Perşembe, Aralık 4, 2025
Startseite Blog Sayfa 71

Aynur Kır yazdı: Mevsimsel Depresyon – Belirti ve Tedavi Yöntemleri

Bugün sizlere sonbahar mevsimi ile birlikte kendini gösteren mevsimsel duygulanım bozukluğu hakkında bilgi sunmak istiyorum.

Özellikle eylül, ekim aylarından sonra güneş ışını azalması ve günlerin kısalmasıyla birlikte bazı kişilerde depresif duygulanım bozukluğu ortaya çıkar. Bu insanın zaman zaman yaşadığı üzüntü ve mutsuzluğun dışında bir durumdur. Insanlar günlük hayatta yaşadıkları bazı zor durumlar karşısında (işten ayrılmak, eşini, sevdiğini kaybetmek v.s.) kendilerini kederli ve mutsuz hissederler. Kısacası bu durumlar karşısında yaşanan duygulanım bozukluğu günlük normal yaşamın bir parçası olarak görülür. Ancak bu kederli ve hüzünlü duygu durumunun uzaması, şiddetinin artması ve bazen de nedensiz ortaya çıkması, ruh sağlığı sorunu olarak görülmeli ve depresyon hastalığı olarak tanımlanmalıdır.

Depresyonun belirtileri nelerdir?
Depresyon hastası olan birey kendini genelde  hüzünlü, umutsuz, değersiz, kaygılı ve karamsar hisseder, her şeye olumsuz bakar, bedensel olarak aşırı yorgunluk ve tükenmişlik izlenimi verir. Çalışmak, iş yapmak, gezip tozmak onu yorar, ‘adım atacak gücü hissetmiyorum kendimde’ der. Konsantrasyon zorluğu ve bellek bozukluğu kendini gösterir, kişide karar verme yetisi azalır. Müzik dinlemek, televizyon izlemek ya da gazete okumak kişiye işkence gibi gelir ve sıkıntı verir. Depresyonun en belirgin özelliklerinden biri de kişinin kendini sosyal hayattan, eş, dost ve akrabadan soyutlaması ve bu davranışın tabanında yatan yalnız kalma isteğidir. İştah kaybı, cinsel isteksizlik, uyku bozukluğu, çabuk sinirlenme, çarpıntı ve bedensel ağrılar da depresyonda sıkça rastlanan belirtilerdir.

Mevsim geçişleri, doğadaki değişim, hassas insanlar ve depresyon hastaları için zor bir dönemdir. Kişide eylül, ekim gibi beliren depresyon hastalığı genelde ilkbahara doğru düzelme gösterse de bazı vakalarda ilkbahar yaz geçişinde de ağırlaşmalar görülebilir.

Kimlerde depresyon olma riski vardır?
Her bireyin hayatının belirli dönemlerinde onu olumsuz etkileyen yaşanmışları vardır. Sevdiği bir insanı kaybetmesi, ayrılık, aile içi sorunların yaşanması, mutsuz bir çocukluk dönemi geçirmiş olması, iş sıkıntıları ve maddi sorunlar gibi. Bu sorunların birini veya birkaçını yaşayan her birey ruhsal çöküntü yaşamaz.

Bunun sonucunda ortaya çıkan olgu nedir?
Bazı kişilerde depresyona karşı bir yatkınlık vardır. Aşırı duygusal, sorunlarını, sıkıntılarını halletmek yerine içine atan, mükemmeliyetçi kişilik yapısının yanısıra genetik veriler, yani ailede depresyon hastalığının mevcut olması, hastalık riskini artıran etkenlerdendir. Ayrıca kanser, kalp veya böbrek yetmezliği, alkolizm gibi hastalıklar da depresyon olgusunu beraberinde getirebilir.

Dünya Sağlık Örgütü’ nün yayımladığı rapora göre depresyon hastalığı dünya çapında günlük hayatı etkileyen en büyük sorunların başında gelmektedir.

Mevsimsel Depresyonun Tedavisi nasıl olmalı?
Işık terapisi: Bu göze ışık girmesi üzerinden yapılan bir tedavi yöntemidir. Psikiyatrist doktor kontrolünde diğer tedavi yöntemleri ile birlikte uygulandığında gereken etkiyi gösterir.

Psikoterapi: Psikolojik sıkıntıların temeline inmek, sorunların kökeni hakkında bir iç görü kazanmak ve buna uygun olan çözüm yollarını bulmak için yapılan konuşma yöntemine psikoterapi denir. Bu alanda uygulanan en yaygın terapi yöntemi bilişsel-davranışsal terapi yöntemidir. Bu yöntemde hasta, kendini negatif düşünceye yönlendiren düşünce sistemini ve kalıplarını fark edebilme, sorgulama ve değiştirebilme olanağı bulur. Örneğin kişinin çocukluğundan beri taşıdığı yetersizlik duygusu sorgulanabilir ve çözüme ulaştırılabilir.

İlaç tedavisi-Antidepresan: Mevsimsel depresyon yaşayan hastalar ilaç tedavisinden çok fayda görebilir. Bu ilaçlar psikiyatrist tarafından yazılır ve bir süre doktor kontrolünde kullanılır. İlaçlar faydasını iki üç hafta sonra gösterir ve en az altı ay alınması gerekmektedir.

Tedavide mümkün olduğunca tüm yöntemlere başvurmak tedavinin gidişatını önemli ölçüde olumlu kılar. Bunun dışında kişinin düzenli egzersiz yapması, temiz havaya çıkıp hareket etmesi, kendini iyi hissetmesini sağlayan faaliyetlerde bulunması ve kendini mutlu kılan eş ve dostlarıyla görüşmesi çok önemli faktörlerdir.

Mevsimsel depresyon hakkında gerekli en önemli bilgileri bu yazımla sizlere aktardım. Bir sonraki sayıda sizlere Aile Terapisi hakkında detaylı bilgi sunacağım.

Sağlıcakla kalın!..

Aynur Kır
Dipl.-Sosyalpedagog
Aile Terapisti
Nürnberg Psikiyatri ve Psikoterapi Kliniği
Depresyona Karşı Nürnberg Birliği
Yönetim Kurulu Üyesi

 

3 saatlik sergi

Münih’te yüksek lisans eğitimi için bulunan 24 yaşındaki Laçin Bayraktar, yaklaşık 15 suluboya çiziminden oluşan 3 saatlik bir sergiyle Münihli sanatseverlerin karşısına çıktı.
Sergide gösterilen resimleri, iki yıl önce 7 arkadaşını kaybettikten sonra çizdiğini belirten Bayraktar, resim yapmanın kendisini hayata bağladığını söylüyor. “Sürekli mutlu veya nötr görünmek zorunda olan mutsuz insanların iç dünyalarına bir kapı aralamak, karanlık anları pembeye boyamak istedim.” diyor. Resim eğitimi almayı kurslardaki katı kurallar nedeniyle küçük yaşta reddettiğini belirten kimya mühendisi Bayraktar, çizim yapmanın kendisini rahatlattığını ifade ediyor.
Bayraktar, Bad-Schachener-Str. 2 adresinde 3 saatliğine düzenlenen serginin devamının geleceğini de müjdeledi.

Lacin_7993_web
Soldan: Ufuk Keser, Laçin Bayraktar, Pelin Sürmeli

Lacin_7983_web

Nükhet Kıvran yazdı: Göçmenler Meclisi Bütçe Komisyonu

Piyasa dergisinin değerli okurları,

daha önce sizlere bahsettiğim gibi bu yazımda Göçmenler Meclisi’nin bütçe komisyonunu anlatacağım. Göçmenler Meclisi’nin toplamda 5 komisyonu bulunmaktadır. Bunların içinde sadece bütçe komisyonu tüzükte yer almakta ve tüzükte belirtildiği gibi seçimle göreve gelmektedir. Seçimler, Göçmenler Meclisi genel seçimlerinden hemen sonra planlanan genel kurulda olmaktadır. Tüzükte belirtilen seçilme şartlarını şöyle sıralayabiliriz; Bir milletten en fazla iki kişi seçilebilir ve kadın erkek sayısı eşit olmak zorundadır. Toplamda 8 üye olan 4 kadın ve 4 erkek seçimle iş başı yapar. Ayrıca komisyona Göçmenler Meclisi başkanı seçilmeden dahil olur ve başkanlık yapar. Seçimler tamamlandıktan sonra toplamda 9 kişi komisyon üyesi olarak göreve başlar. Komisyon üyelerinden herhangi birisi hastalanırsa yerine temsilci katılamaz.

Şimdi de sizlere kimler, hangi projeler için mali destek alabilir onu anlatmaya çalışacağım. Göçmenler Meclisi’nin internet sitesinde konu ile ilgili kapsamlı bilgi vardır (http://migrationsbeirat-muenchen.de/zusch.htm). Müracaat eden kurum ve kişiler müracaatlarından önce mutlaka bu sayfaya girerek iç yönetmelikte belirlenen şartları okumalıdırlar. Ayrıca Münih Belediyesi’nin bütçe komisyonundan sorumlu memurundan da bilgi alınabilir. Bütçe komisyonuna projeniz için müracaat ederken ille de bir dernek olmanız gerekmemektedir. 2 veya 3 kişiden oluşan bir inisiyatif de olabilirsiniz. Eğer tüzel kişilikseniz tüzel kişilik ile ilgili müracatınızda örneğin dernek tüzüğü gibi bilgileri vermek zorundasınız Müracaat formunu en az iki kişi imzalamak zorundadır. Projeler birlikte yaşama katkı sunan uyum projeleri olmak zorundadır. Örneğin Münih¬te yaşayan yabancıların ve almanların güncel hayatta birbirleri ile uyumunu sağlamak gibi içeriği olması lazım.

Komisyon toplantıları düzenli olarak ayda bir kere yapılmaktadır. Bu tarihleri internet sitesinden veya bütçeden sorumlu memurdan öğrenebilirsiniz. Projenizi bütçe komisyonundan sorumlu memura bildirerek bütçe komisyon toplantısında üyelere kendinizi ve projenizi bizzat tanıtıp sunabilirsiniz, böylece komisyon üyelerini yakından tanıma fırsatı elde etmiş olursunuz.

Projeye verilecek para miktarını komisyon üyeleri oylama ile belirlerler. Projenin mali kaynak alıp almaması tamamiyle komisyon üyelerinin onayına bırakılmıştır. Burada önemli bir bilgi vermemiz lazım. Göçmenler Meclisi’nin bütçe komisyonu projeye sadece tavsiye verebilir. Son karar Münih Belediyesi’nin sorumlu bölümündedir. Bütçe komisyonu 5.000 Euro¬ya kadar olan projeleri onaylayabilir (Empfehlung) 5.000 Euro¬nun üzerinde olan projeler genel kurulda görüşülür ve karara bağlanır.

Projeniz ile ilgili isterseniz Göçmenler Meclisi üyeleri veya direk bütçe komisyonu üyeleri ile görüşüp bilgi alabilirsiniz.

Nükhet Kıvran
-Münih Göçmenler Meclisi üyesi
-Ramersdorf Perlach SPD bölge meclisi üyesi

TD-Platform buluştu

TD-Platform (Türk-Alman Öğrenci ve Akademisyenler Platformu), düzenli aralıklarla organize ettiği ve belli konuları ele aldığı buluşmalarda bu kez Federal Meclis seçimlerini masaya yatırdı.

Poseidon restoranda düzenlenen buluşmaya TD-Platform üyeleri ve Münih bölge yöneticileri Neslihan Özhan, Şenol Tubadan ve Adnan Kastel’in yanı sıra avukat Ünal Özkök ve göz doktoru Hülya Yüksektepe ile CSU¡lu Ozan İyibaş ve Serdar Duran da katıldı. Birlikte yenilen akşam yemeğinde katılımcılar konuyla ilgili fikir alış-verişinde bulunma ve siyasetçilere soru yöneltme fırsatını buldu.

Akşamın sonuna doğru doğum günü olduğu öğrenilen bölge yöneticilerinden Adnan Kastel’in de doğum günü kutlandı.

Okudum: Küçük Prens

En son hangi kitabı okudun? sorumuzu Ayşe Sönmez cevaplıyor…

En son Kücük Prens’i okudum. Antoine de Saint-Exupéry’nin yazdığı kitabı Cemal Süreya ve Tomris Uyar çevirisiyle okumak çok keyifliydi. 26 yaşında ‘çocuk kitabı’ okumam bazılarına saçma gelebilir ama bu kitap çok özel ve yaşı ne olursa olsun, herkesin hayatında mutlaka en az bir kere okuması gereken bir kitap. Kitapta sadece küçük çocuklara değil, yetişkinlere de nasıl ‘iyi bir insan’ olunduğu anlatılıyor. Bencil ve kibirli insanlarla dolu dünyada ‘iyi insanlar’ın önemini ve umudu da öğretiyor. Bu kitabı herkese canı gönülden tavsiye ederim.

Lezizel ‘franchise’ ile büyüyor

Münih’in vazgeçilmez markası haline gelen Lezizel, bu yılın başlarında hayata geçirdikleri franchise sistemi ile büyüyor.

Dört yıl önce `Münih ve Almanya’da kaliteli taze mantı bulunmadığı ve piyasada gerçek bir mantının boşluğu olduğu’ düşüncesiyle kurulan Lezizel Mantı, aradan geçen zamanda Münihlilerin vazgeçilmez tadı haline geldi. `El değmeden ve ev yapımı kalitesinde’ üretilen Lezizel Mantı, Uğur ve Oğuz Örgün kardeşlerin her aşamada gösterdikleri özen ve kalite titizliği ile dikkat çekmeyi başardı.

Bu heyecanlı ve kalite tutkunu ortaklar, dört yıl sonra hazır olduklarını düşünerek başladıkları franchise sistemine gösterilen ilgiden memnun. Lezizel, Münih’te Corneliusstr. 6 adresinde hizmet veren ana şubenin dışında bu yıl Neufahrn, Regensburg ve son olarak da Riem Arcaden’de açılan şubelerle büyümeye devam ediyor. Örgün kardeşler, `şu sıralar farklı bölgelerle de görüşmede olduklarını ve yakın zamanda yeni bayilerin zincire ekleneceğini’ de duyurdular.

Franchise sisteminde küçük girişimcilere, büyük bir sisteme dahil olma imkanı ve organizasyon, eğitim gibi konularda destek alarak karlı bir iş ilişkisi sunuluyor. İlgilenenler şu mail adresinden Lezizel’e ulaşabilir: info@lezizel.de

lezizel_regensburg_web
Uğur Örgün ve Regensburg şube sahibi Mustafa Turan

Lezizel-Neufahrn_web
Murat Kılıç (soldan dördüncü) Neufahrn Lezizel ekibi ve Örgün kardeşlerle

Lezizel-Riem-Arcaden_web
Hanifi Avcıtürk ve Cüneyt Türel’in franchise sahibi olduğu en yeni Lezizel şubesi Riem Arcaden’de açıldı

Çiğdem Şanalmış yazdı: Güneşle yolculuk – Çevre dostu yeşil ulaşım uygulamaları

Son yazım her ne kadar yankı ve itiraz getirdiyse de, Intersolar fuarında sergilenen elektrikli arabaların içine oturup fotoğraf çektirenlerin arasında sık sık vatandaşlarıma rastladım. Bundan „Mübarek arabalarımız hayli cazip bir konu“ sonucunu çıkardım ve yazı dizisine diğer taşıt araçları ile devam ediyorum.

İki sene önce VW balonunun patlaması ile başlayan dizel skandalı gündemden düşmüyor; dünya otomobil pazarı bir kriz devri yaşıyor. Yetkililer çevreyi ve sağlığımızı etkileyen, özellikle çocuklarda beyin ve akciğerlerde ciddi sağlık problemlerine sebebiyet veren Nitrojenoksit ve partiküllere karşı harıl harıl çözümler arıyor.
Yazılarımı takip edenler bilir, her fırsatta güneş enerjisini kağıda döküyorum. Doğayla dost kaynaklar mevcut, yeşil ve alternatif enerjiler ile neler yapılabileceğinin birkaç örneğini sizlere sunmak istiyorum.

Sorumsuz tüketim, artan kentleşme hava kirliliğini beraberinde getiriyor; en fazla etkisi olan faktör ulaşım araçları. Büyükşehirler kolları sıvadı, kampanyalar ve teşviklerle emisyon yoğunluğunu azaltmak için elektrikli özel araçların yanında toplu taşımaya (e-taksi, e-otobüs) ve paylaşılan mobilite projelerine özendirmekte. Elektrikli çöp ve posta nakil araçları bazı bölgelerde hizmete başladı; lojistik sektörünün geleceği elektrikli veya hibrit. Güneş enerjisi bakımından altın yumurtlayan tavuk olan Türkiye’de İstanbul ve İzmir belediyesi toplu taşımada alternatif enerji ve güneş panelleri ile çalışan otobüs filoları ile çevre duyarlılığına dikkat çekmek istiyor.

Güneş pillerinin verimlerinin artması ile güneş arabalarında muhtelif tipler üretilmeye başlandı. Ülkemizdeki üniversitelerde öğrenciler geliştirdikleri araçlar ile Avustralya’da düzenlenen „World Star Challenge“ veya Türk „Formula G“ yarışlarında ışıldıyorlar.

Gelelim hava taşıtlarına: Güneş enerjili ve insansız hava araçları üzerinde denemeler 1974’lerde başlamış; o zamandan beri çeşitli tipler geliştirilmiş ve günümüzde üniversitelerde çalışmalar devam ediyor. Yakıtsız, sadece güneş enerjisi ile çalışan ‘ultralight’ uçak „Solar Impulse“ ile İsviçreli 2 pilot 500 günde küremizin çevre turunu 2016’da tamamladı ve yeni projeler hazırlıyor.

Yeşil denizcilik, yani güneş tekneleri benim favori konularımdan. Dalyan’ın sazlık labirent kanalında yapılan tekne turları son derece keyifli ama yoğun ilgi hava, su ve gürültü kirliliğine sebep oluyor. Özel bir şirkete ait olan ve güneş enerjisi ile çalışan prototip tekne herhalde müteakip projelere örnek olacak ve Dalyan sularında tüm tekneler temiz ve sessiz yeşil teknelere dönüştürülecek gibi görünüyor. Almanya’nın Bodensee gölünde „Helio Solarfähre“ ile güneşli yolculuk terapi gibi; sadece doğanın sesini dinleyerek su üzerinde süzülmek, gönülleri rahatlatıyor, dinlendiriyor.

Ulaşım için fosil yakıt kullanımını tamamen ortadan kaldırmak misyonuyla, hem dünya çapında hem de Türkiye’de farklı alanlarda geliştirilen projelerle temiz enerjinin imkansız olmadığını görüyoruz. Üstelik teknolojiler işlevsel olmasının dışında tüketiciyi cezbedecek tasarımlara sahipler.
Artık güneş enerjili protip araçların kitleselleşme vakti gelmiş olsa gerek. Gönül ister ki, illa yeşil enerjili araçlar kullanacağım diye kendini parçalayan bir kitle oluşabilsin; hani o inanılmaz iPhone tutkusu gibi!

Hoşça ve sevgiyle kalın
Çiğdem Şanalmış
-Güneş enerjisi danışmanı

Türkiye Halk Derneği’nden çifte kutlama

Münih Türkiye Halk Derneği (THD), Türkiye Cumhuriyetinin 94. ve THD’nin 40. yıldönümünü Anton Fingerle Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir etkinlikle kutladı. Kutlamaya Kültür eski Bakanı ve Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) önceki Genel Başkanı Ercan Karakaş da katıldı.

THD hakkında kısa film gösterimiyle başlayan program, THD Başkanı Dr. Fulya Kip Barnard ve HDF Genel Başkanı Necip Şahin’in konuşmalarıyla devam etti. Necip Şahin, yaptığı konuşmada iki bayramı bir arada kutladıklarını ifade ederek “Türkiye Cumhuriyeti’nin ve çağdaşlaşmanın, medeni olmanın, insan hak ve özgürlüklerinin ilk defa yaşamımıza girdiği Cumhuriyetimizin 94. yılını şahsım ve örgütüm adına yürekten kutluyorum. Biz ülkemizden uzaklarda yaşıyor olsak da Cumhuriyet ilke ve devrimlerine, HDF olarak 40 yıldan beri her zaman sahip çıktık, bundan sonra da bu ilkelerde çalışmaya kararlıyız. Elbette yaşadığımız ülkenin çağdaş yapısına da gerekli uyum ve duyarlılığını göstererek.” şeklinde konuştu.

Derneğin kuruluş tarihi hakkında da bilgiler veren Şahin, aralarında geçen yıl vefat eden Niyazi Özkan da olan dernek kurucularına teşekkür etmeyi de ihmal etmedi. Hem Almanya hem de Türkiye’de HDF’den yetişen pek çok insanının, göçmenler meclisine, belediye meclislerine, parlamentoya ve bakanlıklara kadar uzanan siyasi kariyerlere gelebildiğini de hatırlatan Şahin, kutlamaya katılan Ercan Karakaş’ın da bunlardan biri olduğunu belirtti.

“Evrensel bir dünya görüşü olan sosyal demokrasi dayanışmasından, biz isteriz ki her ülkede de ortaklarımız bu deneyim ve katkılarımızdan yararlanabilsinler.” diye konuşmasına devam eden Şahin, uyumun ilk koşulunun eşitlik olduğunu da hatırlatarak “Uyumun bundan sonraki aşaması, hiç tartışmasız burada yarım asırdan beri yaşayan ve diğer tüm göçmenlere, yerel seçimlerde oy hakkı verilmesidir. Bunu başta siyasi yoldaş örgütümüz, birçoğumuzun da üyesi olduğu SPD’den bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

Daha sonra konuşan SPD eyalet milletvekili Florian von Brunn, Arif Taşdelen ve diğer parti arkadaşlarından selam getirdiğini söyleyerek başladığı konuşmasında, “Sosyal demokrasi kolay zamanlardan geçmiyor. Biz de burada hoşgörü ve özgürlükleri tehlikeye atan `utanç verici’ bir parti ile savaşıyoruz. Bu gibi partiler Türkiyeli vatandaşlara karşı tavır aldığında, bizim yerimiz kesinlikle Türkiye kökenli vatandaşlarımızın yanı olacaktır. Bunu en geç NSU cinayetlerinden öğrendik.” dedi.

Daha sonra konuşan Ercan Karakaş ise, “Cumhuriyet, özgür yurttaşlığa dayalı çağdaş toplum hedefiyle yola çıkmıştır. Bugün Türkiye’de bir yol ayrımındayız; demokrasi mi, otokrasi mi? Türkiye, Cumhuriyet yolundan dönmeyecektir. Ülkede barış, dünyada barış isteyen bütün güçlerin bir araya gelmesiyle bu durum çözülecektir.” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından derneğin kurucu üyeleri olan Remzi Yazgan, Ömer Kara, Melki Rhawi, Cumali Naz, Fikret Demirhan, Hüseyin Göcek, Orhan Gül ve geçtiğimiz yıl vefat eden Niyazi Özkan adına kızı Özlem Özkan’a ve CHP adına Ercan Karakaş ile SPD adına Florian von Brunn’a da birer plaket verildi.

Kutlama, Münihli müzik grubu Kalimerhaba’nın Türkçe ve Yunanca müzik dinletisinin ardından ikramların sunulduğu kokteyle devam etti.

Hamide TÜRKER

HDF-kutlama2017_8094_web

Başkonsoloslukta Atatürk anıldı

T.C Münih Başkonsolosluğu’nda düzenlenen anma töreninde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 79. yıl dönümünde anıldı.
Saat dokuzu beş geçe 1 dakikalak saygı duruşu ve toplu İstiklal Marşı okunmasından sonra, Başkonsolos Mesut Koç ve yakın ekibi ile görevliler, işlem yapmak üzere
gelen vatandaşlar, basın mensupları ve STK temsilcilerinin katılımıyla, öğretmen Fatma Parlatır’ın program sunumuyla başladı.
Lara Onal, Kayra Paçaro, Tan Altın, Ege Altın, Bade Yüksel’den oluşan “Bavarian International School” Türkçe dersi öğrencilerinin “Atatürk Ölmedi” başlıklı çocuk şarkısını okumaları, “Münih Batı Trakya Türk Aile Birliği” Türkçe dersi öğrencilerinin “Gençliğin Ata’ya cevabı” şiirini birlikte okumaları sonrası, Başkonsolos Mesut Koç bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sadece milli mücadeleye önderkik ederek düşmandan kurtaran bir kumandan değil, bir fazilet yönetim şekli Cumhuriyeti kuran ve gerçekleştirdiği inkilaplarla devlet adamı kimliği ile de anısının miletimizin kalbinde ilelebed yaşıyacağını belirten Başkonsolos Koç, Mustafa kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti gençlere emanet ettiğine vurgu yaptı.
Güçlü bir Türk Devletinin gerçekleşmesi yönünde burada olan bizlere düşen görevin
bölgemizde Türkçe dil ve milli kültürümüzün aşılanması gereği şeklinde konuşmasına devam eden Başkonsolos, bu konuda özellikle ebeveyinlere görev düştüğünü belirtti.
Anma töreni Atatürkün hayatından slayt gösterisiyle sona erdi.
Orhan TİNENGİN

Ataturk_Kocekip

Manuş Baba ‘Dönersen Islık Çal’

Küçük, güzel çocuk anlamında olan Manuş adını, çocukluk dönemi ona böyle seslenen Dıyarbakırlı anneannesinden alır. ”Baba” da bebekken konuşmaya başladığında ağzından çıkan ilk kelimedir. Asıl adı Mustafa Özcan olan Manuş Baba, ‘İnsan olabilmenin o derin kaygısını taşımanın ve bunun için emek harcamanın önemini kendi babası ile keşfettiğini’ dile getiriyor ve ‘ilk gençlik dönemi arasında kendisinde bıraktığı önemli izler ile kendi babasının, Manuş Baba karakterinin oluşmasında ve ismini bu şekilde duyurmasında önemli etkileri olduğunu’ söylüyor.

​Tarsus’ta 1986 yılınının aralık ayında doğan Manuş Baba, çocukluğunun bir kısmını burada geçirir. Babasının mevsimlik işçiliğinden dolayı 1996 yılının bahar aylarında ailesiyle birlikte Antalya’ya yerleşir. Antalya’ya alışmakta zorlandığını söyleyen Manuş, ilk, orta ve lise eğitimini burada tamamlar. Lise yıllarında babasının kendisine aldığı gitarı eline alır, ve kendi deyimiyle ‘bir daha da bırakmaz’. “Ruhani kanatlarını takıp, Tanrı’ya bir el edip, tekrar yeryüzüne gelmek gibi bir şey, benim için müzik” diyen Manuş, müziğe böyle başlar. Gitar, şan ve müzik eğitimi aldığı derslerden sonra 2010 yılında Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik bölümünü kazanır. O dönemlerde kendi cover ve beste kayıtlarını sosyal ağlarda paylaşarak ismini duyurur. 2015 yılı itibariyle müziğine ilgiyle yaklaşan prodüktör Murat Kınay ile tanışır ve birlikte çalışmaya başlar.

​Çok yönlü müziğinde geleneksel seslerden ilham alan Manuş Baba için, Antalya’dan İstanbul’a uzanan müzik yolculuğu birçok yeniliği de beraberinde getirir. 2016’nın başlarında “Albümsüz Türkiye Turnesi” kapsamında birçok şehirde dinleyenleriyle buluşan sanatçı, “Birbirimize İyi Gelelim” diyerek sevginin gücüne dikkat çeker.

Konserler tüm hızıyla devam ederken Manuş Baba, “Dönersen Islık Çal” adlı ilk albümünü dinleyenlerine bir hediye sunma düşüncesiyle Mayıs 2017’de Kınay Production etiketiyle yayınlar. 92 yapımı ‘Dönersen Islık Çal’ filminden etkilenerek ismini verdiği albüm için ‘bir bekleyiş hikayesi’ diyor Manuş.

Birçok sanatçıya tanıklık eden Erekli –Tunç Stüdyolarında kaydedilen albüme birbirinden değerli müzisyenler katkıda bulunmuş. Albümde Manuş Baba’ya eşlik edenler arasında; klavye kayıtlarında Tansu Çuhacı, elektrik ve akustik gitar kayıtlarında Akın Eldes ve Onur Taşkan, bass gitar kayıtlarında Erdinç Ayar, davul kayıtlarında Ata Erdem Şimşek, klarnet kayıtlarında Bilge Kaan, Vural Ardıç ve Mertcan Kıranda, bağlama kayıtlarında Ayhan Aydın ve ud kayıtlarında Volkan Şenlendirici gibi eşsiz müzisyenler var. Albümün mix çalışmaları Mert Kasap ile mastering çalışmaları ise New York’ta Andy Vandette ile tamamlandı. ‘Biriktirdiğim hikayelerden oluşuyor’ dediği ‘Dönersen Islık Çal’ albümünde deneysel bir ruha sahip olan birbirinden farklı 11 şarkı yer alıyor. Yaşar Kemal’in İnce Memed’i için harika bir hatıra ve okuma hırsı bıraktı bende’ diyen Manuş Baba’nın edebiyata olan ilgisi de kendini albümde gösteriyor; besteler arasında kendi yazdığı sözlerin yanı sıra Cemal Süreya ve Ahmet Arif gibi büyük şairlerin şiirleri de var.

​Albüm yayınlandığı günden itibaren daha geniş kitlelere ulaşan Manuş Baba, Spotify listelerinde birçok şarkısıyla zirvelere çıktı. Aynı zamanda Apple Music’te  “En Popüler Albümler” listesinde #1 numaraya yükselen sanatçı, fiziksel albüm listelerinde de “En Çok Satanlar” arasında yer alarak büyük başarılara imza attı ve büyük bir ilgiyle karşılandı.

Albümün ilk klibini ‘Eteği Belinde’ şarkısına yaşadığı semt sakinleriyle çeken Manuş, artık biletleri çok önceden tükenen konser turlarına devam ediyor. Manuş Baba, ‘İnsan olabilmenin o derin kaygısını içinde taşıyan küçük, güzel çocuk ruhuyla’ harcadığı emeğin karşılığını şu günlerde her şeyden önce sevgi olarak alıyor.
Manus-album

72-Pi-Titel-web