Pazar, Ekim 12, 2025
Startseite Blog Sayfa 112

Federal hükümette ilk Türk bakan: Aydan Özoğuz

Almanya’da yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte Aydan Özoğuz Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı oldu. Özoğuz, Başbakanlık binasında düzenlenen devir teslim töreniyle görevi Maria Böhmer’den devraldı.

“Birçok şey hissediyorum ama tabii ki gurur duydum” diyerek duygularını dile getiren Özoğuz “Bu, aynı zamanda kabine masasına bir Türk’ün de oturabileceğini gösteriyor. Gerçekten Alman hükümetinin bir parçası olabiliyor. Çok ilk yaşadık ve en yukarıya tırmandık. Bence bu gençler için çok iyi bir sinyal” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’tan atama belgelerini alarak Federal Meclis’te yemin eden bakanlar, Başbakan Merkel öncülüğünde ilk bakanlar kurulu toplantısını başbakanlık binasında yaptılar. Aydan Özoğuz’un Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert’in yanında oturması dikkat çekti.

Kısa bir tatilden sonra yoğun bir çalışma yapacaklarını belirten Özoğuz “bundan sonra herşey mükemmel olacak diyemem, ama koalisyon protokolündeki sözleri yerine getirebilirim” dedi.

İlk kez bir Türk kökenli ismin federal hükümet kabinesinde yer alması Almanya’daki Türkler tarafından sevinçle karşılandı. SPD başkanı Gabriel “Özoğuz’un kabinedeki ilk Türk kökenli bakan olmasından ötürü övünüyorum” dedi.

Bakan olarak ilk açıklamasını Uluslararası Göçmenler Günü nedeniyle yapan Özoğuz, “toplumun her kesimindeki çok çeşitliliğin değerinin bilinmesini gerektiğini”  ifade etti. Göçü bir fırsat olarak gördüğünü belirten bakan, son yıllarda Almanya’da yaşayan göçmen sayısının 16.4 milyona yükseldiğini, yabancıların 5.4 milyonunun bu ülkede dünyaya geldiğini hatırlattı.  Özoğuz “Mevcut görevler arasında tüm insanların eşit katılımını sağlayabilmek için öncelikle diploma tanınması veya meslek eğitim yeri bulma konusunda başarısız olanlar için ikinci şans kültürünü yerleştirmektir. ” dedi.

Aydan Özoğuz kimdir?
Almanya’ya işçi olarak giden Trabzonlu baba ve Gaziantepli bir annenin çocuğu olarak 1967 yılında dünyaya geldi. İngiliz Edebiyatı ve İspanyolca eğitimi aldı. İnsan kaynakları yüksek lisansı yaptı. 2004 yılında SPD’ye katıldı. 2009 seçimlerinde federal meclis üyesi olan Özoğuz, 2011’den bu yana SPD başkan yardımcılığı yapıyor. Hamburglu senatör Michael Neuman ile evli ve iki çocuk sahibi.

Sosyal Demokratlar çifte vatandaşlık sözünü tutmadı

Almanya Sosyal Demokrat Partisi Başkanı Sigmar Gabriel, “Çifte vatandaşlık olmadan, Hıristiyan Birlik Partileriyle koalisyon anlaşması yapmayacaklarını” söylüyordu. Sonuç Almanyalı Türkler için hayal kırıklığı oldu.

SPD verdiği sözü tutmayarak, Almanya’daki Türkler ile birlikte diğer göçmenleri de yanılttı. Çifte vatandaşlık savunulurken, tabii ki bunun Alman vatandaşlığına geçebilme koşullarını yerine getiren herkesin “çifte vatandaş” olabileceğine inanıldı ve inandırıldı.

Çünkü bu önemli istemde 30 yıldır ısrar eden bizler öteden beri, Alman vatandaşı olabilme koşullarını yerine getiren herkesin bu haktan yararlanması gerektiğini savunduk. Oysa SPD’nin onay verdiği koalisyon anlaşmasında, yalnızca Almanya`da 1990 yılından sonra doğanlara çifte vatandaş olabilme hakkı tanınıyor. Böylece birinci ve ikinci kuşak ve hatta 1990 yılından önce Almanya’da doğanlar bile çifte vatandaşlık hakkından yararlanamayacaktır.

Sosyal Demokratlar ve Yeşiller hükümeti döneminde, 2000 yılında yürürlüğe giren Almanya yeni vatandaşlık yasasında, Alman vatandaşlığına geçmedeki en önemli yenilik, Almanya’da doğanlara Alman vatandaşı olabilme hakkının tanınmasıydı. Bu gençler 23 yaşına değin Alman vatandaşlıklarının yanı sıra sahibi oldukları vatandaşlığı da koruyabilecek, ancak 23 yaşından itibaren bu iki vatandaşlıktan biri hakkında tercih yapacaklardı. Bu yasanın, Almanya Anayasasına aykırı olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden de dönebileceği tartışılmaktaydı. İşte yalnızca bu tartışmalı konu, koalisyon ortaklarınca karara bağlanarak, 23 yaşına gelen gençlerin iki vatandaşlıktan biri hakkında tercih yapma zorunluluğu kaldırılmış olacak. Kuşkusuz bu gençlerimiz için önemli ve selamlanacak bir karardır.

Ancak SPD’nin “Çifte vatandaşlık olmazsa biz koalisyona evet demeyiz” açıklamaları, ne yazık ki yanıltıcı ve gerçek dışı oldu. Anlaşılan SPD, çifte vatandaşlığa öteden beri temelden karşı olan Hristiyan Demokrat ve Sosyal Birlik Partilerine (CDU/CSU) ödün vererek sorunu kendince çözdü.

Birinci ve İkinci Kuşağın dışlanması

2000 yılında Sosyal Demokratlar ve Yeşiller hükümeti tarafından yürürlüğe konan yasayla, birinci ve ikinci kuşak Almanyalı Türkler dışlanmış, Alman vatandaşlığına geçebilme koşulları eskiye kıyasla daha da ağırlaştırılmıştı. Daha önce “basit düzeyde Almanca bilmek” yeterken yeni yasayla “yeterli düzeyde Almanca bilmek” zorunluluğu getirildi. 2000’den önce istediklerinde Türkler çifte vatandaş olabiliyorlardı. Bunun için önce Almanya istediği için Türk vatandaşlığından izinle çıkılıyordu. Alman vatandaşlığına geçtikten sonra ise isteyenler yeniden Türk vatandaşlıklarını geri alarak çifte vatandaş olabiliyorlardı. Bu gizli bir yöntem değildi, konu Alman hükümetleri tarafından da biliniyordu. Bu yoldan 700-800 bin kadar vatandaşımız 2000 yılına değin Almanya’da çifte vatandaşlığı elde etti. “Almanya Türk Toplumu” ve kurucu örgütleri olarak bizler bu olanağı açıkça destekledik.  2000 yılı yasasıyla bu olanağın da önü kapatıldı. Hatta 2000 yılından önce Alman vatandaşlığına geçen ve daha sonra Türk vatandaşlığını geri alanlar, Alman vatandaşlığını kaybettiği gibi, oturma haklarında bile bir dizi zorlukla karşılaştılar.

Gerçek o ki, SPD içerisinde de öteden beri çifte vatandaşlığı onaylamayanların sayısı az değildir. Oysa İskandinav ülkelerinde, İngiltere, Fransa, ABD gibi bir çok ülkede, bu ülke vatandaşlığına geçilirken, sahibi olduğunuz vatandaşlıktan çıkma zorunluluğu istenmemekte, kolayca çifte vatandaş olunabilmektedir.

Avrupa Parlamenter Meclisi’nde (Avrupa Konseyi), Batı Avrupa ülkelerinde “demokrasinin gereği olarak birden fazla vatandaşlığın kabul edilmesi” büyük bir çoğunlukla karara bağlandı. Avrupa Parlamenter Meclisi üyesi olarak bu kararın alınmasında büyük uğraş vermemin amacı, Almanya’yı çifte vatandaşlık konusunda zorlayabilmekti. Federal Almanya Parlamentosunda hükümete verdiğim soru önergesine de, “bu karara Almanya’nın uyma zorunluluğu olmadığı” gibi bir yanıt verildi. Oysa Türkiye, Azerbaycan gibi ülkeler, Avrupa Konseyi kararlarına uymayınca komisyonlar kurularak gerekli kontroller ve yoğun eleştiriler yapılmaktadır.

Kanımca şimdi bu konuda baskı yapabilme sırası Türkiye’dedir. Avrupa Konseyi üyesi Türk Milletvekillerini, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklere eşit haklar ve siyasi katılım haklarının verilmesini, 25 Haziran 2008 Avrupa Konseyi kararlarına uyularak, bu ülkelerin birden fazla vatandaşlığa olanak sağlamalarını ısrarla istemeleri ve bu nedenle de gerekli kontrolü yapacak bir komisyonun kurulması girişiminde bulunmalarını diliyorum.

Prof. Dr. Hakki Keskin
2005-2009 Almanya Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi

 

Bruno Taut. Berlin – Ankara / Istanbul / Izmir / Trabzon

Die Werkbund-Ausstellung „Bruno Taut – Meister des farbigen Bauens in Berlin“ zeigt die Berliner Siedlungsbauten von Bruno Taut, die alle unter Denkmalschutz stehen, vier davon wurden zudem in die Welterbeliste der UNESCO aufgenommen. Das Goethe-Institut Ankara hat die Ausstellung ins Türkische übersetzt und um Bruno Tauts Bauten in der Türkei erweitert. Sie trägt nun den Titel: „Bruno Taut. Berlin – Ankara / Istanbul / Izmir / Trabzon“.
Der Berliner Werkbund erinnert an sein frühes Mitglied Bruno Taut, der 1933 über die Schweiz nach Japan und 1936 in die Türkei emigrierte. Bruno Taut ist am 24.12.1938 in Istanbul gestorben, nachdem er den Katafalk für Mustafa Kemal Atatürk entworfen hatte, der am 10.11.1938 verstarb. Bruno Taut wurde auf dem islamischen Märtyrer Friedhof Edirnekapı in Istanbul beigesetzt.

Die Veranstaltung steht in Zusammenhang mit dem Themenjahr „Zerstörte Vielfalt – Berlin in Zeit des Nationalsozialismus“, das der Berliner Senat in Erinnerung an 1933, 1938 und 1945 ausgerufen hat.

Ausstellung: 11.-25.10.2013, Mo-Fr 10-18 Uhr Technische Universität Istanbul Architekturfakultät, Raum 102, Taşkışla – Taksim

“Tags Deutscher Nachts Türke”

„Was ist die Krönung der gelungenen Integration? Der deutsche Pass – der Mercedes unter allen Pässen. Der deutsche Pass ist deine Lebensversicherung und der Freibrief ins Glück. Findest du keine Frau fürs Leben? Pah! Zeig deinen deutschen Pass, schon hast du eine russische Frau! Bist du ein Schlafwandler? Er ist dein Kompass. Das „Einreisevisum“ ist ein Fremdwort für die Deutschen. Ganz im Gegenteil, der deutsche Pass ist die Einladung ins Ausland, die Fahrkarte. Er verleiht Flüüüügeeeeeel!“ In seinem fast zweistündigen Kabarettprogramm „Tags Deutscher – Nachts Türke“ brachte Muhsin Omurca alias „Kanakmän“ seine Münchner Gäste am 13.09.2013 im „Schlachthof“ zum schmunzeln. Amüsant verpackt sagt Omurca Dinge, die sich kein Deutscher zu sagen trauen würde.

Marmaris Restaurant‘da seçim değerlendirilmesi yapıldı

Bavyera’da yapılan eyalet seçimleri sonrası Türk kökenli adaylar basın mensuplarıyla biraraya gelerek seçim değerlendirmesi yaptı. Münih Marmaris restoranda yapılan toplantıya Başkonsolos Hidayet Eriş ve STK yöneticileri katıldı.

Eyalet seçimlerini kazanarak Eyalet Parlamentosu’na girmeyi başaran ilk göçmen kökenli SPD’li Arif Taşdelen’in yanı sıra Mahmut Türker (FDP), Cemal Bozoğlu (Yeşiller), Tuncay Deniz (AFD) ve Gökhan Değer (FW) de toplantıda hazır bulundu. T.C. Münih Başkonsolosu Hidayet Eriş yaptığı yaptığı konuşmada parlamentoya seçilerek ‚ilk göçmen kökenli’ ünvanını alan Arif Taşdelen’i tebrik ederek „Adaylarımız başarılı, fakat seçmenlerimizin sandığa gitmeyerek sınıfta kaldı“ dedi. Toplantıda Münih merkezinde bulunun 30 bin civarında Türkiye kökenli seçmenin sandığa gitme oranının yüzde onda kaldığı açıklandı.
Partisinin genel başarısızlığından etkilenen Mahmut Türker (FDP) “2008 seçimlerinde kendi seçim bölgemde 6 bine yakın tercihli oy alırken bu kez sadece 2650 oy alabildik” dedi.

Parlamentoya seçilen ilk göçmen kökenli milletvekili Arif Taşdelen ise tebrikleri kabul ederken mütevaziliğiyle dikkat çekti. Taşdelen, SPD fraksiyonunda ‚uyum sorumlusu’ olma teklifini de kabul edeceğini bildirdi.

‘İş Hukuku Uzman Avukat‘ı Beyhan Çalık

Nürnberg’de Emre Hızlı & Kollegen Avukatlık Bürosu‘nda sene başında çalışmaya başlayan Avukat Beyhan Çalık, Nürnberg Avukatlar Barosu tarafından „İş Hukuku Uzman Avukatı’ sıfatına layık görüldü.

Bu sıfatı alabilmek için gereken yüksek seviyede kurumsal bilgi ve pratik deneyime sahip olduğunu kanıtlayan Çalık, 2005 yılından bu yana avukat olarak çalışıyor. Çalık, yıllarca hizmet sunduğu kira, sigorta, genel medeni hukuk dallarının yanı sıra, ağırlıklı olarak iş hukuku ile ilgilenmeye devam edecek.

2003 yılında Erlangen Üniversitesi’nde hukuk bilimleri öğrenimini tamamlayan Beyhan Çalık, stajyerlik dönemini Nürnberg Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde yaptı. 2005 ile 2007 yılları arasında serbest avukatlık yaptıktan sonra, 2012 yılına kadar bir avukatlık bürosunda ortak olarak serbest avukatlık yapmaya devam etti. 2013 yılının başında çalışmaya başladığı Emre Hızlı & Kollegen Avukatlık Bürosu, hem Almanya, hem de Türkiye’de hukuki konularla ilgileniyor. Beyhan Çalık ile birlikte çalışmaktan duyduğu memnuniyeti belirten Avukat
Emre Hızlı „Özellikle İş Hukuku, diğer hukuk dallarıyla olan bağlantısı nedeniyle içinde zorluk barındırdığından hızlı hareket, dikkat, teorik bilgi ve pratik uygulamada belli bir hassasiyet ve tecrübe gerektiren bir hukuk branşıdır. Bu alanda hem işçi hem de işverenleri temsil ediyoruz“ dedi.

Avukat Beyhan Çalık ise „2005 yılından beri hizmet verdiğim, tecrübe biriktirdiğim meslek hayatımda kendimi geliştirmeyi hiç ihmal etmedim. İş Hukuku’nda ‚uzman avukat‘ sıfatını aldığım için mutluyum.“ diyerek duygularını ifade etti.

TIAD – Türk Alman İş Adamları Derneği, Nürnberg Avukatlar Derneği, Global Veliler Derneği ve Türk Alman Kadınlar Kulübü’ne üye olan Çalık, Türkçe ́nin yanı sıra Almanca, İngilizce ve İspanyolca biliyor.

Objektif Sahne sezonu açtı

Nürnberg’de 2003 yılında kurulan ve kentin sosyal hayatına renk katan Objektif Sahne-Kültür Merkezi yeni sezon açılışını Mengen lokantasında verdiği yemekle açtı. Kalabalık davetli grubunun hazır bulunduğu yemekte bir konuşma yapan Objektif Sahne Kültür Merkezi Başkanı Abdurrahman Gümrükçü, tüm zorluklara rağmen 10 yıldır ayakta kalmanın bir başarı olduğunu belirterek kendilerine destek olanlara teşekkür etti. Gümrükçü, sezonun ilk oyununun “Buzlar Çözülmeden” olduğunu belirtti.

Objektif sahne sanat yönetmeni Ertuğrul Karakaya’da 10 yılda neler yaptıklarını anlatarak, sahnelenen oyunların hepsinin ilgi gördüğünü, bu ilgiye layık olmak için var güçleri ile çalıştıklarını dile getirdi.

Karakaya, kuruluşlarının 10. yılı nedeniyle 23 kasım 2013 Cumartesi aksamı bir balo düzenlediklerini, Şener Şen ve Kenan İmirzalıoğlu gibi tanınmış sanatçıların davetli olduğunu kaydetti.

Objektif sahnenin sezon açılış yemeğinde davetlilerde bol bol sohbet etme imkanı buldular.

Grosser Erfolg für den SV Türk Gücü Ataspor München

Der SV Türk Gücü Ataspor München konnte sich bei der Münchner Hallenfu˚ball Meisterschaft gegen 16 Mannschaften durchsetzen. In der Endrunde qualifizierte sich die von Trainer Senol Duman und Co-Trainer Alper Kayabunar betreute Mannschaft für das Finale gegen den SV Laim.

In der Vorrunde setzte sich die Mannschaft gegen den FC Neuhadern  mit 3:0, gegen den TSV Milbertshofen mit 2:0 und gegen den TSV München Ost mit 4:3 durch und wurde ungeschlagen mit 9 Punkten erster der Gruppe D.

Bei den Finalspielen verlor die Mannschaft das erste Spiel in der Achtelfinal-Gruppe nach einer 2:1 Führung durch eine unglückliche Zusammenreihung verschiedener Gründe, mit einer 2:3 Niederlage gegen den SV Laim.

Aber schon im zweiten Spiel gegen SV Gartenstadt Trudering machte die Truppe um den Mannschaftskapitän Gökhan Üstün mit einem souveränen 4:1 Sieg wieder alles möglich.

Im letzten Gruppenspiel schlie˚lich setzte sich der SV Türk Gücü Ataspor München gegen den SC Baierbrunn mit 2:0 durch und qualifizierte sich so souverän für das Halbfinale.

Auch im Halbfinale setzten sich die Münchner Türken gegen den ersten der Parallel-Gruppe, den FC Neuhadern, mit 4:2 durch und zogen somit ins Finale gegen den SV Laim ein.

Nach der Niederlage in den Gruppenspielen gegen die Laimer Mannschaft präsentierte sich der SV Türk Gücü Ataspor München im Finale wesentlich selbstbewusster und gewann mit einem klaren 2:0 die Münchner Hallenfussball-Meisterschaften.

Bei der Siegerehrung überreichte der Kreisvorsitzende des Bayerischen Fu˚ball-Verbandes Peter Schmid den Pokal an die glücklichen Gewinner, au˚erdem gab es noch einen Scheck der LOTTO Bayern Gesellschaft obendrauf.

Nun bleibt abzuwarten wie sich der SV TÜRK GÜCÜ ATASPOR MÜNCHEN nun bei den Oberbayrischen Meisterschaften am 16.01.14 in Manching schlägt, für die sie sich nun qualifiziert haben.

Wir drücken die Daumen!

Grosser Erfolg für den SV Türkgücü Ataspor München

Der SV Türk Gücü Ataspor München konnte sich bei der Münchner Hallenfußball Meisterschaft gegen 16 Mannschaften durchsetzen. In der Endrunde qualifizierte sich die von Trainer Senol Duman und Co-Trainer Alper Kayabunar betreute Mannschaft für das Finale gegen den SV Laim.

In der Vorrunde setzte sich die Mannschaft gegen den FC Neuhadern  mit 3:0, gegen den TSV Milbertshofen mit 2:0 und gegen den TSV München Ost mit 4:3 durch und wurde ungeschlagen mit 9 Punkten erster der Gruppe D.

Bei den Finalspielen verlor die Mannschaft das erste Spiel in der Achtelfinal-Gruppe nach einer 2:1 Führung durch eine unglückliche Zusammenreihung verschiedener Gründe, mit einer 2:3 Niederlage gegen den SV Laim.

Aber schon im zweiten Spiel gegen SV Gartenstadt Trudering machte die Truppe um den Mannschaftskapitän Gökhan Üstün mit einem souveränen 4:1 Sieg wieder alles möglich.

Im letzten Gruppenspiel schlie˚lich setzte sich der SV Türk Gücü Ataspor München gegen den SC Baierbrunn mit 2:0 durch und qualifizierte sich so souverän für das Halbfinale.

Auch im Halbfinale setzten sich die Münchner Türken gegen den ersten der Parallel-Gruppe, den FC Neuhadern, mit 4:2 durch und zogen somit ins Finale gegen den SV Laim ein.

Nach der Niederlage in den Gruppenspielen gegen die Laimer Mannschaft präsentierte sich der SV Türk Gücü Ataspor München im Finale wesentlich selbstbewusster und gewann mit einem klaren 2:0 die Münchner Hallenfussball-Meisterschaften.

Bei der Siegerehrung überreichte der Kreisvorsitzende des Bayerischen Fu˚ball-Verbandes Peter Schmid den Pokal an die glücklichen Gewinner, au˚erdem gab es noch einen Scheck der LOTTO Bayern Gesellschaft obendrauf.

Nun bleibt abzuwarten wie sich der SV TÜRK GÜCÜ ATASPOR MÜNCHEN nun bei den Oberbayrischen Meisterschaften am 16.01.14 in Manching schlägt, für die sie sich nun qualifiziert haben.

Wir drücken die Daumen!

Malouda, Bosingwa ve Yattara birlikte oynadı

Trabzonspor’un dünya çapındaki yıldız futbolcuları Jose Bosingwa ve Flourent Malouda  ile İbrahima Yattara Trabzonspor’da birlikte forma giyemedi ama komedi filmi Bizum Hoca`da birlikte oynadı.

Filmin senaristi ve aynı zamanda Serkan Acar’la birlikte yönetmeni olan Yılmaz Okumuş konuyla ilgili olarak, “Bosingwa ve Malouda’yla çekimlerden önce görüştük ve filmi anlattık. Filmin çevreci mesajına saygı duyduklarını ve katkıda bulunacaklarını, söylediler.” dedi.

Filmde senaryo gereği Hamamizade Kültür Merkezi’ndeki bir sergiyi gezmekte olan Malouda ve Bosingwa, Laz Star Yetenek Yarışması’na katılmak için bekleyen kalabalıkla karşılaştı. Malouda ve Bosingwa kendilerine “How are you?”, “What are you doing?” diye seslenen kalabalığa, “İyiluk” Siz nabaysınız uşaklar?” cevabını verdi.

Okumuş, “iki futbolcunun performansından çok memnun olduklarını”, belirtti ve “Bizum Hoca filmine büyük renk kattılar. Bu iki starın filmimizde oynamaları için gerekli anlayışı ve kolaylığı gösteren Başkanımız İbrahim Hacıosmanoğlu’na, yönetim üyelerimize ve Mustafa Reşit Akçay’a en içten teşekkürlerimizi sunarız.” açıklamasında bulundu.

Filmin önemli hikayelerinden olan Laz Star Yetenek Yarışması’nda jüri üyesi olarak rol alan İbrahima Yattara ise, “Trabzon’u ve Trabzonspor’u çok özlediğini, sevdiği bu kente yeniden geldiği için mutlu olduğunu” söyledi.

Çekimler esnasında konuştuğumuz Yattara, “Oyunculuk futbolculuktan daha zor, 1 dakikalık bir sahne için saatlerce prova ve çekim yapılıyor. Ama sanırım bu işin de üstesinden geldim.” dedi.