Perşembe, Aralık 4, 2025
Startseite Blog Sayfa 63

OB Reiter eröffnet „Piazza Zenetti“ mit neuer Mobilitätsstation

Die Isarvorstadt hat einen neuen Platz zum Verweilen – die „Piazza Zenetti“. Wo vorher zahlreiche Autos geparkt haben, gibt es nun – für sechs Wochen – viel Grün und einladende Sitzgelegenheiten, um zum Beispiel mit den Nachbarn ins Gespräch zu kommen. Doch nicht nur das: Auf dem umgestalteten Zenettiplatz hat Oberbürgermeister Dieter Reiter heute zusammen mit Florian Pronold, Parlamentarischer Staatssekretär im Bundesumweltministerium, Ingo Wortmann, Geschäftsführer der Münchner Verkehrsgesellschaft, sowie BMW-Vorstandsmitglied Peter Schwarzenbauer auch eine weitere Mobilitätsstation mit Sharing-Angeboten für Autos und E-Bikes in Betrieb genommen. Sowohl die „Piazza Zenetti“ als auch die neue Mobilitätsstation sind Bausteine des Projekts City2Share.

„Das Projekt City2Share gibt uns als Stadt die Möglichkeit, Mobilität und Stadtgestaltung neu zu denken“, erklärt Oberbürgermeister Dieter Reiter. „Wir wollen mehr Lebensqualität in die Viertel bringen und Plätze so gestalten, dass sich die Menschen gerne hier treffen und aufhalten. Deshalb freue ich mich, dass am Zenettiplatz innovative Maßnahmen erprobt werden.“

Die Neugestaltung des Platzes soll zeigen, wie Straßenraum effizient genutzt werden kann und dadurch ganz neue Aufenthaltsqualitäten entstehen. Die Maßnahme soll aber auch deutlich machen, dass in einer wachsenden Stadt wie München Freiräume ein kostbares und knappes Gut sind. Darüber hinaus lassen sich mit einer besseren Mobilität der Verkehr und somit auch die Emissionen reduzieren, um die Lebensqualität weiter zu steigern.

Um die neue „Piazza Zenetti“ gleich zum Start mit Leben zu füllen, wird von heute an bis 22. September ein abwechslungsreiches Programm geboten. Bei Aktionen mit Yoga-Treff, Musik oder Pflanzen eines Gemeinschaftsbeets können die Bürgerinnen und Bürger den neuen Platz selbst erleben und mit gestalten. Informationen zum Programm finden sich online unter city2share.de/info/Piazza-Zenetti_Booklet.pdf

Die Idee für die Gestaltung der neuen „Piazza Zenetti“ hatten Bürgerinnen und Bürger im Oktober 2017 gemeinsam bei einer Quartierswerkstatt erarbeitet. Der Platz bleibt nun bis bis Anfang November in seiner jetzigen Form bestehen. Im Herbst werden die Anwohner schließlich in einem Online-Dialog zu ihren Eindrücken hinsichtlich der neuen Platzgestaltung befragt.

Das Projekt City2Share verbindet in einem völlig neuen Ansatz Multimodalität, urbane Elektromobilität, autonomes Fahren, Sharing, Logistik und die Erhöhung der Aufenthaltsqualität im öffentlichen Raum. In den zwei Münchner Modellquartieren in Untersendling und in der Isarvorstadt wird ein optimiertes Sharing-System entwickelt und erprobt. City2Share läuft von 2016 bis 2020 und ist eines von insgesamt drei Projekten in München, die in sogenannten Modellquartieren neue Lösungen und Konzepte im Bereich Mobilität, Smart City, Logistik, Energie und Infrastruktur testen.

Das Bundesministerium für Umwelt, Naturschutz, Bau und nukleare Sicherheit fördert das Forschungsprojekt City2Share im Rahmen des Programms „Erneuerbar Mobil“ mit 5,8 Millionen Euro. Konsortialpartner sind unter der Führung der BMW Group die Landeshauptstadt München, die Stadtwerke München, die Münchner Verkehrsgesellschaft, die Hamburger Hochbahn AG, die Siemens AG, UPS, DriveNow, die Universität der Bundeswehr München, die TU Dresden und das Deutsche Institut für Urbanistik (difu).

Andrea Nahles ve Arif Taşdelen: Türkiye boşverilecek bir ülke değildir

Almanya’nın en büyük partisi Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Genel Başkanı Andrea Nahles, Türkiye ile ABD arasında yaşanan gerginlik sonucu ekonomik krizle karşı karşıya olan Türkiye’ye yardım edilmesi gerektiren bir durum olabilir sözü üzerine, diğer partiler bu öneriyi reddettiler.

SPD nin ilk kadın genel başkanı olan Nahles “Türkiye’ye yapılması düşünülen yardımın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaşanan siyasi anlaşmazlıklardan bağımsız olarak gereken maddi destek sağlanabilir.” dedi. Nahles, Almanya için Türkiye önemlidir. Türkiye boşverilecek bir nato ülkesi değildir, kayıtsız kalamayız. Türkiye’nin istikrarlı olması herkesin çıkarınadır. Türkiye’nin ihtiyacı anında ekonomik yardım yapılmasıdır.” dedi.

Bavyera Parlamentosu Milletvekili ve Uyum Komisyon Başkanı Arif Taşdelen, parti başkanının bu teklifini destekleyerek: “Türkiye ile Almanya’nın dostluğu tarihe dayanır. Dostluklar sadece iyi günde değil, kötü günde belli olur. Almanya, Türkiye’ye bu zor durumda ekonomik desteği vermelidir.” diye konuştu.

Deniz’in Küba günlükleri

HAVANA

  1. Gün

Uzun süren uçuşun ardından öğleden sonra Havana’da idim. Uçaktan inince ilk işim paramı CUC’a çevirip şehir merkezine gitmek için “taxi collectivo “ aramak oldu. 2 Kübalı, 1 Meksikalı ve 1 Kolombiyalı il taxi collectivo yapıp hostelin yolunu tuttuk. Neredeyse yıkıntı halindeki binanın kapısını çaldığımda beni kör bir kedi ve ev sahibesi Mirella karşıladı. Mirella’nın İngilizcesi hiç yoktu fakat, bana her konuda inanılmaz yardımcı oldu.

Burada evler o kadar bakımsız ki, benim kaldığım odanın camı yoktu ve oda terk edilmiş bir inşaat alanına bakıyordu. Havaalanından taksiye bindiğimde başlayan yağmur saatlerce dinmedi. Yağmurun asla dinmeyeceğini anlayınca kendimi sokağa attım. Kaldığım ev Malecon’a çok yakın idi. Malecon’u İzmir Kordon gibi düşünün, ama çok daha büyük ve çok daha kalabalık versiyonu. Yol üzerinde bir pasajda yağmurdan dolayı sular eğim boyunca aktığı için Kübalı çocuklar bunu oyun haline getirmiş ve yağmur suyunda patinaj yaparak, kayarak çılgınlar gibi eğleniyorlardı.

Kuba_Deniz_48_web

  1. Gün

Ertesi sabah saat farkının da etkisiyle çok erken uyandım. Evdeki 5 Fransız çocuk kahvaltı yapmaya ve şehri dolaşmaya gideceklerini söyleyince onlara katıldım. Old Havana denilen bölgeye kadar yürüdük. Açıkçası Old Havana bana biraz turistik geldi. Kaldığım evin civarı daha yerel idi.

Burada turistlerin bindiği şehirlerarası otobüsler ile Kübalıların bindikleri farklı. Turistler viazul denen araçlara binerken yerliler omnibus nacionales denen çok daha ucuz otobüslere biniyorlar. Viazul terminali biraz şehir dışında.

*Taxi Collectivo: Genelde eski Amerikan tip otomobiller taksi olarak kullanılıyor. Paylaşımlı olarak taksi sahibiyle sıkı bir pazarlıktan sonra bu araçlara binebiliyorsunuz.

Terminalden 2gün sonrası için bilet işimi hallettikten sonra yürüyerek eve dönerken yolda Plaza de la Revolucion’a uğradım. Burası Havana denince akla gelen, hani şu seyahat fotoğraflarında Che’nin siluetini binada gördüğümüz meşhur meydan.  Bu meydanda bir taraftaki binada Che Guevara’nın silueti, diğer taraftaki binada ise Camilo Cienfuegos’un silueti, ortada ise Jose Marti anıtı bulunmaktadır.

Küba’da sistem çok hızlı değişiyor. İnternet geleli henüz 2 yıl olmasına rağmen hemen hemen her köşebaşındaki parkta internet noktası var. 1 saat: 1,5 CUC olacak şekilde aldığın kartla, internet erişimi olan park noktalarında şifrenle internete rahatça bağlanabiliyorsun. Üstelik bu kartı 30 gün boyunca istediğin zaman kullanmaya devam edebiliyorsun.

Kuba_Deniz_5

  1. Gün

Dün tanıştığım çocuklardan Akash, çok ucuz bir kahvaltı yeri bulduğunu söyleyince tabi ki peşine takılmalıydım. Çünkü gezginlik bunu gerektirir. Kahvaltının ardından Devrim Müzesi’ne gittik. Küba tarihi hakkında benim gibi çok az şey biliyorsanız mutlaka buraya gidin derim. Üstelik içeride Che’nin, Fidel’in ve diğer yoldaşların devrim sürecinde kullandıkları bazı kişisel eşyalarını görebilirsiniz. Kübalıların Castro ailesine sevgileri inanılmaz seviyede.

Müze gezisinden sonra biraz yalnız dolaşıp yerel hayatı gözlemlemek için Havana Üniversitesi yolundan ara sokaklardan yürümeye başladım.

Ara sokaklarda amaçsızca yürürken bir kapı ardından müzik sesi duydum. Kapıyı açıp içeri baktığımda hepsi 60 yaş üzeri bir grup Kübalının çok tatlı bir bahçede salsa yaptığını gördüm. Beni de içeri davet ettiklerinde tabi ki hayır demedim ve bir süre dans ettik. 80 yaşında bastonla yürümekte zorlanan teyzenin tek bir ritim kaçırmadan bütün hayat enerjisiyle dans edişine şahit oldum o bahçede. Reinaldo da o bahçede tanıştığım Kübalılardan biriydi. Bir süredir gördüğüm en kibar insan kendisi. Bir süre sohbet ettikten sonra beni ana yola kadar bıraktı. Beraber çekildiğimiz fotoğrafını göndermem için de arkadaşının mail adresini verdikten sonra vedalaştık. Kendisini muhtemelen bir daha göremeyeceğim ama o güzel bahçedeki salsa toplaşmasını ve dansın insanlara nasıl hayat verdiğini unutacağımı sanmıyorum.

Kuba-Fidel-web

VİNALES

  1. Gün

Güzel bir kahvaltının ardından Vinales için viazul yolunu tuttuk. Havana’dayken Mirella aracılığıyla kalacağımız yeri ayarladığımız için direkt eve gittik. Vinales yeşilliklerin içinde bir dağın eteğine kurulmuş çok şirin bir kasaba. Hükümet bu kasabada casa particulare olayını teşvik etmekte imiş. Dolayısıyla sene sonuna kadar şu ankinin 2 katı kadar evi turistlerin kullanımına açmayı planlamaktalarmış. Dolayısıyla Viazul’den iner inmez bizi evini kiralamak isteyen Vinales’li insan güruhu karşıladı. Kaldığımız ev merkezin biraz dışında, terasında muhteşem bir dağ manzarası olan şirin mi şirin bir ev. Ev sahibi Ernesto ve karısı, şimdiye kadar karşılaştığımız Kübalılar içinde en sıcakkanlıları idi. Terasta Ernesto ile biraz Vinales’te yaşam hakkında sohbet ettik. Ernesto’nun dediğine göre kasaba o kadar küçükmüş ki herkes herkesi tanırmış. Yaşlılar gençlerin isimlerini bilmezmiş de kimin oğlu/ kızı olduklarını sorarlarmış. Kasabanın başlıca geçimi tütün yetiştiriciliği ve tütün tarlaları için oraya gelen turistler. Aslına bakarsanız Küba’da gördüğüm en düzenli, en temiz evler Vinales’te idi, ki bu da burada yaşayan insanların maddi durumlarının diğer yerlilere göre iyi olduğunu gösterir. Akşam yatmadan önce biraz şehri dolaşalım dedik, zaten o kadar küçük ve düzenli ki yarım saatte her yeri gezdik.

Kuba_Deniz_47web

  1. Gün

Ertesi sabah erken ev sahibinin hazırladığı kahvaltıyı yaptıktan sonra bulduğumuz bir rehber ile tütün tarlası turu yaptık. Ben ata binme fikrine pek sıcak bakmadığım için atsız olan tura katıldık. Vadide tütün tarlalarının arasında 1 saatlik turun ardından tepedeki göle girdik ve en son puro yapım atölyesinden el yapımı purolarımızı alıp şehre döndük. Vinales’in çevresinde çok güzel kısa kısa trekking rotaları var. Üstelik hemen hemen bütün rotalar offline harita uygulama
sı olan maps.me’de mevcut. Eğer trekking yapmayı seviyorsanız harita üzerindeki bu rotaları kolaylıkla yürüyebilirsiniz. Akşam şehir merkezinde Casa de la Musica isimli bir bara gittik. Eğer latin dansı seviyorsanız buraya gidebilirsiniz. Şahsen biz hiç oturmadan gece boyunca dans ettik. Üstelik mekana gelen Kübalıların çoğunluğu dans hocalığı yaptığı için size dans öğretmeye çok istekliler.
TRINIDAD

  1. Gün

Vinales’i çok sevdik ama zamanımız kısıtlı olduğu için ertesi Trinidad yolunu tuttuk. Vinales- Trinidad arası 9 saatlik bir mesafe. Biz bu sefer taxi collectivo yaptık.

Trinidad arnavut kaldırımlı dar sokakları ve renkli evleri ile Unesco mirası listesinde imiş. Fakat ne Vinales gibi doğa manzaralarına sahip, ne de Havana gibi kozmopolit bir şehir yapısına sahip olmadığı için beni pek cezbetmedi açıkçası. Şehir merkezinde Museo Arquitectura Colonial’ın üst katından baktığınızda manzara muhteşem.

  1. Gün

Trinidad’da şehir merkezini gezmeyi bitirdiğimiz için yine haritadan şelaleli bir trekking rotası bulduk ve taksi ile bu şelalenin olduğu yere gittik. Taksici sıkı bir pazarlık sonunda başta 20 CUC dediği mesafeye bizi 5 CUC’a götürmeye razı oldu. Küba’da kural: Her şey için pazarlık yapın.

Bulunduğumuz bölgede şelaleye ulaşım 2 km’lik kolay bir dağ trekkinginin ardından sağlanıyor. Bu yolda çok nadir görülen “National Cuban Bird” denen renkleri Küba bayrağı renklerinde olan ve inanılmaz güzel öten bir kuş türüne rast geldik. Dolayısıyla gittiğimize değdiğini düşünüyorum. Şelale de çok güzeldi ve bu bölgede yüzmek için güzel bir alternatifti.

Kuba_Deniz_Tutun-web Kuba-Deniz4-web

VARADERO

  1. Gün

Ertesi gün 6 saatlik yolculuğun ardından Varadero’ya vardım. Varadero, bembeyaz kumsalı ve turkuaz Karayip denizine kıyısı olan uzun bir yarımada. Aslında bölge Karayip denizi yüzünden her şey dahil oteller bölgesine dönüşmüş.

Varadero Küba tatilimin son durağı olduğu için burada sahil boyunca yürüyüp deniz kabuğu toplamak dışında hiçbirşey yapmadım. Öyle ki arada tropik yağmur yağdığında hemen marketten biramı kapıp yağmurla karışan denizde biramı yudumladım. Benim kaldığım ev 13. sokakta olduğu için merkeze baya uzaktı fakat sonradan rastalı çocuktan duyduğuma göre 60. Sokaktaki La Comparsita isimli bara giriş 10 CUC olup, içeride içki ücretsizmiş ve müzik güzelmiş. Eğer Varadero’ya giderseniz ve kaldığınız ev 60. Sokağa yakın olursa buraya uğrayabilirsiniz.

Varadero’da 2 gün kaldıktan sonra dönüş yolu için Havana’nın yolunu tuttum. Varadero’dan Havana’ya dönerken aklınızda bulunması gereken şey, Varadero çok turistik olduğu için ve insanlar günübirlik Havana’dan çok geldikleri için viazul ile seyahat edecekseniz 3 gün öncesinden biletinizi ayarlamanız gerekmekte. Ben viazul bulamadığım için terminal üzerinde yol kenarında bekleyen Kübalılardan biriyle taxi collectivo için anlaştım.

Kuba_Deniz50-web

HAVANA SON DURAK

Havana’ya gidince yine Mirella’nın evinde kaldım. Böylece hem Mirella’yı ve orada tanıştığım insanların bir kısmını tekrar görebildim, hem de Havana’dan ayrılırken taksi paylaşmak için sözleştiğim çocuğu tekrar görebildim.

Akşam  hosteldekilerle içip biraz muhabbet ettikten sonra bir  Cumartesi klasiği olan Malecon’a gittik. Rastalı çocuk bir grup Kübalı buldu ve onlarla içip muhabbet ettik. Kübalıların bir kısmı müzisyen olduğu için bir yandan da müzik yaptılar.

Kübalı çocuklar benim Türk olduğumu öğrenince hemen Kübalı müslüman bir adam bulup benimle tanıştırdılar. Adam seneler önce Küba’ya gelen müslüman bir kıza aşık olduğu için müslüman olmuş. Kız bunu bırakıp gidince de öyle kalmış fakat Küba’da müslüman olmanın rom ve dans yüzünden çok zor olduğunu da bana belirtmeden geçemedi.

Ertesi gün uçuş saati yaklaşınca taxi collectivo ile havaalanının yolunu tuttuk. Küba yolculuğum geride unutamayacağım bir sürü anı bırakarak böylece bitmiş oldu.

Deniz YILDIRIM

Kuba_Deniz_web

‘Sessiz Çığlık’ bisiklet ekibi Münih’ten geçti

Barikatsız bir dünya için 17 Temmuz’da İstanbul’dan yola çıkan Hüseyin Nacar yönetimindeki engelliler bisiklet ekibi, ‘Sessiz Çığlık’ turunun 28.ci gününde Münih’e vardı.

Türkiye ve dünyadaki engellilerin yaşamış olduğu sorunlara dikkat çekmek ve duyarlılık oluşturmak amacıyla Uluslararası Barikat Film Festivali kapsamında düzenlenen ‘Sessiz Çığlık Avrupa Bisiklet Turu’na katılan engelliler, 49 gün boyunca 10 Avrupa ülkesini toplam 4 bin 500 kilometre pedallayarak 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Lahey Adalet Yüksek Divanı önünde tamamlayacak.

Ekip, turun 28. gününde Münih durağında kendilerine ev sahipliği yapan DITIM (Diyanet İşleri Türk İslam Merkezi) Dernek Başkanı Önder Yıldız, T.C. Münih Başkonsolos Yardımcısı Şebnem Koçoğlu ve basın mensuplarıyla bir araya gelerek açıklamalarda bulundu. Tur koordinatörü Hüseyin Nacar, “Engellilerin hak mahrumiyetinin önüne geçmek, savaş, terör, darbe gibi halka karşı yapılan olayların suçlulularının cezalandırılması hususunda sesimizi duuyurmak istiyoruz.” diyerek tur kapsamında Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Mahkemesi, FİFA, UEFA gibi karar alan mercileri de ziyaret ederek engellilerin sorunlarına dikkat çekmeyi amaçladıklarını belirtti. Nacar, bu yıl 9.su gerçekleşek olan ‘Barikat Film Festivali’nin 1-4 Aralık tarihleri arasında İstanbul Bağcılar’da yapılacağını da duyurdu.

Aralarında görme, ağır beden, terörden bacağını kaybetmiş engellilerin bulunduğu 12 kişilik ekipte sağlık, teknik, psikolog ve aşçı gibi elemanlar da yer alıyor. Engellli milli bisikletçi Nihat Demir ile bir bacağını dağlarda görev yaptığı sırada mayınla kaybeden milli sporcu Ekrem Taşkın ‘etkinliğin sportif bir yarışma olamadığının’ altını çizerek dostluk, kardeşlik ve sevgi istediklerini, bedel ödeyerek katlandıkları farkılık ve acılara rağmen kartopu olarak çıktıkları bu yolda çığ olarak engellerin çığlığını karar mercilerine duyurmak istediklerini belirtti.

Münih’ten ayrılarak İsviçre’ye doğru yola çıkan ekip, turunu 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Lahey Adalet Yüksek Divanı önünde tamamlayacak.

Haber: Orhan TİNENGİN

 

Başkonsolos Mesut Koç’a veda

Münih’te dört yıllık görev süresini tamamlayan T. C. Münih Başkonsolosu Mesut Koç’a veda edildi. Münih Türk Medyası ile TÜDEK (Türk Dernekleri Koordinasyon Kurulu) işbirliğiyle düzenlenen veda daveti Hotel Goethe’de gerçekleşti.

Davette yapılan konuşmalarda, Bavyera eyaletininin başkentindeki görev süresince NSU aşırı sağcı cinayetler davasını da izleyen Mesut Koç’un çalışmaları hakkında bilgi verildi. Dört yıllık görev süresinde yoğun çalışma gerektiren 3 genel seçim ve 1 Referandum’un yanı sıra Münih’te her yıl düzenlenen Uluslararası Güvenlik Konferansı sırasında Türkiye’den gelen üst düzey katılımcıların 2 gün süren kalış ve temaslarınını organizasyonun da yapıldığı hatırlattıldı. Vatandaş işlemlerinde uygulamaya konulan randevu ve elektronik ortama geçişle birlikte bekleme süresinin asgariye indirildiği ve Güney Bavyera’nın çeşitli yerlerine dağılmış Türk dernek ve kuruluşları ziyaret ederek sürekli ilişki içinde olduklarını da belirtildi.

Ankara merkeze dönmekte olan Başkonsolos Mesut Koç da konuşmasında, Münih gibi güzel bir kentten ve burada edindiği dostlardan güzel anılarla ayrılmakta olduğunu vurguladı. Elinden gelen tüm imkanlarla görev bölgesinde tüm vatandaşlarla temas kurmaya gayret gösterdiğini, eğitim ve bazı sosyal konularda gerçekleştiremediği projelerin kendinden sonra gelecek meslekdaşıyla hayata geçirileceğini ümit ettiğini söyledi. “15 Temmuz sonrası gerçekleri Bavyera hükümet ve yerel yönetim temsilcileri başta olmak üzere, siyasi vakıflara ve  kamuoyuna anlattık.” diyen Koç, kendisine çalışmalarında destek veren tüm dernek başkanları ve üyelerine teşekkür ederek, helallik istedi.

Davette, medya duayeni Orhan Tinengin Münih Türk Basını adına Mesut Koç’a bir şükran plaketi takdim edildi. Tinengin yaptığı konuşmada Başkonsolos Koç’un, yoğun çalışma gerektiren süreçleri sorunsuz ve başarıyla tamamladığını belirtti. TÜDEK sözcüsü Mahir Zeytinoğlu da Koç’a bir şükran plaketi takdim ederek bundan sonraki meslek hayatında başarılar diledi.

Davette Eğitim Ataşesi Profesör Mustafa Çakır, Ticret Ataşesi Ertem Çoban, devlet sanatçısı ünvanlı ressam Profesör Jale Yılmabaşar, STK başkanları ile basın mensupları hazır bulundu.

Hotel Goethe’de hazılanan açık büfe ikramı ile sona eren veda toplantısında davetliler Başkonsolos Mesut Koç ile ayrı ayrı vedalaşma imkanı buldu.

Orhan TİNENGİN / Hamide TÜRKER

KocVedaGoetheHotel
Hotel Goethe’de gerçekleşen veda davetine katılanlar ile hatıra fotoğrafı
KocVeda-Yilmabasar
Soldan: Şükrü Akçelik, Başkonsolos Koç, Jale Yılmabaşar
KocVedaGoetheHotel2
DİTİB Güney Bavyera Eyalet Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Önder Yıldız (soldan ikinci) ve başkan yardımcısı Aykan İnan (sağdan ikinci) de davete katılanlar arasındaydı

 

KocVedaSAydın
Mesut Koç, Trabzon ve Karadeniz Derneği Başkanı Süleyman Aydın ile

Feuer in Griechenland: Appell an die Münchner Bevölkerung

Die Münchnerinnen und Münchner werden aufgerufen, an der Sammlung von Bedarfsartikeln für die Opfer der tödlichen Feuer in Griechenland teilzunehmen.

Der Migrationsbeirat der Landeshauptstadt München bittet um dringende Mithilfe und Unterstützung der Initiative des Heiligen Georg in München.

Ihre Hilfe wird am kommenden Sonntag ab 12 Uhr von

Agios Georgios München, Gollierstr 55

sowie bei der

– Griechisch-Orthodoxen Metropolie – Allerheiligenkirche
Ungererstr. 131, 80805 München
Tel.-Nr.: 089 36 03 87 88, E-Mail-Adresse:muenchen.allerheiligen@orthodoxie.net
Bürostunden: Mo / Di / Do 16:30 – 18:30 Uhr und nach Absprache.

entgegengenommen.

Dringend benötigt wird Folgendes:

Medikamente wie Fucidine-Creme, Betadine-Lösung, Verbandsmaterial, Lebensmittel mit langer Haltbarkeitsdauer, Zwieback, Kekse sowie Baby-, Feuchttücher und Windeln (bitte KEINE Kleidung).

Nichts rechtfertigt Rassismus

Die Türkische Gemeinde in Deutschland (TGD) verurteilt die in Teilen rassistische Debatte um den ehemaligen deutschen Nationalspieler Mesut Özil.

Der Vorsitzende der TGD, Gökay Sofuoğlu:
„Es gibt eine berechtigte Kritik an Özil: Sich mit einem Foto für das politische Regime in der Türkei instrumentalisieren zu lassen, das die Menschenrechte missachtet und mit Füßen tritt, war und ist falsch. Doch um dieses Foto geht es schon lange nicht mehr. Die aktuelle Debatte zeigt, wo wir stehen in diesem Land. Mesut Özil, der in Deutschland geboren und aufgewachsen und mit dem deutschen Team Weltmeister geworden ist, der sich für die deutsche und nicht für die türkische Nationalmannschaft entschieden hat und für diese Entscheidung damals in der Türkei rassistisch angefeindet wurde, tritt aufgrund von Rassismuserfahrungen zurück. Ihm werden das Deutschsein und die Zugehörigkeit zu unserem Land abgesprochen. Das ist der eigentliche Skandal dieser ganzen Debatte.“

Der Vorsitzende der TGD, Atila Karabörklü, ergänzt:
„Diejenigen, die von einem Nationalspieler eine klare und kritische Haltung zur Türkei verlangen, haben geschwiegen, als ein Flüchtlingsabkommen mit der Türkei abgeschlossen wurde. Diese Doppelmoral ist nur schwer zu ertragen. Noch schwerer zu ertragen ist, dass Rassismuserfahrungen als „Opferinszenierung“, „Gejammere“, „Verfolgungswahn“ und „Rassismuskeule“ umgedeutet werden. Die unbetroffene Mehrheit sagt also den Betroffenen, wie sie eine Rassismusdebatte zu führen haben. 13 Tage nach den NSU-Urteilen wirkt das wie ein Schlag ins Gesicht für alle Opfer rassistischer Hetze und Gewalt.“

Die Debatte um den Rücktritt von Özil zeigt, dass Menschen mit Migrationshintergrund nach wie vor eine Bringschuld zugeschoben wird. Und sie macht deutlich, dass Menschen mit Migrationshintergrund, die in 2. und 3. Generation hier leben, diese Schuld offensichtlich nicht begleichen können, sondern ihnen die Zugehörigkeit von einem Tag auf den anderen abgesprochen werden kann.

Sofuoğlu erklärt abschließend:
„Für welche Werte steht der DFB, wenn er es nicht einmal schafft, sich klar gegen Rassismus zu positionieren? Nach den rassistischen Anfeindungen auf den schwedischen Nationalspieler Jimmy Durmaz stellte sich das gesamte schwedische Team hinter den Teamkameraden und rief: Fuck Racism! Und in Deutschland? Hier wird zum Rassismus, der einem Spieler entgegenschlägt, immer noch geschwiegen, es wird sich weggeduckt und ein Sündenbock gesucht, um von eigenem Versagen abzulenken! Das ist enttäuschend. Wir fordern personelle Konsequenzen.“

Bundesvorstand-Atila-und-Gökay_klein
v.l: Atilla Karabörklü, Gökay Sofuoğlu

Okudum: Bitmeyecek Öykü

En son hangi kitabı okudun? sorumuzu Hazal Yıldırım cevaplıyor…

Bitmeyecek Öykü. Kitapçıda “Küçük kardeşiniz için mi?” sorusuna “Hayır, kendim için.” cevabını gülümseyerek vermem üzerine, “Haklısınız. Berliner Morgenpost’un da tanımladığı gibi, yetişkinler için bir çocuk hikayesi ve aynı zaman da çocuklar için bir yetişkin kitabıdır. Sanırım benim de tekrar okumam gerek. Toz kaplamıştır şimdi…” deyip gözleri dalıverdi orada duran teyzenin. Gerçekten de her insanın kesinlikle ömründe en az bir kez okumuş olması gereken bir kitaptır Michael Ende’nin ‘Bitmeyecek öykü’ adlı eseri.

Küçük bir oğlanın idealist toplumumuzdan kaçışını ve saklanmasını anlatan bu hikayede, o çocuğun kendisini kitap dünyasında yeniden bulup, hayal dünyasına olan geçişini okuyoruz. Kendisini bu fantezi dünyasında hep olmak istediği ve herkesin imrendiği ve hayranlık duyduğu birisi olarak hayal etmektedir. Bu yeni kişiliği, akıllı, güçlü, çelimli ve daima cesur bir genç oğlan olarak anlatılır ve gerçek hayattaki ulaşmak istediği hedeflerin yansımasıdır. Bu ideal öz imgesini o kadar beğenip benimsemiştir ki, gerçek hayatı unutup gitmiştir çocuk. Doğru ya, bu zamanda kaç insan bu rüyaya kapılıp gerçek hayatlarında neler değiştirebileceğini unutur. Bitmeyecek öykü.

Nükhet Kıvran yazdı: ‘Selbsthilfebeirat’ desteği

Değerli Okurlarımız,

geçtiğimiz sayıda, yapmış olduğunuz projelere Münih Göçmenler Meclisi’nden nasıl para desteği alabileceğiniz konulu bir makale yayınlamıştık.

Bu yazımda Münih Göçmenler Meclisi haricinde Münih’teki diğer kurumlardan nasıl yararlanabileceğinizi anlatmaya devam edeceğim.

Büyük zahmetlerle hazırladığınız projelerinize para kaynakları bulmak projeyi hazırlamak kadar zor bir uğraş. Konunun zorluğunu, gerek sivil toplum kuruluşlarında fahri olarak çalışan veya gruplar halinde inisiyatifler üzerinden sorumluluk alan arkadaşlar çok iyi bilirler. Bu bağlamda PiYASA dergisi üzerinden sizlerin işini bir nebze dahi olsa kolaylaştıracak bilgileri sunmak şahsım ve dergimiz açısından çok önemli.

Yapmış olduğunuz projelere Münih Göçmenler Meclisi hariç parasal destek alabileceğiniz önemli kurumlardan birtanesi de Münih belediyesinin desteklediği bir kurum olan `Selbsthilfebeirat-München’dir (Türkçesi: Kendi Kendine Yardım Danışma Kurulu. Yazımın devamında karışıklığa sebebiyet vermemek için kurumun Almanca ismini kullanacağım.)

Selbshilfebeirat üzerinden yapmış olduğunuz projelere ve anadil kurslarına parasal destek alabilirsiniz. Kuruma www.selbsthilfebeirat-muenchen.de internet sayfasından ulaşabilir, alacağınız yardım ile ilgili tüm bilgileri burada okuyabilirsiniz.

Yukarıdaki internet sayfasından, `benim derneğim gibi, kendi kendine yardımlaşma gruplarını nereden bulabilirim?’, `Kendim, nasıl kendi kendine yardım edebilecek kurum oluşturabilirim?’, `Para desteği için müracaat formu nasıl doldurulur?’ gibi bir çok sorunun yanıtını bulabilirsiniz. Ayrıca kurumun işleyişi ve Selbshilfezentrum’un yani ™Kendi Kendine Yardım Danışma Kurulunun∫ bağlı bulunduğu üst kurumun daha hangi yardımları yaptığı hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Selbshilfebeirat’ın karar kurulu toplam 9 kişiden oluşur ve bu 9 kişi `hangi dernek veya inisiyatif ne kadar para alacak’ karar verir. Kurul üyelerinin bir kısmı seçimle bir kısmı da atama ile göreve başlar. Kurul ayda 1 kere toplanır. Yıllık istenilen proje parası en geç her yılın Mart ayının sonunda kurula ulaşmak zorundadır. Toplam 10.000 Euro¬ya kadar verilecek yardımlara kurul karar verir 10 bin Euronun üzerinde alınacak projelere yardım parasına Münih Belediye Meclisi karar verir. Verilecek yardım 5 yıl ile sınırlıdır, 5 yıldan sonra Münih Belediye Meclisi kararı ile o dernek sürekli yardım bölümüne alınır. Selbshilfebeirat’a gerek Alman gerekse göçmenlerin kurduğu dernekler veya inisiyatifler üye olabilir. Kurumun binin üzerinde üyesi bulunmaktadır. Kurumun, sağlık, sosyal, göçmenler, çevre sağlığı ve kendi kendine yardım etme ile ilgili konu başlıkları vardır ve bu alanlar için yapılan çalışmalara parasal destek verilmektedir.

Bir dahaki sayımızda sizlere Münih’te yapmış olduğunuz projeleriniz için parasal destek alabileceğiniz önemli bir başka kurumu daha tanıtacağım.

Nükhet Kıvran

-Münih Göçmenler Meclisi üyesi
-Ramersdorf Perlach SPD bölge meclisi üyesi

Zum Abschied: Medaille „München leuchtet“ für Axel Markwardt

Seit 39 Jahren und 15 Tagen steht Axel Markwardt heute im Dienste der Landeshauptstadt München. Noch verbleiben sieben Tage, dann geht Münchens Kommunalreferent, der Chef der städtischen Grundstückspolitik, in Ruhestand. Schon heute feierte Markwardt auf Einladung von Oberbürgermeister Dieter Reiter seinen Abschied im Großen Sitzungssaal des Rathauses. Zum Ende der Dienstzeit überreichte OB Reiter dem scheidenden Kommunalreferenten die Medaille „München leuchtet – Den Freundinnen und Freunden Münchens“ in Silber – in Anerkennung seiner Verdienste um die Landeshauptstadt München.

Am 2. Juli 1979 hatte Markwardt seinen Dienst bei der Landeshauptstadt München angetreten. Über Stationen im Baureferat und im damaligen Amt für Abfallwirtschaft kam der Jurist schließlich im Kommunalreferat an. Seit 2001 fungierte er dort als Stadtdirektor, ab Juli 2012 als Kommunalreferent. Als Chef der städtischen Grundstückspolitik habe Markwardt „in extrem schwierigen Zeiten“ mit steigenden Grundstückspreisen eine „extrem wichtige Aufgabe“ innegehabt, sagte Oberbürgermeister Reiter. Und nicht nur das: In seiner Rolle als Kommunalreferent war Markwardt auch Chef der städtischen Güter, Forstverwaltung und Märkte sowie des Abfallwirtschaftsbetriebs München (AWM).

Zahlreiche Gäste waren bei der Verabschiedung Axel Markwardts mit dabei: neben den Ehrenbürgerinnen Dr. h.c. Charlotte Knobloch, Präsidentin der Israelitischen Kultusgemeinde für München und Oberbayern, und der früheren Bürgermeisterin Dr. Gertraud Burkert auch der Ehrenbürger und Alt-OB Christian Ude sowie Bürgermeister Josef Schmid, Bürgermeisterin Christine Strobl sowie zahlreiche Stadträte und Referenten.

Foto: Landeshauptstadt München/Nagy