Pazar, Ekim 12, 2025
Startseite Blog Sayfa 116

20 Soru: FLÖRT

Ozan Kotra (gitar, vokal, basgitar), Çağatay Kehribar (elektrik gitar, akustik gitar, tef, shaker, geri vokal) ve Hakan Çağlar namı diğer Timsah`tan (davul, geri vokal) oluşan Flört grubu 2001`de kuruldu. Grup, kendi adını verdiği ilk albümden sonra 2003`te Cemiyette Pişiyoruz ve 2010’da Demli albümünü çıkardı. Grubun son albümü ise  Anadolu Beat.

En sevdiğiniz kelime nedir?
Ozan Kotra: Seviyorum
Çağatay Kehribar: Aşk

Sizi ne heyecanlandırır?
Ozan Kotra: Paul McCartney ile müzik yapmak.
Hakan Çağlar: Aşk

Şimdiki işinizi yapmasaydınız mesleğiniz ne olurdu?
Ozan Kotra: Karikatürist ya da yazar.

En belirgin karakter özelliğiniz nedir?
Çağatay Kehribar: Soğukkanlı olmam ve yalandan hiç hoşlanmamam.

Şu anki ruh haliniz nasıl?
Çağatay Kehribar: Sakin ve bir o kadar heyecanlı.

Mutluluk rüyanız nedir?
Ozan Kotra: Savaşın ve vahşetin hiç yaşanmadığı bir dünya.
Çağatay Kehribar: İnsanların insanlara saygılı ve sevgili yaşadığı bir dünya.

Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz?
Hakan Çağlar: İstediğim doğal yeteneklere sahibim.

En sevdiğiniz ses nedir?
Ozan Kotra: Oğlumun sesi.
Çağatay Kehribar: Doğadaki doğal seslerin hepsini severim.
Hakan Çağlar: İnsan sesi.

Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?
Çağatay Kehribar: İnsanın kendi gibi olması bile çok zor bu dünyada. Başka bir kendilik düşünmedim.

Hayatınızın mottosu nedir?
Hakan Çağlar: Yelkenlerime sevgiyle üfle ki, gemim ahenkle yol alsın.

Nerede yaşamak isterdiniz?
Çağatay Kehribar: Şu an yaşamak istediğim yerdeyim.

En önemli kusurunuz nedir?
Ozan Kotra: Sakin olmam gereken yerlerde nedense en ateşli ben olurum.
Çağatay Kehribar: Bazen dikkatim dağınık olabiliyor.

En sevdiğiniz yazar kim?
Ozan Kotra: Çok var. Ama sanırım daimi romancım Jerzy Kosinski.
Çağatay Kehribar: Oğuz Atay Hakan Çağlar: Mevlana

Arkadaşlarınızda olmasını istediğiniz en önemli özellik nedir?
Ozan Kotra: Çalışma hayatında yapılan işi düzgün yapmaları.

En sevdiğiniz film kahramanı hangisidir?
Çağatay Kehribar: Pembe Panter filminde Müfettiş Clouseau.

En büyük korkunuz nedir?
Ozan Kotra: Hiçbirşeyden korkmamayı tercih ediyorum. Hakan Çağlar: Sevdiğimi kaybetmek.

Tarihte en sevmediğiniz karakter kimdir?
Çağatay Kehribar: Adolf Hitler
Hakan Çağlar: Diktatörlerin tümü.

En büyük lüksünüz nedir?
Ozan Kotra: Bir lüksüm yok. Lüksten hoşlanmam. Lüksü insanlığın felaketi olarak görürüm.

Öldüğünüzde Tanrının size kapıda ne söylemesini isterdiniz?
Ozan Kotra: Aferin. Fena değildin
Çağatay Kehribar: Gel bakalım şöyle, yerine geç otur. Hakan Çağlar: Sen benim sevdiklerimdensin.

Yapmadan ölmek istemem” dediğiniz şey nedir?
Ozan Kotra: İyi bir müzik albümü yapmak.
Çağatay Kehribar: Uzaya çıkmak. Hakan Çağlar: Sevdiklerime geride güzel şeyler bırakmadan ölmek istemem.

Tarihi ziyaret

İlk defa bir federal başbakan görevi esnasında Almanya‘nın ilk toplama kampı sayılan Dachau‘yu ziyaret etti. 40 binin üzerinde insanın öldürüldüğü kampı ziyaret eden Başbakan Angela Merkel (CDU), demokrasi düşmanlarına karşı her zaman duyarlı olunmasını istedi.

Münih yakınlarındaki Nazi Toplama Kampı Dachau, ilk defa bir başbakan tarafından görevi esnasında ziyaret edildi. Resmi kayıtlara göre 43 bin kişinin öldürüldüğü nazi kampına gelen Federal Başbakan Angela Merkel (CDU), buradaki anıta çelenk bıraktı, hayatını kaybedenler ve tutuklu bulunanlar anısına saygı duruşunda bulundu.

Kısa bir müze turu atan başbakana kamptan sağ kurtulanlardan 93 yaşındaki ressam yazar Max Mannheimer eşlik etti. Seçim gezisi için Dachau‘ya gelecek olan başbakanı kamptan sağ kurtulanlar adına kurulan derneğin başkanlığını yapan Max Mannheimer‘in özel olarak davet ettiği öğrenildi. 1933 ve 1945 yılları arasında yaklaşık 200 bin insanın Naziler tarafından tutuklu bulunduğu kamptan sağ kurtulanları temsilen dokuz kişi başbakanın ziyareti esnasında hazır bulundu. Oldukça hüzünlü anların yaşandığı törende konuşan Başbakan Angela Merkel, bu ziyaretin kendisi için çok farklı bir olay olduğunu vurgulayarak, yaşanan dramı hatırlamanın kendisine büyük bir hüzün ve utanç verdiğini söyledi. Diğer yandan Alman halkına her türlü ırkçılığa karşı mücadele etme sorumluluğu düştüğünü vurgulayan Merkel, “Burada olup bitenlerin nesilden nesile aktartılması ve genç insanların Almanya‘nın tarihinde nasıl bir acı verilmiş olduğunu bilmesi gerekir” dedi. Başbakandan önce konuşan Bavyera Anıtlar Kurulu Başkanı Karl Freller de Münih‘teki NSU davasına atıfta bulunarak başka insanları düşman görme hastalığının halen devam ediyor olmasına dikkat çekti.

Kampta Dr. Merkel, bira çadırında ‚Angie‘
Yaklaşık birbuçuk saatlik kamp ziyaretinin hemen ardından Dachau merkezinde halk şenliği için kurulan bira çadırına geçen Başbakan Merkel, bambaşka atmosferde kendisini dinlemeye gelen seçmenlerine seslendi. Kardeş parti CSU tarafından düzenlenen çadır mitingine gelenlerin ‚Angie‘ yazılı pankart açması dikkat çekti.

Toplama kampına yaptığı ziyarete kısaca değinen Başbakan, “Ülkemizde bundan sonra asla böylesi bir olay yaşanmamalıdır. İnsanlar ait olduğu kültür ve dinden dolayı dışlanmamalıdır, hor görülmemelidir” dedi.

Künast: „Yakışıksız ve kabul edilemez“
Diğer yandan Başbakan Merkel‘in böylesi önemli bir ziyareti seçim kampanyasının arasına sıkıştırması eleştiri konusu oldu. Kamp ziyaretinden hemen sonra Dachau kasabasındaki halk şenliğine katılarak,

bira çadırında CSU tarafından düzenlenen seçim mitinginde seçmenlerine seslenmesini eleştiren Yeşiller Meclis Grup Başkanı Renate Künast, ziyareti “Yakışıksız ve kabul edilemez bir kombinasyon” olarak niteledi. Künast, “Böylesi bir mekanı samimi anlamda ziyaret etmek isteyen biri, bunu seçim kampanyasına denk getirmez” dedi.

Peri Gazozu

Ercan Kesal
İletişim Yayınevi

“Vicdanımız kuruyor. Babalarını erken kaybetmiş yetim çocukların masum başlarını koyacakları göğüsler çoktan çöktü, farkında mısınız? Göğüs çöktükçe zulüm tepemizde kalıyor. Kavisli ve dolaşık geçmişimizse, bozuk düzenimizin telleri olmuş. Duyduğunuz sesler bu yüzden içli ve bu kadar derinden geliyor.

Şimdi bir türlü sığamayıp, delice bir kavgaya tutuştuğumuz, adına Anadolu denen şu kadim topraklarda, binlerce yıl önce hüküm sürmüş, bir Hitit kralının oğullarına bıraktığı vasiyete bakın isterseniz: `Öldüğümde beni, usulünce yıkayın, göğsünüze yaslayın ve toprağa bırakın.’ Bu kadar.”

Hayatın en yalın ve en efsunlu meseleleri, ölüm ve yaşam, anne-baba-çocuk arasındaki zor muhabbet, büyümek ve yaşlanmak üzerineº Vefalı bir oğulun gözüyle. Bilhassa ölümün, ölümle başetmenin olağan-üstülüğü ve olağanlığı üzerineº “Alışmaya” direnen bir hekimin gözüyle.

Taşranın sıcak kucağı ve serin kasveti üzerineº Orayı hem içinden hem dışından bilen bir evladının gözüyle.

Türkiye’nin ipin ucundaki yakın tarihinin gölgesi. Kalbi avucunda birinin gözüyle.

Ercan Kesal’dan, aynanın kenarındaki fotoğraflar misali hayat parçaları, sohbet makamında insan hikâyeleri.

Okudum: Ve geri kalan her şey

“En son hangi kitabı okudun?” sorumuzu Özlem Demir (İstanbul) cevaplıyor…

“En son Pucca’nın ikinci kitabı olan “Ve geri kalan her şey”i okudum. İlk kitabı “Küçük Aptalın Büyük Dünyası” gibi bu da blogundaki yazılarıdan oluşuyor. Yazarımız PuCCa’nın da birçok genç kız gibi hayalleri var; zenginlik, popstar kadar ünlü olmak ve en önemlisi çok yakışıklı bir prens! Ama karşısına bir türlü aradığı gibi biri çıkmıyor. Çıktığında ise problemiyle beraber geliyor. İşte bu kitapta PuCCa’nın yeni maceralarına tanık oluyoruz. Kitap, sevgili problemlerinden zayıflama çabalarına kadar birçok konuyla dalga geçerek eğlendiriyor. Tatilde severek okudum.”

“Integration geht um die Welt”

Martin Neumeyer, MdL- Integrationsbeauftragter der bayerischen Staatsregierung, veröffentlichte Bayerns erste Integrationsmarke. Diese wurde an den Polizeipräsidenten Münchens, Herrn Andrä, übergeben. Durch diese Sonderbriefmarke wird die Vielfalt Bayerns gewürdigt und ruft mit seiner Aufschrift “Wir sind alle Bayern- Teilhabe in Bayern” zu einem guten Miteinander auf. Aufgrund dieser Briefmarke soll der Gedanke um die Welt gehen, dass Bayern ein vielfältiges und weltoffenes Land ist. Die Sonderbriefmarke hat eine Auflage von 1000 Stück. “Jeder von uns kann zum Aufbau eines Wir-Gefühls beitragen”, so Neumeyer. Des Weiteren fügte er hinzu, dass Deutschland eine echte Anerkennungs- und Willkommenskultur braucht, damit sich Zuwanderer zu Hause fühlen können. Ferner sprach Neumeyer an, dass Beschäftigte mit Migrationshintergrund wichtige Brückenbauer zwischen Bürger und Verwaltung sein können. Der Bayerische Integrationsrat leitete Empfehlungen an die Bayerische Staatsregierung weiter, wie sich eine Willkommenskultur in Bayern verbessern lässt und was noch dazu beigetragen werden kann. Die Sonderbriefmarke ist in der Geschäftsstelle erhältlich.

Mengen açıldı

Nürnberg’de Mengen Restoran görkemli bir açılış töreniyle hizmete girdi.
Açılış kurdelesini birlikte kesen Başkonkonsolos Ece Öztürk Çil ile Federal Milletvekili Dagmar Wöhrl, işletme sahibi Bilal İnak’ı tebrik ederek beğenilerini dile getirdiler. Açılışa siyasetçiler ve işadamlarının yanısıra çok sayıda davetli katıldı. 150 kişiye aynı anda hizmet verebileceklerini belirten işletme sahibi Bilal İnak “Ocak başı ızgara çeşitlerimiz, taş fırınımız ve Türk ve Akdeniz mutfağımızla kaliteli hizmet sunmak için yola çıktık. İş yemekleri ve özel davetler için ayrıca 60 kişilik kapalı bir bölümümüz de mevcut” dedi. Nürnberg Leonhardstr. 3-5 adresinde bulunan aile restoranında ayrıca pazar günleri saat 10 ile 15 arası brunch sunulacak.

Knobloch erhält Bayerischen Staatspreis

Kultusminister Dr. Ludwig Spaenle zeichnete in München Dr. h. c. Charlotte Knobloch für ihre Verdienste in der Erinnerungs- und Zukunftsarbeit mit dem Bayerischen Staatspreis für Unterricht und Kultus aus. Minister Spaenle betonte bei der Veranstaltung: “Charlotte Knobloch setzt sich bereits seit Jahrzehnten in zahlreichen nationalen und internationalen Gremien für die Aussöhnung von Juden und Nicht-Juden ein. Sie ist dabei eine authentische Lehrerin für die jungen Menschen in unserem Land. Ihre Rolle als Repräsentantin und Botschafterin des Judentums in Deutschland ist einzigartig.”

Charlotte Knobloch ist Zeitzeugin des Holocaust und seit 1985 Präsidentin der Israelitischen Kultusgemeinde München und Oberbayern. Von 2006 bis 2010 war sie Präsidentin des Zentralrats der Juden in Deutschland.

Charlotte Knobloch erhält den Bayerischen Staatspreis für Unterricht und Kultus dafür, dass sie seit Jahrzehnten ihre Erfahrungen und ihre Überzeugungen den jungen Menschen glaubhaft vermittelt.

20 Soru: Ceyhun Gülselam

1987 Münih doğumlu. 2011 yılından bu yana Galatasaray forması giyen futbolcu, geçtiğimiz yıl yarım sezonluğuna Kayserispor`a kiralandı. Gençliğinde sırasıyla Gartenstadt Trudering, FC Bayern Münih ve Unterhaching`de oynamıştır. 2008 yılında Türk Milli Takım kadrosuna alınan Gülselam, 2008-2011 yılları arasında Trabzonspor’da da forma giydi.

En sevdiğiniz kelime nedir?
Şükretmek.

Sizi ne heyecanlandırır?
Final maçları.

Şimdiki işinizi yapmasaydınız mesleğiniz ne olurdu?
Erken yaşlardan beri futbol oynadığım için başka birşey düşünemiyorum.

En belirgin karakter özelliğiniz nedir?
Doğru ve dürüst olmak.

Şu anki ruh haliniz nasıl?
Çok iyi.

Mutluluk rüyanız nedir?
Sevdiğim kişiyle evli, kucağımda çocuğum ve sevdiklerimle hep beraber olmak.

Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz?
Hayatımdan memnunum.

En sevdiğiniz ses nedir?
Anne baba ve diğer sevdiklerimin sesleri.

Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz?
Ceyhun Gülselam olmak isterdim.

Hayatınızın mottosu nedir?
Özgürce yaşamak.

Nerede yaşamak isterdiniz?
Zaten yaşadığım yerlerde: İstanbul ve Münih.

En önemli kusurunuz nedir?
Çok çabuk sinirlenmek ve zor affetmek.

En sevdiğiniz yazar kim?
El James

Arkadaşlarınızda olmasını istediğiniz en önemli özellik nedir?
Dürüst olmaları.

En sevdiğiniz film kahramanı hangisidir?
Batman.

En büyük korkunuz nedir?
Kötü hastalıklar.

Tarihte en sevmediğiniz karakter kimdir?
Adolf Hitler.

En büyük lüksünüz nedir?
Değişik ülkeleri gezmek.

Öldüğünüzde Tanrının size kapıda ne söylemesini isterdiniz?
(…)

“Yapmadan ölmek istemem” dediğiniz şey nedir?
Baba olup çocuğumun mürüvvetini görmek.

Mitarbeiter mit Migrationshintergrund sind gefragt

„Wie viele Beamte arbeiten denn hier?“, wird der Bürgermeister gefragt. „Knapp die Hälfte…“ Ja, ja, Beamtenwitze finden immer noch ihre Lacher. Und wenn Beschäftigte der Nürnberger Stadtverwaltung neuen Bekannten erzählen, wo sie arbeiten, sieht sich die eine oder der andere mit ähnlich humorvollen Äußerungen konfrontiert. Aber vom ungerechtfertigt zweifelhaften Ruf der Beamtenschaft einmal abgesehen – es sind in der weit überwiegenden Mehrzahl keine Beamten, die bei der Stadt Nürnberg arbeiten, sondern nach Tarif bezahlte Beschäftigte. Und was viele nicht wissen: Deren Arbeitsplätze stehen auch Bewerber-innen und Bewerbern offen, die keine deutsche Staatsbürgerschaft besitzen.

Über 200 000 von insgesamt rund 500 000 Nürnbergerinnen und Nürnberger haben einen Migrationshintergrund, die meisten davon besitzen die deutsche, rund 33 000 eine EU- und über 56 000 eine Nicht-EU-Staatsbürgerschaft. Den 40 Prozent Einwohnern mit ausländischen Wurzeln stehen nur 9 Prozent Beschäftigte mit Migrationshintergrund in der Stadtverwaltung gegenüber, mit 10 000 Beschäftigten die größte Arbeitgeberin in Nürnberg. Dieses krasse Missverhältnis ist ungut. Alle Bürgerinnen und Bürger haben Zugang zu den städtischen Arbeitsplätzen, über deren Besetzung die Qualifikation entscheidet, und nicht die Herkunft. Der Grundsatz der Chancengleichheit in der Personalarbeit der Stadt Nürnberg scheint zu wenig bekannt zu sein. Das ist schade für Einzelne, für die sich bei der Stadtverwaltung interessante berufliche Perspektiven auftun könnten. Es ist aber auch ein Manko für unsere Stadtgesellschaft: Für die Identifikation der Bürgerinnen und Bürger mit ihrer Stadtverwalt-ung ist es wichtig, dass sie dort Menschen aus allen Bereichen der Bevölkerung wiederfinden.

Die Stadt hat in den vergangenen Jahren bereits große Anstrengungen unternommen, um den Anteil der Menschen mit Migrationshintergrund in der Verwaltung zu erhöhen. Dank umfangreicher Aktivitäten an den Schulen und auf Berufsbasaren liegt er bei den Auszubildenden bereits bei rund 30 Prozent. Eine verstärkte Nachfrage erlebt zum Beispiel die Fachakademie für Sozialpädagogik (Berufliche Schule Direktorat 7), an der junge Menschen für Erziehungsberufe ausgebildet werden.

Auch Lehrkräfte mit Migrationshintergrund sind gefragt. Hier will sich die Stadt engagiert um Zuwachs bemühen und zudem auch neue Wege beim Auswahlverfahren beschreiten. So wird ein bundesweites Pilotprojekt mit anonymisierten Bewerbungen in naher Zukunft Erkenntnisse liefern, die hoffentlich zeigen, wie es gelingen kann, dass sich die offene und vielfältige Nürnberger Stadtgesellschaft besser innerhalb ihrer Verwaltung widerspiegelt. Nürnberg beteiligt sich zudem an einem Projekt zur Stärkung der interkulturellen Kompetenz in Stadtverwaltungen. Auch dabei können mehrsprachige Beschäftigte mit internationalem Hintergrund und multikulturellen Erfahrungen eine wertvolle Rolle spielen.

Was ich Ihnen damit vermitteln will: Denken Sie bei der Ausbildungsplatzwahl, beim Berufseinstieg oder beim Arbeitgeberwechsel auch an den öffentlichen Dienst. Er bietet ein sehr breites Spektrum an interessanten Ausbildungen und Berufen. Was sich für Möglichkeiten bei der Stadt Nürnberg bieten, können Sie aktuell im Internet unter www.stellenmarkt.nuernberg.de aufrufen.

Oberbürgermeister der Stadt Nürnberg
Dr. Ulrich Maly

Türk basını konuk ağırladı

Münih`te düzenlenen Türk basınının geleneksel yaz davetinde Alman Eyalet ve Federal politikacılar, yerel yönetim görevlileri, çeşitli sivil toplum örgüt temsilcileri ile Alman basınından da davetliler yer aldı. Daveti Münih`te bulunan Türk basın temsilcileri ve Bavyera Türk Toplumu birlikte düzenledi.

Davete Türkiye`den AKP Konya Milletvekili Gülay Somuncu Beray ve CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir de katıldı.

Münih Başkonsolosu Hidayet Eriş`in de hazır bulunduğu davette Bavyera Türk Toplumu Derneği (BTT) sözcüsü Dr. Vural Ünlü’nün yaptığı selamlama konuşmasının ardından söz alan konuşmacıların gündeminde NSU mahkemesi ve Gezi Parkı olayları vardı.

Marriott Oteli’nin bahçesinde düzenlenen davette konuşan Münih Anakent Belediye Başkanı ve SPD Eyalet Başkan adayı Christian Ude Gezi olaylarıyla ilgili olarak, ™Polisin tavrı insanlık dışıdır. Gençler ve kadınlardan oluşan gruplara bu yapılmamalıydı. Hükümet açıklamalarıyla yangına körükle gidiyor∫ şeklinde açıklama yaptı.

Konuşmalar sonrasında sunulan zengin büfe ve Furkan Sakızlı’nın yaptığı müzik eşliğinde davetliler rahat bir ortamda birebir görüşme imkanı buldular. Davetin sponsorlarından Münih Marriot Otel müdürü Kayhan Kilit, otellerinde böyle bir toplantının yapılmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi.