Cuma, Aralık 5, 2025
Startseite Blog Sayfa 45

Halk için devlet

Almanya’da yüksek mahkeme, Hartz 4 (sosyal yardım) alanlara uygulanan yaptırımların büyük bölümünün anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Daireler, gerektiği hallerde yardımın sadece %30’unu kesebilecek.

Daireler, şimdiye kadar yardımların tamamını durdurabiliyordu. İşin ilginci ise bu karara en çok sevinen Federal Çalışma Bakanı oldu. Kendisinin yapması gerekeni yüksek mahkeme yaptı. Sosyal yardımları bir çatı altında toplayan Hartz 4 yasası, sosyal demokrat başbakan Schröder tarafından işsizin canına ot tıkamak için getirilmişti. Kimilerine göre ise Almanya o zamanki krizden bu yasalar ve iş kanununda yapılan değişikliklerle çıkmıştı. O gün işverenleri korumak için çıkan yasalar sendikaları çalışanın gözünde etkisiz hale getirdi. Şimdi sendikalar can çekişiyor ama işverenlere verilen tavizler yine de işverenlere yetmiyor, hala vergi indirimi istiyorlar. Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Almanya’da emekliler depozite parası için şişe topluyorsa, her beş çocuktan biri sosyal yardım alınan evde yaşıyorsa ülkeyi yönetenlerin düşünmesi lazım. Ülkelerin zenginliği halkları için olmalıdır.

Önümüz Noel, ülkede bir çok çocuk bu önemli günlerin tadını  çıkaramayacak. Hükümetin isterse iki günde çözeceği bu sıkıntılar, ülkede aşırı sağın tırmanmasına yol açıyor. Fırsat eşitliğinden yararlanamayan insanlar, suçlu olarak kendileri gibi olmayanları görüyor. Almanya, önce ülkede yaşayanlara sonra da tüm dünyaya devletlerin halkları için olduğunu göstermeli.

Fotos: Peter-Facebook und privat

Landshut Fenerbahçeliler Derneği’nde Başkan Kayhan Özdemir güven tazeledi

Landshut Fenerbahçeliler Derneği’nde yapılan Seçimli Olağan Genel Kurul’da Kayhan Özdemir ve ekibi güven tazeledi.

2015 yılından bu yana Landshut ve çevresinde faaliyet gösteren Fenerbahçeliler Derneği’nde yoğun katılımla gerçekleşen Genel Kurul’da üyeler, seçime tek liste olarak giren Kayhan Özdemir ve ekibini oybirliği ile seçerek göreve devam etmelerine karar verdi.

Başkan Kayhan Özdemir ve Başkan Vekili Uğur Şairoğlu’nun oluşturduğu yeni dönem Yönetim Kurulu Üyelerinin tanıldığı seçimli olağan Genel Kurul, Augsburg Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Kani Altuntaş, Asbaşkan Oktay Küçük ve Nezahat Ehliz’den oluşan Divan Kurulu başkanlığında gerçekleşti. Seçimden önce yapılan faaliyetler, kasa raporu ve ileriye dönük çalışmalar hakkında bilgilendirilen üyelerin öneri, eleştiri ve temennileri de dinlenerek not alındı.

Daha iyi çalışabilmek amacıyla yönetim kurulu üye sayısının da artırıldığı Genel Kurul’da ‘Fenerbahçe’yi bölgemizde layık olduğu yere taşıyacağız’ diyen Başkan Kayhan Özdemir ve Başkan Vekili Uğur Şairoğlu, Fenerbahçe’nin ve derneğin anlam ve önemini anlatan birer konuşma yaparak Fenerbahçe ve Landhut Fenerbahçeliler Derneği camiasına hayırlı olmasını dilediler.

Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşuyor: Kayhan Özdemir, Uğur Şairoğlu, Celal Atik, Ercan Ayyıldız, Abdullah Karataş, Mazlum Adaş, Kadir Keskin, Volkan Çelik, Özgür Akkaya, Ufuk Orbay, Ahmet Yeşiltepe, Ümit Karadeniz, Eray Uzunkaya, Basri Dere, İlker Sağdilek, Orhan Soyhan, Serdar İnan, Fatih Akdeniz, İbrahim Altınsoy, Öğuzhan Kıvran, Veli Çavuş Uysal, Cengiz Gündüz, Mahmut Sonur, Funda Ataman, Semra Şahin, Emine Manav

Şef Nazlı Arslan yazdı: Çiğ Köfte kültürü

Herkese merhaba!

Bu yeni köşede sizlere elimden geldiğince ülkemize ait yemeklerden ve yemek kültürümüzden bahsedeceğim. Almanya’ya üç sene önce, Münih’e ise iki sene önce taşındım. Maalesef Münih gibi Türkiyeli nüfusunun bu kadar yoğun olduğu bir şehirde Türk mutfağının yeterince iyi temsil edilemediğini gözlemledim. Bu gözlemlerimi Piyasa dergisi ailesi ile paylaşınca, dergi için birkaç yazı kaleme almam fikri çıktı. Bu amaçla ilk yazımı sizlerle paylaşıyorum. Bir Şanlıurfalı olarak, çiğ köfte ve onun hikayesi ile başlamak istedim.

Çiğ köfte ülkemizin Güneydoğu Anadolu bölgesinde çiğ et, bulgur ve baharatlarla yapılan bir yemeğimizdir. Bölgenin farklı şehirlerinde farklı versiyonları bulunur. Örneğin Şanlıurfa´da yumurtalı veya yağlı çiğköfte oldukça meşhurdur.

Çiğ köftenin en önemli püf noktalarından biri yağsız kıymadan yapılmasıdır. Bir başka önemli ayrıntı ise bulgurun su yerine buz ile yoğurulmasıdır. Bu yöntem uygulandığında bulgur şişmeden yumuşatılmış olur. Ayrıca bölgeye has ve sıkça kullanılan bir baharat olan isot, çiğ köftenin de vazgeçilmez bir parçasıdır. İsot Kürtçe biber anlamına gelir ve pul biberden farklı olarak kurutulurken güneşin altında daha fazla kalır. Böylece biberdeki yakıcı acılık güneşte geçer ve isot pul biber gibi yakıcı olmaz. Fakat isot yine de acılığını korur. Daha fazla kurutulması nedeni ile rengi siyaha dönüktür. Kurutma işlemi bittikten sonra içerisine tuz ve yağ eklenir. Bu işlem isotun lezzetini farklılaştırır. Çiğ köftenin özellikle acı olmasının sebebi midede zararlı bakteri oluşumunu engellemektir.

Çiğ et denilince akla Türk mutfağının geleneksel lezzeti olan çiğ köfte gelse de dünya mutfaklarında bunun farklı örneklerini görebiliriz. Örneğin Fransa´da Steak Tartare, Alman-Şili mutfağında Crudos, İtalya´da Carpaccio, Etiyopya´da ise Gored Gored vardır.

Çiğ köfteye can veren devasa ateş

Çiğ köftenin tarihi MÖ 9500´lü yıllara, kral Nemrut´a dayanmaktadır. Hazreti İbrahim´in Kral Nemrut’a karşı verdiği mücadele ve putları yerle bir etmesi Nemrut’u kızdırmıştır. Kral Nemrut, kendine isyan eden İbrahim´i cezalandırmak için onu büyük bir ateşte yakmak istemiştir. Halka verdiği emirle bölgedeki bütün odunları toplatır. Artık kimsenin evinde yemek pişirecek odun kalmamıştır. Büyük ateş yakılana kadar kimsenin ateş yakmasına da izin verilmez. Dağda avlandığı için, bu büyük ateşten haberi olmayan avcı bir geyikle evine döner. Eşi avcıya kralın emrinden bahseder, uzun zaman güçsüz düşen çocuklarına bu eti yedirmek ister. Bir parça alıp dövmeye başlar, daha sonra içerisine bulgur baharat ekleyerek bir yemek haline getirir. Çiğ köftemizin tarihi oldukça eski zamanlara dayanmaktadır. Hatta rivayete göre Şanlıurfa´daki balıklı göl bu yakılan büyük ateşten sonra oluşmuştur. Ateş suya, odunlar da balığa dönüşmüştür.

Görüldüğü gibi her ne kadar çiğ köftenin doğuş hikayesi rivayetlere dayansa da kendisi günümüze kadar ulaşmış kültürümüzün en eski ürünlerinden biridir. Türkiye’de özellikle çıktığı bölge olan Güneydoğu Anadolu’da evlerde sıkça yapılan bir yemektir. Ayrıca şehirlerdeki fastfood kültürü ile popüler sokak yemeklerinden biri haline de gelmiştir.

Nazlı Arslan

Das bayerische Landeskriminalamt ordnet den Anschlag am Münchner Olympiaeinkaufszentrum als extrem rechte Tat ein!

Nachdem Betroffene des Attentates mehr als drei Jahre lang für die Berücksichtigung der politischen Hintergründe der Tat gekämpft haben, erkannten am 25. Okteber 2019 auch die bayerischen Behörden den extrem rechten Hintergrund des Anschlags am Olympiaeinkaufszentrum 2016 an.

Die Weigerung des bayerischen Landeskriminalamtes, den Anschlag als extrem rechte Tat einzuordnen, hatte Folgen für alle Betroffenen des Anschlages. Viele verstanden nicht, dass das Attentat offiziell nicht als extrem rechte Tat anerkannt wurde und setzten sich für ein Umdenken ein. Der Anschlag sollte nicht weiter entpolitisiert werden und ihre ideologischen Hintergründe eindeutig erkannt und benannt werden. Dann, so die Hoffnung der Betroffenen, können derartige Taten in der Zukunft verhindert werden.

Der Einsatz der Betroffenen wurden im vergangenen Jahre unterstützt durch drei wissenschaftliche Gutachten der Landeshauptstadt München, welche die rechtsterroristischen Bezüge und eindeutigen extrem rechten Einstellungen des Attentäters, seine rassistische Opferwahl und die menschenverachtende Tatankündigung herausarbeiteten.

„Für die Betroffenen ist es wichtig, dass ihre Perspektive auf die Tat gehört und ernstgenommen wird. Die fehlende Anerkennung der politischen Hintergründe des OEZ-Attentates hat den Umgang mit den Folgen für sie zusätzlich erschwert. Wir freuen uns daher, dass das Landeskriminalamt nach den drei Gutachter*innen, dem Bundesamt für Justiz und dem bayerischen Landtag das OEZ-Attentat nunmehr auch als politischen Anschlag einordnet“, sagt Anja Spiegler, Beraterin bei BEFORE.

„Auf rechtsterroristische Taten wie das OEZ-Attentat und den Anschlag in Halle müssen wir eindeutige Antworten geben: Die Täter hatten sich in beiden Fällen im Internet radikalisiert und fühlten sich als Teil größerer extrem rechter Zusammenhänge. Dass die bayerischen Behörden in ihrer Mitteilung dennoch „keine Anhaltspunkte für Netzwerke“ sehen ist daher unverständlich. Es muss Schluss sein mit solchen Erzählungen von angeblichen „Einzeltätern“: Extrem rechte Anschläge können nur verhindert und Betroffene geschützt werden, wenn die ideologischen Hintergründe anerkannt und die politischen Strukturen in denen sich die Täter bewegt haben durchleuchtet und zerschlagen werden“, betont Siegfried Benker, Geschäftsführender Vorstand, BEFORE e.V.

“Eviniz evimiz, sağlığınız sağlığımızdır”

Bu sloganla yola çıkan Artans Hemşirelik Hizmetleri, hastaların her türlü ihtiyacını düşünmüş ve yaşam kalitelerini koruyacakları bir ortam hazırlamışlar.

Hastalarına müşteri değil, yardıma ihtiyacı olan bir arkadaş gözüyle bakan firma, dini ve kültürel ihtiyaçları önemsiyor. Hizmet verdikleri hastalarının anadilinde (27 dilde) konuşabilecek donanıma sahip olan Artans çalışanları, yüksek bakım kalitesini garantisine, güvenilirliğe ve dakikliğe çok dikkat ediyor.

Sürekli kendini yenileyen ve geliştiren kurum, tıp ve diğer bilimlerden gelen yeni görüşleri çalışmalarına dahil ediyor.

Klasik hizmet anlayışını aşan bir tarzları olan Artans, ev tabanlı desteğe ek olarak, hastalarının gereksinimlerine bağlı olarak, yürüyüşe çıkmalarına, alışveriş yapmalarına, nabız ve kan basıncı kontrollerinin bakılmasına, varis çoraplarının giydirilmesi ve çıkarılmasına, yemek hazırlanmasına, giyinmelerine, reçete, ilaç siparişlerine ve hapların hazırlanmasına, yara bakımı ve pansuman değişimine, kompresyon çoraplarının giydirilmesi ve soyulmasına, tuvalet ihtiyaçlarına ve daire temizlenmesine yardımda bulunmaktadır.

Alanlarında uzman olmaları onları çok detaylı düşünmeye yönlendirmiş ve her yaş gurubundaki hastalara farklı hizmet için çeşitli başlıklar oluşturmuşlar. Yaşlılara, temel bakım (kısmi ve tam vücut) demans bakımı, palyatif bakım, giyinme, yataklar, tuvaletler, yemek hazırlamak ve servis yapmak gibi yardımlar da bu hizmetlerin içinde bulunuyor.

Kurumda çalışan hemşireler de son derece donanımlı; ilaç, nabız ve kan basıncı kontrolleri kompresyon çoraplarının giydirilmesi ve soyulması, kateter ve stoma bakımı, infüzyon izleme, tüp besisi ve yara bakımı bunlardan bazıları.

Ayrıca, hastaların akrabalarına da eğitim vererek, hastaya bu süreçte doğru ve bilinçli bir şekilde yardımcı olmalarını sağlıyorlar.

ARTANS Hemşirelik Hizmeti’ne, Milbertshofener St. 96 80807 Münih adresinden ulaşabilirsiniz. 

Telefon 089/350 99 380
Faks. 089/350 99 382
E-posta. info@artans.de
İnternet: www.artans.de

Nâzım dostları 31 Ekim’de Münih’te buluşuyor

Nâzım Hikmet Kültür Derneği, ‘Dünden Bugüne Almanya’ya Emek Göçü’ başlığıyla Münih’te ilk buluşmasını gerçekleştirecek.

Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin bugüne taşıdığı sanatsal, kültürel ve siyasi birikimden beslenen Nâzım Hikmet Kültür Derneği, Almanya’nın çeşitli kentlerinde bugüne kadar gerçekleştirdiği çok sayıda etkinlik çerçevesinde şimdi de Almanya’nın en önemli metropollerinden Münih’te yoluna devam ediyor. 

Amacının salt kültür sanat etkinlikleri düzenlemenin ötesinde, sanat ile güncel siyaset arasındaki güçlü bağlara sistematik olarak ve etkin müdahalelerde bulunmak olduğunu vurgulayan girişim, aylık olarak belli temalara odaklanacak buluşmalarla, hem uzun yıllardır Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli kesime, hem de yakın dönemde farklı gerekçelerle Almanya’ya göç etmiş ya da ettirilmiş Türkiyelilere seslenmeyi amaçlıyor. 

Bu amaçla gerçekleştirilecek ilk buluşma 31 Ekim 2019 tarihinde EineWeltHaus Schwanthalerstr. 80, 80336 Münih adresinde olacak. Saat 19.00’da film gösterimiyle başlayacak olan programda konuşmacılar Cemil Fuat Hendek ve Ali Buyruk “Dünden Bugüne Almanya’ya Emek Göçü” konuşacak. Program Chrisa Lazariotou ve Abathar Kmash’ın müzik dinletisiyle devam edecek.

Etkinliğin Facebook linki için tıklayın.

Nürnberg: Kompostierbare Tragetaschen für den Wochenmarkt

Die Leiterin des Marktamtes der Stadt Nürnberg, Christine Beeck und Wirtschaftsreferent Dr. Michael Fraas (v.l.n.r.) mit den neuen kompostierbaren Obst- und Gemüsebeuteln am Wochenmarkt Hauptmarkt.

Auf dem Wochenmarkt Hauptmarkt wird ein weiterer Baustein der Nachhaltigkeitsstrategie der Nürnberger Märkte gesetzt: Ab sofort gibt es an den Verkaufsständen kompostierbare Obst- und Gemüsebeutel zum einmaligen Transport der eingekauften Ware. Die neuen Beutel sind mit dem Logo „Nürnberger Märkte – wir treffen uns“ versehen. 

Umweltfreundliche Transporttaschen sind nur ein Aspekt der Nachhaltigkeit, die auf den städtischen Nürnberger Märkten gelebt wird. Bereits im Jahr 2015 wurde eine wiederverwendbare Markttasche aus Baumwolle eingeführt. Darüber hinaus wurden Einwegflaschen von Nürnberger Märkten verbannt. Auch nehmen einzelne Verkaufsstände am Recup-Pfandbechersystem teil. Ferner wird der Wochenmarkt Hauptmarkt ab dem neuen Jahr zu 100 Prozent mit regenerativ erzeugtem Strom versorgt. 

Hierzu sagt Nürnbergs Wirtschaftsreferent Dr. Michael Fraas: „Die Nürnberger Märkte wollen beim Thema Nachhaltigkeit mit gutem Beispiel vorangehen. Neben der konsequenten Umsetzung des Mehrweggebots – Einweg-Plastikflaschen sind bereits seit einiger Zeit von allen Nürnberger Märkten verbannt – ist der Einsatz von kompostierbaren Obst- und Gemüsebeuteln ein weiterer Schritt. Auch der Strom für den Betrieb der Verkaufseinrichtungen am Wochenmarkt Hauptmarkt kommt künftig zu 100 Prozent aus regenerativen Energiequellen.“ 

 Die Leiterin des Marktamts, Christine Beeck, freut sich über einen weiteren Baustein zur nachhaltigen Entwicklung der Nürnberger Märkte: „Unsere Nürnberger Wochen- und Stadtteilmärkte sind von Natur aus nachhaltig, denn neben vielen anderen Vorteilen sind hier beispielsweise die wenigsten Lebensmittel von vornherein verpackt. Hierauf wollen wir uns natürlich nicht ausruhen, denn wir sind uns unserer ökologischen Verantwortung sehr bewusst. Wir treiben deshalb die Entwicklung zu noch nachhaltigeren Wochen- und Stadtteilmärkten weiter voran. Hierzu zählen unsere neuen umweltschonenden Obst- und Gemüsebeutel.“ 

Der kompostierbare Obst- und Gemüsebeutel wird aus nachwachsenden Rohstoffen hergestellt und ist biologisch vollständig abbaubar. Er kann sowohl in der Bio-Tonne und im Restmüll entsorgt als auch auf den hauseigenen Komposthaufen gegeben werden. Der umweltschonende Beutel wird für den Transport von Obst und Gemüse in kleineren Gebinden verwendet, wie dies zum Beispiel in Supermärkten mit dem Obstbeutel aus Plastik der Fall ist. 

Wirtschaftsreferent Dr. Michael Fraas mit Recup-Becher

Mit Unterstützung des Wirtschaftsreferats startete im August 2018 in Nürnberg das Recup-Pfandbechersystem. Mit nunmehr insgesamt 48 Unternehmen und 69 Ausgabestellen in Nürnberg hat sich die Beteiligung am Recup-System binnen eines Jahres verdoppelt. Recup leistet seinen Beitrag, um die täglich anfallende Müllmenge von 50 000 Einweg-Kaffeebechern in der Stadt zu reduzieren. Dabei ersetzt ein Pfandbecher im Lauf seiner Lebensdauer etwa 1 000 Einwegbecher. Die speziell designten Nürnberg-Becher können an bundesweit 3 000 teilnehmenden Verkaufsstellen zurückgegeben werden.

Weitere Informationen zu den Wochenmärkten unter: https://www.nuernberg.de/internet/marktamt/wochenmaerkte.html 

Weitere Informationen zum Recup-System: 
https://recup.de/

İptal edildi! Can Gox, 27 Ekim’de Münih’te Import Export sahnesinde

Güncelleme: Konser, organizatör tarafından iptal edilmiştir.

Özellikle caz ve blues severlerin beğeniyle takip ettiği Can Gox, Almanya’ya geliyor. Etkileyici sesi ve özgün tarzıyla Can Gox, 25 Ekim’de Nürnberg, 26 Ekim’de Stuttgart ve 27 Ekim’de Münih’te sahne alacak.

Asıl adı Can Göksun olan 1976 doğumlu sanatçı, 16 yaşından itibaren çeşitli mekanlarda sahne alıyor. Müzik eğitimini Bilgi Üniversitesi’nden kazandığı burs eşliğinde caz üzerine tamamlayan Can Gox, kendi deyimiyle ‘Anadolu Blues’ türünde şarkılar seslendiriyor.

2011 yılında Kaybedenler Kulübü’nün film müziklerini de yapan müzisyen, birçok dizede de beste ve yorumlarıyla yer aldı. 2013 yılında ‘Yalnızım Ben’ albümünü çıkardı. 2016 yılında ‘Unutma Beni’ ve 2017 yılında ise ‘İçimde Ölen Biri’ single çalışmalarına imza attı.

Alternatif müziğin güçlü sesi Can Gox, 27 Ekim Pazar akşamı saat 18.00’da Münih’in en samimi mekanlarından biri olan Import Export’ta sahneye çıkacak.

27.10.2019 Münih
Yer: Import Export / Dachauer Str. 114 / 80636 München
Saat:18.00
Biletler: PiYASA Magazin, Kuzey Touristik veya Gecetix (online) üzerinden ön satışta 25,00 Euro.

Bavyera Eyalet Hükümeti, antisemitik saldırılara karşı önlemleri konuştu

Bavyera Eyalet Bakanlar Kurulu, Halle/Saale kentinde yapılan antisemitik sinagog saldırısı üzerine alınacak önlemleri konuşarak karara bağladı.

Kabine toplantısı sonrası düzenlenen basın toplantısında Bavyera’daki Yahudi varlığı ve yaşam tarzının güvenliğinin hükümetin öncelikli politikası olduğu vurgusu yapıldı. Hükümet Sözcüsü Florian Herrmann, İçişleri Bakanı Joachim Herrman ve Adalet Bakanı Georg Eisenreich’ın katılımıyla gerçekleşen toplantıda, Bavyera’da Münih ve Nürnberg’dekiler kadar büyük olmamakla birlikte toplam 170 musevi sinagog, kültür merkezinin devamlı korunduğu ve bunlar için güvenlik teknik donatımına 3 milyon Euro tahsis yapılarak bu mekanlarda dini ve kültürel toplantı ve kişilerin güvenliğinin gerektirdiği tedbrilerin alındığı vurgulandı.

İnternet ve online nefret yayınlarının ve aşırı sağ eğilimli kişilerin gerçekleştirdikleri komünikasyon iletişimlerinin kriminal polis ve anayasayı koruma birimlerince izlenmesinin de bu mücadele yöntemleri arasında olduğu belirtildi. Adalet Bakanı Eisenreich, şahıslara karşı yapılan antisemitist motivli küçük düşürücü, aşağılayıcı söylemlerin bundan para ve hapis cezasına bağlanması için kasım ayında yapılacak olan Federal Adalet Bakanları toplantısında ele alınması için teklifte bulunulacağını söyledi.

Soldan sağa: İçişleri Bakanı Joachim Herrmann, Hükümet Sözcüsü Bakan Florian Herrmann, Adalet Bakanı Georg Eisenreich

Goethe verbindet: Ein musikalischer Brückenschlag zum 200-jährigen Jubiläum von Goethes „West-östlicher Divan“

Die Münchner Symphoniker und das Pera Ensemble feiern am 26. Oktober Goethes zeitlose Gedichtsammlung mit einer Uraufführung von Mehmet C. Yeşilçay in der Philharmonie im Gasteig.

200 Jahre alt wird Goethes umfangreichste Gedichtsammlung „West-östlicher Divan“ in diesem Jahr. An Aktualität hat sie jedoch nichts eingebüßt: Goethe war voller Verehrung für das Werk Hafis, eines der bekanntesten persischen Dichter, der theologisch fundiert und zugleich freigeistig mit Theologie und Philosophie umging. Von Hafis‘ „Dīwān“ inspiriert schrieb er selbst ein Werk mit diesem Titel, um das orientalische Material auch in die Nähe seiner deutschen Leserschaft zu rücken. Dabei legte er sein Augenmerk auf die universellen Aspekte des Islam – ein hochbrisantes Thema in Zeiten der Dichotomisierung von Ost und West, Islam und Christentum.

Münchner Symphoniker (c) Marco Borggreve

Das Jubiläum der Veröffentlichung von Goethes „Divan“ nehmen die Initiatoren, die interkulturelle Organisation „Respect us“ und die Münchner Symphoniker, zum Anlass, Goethes Werk mit einer musikalischen Annährung beider Musiktraditionen zu würdigen. Echo Klassik-Preisträger Mehmet C. Yeşilçays neues Werk „Divan“ feiert am 26. Oktober 2019 in der Philharmonie im Gasteig seine Uraufführung. Seine symphonische Dichtung für Orchester, orientalische Instrumente, Gesangssolisten, gemischten Chor und Sprecher verbindet die westliche Musiktradition mit den farbigen Klängen des Orients sowie Goethes zeitlosen Texten.

Münchner Symphoniker (c) Marco Borggreve

Das Projekt „Goethe verbindet“ bringt das preisgekrönte Pera Ensemble bestehend aus international renommierten Spezialisten der historischen Aufführungspraxis und die Elite türkischer Kunstmusiker mit den Münchner Symphonikern, die Gesangssolisten Marie-Sophie Pollak und Bryan Lopez Gonzalez, Schauspieler Herbert Knaup, die Capella Cathedralis und den Domchor München unter der Leitung von Olivier Tardy zusammen. Die Schirmherrschaft des Projekts übernehmen Bernd Sibler, Bayerischer Staatsminister für Wissenschaft und Kunst, sowie Oberbürgermeister Dieter Reiter.

Münchner Symphoniker (c) Marco Borggreve

„Dieses Projekt hat den sozialen Anspruch, die kulturelle Vielfalt in Deutschland und Europa zu reflektieren und setzt ein Zeichen für ein friedliches und harmonisches Miteinander“, so Komponist Yeşilçay über „Goethe verbindet“. Im Jahr, in dem das deutsche Grundgesetz 70 Jahre alt wird, ein musikalischer Beitrag zur Betrachtung der verbindenden Aspekte zwischen Ost und West und ein Plädoyer für gegenseitigen Respekt – in der Musik und darüber hinaus.

200 JAHRE WEST-ÖSTLICHER DIVAN – DAS JUBILÄUMSKONZERT
Philharmonie im Gasteig München | 26.10.2019 | Beginn: 20.00 Uhr

Mehmet C. Yeşilçay: Divan – symphonische Dichtung für Orchester, orientalische Instrumente, Gesangssolisten, gemischten Chor und Sprecher (Uraufführung)
Marie-Sophie Pollak, Sopran
Bryan Lopez Gonzalez, Tenor
Herbert Knaup, Sprecher
Pera Ensemble: Volkan Yilmaz, Ney | Serkan Mesut Halili, Kanun | Bülent Okan, Ud | Derya Türkan, Kemençe | Ozan Pars & Joss Turnbull, Perkussion
Domchor München
Capella Cathedralis
Martina Koppelstetter
, Regie
Olivier Tardy, Leitung
Tickets unter www.m-sym.de, 089 441196 26, bei MünchenTicket und nach Verfügbarkeit an der Abendkasse
Preise: €26 bis €66 zzgl. Gebühren inkl. MVV
25% Ermäßigung für Schüler, Azubis, Studierende (bis 28 Jahre), München-Pass