Pazar, Ekim 12, 2025
Startseite Blog Sayfa 113

Rock´n Coke 2013

Coca Cola Türkiye tarafından eylül ayında düzenle-nen Rock’n Coke festivali 60 bin festivalsevere unutulmaz anlar yaşattı.
Bu yıl 10. yaşını kutlayan festival, Hezarfen Havaalanı’nda kurulan Rock’n Coke kasabasında beş ayrı sahnede 100’den fazla sanat-çı ve grup ağırladı.

Türkiye’nin en büyük açık hava festivali Rock’n Coke’ta ana sahnenin açılışını ™Büyük Ev Ablukada∫ yaparken kapanışı yapan gruplar dünyaca ünlü İngiliz Jamiroquai ve The Prodigy oldu.

Rock’n Coke, Coca-Cola Zero, Party Arena, ve Şehir Sahnesi’ne bu yıl hayata geçen Keşif Sahnesi eklendi. Bu sahnede yeni isimler keşfetmek isteyenler için Sırbistan’dan Almanya’ya, Avusturya’dan Yemen’e değişik ülkelerden gruplar yer aldı.

Rock’n Coke’ta sahne alan dünyaca ünlü sanatçıların arasında Türkiye’de ilk kez ağırlanan Arctic Monkezs, Hurts ve La Roux da vardı. Festivalde sahne alan sanatçı ve gruplardan bazıları şöyle:

Büyük Ev Ablukada, Manga, Editors, Duman, Hurts, Arctic Monkeys, Rebel Moves, Aylin Aslım, Primal Scream, Within Temptation, Teoman, Jamiroquai, The Prodigy, Skindred, Replikas, Oi Va Voi, Yasemin Mori, Melis Danişmend, Selah Suei, Ellie Goulding, The Ringo Jets, Ayyuka, Triggerfinger, Palma Violets, Maximo Park, Can Bonomo, La Roux…

Kamp alanında gençler, sevilen sanatçıların konserleri dışında masa oyunları, film gösterimleri,  akrobasi, sergi ve atölyeler gibi birçok etkinlikte keyifli anlar yaşadı.

Deniz Yıldırım

20 Soru: Jehan Barbur

Arap Yarımadası’nda güzel bir çiçek. Adının anlamı bu. Fakat ismini alış sebebi Lübnan’da doğmuş olması değil, babasının adı olan Jan’dan almış.

Hikayesi olan bir kadın Jehan Barbur. Hikayeleri, masalları seven bir kadın. Bir çağdaş kadın ozan…

Baştan başlayalım; Sesi ve sözleriyle büyüleyen sanatçı Jehan Barbur bu sayımızda 20 Proust sorumuzu içtenlikle cevapladı. Cevaplara geçmeden önce kısaca özgeçmişini hatırlatalım:
1980 yılında annesinin de doğum yeri olan Lübnan’da doğdu.

İskenderun’da büyüdü. Bilkent Üniversitesin’de Amerikan Kültürü ve Edebiyat bölümünden dereceyle mezun olduktan sonra müziği ve hayalleri için İstanbul’a yerleşti. Dört yıl boyunca çeşitli gruplarda solistlik yaptı. İlk şarkı sözlerini o dönemde evinde kurduğu amatör stüdyosunda yazmaya başlayan sanatçı, tesadüfen tanıştığı Bülent Ortaçgil aracılığıyla ADA müzikle anlaştı.

2009 yılında altı aylık bir stüdyo çalışmasının ardından kendi söz ve bestelerinden oluşan `Uyan’ adlı albümü çıkardı. Albümdeki `Gidersen’, `Leyla’ ve `Neden’ adlı parçalarıyla müzik kanallarının top 10 listelerinde yer aldı.

2010 yılında çıkardığı ikinci albümde de, Sarp Maden ile yaptığı ortak bir beste dışında, yine tüm şarkıların söz ve müziği kendine aitti.

2011 yılında Ümit Ünal’ın yazıp yönettiği `Nar’ adlı filmde seslendirdiği `Nar Taneleri’ adlı şarkı ile `En İyi Film Şarkısı’ dalında Selim Demirdelen ile birlikte Yeşilçam Film Akademisi tarafından ödül aldı.

`Aşk Bitti’ adlı parçayı Ali Vatansever’in yönettiği `El Yazısı’ adlı filmde seslendirdi.

Behzat Ç. dizisinin 2012 sezon finalinde `Seni Seviyorum’ adlı parçasına final sahnesinde yer verildi.

Günahım Neydi Allah’ım, Kadın Her Zaman Haklıdır, Sır Gibi, Gökten Üç Elma Düştü, Cesaretin Var mı Aşka, Asi, Ali’nin Sekiz Günü, Gece Sesleri, Çılgın Dershane, Tövbeler Tövbesi, Adını Feriha Koydum, Kül ve Ateş, İffet, Güz Sancısı sözleri ve sesiyle yer aldığı dizi ve sinema filmlerinden bazıları…

2012’de yine ADA müzik etiketiyle piyasaya çıkan son albümü `Sarı’ ile halen şehir içinde ve dışında konserler vermeye devam ediyor.

Sanatçının kısa öykü, şiir ve fotoğraflara yazılmış yazılardan oluşan ilk kitabı “Çatıdaki Çimenler” ekim ayında Alfa Yayınları’ndan çıkıyor.

En sevdiğiniz kelime nedir?

Günaydın!

Sizi ne heyecanlandırır?

Yenilik

Şimdiki işinizi yapmasaydınız mesleğiniz ne olurdu?

Anne olurdum.

En belirgin karakter özelliğiniz nedir?

Öfkem ve inadım.

Şu anki ruh haliniz nasıl?

Her zamanki gibi debdebeli.

Mutluluk rüyanız nedir?

Çok uzun seneler yaşıyorum, şarkı söyleyebiliyorum ve annem hep hayatta.

Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz?

Çizebilmeyi isterdim.

En sevdiğiniz ses nedir?

Annemle kocamın ve hafızamda kalan babam ve büyükbabamın tok sesleri.

Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?

Bilmiyorum ama erkek olurdum sanırım.

Hayatınızın mottosu nedir?

Erteleme, üşenme, vazgeçme!

Nerede yaşamak isterdiniz?

Her yerde yaşayabilecek güce sahip olmak isterdim.

En önemli kusurunuz nedir?

Takıntılarım, hükmetme ve kontrol etme isteğim.

En sevdiğiniz yazar kim?

Bir tane değil ki! Ahmet Hamdi Tanpınar, Sabahattin Ali, Hakan Günday, Murathan Mungan, Leyla Erbil, can şairim ise Edip Cansever.

Arkadaşlarınızda olmasını istediğiniz en önemli özellik nedir?

Önyargısız olmaları ve kendileri gibi olup faydacılıktan uzak durmaları.

En sevdiğiniz film kahramanı hangisidir?
İsimden ziyade çokluklarından ötürü şöyle diyeyim. Türk filmlerinde şehirden kasabaya gelen o güzel adamlar.

En büyük korkunuz nedir?

Ölmeden ölmek, bitmek.

Tarihte en sevmediğiniz karakter kimdir?

Tüm faşistler.

En büyük lüksünüz nedir?

Uyumak

 

Öldüğünüzde Tanrının size kapıda ne söylemesini isterdiniz?

Merak etme, yeni başlıyoruz.

 

πYapmadan ölmek istemem™ dediğiniz şey nedir?

Çocuk

Gülşen Münih`i Fethetti

Geçtiğimiz ay dergimizin kapak konuğu olan Gülşen, Münih Theaterfabrik’te binlerce hayranının önünde sahne aldı.

‘Yatcaz Kalkcaz’ adlı sevilen parçasıyla konserine başlayan sanatçı ‘Çok uzun bir zaman sonra tekrar Münih’te olduğum için mutluyum’ diyerek seyircileri selamladı. ‘Ya Tutarsa’ Yurtta Aşk’ Of Of’ ‘Kardan Adam’ gibi eski ve yeni albümlerinden parçalar seslendirdi. Kendi albümündeki sevilen parçalarının dışında repertuarında söz-müziği kendine ait olan ‘Tesir Altında’ gibi parçalara da yer verdi.

Başarılı dansçı grubu ve özel kostümüyle de beğeni toplayan sanatçı yaklaşık bir buçuk saat sahnede kaldı. Konser sonrası misafirler DJ KELJAY’in yaptığı müzik eşliğinde eğlenmeye devam ettiler.

Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Ali Ünal`a veda

Münih’te ekim ayında görevini tamamlayacak olan Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Ali Ünal için Başkonsolos Hidayet Eriş bir veda resepsiyonu verdi.

Başkonsoloslukta düzenlenen resepsiyona  DITIB camilerinin din görevlileri, STK yöneticileri ve konsolosluk çalışanları da katıldı.

Başkonsolos Hidayet Eriş yaptığı konuşmada Dr. Ünal’a övgüler yağdırdı. Eriş, konsolosluk çalışanlarıyla birlikte, ataşenin dakikliğini göz önünde bulundurarak seçtikleri kol saatini Ünal’a hediye ederken duygulu anlar yaşandı.

“Başkonsolosumuzla tuttuğumuz takımlar dışında hemen her konuda fikir birliğimiz vardı” dedi. Konuşmasında eğitim konusundaki duyarsızlığı da eleştiren Ünal, “Eğitimli gençlere ihtiyacımız var. Bu konudaki duyarsızlığın nedenini burada bulunduğum süre zarfında çözemedim” şeklinde konuştu.

Görev süresini tamamlayan Münih Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Ali Ünal Ankara`ya dönüyor.

Silvester: ein Abend, viele Bräuche

Die meisten Menschen haben nach der besinnlichen Weihnachtszeit spätestens an Silvester das Bedürfnis wieder einmal unter Leute zu kommen und zu feiern. Hierbei beginnt der wohl stressigste Teil des Winters, abgesehen vom Weihnachtsstress.

Die breite Masse der Deutschen feiert Silvester mit Feuerwerk und Bleigießen, genauso wie das Nachbarland Österreich. Um Mitternacht wird angesto˚en mit Sekt und die Nacht durchgefeiert. Aber nicht nur in Deutschland und Österreich gibt es Traditionen was den Neujahrsabend angeht, überall auf der Welt feiern die Menschen unterschiedlich in das neue Jahr hinein. Deshalb hier nun ein kleiner Einblick in die verschiedenen Bräuche zu Silvester.

In der Türkei ist es von Region zu Region unterschiedlich. Viele der jungen Leute unternehmen am Silvesterabend etwas mit Freunden. Aber auch westliche Bräuche wie Geschenke verteilen und weihnachtliches dekorieren sind in den letzten Jahren immer mehr zu finden. Im Allgemeinen wird Silvester jedoch wesentlich beschaulicher gefeiert als zum Beispiel in Deutschland.

In Italien ist es zum Beispiel die Tradition rote Unterwäsche zu tragen, besonders die Frauen erhoffen sich dabei viel Glück in Sachen Liebe für das neue Jahr. Und damit nicht nur in Sachen Liebe alles gut wird im kommenden Jahr, essen Italiener traditionell Linsen an Silvester, denn diese sollen Glück in Sachen Geld bringen.

Die Mexikaner haben an Silvester, wenn man dem Brauch glaubt, zwölf Wünsche frei. Gegen Mitternacht wird in weiten Teilen des Landes das Radio angemacht um die zwölf Glockenschläge des Doms in Mexiko-Stadt zu hören. Während jedem Glockenschlag wird eine Weintraube gegessen, die für die zwölf Wünsche der Mexikaner für das neue Jahr stehen.

Im Gegensatz zu den Mexikanern lassen es die Brasilianer an Silvester richtig krachen. Die Menschen werfen mit wei˚en Papierschnipseln und feiern die Nacht durch. In Rio de Janeiro ist es besonders beliebt sich am bekannten Strand der Copacabana zu treffen. Hier dauert der Silvesterabend dann bis in die frühen Morgenstunden.

Fleißig hingegen gehen vor allem die Japaner das neue Jahr an. Während in den meisten Kulturen eher Feiern beziehungsweise Muse bei der Planung im Vordergrund steht, putzt man in Japan sein Haus um das neue Jahr zu empfangen. Anschlie˚end erklingen 108 Glockenschläge um die 108 Übel des letzten Jahres zu vertreiben.

In Russland hingegen läutet der erste Januar die russisch-orthodoxe Weihnachtszeit ein. In den darauf folgenden zehn Tagen werden in Russland und teilen der Ukraine Weihnachten und das russische Neujahr gefeiert. Der Neujahrsabend wird vor allem mit der Familie gefeiert. Reichlich Essen und Geschenke gehören hierbei fest zum Ritual.

Ebenfalls besinnlich gefeiert wird auch in Frankreich. Wer hier von Feuerwerk und einer enormen Party ausgeht, irrt sich- in Paris ist Feuerwerk sogar verboten. Man trifft sich hier mit Freunden und Bekannten zu einem ausgedehnten Essen und genießt den Abend in guter Gesellschaft.

Eine andere Art des Silvester Feierns ist besonders in Griechenland sehr beliebt. Hier trifft man sich zwar ebenfalls mit Freunden und Bekannten, jedoch um die ganze Nacht Spiele zu spielen. Getreu dem Motto “Glück in der Liebe, Pech im Spiel” wird das neue Jahr begrüßt.

Wie auch immer man den Silvesterabend feiert, ob mit Party oder bei einem Essen mit Freunden, eines haben sie alle gemeinsam: den Wunsch nach einem guten neuen Jahr mit viel Freude am Leben.

Text: Ann-Kathrin Urlinger

Okulu başarıyla bitiren Türk çocuklarının sayısında artış var

Münih`te Türk basınıyla bir araya gelen Bavyera Eğitim ve Kültür Bakanı Ludwig Spaenle (CSU), yeni öğrenim dönemi hakkında bilgi verdi. Diplomalı Türk öğrenci sayısında artış olduğunu, ancak Almanca konusunda halen eksiklikler bulunduğunu söyleyen bakan, düzgün Almanca öğrenimi için okul öncesi eğitime ağırlık verdiklerini kayderek öğretmen kadrolarını genişlettiklerini belirtti.

Bavyera`daki öğrencilerin yüzde 50`sinin göçmen kökenli olduğunu vurgulayan bakan, göçmen çocukların daha iyi Almanca öğrenmesi için 200 yeni öğretmenin göreve başlayacağını açıkladı. Göçmen kökenli öğrencilerle daha dikkatli ilgilenebilmek için sınıf başına düşen çocuk sayısının en fazla 25 olarak belirlendiğini söyleyen Spaenle,  sınıfların yarı yarıya Alman ve göçmen kökenli çocuklardan oluştuğunu belirtti.

Spaenle, Türkçe`nin liselerde seçmeli ders olarak okutulduğuna dikkat çekerek 2011-2012 ders  yılında toplam 119 öğrencinin seçmeli Türkçe dersine devam ettiğini açıkladı. Bakan, sınıf oluşabilmesi için en az 12 öğrencinin başvurusu yapması gerektiğini, ancak büyük metropoller dışında pek fazla ilgi bulunmadığını da sözlerine ekledi.

Diğer yandan Türkçe dersi verecek öğretmen bulmakta zorluklar olduğunu belirten eğitim bakanı, akademik eğitimi uygun Türk kökenli eğitmenlerin bu dersi verebildiğine işaret etti. Türkçe`nin İngilizce veya Fransızca gibi yabancı dil statüsüyle müfredata alınmasının eğitim planlarında olmadığını kaydeden Bakan,  anadilin ek ders olarak kurs mahiyetinde verilmesinin Türk konsolosluğunun himayesinde olduğunu vurguladı.

Diğer yandan model olarak başlatılan Almanca İslam din derslerinin devam ettiğini belirten bakan, geçen ders yılında toplam 11 bin öğrencinin bu derslere katıldığını da söyledi.

Alman öğrencilerden Gezi sergisi

Nürnberg Ohm Lisesi öğrencilerinin İstanbul gezileri sırasında şahit oldukları Taksim Gezi eylemlerinde çektikleri fotoğraflar Heilig-Geist Haus`ta sergilendi.

“Teargas Makes Lemonade – Istanbul 2013” adı altında açılan sergi TH Nürnberg fotoğraf öğrencilerinin İstanbul`da Gezi olayları sırasında çektikleri 200 renkli ve siyah beyaz fotoğraftan oluşuyor.

Nürnberg Belediyesi Kültür Dairesi ve Antalya-Nürnberg Kardeş Şehir Derneği`nin desteklediği sergide İn-San Derneği Başkanı Rıza Özlek  Gezi eylemlerini anlatan bir konuşma yaptı.

Öğretmen Prof. Yvonne Seidl ise konuşmasında hiç beklemedikleri bir anda olayların içinde kaldıklarını belirterek “Öğrenci grubundan sorumlu birisi olarak zor bir durumla karşı karşıya kaldığımı itiraf etmeliyim” diyerek başladı. İstanbul gezilerinin fotoğraf sanatının insanlar üzerindeki etkisi konusunda çok eğitici olduğunu vurgulayarak “Fotoğraf sanatında ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu siz de farketmişsinizdir. İstanbul`da subjektif kesitlerin gerçeği nasıl değiştirebildiğini gördük; bu fotoğrafçılıkta çok önemli bir  konudur. Orada medyanın insanlar üzerindeki etkisi hakkında teoride öğrenebileceğimizden çok daha fazlasını öğrendik. Bu gezi bizim için üniversitedeki birçok teorik dersten daha eğiticiydi.” şeklinde konuştu.

Nürnberg`in tanınmış simalarının katıldığı sergide biber gazının etkisine karşı kullanılan limona gönderme yapılarak limonata dağıtıldı.

Kurtlar Vadisi’nden podyumlara

Nürnberg’de “Rebel Icıous Mode”nin düzenlediği “Fashiondays” kış defilesinde Türk rüzgarı esti.

Yeni koleksiyonuyla defileye katılan modacı Elif Doğan ve manken olarak podyuma çıkan Kurtlar Vadisi’nde Araz rolünü oynayan Bülent Babayiğit en çok alkış toplayan isim oldu.

Podyumu tekrar dünyaca ünlü mankenlerle paylaşmaktan mutlu olduğu belirten Babayiğit, iki yıl önce “Dinler kardeşiği” adına İspanya’ya üç ayda yürüyerek dikkatleri üzerine çekmişti.

Fürth’te yaşayan modacı ve kuaför Elif Doğan ise “Elif Couture” adıyla katıldığı defilede mankenlerinin saçlarını da kendisi yaparak büyük sükse topladı.

Bavyera`nın ilk göçmen kökenli Milletvekili Arif Taşdelen`e yoğun ilgi

Bavyera Parlamentosu’na seçilen `ilk göçmen kökenli milletvekili’ Arif Taşdelen’e Alman basını da yoğun ilgi gösteriyor.

Mardinli bir ailenin 7 çocuğundan biri olan Arif Taşdelen hakkında Alman yazılı ve görsel basını “Yıllar önce başlattığı mücadelesinin semeresini 27 bin 400 oyla aldı” ifadesini kullandı. Nürrnberg Mögeldorf bölgesi SPD Parti Başkanı ve aynı zamanda Nürnberg Büyükşehir Belediye Meclis üyeliği yapan 39 yaşındaki Taşdelen ise” mecliste yabancılık çekmeyeceğinin altını çizerek elinden gelen her şeyi yapacağını ifade etti.

Taşdelen yaptığı açıklamada “Göçmenlerin de bu toplumun bir parçası olduğunu göstermekten mutluluk duyuyorum. Parlamentoda yabancı düşmanlığına karşı sivri çıkışlara direneceğim. Nürnberg’in insan hakları şehri olarak göçmen kökenli ilk milletvekilini meclise göndermesi harika bir şey. Sokaktaki olaylar bundan sonra meclise taşınacak. Artık parlamentonun değişmesi lazım. Gençlerimizin önünü hem siyasette, hem de iş hayatında açmaya çalışacağım.” şeklinde konuştu.

Taşdelen muhalefet partisi olarak vatandaşların beklentilerini karşılamanın kolay olmadığını da sözlerine ekledi. Beş yıl sonra tüm göçmen kökenlilerin seçime gitmesi halinde daha olacaklarına inandığını kaydeden Taşdelen, evli ve bir çocuk babası.

Kıyafet Festivali’nde “Frankonyalı Türkler”

Nürnberg yakınlarındaki Greding kasabasında bu yıl 20. kez düzenlen Tarihi Frankonya Kıyafet Festivalin’de Medina derneği müzesi tarfından hazırlanan ve sunulan tarihi Türk kıyafetleri defilesi Alman ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekti. Defile festivalde “Frankonyalı Türkler” başlığı altında yapıldı.

CSU Nürnberg Federal Milletvekili Dagmar Wöhrl, Orta Frankonya Bölge Parlomentosu Başkanı Richard Bartsch ve CSU Uyum Kurulu Başkanı İsmail Akpınar’ın onur mankenleri olarak yer aldıkları defile Medina derneği müzesi müdürü Cemalettin Özdemir tarafından hazırlandı.

Festivalde Türk oya sanatının tarihi ve özellikleri Medina Derneği Başkanı Talip İyi ve dernek sözçüsü Ali Nihat Koç tarafından bir sunumla tanıtıldı.

Festivalle ilgili bir açıklama yapan İsmail Akpınar, “Sivil toplum kuruluşlarının bu tür faaliyetleri Türk-Alman dostluğunu pekiştirmekte. Resmi kurumlarımız da bundan örnek almalıdır” dedi.