 80 adresindeki EineWeltHaus’ta gerçekleşecek olan kitap sergisi saat 18.00’a kadar devam edecek.

Yer: EineWeltHaus, Schwanthaler Str. 80, Münih
Tarih: 5 Kasım, 12:00-18.00

………………………………………………………………………………………………………………

5 Kasım »
Türk Gücü Münih-Bayern Münih II

Münih Türk Gücü, önümüzdeki pazar günü Bayern Münih ikinci takımına karşı sahaya çıkacak. Saat 14.00’da Grünwalder Stadion’da oynanacak maçın biletleri 10 Euro’dan satılıyor.

Yer: Grünwalder Stadion, Grünwalder Str. 2-4, Münih
Tarih: 5 Kasım, 14:00

………………………………………………………………………………………………………………

11 Kasım »
Biz – Wir – εμείς

Münih’te Türk-Yunan ilişkilerinde tarihsel olaylar ve sonuçlarını günümüz için anlaşılır kılmayı ve yeniden formüle etmeyi amaçlayan müzikli ve yorumlu performans “Biz – Wir – εμείς”, Münih Oda Tiyatrosu’nda (Kammerspiele) sergilenecek. Kammerspiele’de daha önce üç kez başarıyla sergilenen performansta sanatçılar Costas Gianacacos ve Tuncay Acar’ın Almanca okumaları, Münih’te yaşayan Türk ve Yunan kökenli müzisyenler Chrisa Lazariotou, Bora Yıldız, Soner Aksan, Ufuk Bakırdöğen, Georgios Pisiotis tarafından Türkçe ve Yunanca ortak halk türküleriyle destekleniyor. Gösteriye Can Temizgezek’in ilüstrasyonları ve eski fotoğraflar da eşlik ediyor.

Yer: Münchner Kammerspiele (Werkraum)

Tarih: 11 Kasım / 5 Aralık, saat 20:00

Bilet: 11 Kasım, 5 Aralık

………………………………………………………………………………………………………………

24 Kasım »
Pnema

Münihli Yunan, Alman ve Türk kökenli müzisyenlerden oluşan grup Pnema, cuma akşamı Kooks Bar’da sahneye çıkacak.

Yer: Kooks, Geyerstr. 18, Münih
Tarih: 24 Kasım, 20:00

………………………………………………………………………………………………………………

25 Kasım »
Eksotik Meksotik feat. Cem Yıldız

Münih’in sevilen parti serisi Eksotik Meksotik, 25 Kasım’da multi-enstrümantalist Cem Yıldız’ı ağırlayacak. Anadolu müziğini elektronik müzikle harmanlayarak saykodelik folk acid tarzı yaratan Cem Yıldız kendini „Modern Zaman Aşığı“ olarak tanımlıyor.
Son albümü “I Fly, The Skies Fly” (Ben Uçarım Gökler Uçar) geçtiğimiz yıl yayınlanan Cem Yıldız, ilk müzik eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda aldı. Yaptığı dizi ve film müzikleriyle de büyük beğeni toplayan multi-enstrümantalist, Acid Arabi işbirliği ile de biliniyor. Dünyaca ünlü birçok elektronik müzik festivalinde sahne alan sanatçı, 25 Kasım’da Import Export’ta yapılacak olan Eksotik Meksotik gecesinde sahneye çıkacak. Gecede DJ Süperfly da set başında olacak.

Yer: Import Export, Schwere Reiter Str. 2h, Münih
Tarih: 25 Kasım, 21:00 (Liveact: 23:00)
Bilet: 12-15 Euro (Buradan alabilirsiniz)

……………………………………………………………………………………………………………..

28 Kasım »
Eskises “Winterrausch” Noel pazarında

Münih’in sevilen grubu Eskises, Münih’in en sıradışı Noel pazarı olan “Winterrausch”ta sahneye çıkacak. Gans Woanders Cafe “Hexenhaus” etrafında kurulan Noel pazarında sıcak şarap ve Noel bisküvilerinden fazlası sunuluyor. Sezon boyunca yerel müzisyenlerin de yer aldığı zengin bir kültür programı Münihlileri bekliyor.
Bora Yıldız (vokal, gitar), Ufuk Bakırdöğen (klarnet), Rıfat Öcal (Bas, geri vokal), Soner Aksan’dan (davul, perküsyon) oluşan grup 28 Kasım akşamı saat 19.00’da sahnede olacak. Giriş ücretsiz.

Yer: Pilgersheimer Str. 13, Münih
Tarih: 28 Kasım, 19:00

—–Ay boyunca güncellenecektir—–

“Drei – zwei – eins – Licht!”: Weihnachtliches Flair in der Innenstadt

Oberbürgermeister Dieter Reiter, OB-Gattin Petra Reiter und Königsdorfer Bürgermeister Rainer Kopnicky (Foto: Michael Nagy/Presseamt)

“Drei – zwei – eins – Licht!”: Mit einem gemeinsamen Countdown haben heute Oberbürgermeister Dieter Reiter, der Königsdorfer Bürgermeister Rainer Kopnicky und zahlreiche Besucher*innen des Münchner Christkindlmarkts die rund 3.000 LED-Kerzen des Christbaums auf dem Marienplatz zum Leuchten gebracht. Mit dem traditionellen Anleuchten ist jetzt auch der bekannte Christkindlmarkt im Herzen der Stadt offiziell eröffnet. Er wird bis Heiligabend, 24. Dezember, für weihnachtliches Flair in der Innenstadt sorgen.

Der Christbaum vor dem Rathaus – eine 25 Meter serbische Fichte aus Königsdorf im Landkreis Bad Tölz-Wolfratshausen – wird sogar noch etwas länger den Marienplatz erhellen, nämlich bis zum Dreikönigstag, 6. Januar. Um neben dem Einsatz von LED-Technik weitere Energie zu sparen, wird die Beleuchtung auch in diesem Jahr erst mit der Dämmerung gegen 16 Uhr ein- und um 23 Uhr wieder ausgeschaltet. Morgens um 6 Uhr gehen die Leuchten wieder an – bis zirka 8.15 Uhr.

Oberbürgermeister Dieter Reiter: “Der Münchner Christkindlmarkt ist der älteste, größte und bekannteste Weihnachtsmarkt in unserer Stadt. Da freut es mich sehr, dass wir in diesem Jahr wieder einen Christbaum bekommen haben, der ganz besonders schön und dicht gewachsen ist – auch wenn zuletzt ein Baumexperte meinte, es sei gar keine serbische Fichte, sondern eine Weißtanne und damit ein ‘Etikettenschwindel’. Unsere edlen Spender sind sich aber sicher, dass es eine serbische Fichte ist und bleibt. Froh wäre ich, wenn das das drängendste Problem wäre, das wir haben. Aber zum Glück heißt es ja nicht Christtanne oder Christfichte, sondern Christbaum! Und einen solchen haben wir in jedem Fall! Deshalb bedanke ich mich bei der Gemeinde Königsdorf sehr herzlich für diese tolle Christbaumspende. Natürlich achten wir auch in diesem Jahr darauf, Energie zu sparen. Deswegen leuchten die effizienten LED-Lamperl immer erst, wenn es dunkel wird.”

Der Rathaus-Christbaum wird seit 1977 von Gemeinden oder Tourismusregionen gestiftet und ist längst zum Wahrzeichen des Münchner Christkindlmarkts geworden. Nachdem in den vergangenen drei Jahren Gemeinden aus dem Landkreis Weilheim-Schongau beziehungsweise der Landkreis selbst den Baum gestiftet hatten, ist in diesem Jahr die Gemeinde Königsdorf im Landkreis Bad Tölz-Wolfratshausen an der Reihe. Sie wird bis 23. Dezember einen Glühweinstand mit Brotzeitangebot im Prunkhof des Rathauses betreiben.

Der Münchner Christkindlmarkt erstreckt sich vom Marienplatz zum Alten Peter, in die Fußgängerzone mit Kaufingerstraße und Neuhauser Straße sowie in die Sendlinger Straße und auf den Rindermarkt. Die Stände sind Montag bis Samstag von 10 bis 21 Uhr und an den Sonntagen von 10 bis 20 Uhr geöffnet. An Heiligabend, 24. Dezember, läuft der Betrieb von 10 bis 14 Uhr.

Multi-enstrümantalist Cem Yıldız ile Eksotik Meksotik gecesi

Cem Yıldız

Münih’in sevilen parti serisi Eksotik Meksotik, 25 Kasım’da multi-enstrümantalist Cem Yıldız’ı ağırlayacak. „Modern Zaman Aşığı“ olarak da tanımlanan Yıldız, Anadolu müziğini saykodelik folk acid tarzıyla birleştiriyor.

Eksotik Meksotik’in yaratıcısı DJ Süperfly

Son albümü “I Fly, The Skies Fly” (Ben Uçarım Gökler Uçar) geçtiğimiz yıl yayınlanan Cem Yıldız, ilk müzik eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda aldı. Yaptığı dizi ve film müzikleriyle de büyük beğeni toplayan multi-enstrümantalist, Acid Arab işbirliği ile de biliniyor.

Dünyaca ünlü birçok elektronik müzik festivalinde sahne alan sanatçı, 25 Kasım’da Import Export’ta yapılacak olan Eksotik Meksotik gecesinde sahneye çıkacak. Gecede DJ Süperfly da set başında olacak. Kopmaya hazır olun.

Yer: Import Export, Schwere Reiter Str. 2h, Münih
Tarih: 25 Kasım, 21:00 (Liveact: 23:00)
Bilet: 12-15 Euro (Buradan alabilirsiniz)

Münih’te Altan Öymen ve Ercan Karakaş ile Cumhuriyet’in 100. yılı

Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) Cumhuriyet’in 100‘ncü yılını Münih’te Türkiye’den eski CHP Genel Başkanı, Gazeteci-Yazar Altan Öymen ve HDF’nin Onursal Başkanlığı’nı yürüten, eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş’ın katılımıyla kutladı.

Münih ve çevresinden HDF üyelerinin izlediği “Dünü ve bugünüyle Cumhuriyet“ konulu etkinliğin açılış konuşmasını yapan HDF Başkanı Necip Şahin, “Kulluktan yurttaşlığa geçişin 100. yılını kutlamak bizim için çok önemli. HDF olarak ilk kez bu özel yılda 29 Ekim’de Ankara’daydık. O nedenle buradaki kutlamayı birkaç hafta ileriye almak zorunda kaldık.“ dedi.

Moderatörlüğünü Dr. Fulya Kip Bernard’ın yaptığı etkinliğin ilk bölümünde Altan Öymen, Kurtuluş Savaşı’ndan başlayarak Lozan Antlaşması, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi, çok partili sisteme geçiş gibi başlıklar altında Cumhuriyet tarihini anlattı. Öymen, Altı Ok’un her birinin savaşın ve savaş sonrası olayların içinden çıktığını belirttiği konuşmasında “Başka devletlerin bunların bir tekini bile yaptıklarında bayram ilan ettikleri gün, bizim için birçok şeyin bir araya konulduğu gündür 29 Ekim. Bugünün içine hepsi girer ve hepsini bir araya getiren kelime çağdaşlıktır“ dedi.

Daha sonra konuşan Ercan Karakaş, seçimlerle ilgili bir değerlendirmede de bulundu. Karakaş, “Kurumsal olarak yanlışlardan ders çıkarmayan bir partiyiz. En affetmediğim şey, seçimlerden sonra yazılı bir seçim değerlendirilmesinin olmamasıdır. CHP baraj altında kaldığı seçimde bile bu yapılmadı. Ben, biraz da Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nden aldığım kültürle her seçimden sonra kendi değerlendirmemi yaptım, bu son seçim de dahil. Bana göre yanlışları yazdım. Sayın Genel Başkan‘a gönderdim, bundan önceki Genel Başkanımıza. Ama partinin hiçbir kurumunda zaman ayrılıp tartışılmadı. Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürk’ün dediği gibi halkın partisidir. Kendi ilkelerimizden çok çok uzaklaştık. Hataları, diğer partilerden kaynaklı olanları da, tarihe geçecek şekilde yazılı değerlendirmeli, halkınızla paylaşmalısınız.“ diye konuştu.
Karakaş, 91 yılından sonraki her seçimin ardından parti il başkanı, il sekreteri, parti meclis üyesi, MYK üyesi, genel başkan yardımcısı ve grup başkanı olarak yaptığı değerlendirmelerinin yer alacağı kitabının iki hafta sonra çıkacağını da duyurdu.  

“Her şeye rağmen, seçimlerden sonra genel başkanları değiştirmemiz, yeni yönetim yapmamız iyi bir şeydir“ diye sözlerini sürdüren Karakaş, CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ arasındaki gizli mutabakatı da şöyle eleştirdi: “Öyle şeyler gördük ki, partinin yüz yıllık tarihinde yok. Genel başkan parti meclisine getirmeden, yürütme kuruluna getirmeden, bir tane bana göre hiç saygınlığı olmayan, oyu da olmayan bir parti başkanıyla gizli anlaşma yapıyor. Böyle şey olmaz. Kendi çevremdeki insanlar bile son seçimlerle ilgili öfkeli oldukları için, bir daha oy vermeyeceğiz, diyorlar.“

Karakaş, Can Atalay kararı sonrası Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında başlayan krizle ilgili olarak da şunları söyledi: “Seçilmiş bir milletvekilinin kararının uygulanmaması için var olan hukuku ve kararları yok saymak istiyorlar ama Türkiye’de her şeye rağmen demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüklere inanan geniş bir kesim var. Başka yöntemler de düşünmek lazım. Seçime girmemek de bir ihtimal olarak düşünülebilmeli.“

Altan Öymen ise, bunun kötü sonuçlar da doğurabileceğini, mevcut iktidarın demokratikleşme sürecinin tehlikeye gireceğinden endişe etmediğini belirterek, “Bir takım liderlerin, yardımcıların sağlıklı düşünebildiğini zannetmiyorum. ‘Girmezlerse girmesinler böyle gireriz. Medya da zaten bizim elimizde, seçimden kaçtılar diye beyanatlar yaparız ve otururuz orda‘, diyebilirler. O güçlüğü de göz önünde tutmak lazım. ‘Seçime girmiyorum‘ demenin de böyle bir tehlikesi olabilir. Çok ciddi bir durumdayız, 6‘lı masa da bunun sonucuydu. Başka türlü götüremiyorsun. İstediği gibi karaname çıkarıyor. Şimdi bunu önlemek için mecliste nöbet tutuyorlar. Söz bitmiş çünkü, Türkiye çapında herkesin elinden gelen şekilde mukavemet etmeye başlaması lazım“diye konuştu.

Avrupa’daki Türkiye kökenli sosyal demokratların örgütlenmesinde önemli görevler üstlenen, Almanya’da yaşadığı yıllarda kurucuları arasında yer aldığı HDF’in dört dönem genel başkanlığını yürüten Ercan Karakaş’a verilen “Onursal Başkanlık“ payesinin duyurusu da bu toplantıda gerçekleştirildi.

Kammerspiele’de “Türk Yunan oyunu”: Biz – Wir – εμείς

Münih’te Türk-Yunan ilişkilerinde tarihsel olaylar ve sonuçlarını günümüz için anlaşılır kılmayı ve yeniden formüle etmeyi amaçlayan müzikli ve yorumlu performans “Biz – Wir – εμείς”, Münih Oda Tiyatrosu’nda (Kammerspiele) sergilenecek.

Kammerspiele’de daha önce üç kez başarıyla sergilenen performansta sanatçılar Costas Gianacacos ve Tuncay Acar’ın Almanca okumaları, Münih’te yaşayan Türk ve Yunan kökenli müzisyenler Chrisa Lazariotou, Bora Yıldız, Soner Aksan, Ufuk Bakırdöğen, Georgios Pisiotis Türkçe ve Yunanca ortak halk türküleriyle destekleniyor. Gösteriye Can Temizgezek’in ilüstrasyonları ve eski fotoğraflar da eşlik ediyor.

Chrisa Lazariotou, Tuncay Acar, Costas Gianacacos (Foto: Mehmet Birinci)

Münih’te atalarının travmasını bugüne taşımasına rağmen iki toplumun uyumu ve dostluğunu gösteren birçok sanatçı, grup ve etkinlik var. Gianacacos ve Tuncay Acar’ın geliştirdiği bu projeyle “ortak işbirliğimizde bir adım daha ileri gidebilmek için mevcut güven temelini kullanmayı” amaçlıyor. İkili projeyle ilgili,  “Ulusların, insanların ya da nüfus gruplarının siyasi ya da tarihsel olarak kınanması değil, yalnızca kolektif ve bireysel anıları ve travmaları işleme, arşivleme ve hem yerel çoğunluk toplumu hem de Yunan ve Türk kökenli insanların kendileri için duygusal olarak elle tutulur ve yönetilebilir hale getirme girişimidir.” diyor.

Soldan sağa: Ufuk Bakırdöğen, Bora Yıldız, Chrisa Lazariotou, Georgios Pisiotis, Soner Aksan (Foto: Mehmet Birinci)

“Biz – Wir – εμείς” müzikli anlatım performansı 11 Kasım ve 5 Aralık’ta Münih’te tekrar gösterilecek. Toplam 5 gösterimlik planlanan bu performans mutlaka izlenmeli ve hatta gösterimleri uzatılarak Almanya turuna çıkmalı.

Yer: Münchner Kammerspiele (Werkraum)

Tarih: 11 Kasım / 5 Aralık, saat 20:00

Bilet: 11 Kasım, 5 Aralık

Atatürk’ün sevdiği şarkılarla Cumhuriyet’in 100. yılı kutlandı

Münih Türk Medyası, Cumhuriyet’in 100. yıl dönümünü Abant Restaurant’ta verdiği davetle kutladı. Davette Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu ve Prof. Dr. Kemal Orak,  Cumhuriyet’i tarih ve ekonomi açısından anlattı. Şemsettin Bahçekapılı ve grup arkadaşları ise Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendirdi.

İstiklal Marşı ile başlayan davette, Münih Türk Medyasını temsilen duayen gazeteci Orhan Tinengin, Muavin Konsolos Nazan Deniz ve Yeşiller Partisi Bavyera Milletvekili Cemal Bozoğlu günün anlam ve önemine uygun birer konuşma yaptı.

Serdar Duran, Vural Ünlü, Yeşiller Partisi Bavyera Parlamentosu Milletvekili Cemal Bozoğlu (soldan sağa)

Abant Restaurant’ın sahibi Doğan Songür’ün sponsorluğunda sunulan kahvaltının ardından LMU Münih Türkoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hacısalihoğlu, Cumhuriyet’in ilanının dünya tarihi açısından ne ifade ettiğini anlatan bir konuşma yaptı. Ekonomist Prof. Dr. Kemal Orak ise, Türkiye ekonomisinin Cumhuriyet’in kuruluşundan önceki dönemden başlayarak günümüze kadarki sürecini anlattı.

Davetin müzik programında Münih Atatürk Kültür Derneği Başkanı Şemsettin Bahçekapılı, grup arkadaşları Cihangir Misli (piyano) ve Erdal Yıldırım (kanun) eşliğinde Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendirdi. Ticaret Ataşeleri Recep Aslan ve Ali Bayraktar’ın yanı sıra Mahmut Türker (FDP) ve Serdar Duran’ın (CSU) da hazır bulunduğu davet müzik programının ardından son buldu.

Peters Hörtipp: Nilipek.

Nilipek. (Foto: Fotostudiofly, Eliz Alikoç)

Singer/Songwriterin zwischen Folk, Rock und Pop

Nilipek. ist eine Singer-, Songwriterin aus der Türkei. Sie behandelt in ihrer Musik komplexe emotionale Themen, die sie mit ihrer sanften Stimme und mit türkischer Lyrik darbietet. Ihr musikalischer Stil ist minimalistisch, gelassen, mit bewegenden Arrangements.

Bericht vom Konzert in München und Portrait
Endlich. Nach vier CDs und etlichen Singles hat Nilipek. letzte Woche wieder in München vorbeigeschaut und im ImportExport ein Konzert gegeben. Vor ziemlich genau einem Jahr spielte sie in der Münchner Ankerhaide. Ich war damals dabei und voll begeistert.
Diesmal im ImportExport -der Location wo es ein hervorragendes Musikprogramm gibt- mit DJs vor und nach dem Konzert. Und dazwischen wollten die Besucher*innen sehen, was sich in der Alternative-Folk-Szene der Türkei tut.

Import Export (Foto: Fotostudiofly, Eliz Alikoç)

Ich war wieder sehr gespannt, wie sie in der kleinen Besetzung zu zweit ihre Songs umsetzt. Kurz gesagt: Nilipek. (Gesang, Gitarre, Ukulele) gab zusammen mit ihrem Partner Berkay Küçükbaşlar am E-Schlagzeug und Electronics erneut eine Vorstellung, die für mich zu einem Höhepunkt der Konzertsaison 2023 wurde. Auch in der kleinen Besetzung gelang ihr der Spagat zwischen Folk, Rock und Pop hervorragend.

Nilipek.s Präsenz ist immer sehr stark. Das Publikum war von Anfang an davon mitgerissen. Es gab viel zum Mitsingen, viel fürs Herz, ganz neues und älteres.

In der Türkei ist sie ja äußerst populär. Sie spielt auf eigenen CDs mit einer großen Gruppe. Immer wieder auch mit anderen Musikern als Gast.
Einer ihrer großen Hits in ihrer Heimat ist „Bildiğim Gibi“, laut Streamingdiensten eine Dance-nummer, die sie mit Deeperise einspielte. Als sie das Lied letztes Jahr ansagte, meint sie, sie müsste es wegen der kleinen Livebesetzung „de-Hit-en“. Was ihr auch heuer wunderbar gelang, vom Dance zum Folk, das kann sie perfekt. Beide Versionen sind genial.

Nilipek. und Berkay Küçükbaşlar (Foto: Fotostudiofly, Eliz Alikoç)

Im Import Export fand ich den Spagat zwischen Rock und Folk noch besser bei „Bir Gün Beni Arzularsan Gel“ gelungen, in der Studioversion hat sie selber E-Gitarre gespielt. Live merkte man, wie gut die beiden Musiker*innen auf der Bühne harmonieren. Die Stimmung, der Mood, die „Hava“ des Liedes gelang auch zu zweit perfekt.

Ein weiterer wirklich unvergleichbar großer Hit ist ihr radikales Cover des türkischen Schlagers „Gözleri Aşka Gülen“ von Nesrin Sipahi bzw. Gündoğdu Duran, das in der Türkei schon zum Klassiker geworden ist. Mittlerweile hat Nilipek.s Version schon über 23 Millionen Aufrufe bei Youtube. In der Studioversion singt sie es fast nur mit Klavierbegleitung. Live spielt sie es auch minimalistisch mit Akustik-Gitarre und ihrem Partner. „Gözleri Aşka Gülen“ machte mir beim Hören schon immer Gänsehaut. 2022 auf dem Konzert in der Ankerhaide ging es über in den alten Klassiker der Doors „Riders on the Storm“. Leider fehlte dieser Teil diesmal.

Eksotik Meksotik feat. Nilipek. im Import Export (Foto: Fotostudiofly, Eliz Alikoç)

Nach dem poppigen Stück „Vazgeçtim“, alle haben super mitgesungen, war leider Schluss. Ovationen des Publikums. Wieder ein traumhaftes Konzert.
Nilipek. wohnt mittlerweile in Berlin. Ich habe deshalb große Hoffnung, dass sie bald wieder nach München kommt. Sie will auch mal ein deutsches Lied produzieren, hat sie versprochen.

Zu ihren CDs und Singles, in halbwegs chronologischer Reihenfolge:

Ihre Alben sind eher ruhig, aber immer wieder wird es richtig rockig und fetzig. Anfangs war sie übrigens bei Lin-Records, dem Label von Ediz Hafizoglu, dem früheren Schlagzeuger von Kolektif Istanbul. Später hat sie alles selbst verlegt.

Alle CDs gefallen mir wirklich gut. Ich gebe pro CD eine Hörempfehlung, aber eine ist viel zu wenig…

2015 Album „Sabah“, Anspieltipp: Sabah

2017 Album „Döngü“, Anspieltipp: Koşuyolu

2018 Live-Album „Havanın suyun muhabbeti” (Canlı, SanatMahal Bursa, 30/03/2018), Anspieltipp: Yeşil Çimler

2018 Single „Gözleri Aşka Gülen”

2018 Single „Beraber”

2019 Single „OK“, Liveversion

2020 Album „Mektuplar“, Anspieltipp: Gökyüzü Mavi (Liveversion)

2020 Single „Bildiğim Gibi“ mit Deeperise

2020 „Papatya“ für die CD Ezginin Günlüğü 40 Yıllık Şarkılar

2021 Single „Bir Gün Beni Arzularsan Gel“

2022 Single mit Oscar Anton – „Castles“

2022 Single „Vazgeçtim“ mit Taner Yücel

2023 Single „Geçmiyor Zaman“

Und ganz aktuell hat Nilipek. eine neue Single zum 100. Geburtstag des Poeten Özdemir Asaf herausgebracht. Übrigens erstmals in Deutschland produziert:

Peter Friemelt