Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump, bir sürprize imza atarak ABD’nin yeni başkanı oldu. Trump, seçime kadar yaptığı ırkçı, cinsiyetçi ve İslamofobik sözleriyle çok tartışılmıştı.
Yamuk Prenses
Katar’ın Başkenti Doha’da bir okul, öğrenci velisinden gelen `müstehcen içerik’ şikâyeti üzerine Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masal kitabını okul kütüp-hanesinden çıkardı.
Unhöflich und scortese
İnternetteki alışveriş sitesi Amazon’da İtalyanca ve Almanca olarak yayımlanan bir ilanla, ellerinde bavullarıyla iki çocuk mankenin giydiği ‘çocuklar için mülteci kostümleri’ satılıyor.
% 1
İngiliz yardım kuruluşu Oxfam’ın raporuna göre dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesiminin serveti, geri kalan yüzde 99’luk kesimin servetinin toplamına eşit.
Lezizel’den yenilikler
Önümüzdeki şubat ayında 4. yılını dolduracak olan Lezizel, artık Münih’in vazgeçilmez lezzetleri arasında yerini çoktan aldı.
Uğur ve Oğuz Örgün kardeşler, kurdukları marka ile Almanya’da şimdiye kadar sunulan Türk mutfağının başka yönlerini de tanıtabildikleri için memnunlar. Lezizel, sıkça Alman televizyon kanallarında `yeni keşifler, farklı tadlar’ gibi temalı programlarda yer alıyor. Diğer yandan ürünlerine sürekli yenilikler katılıyor. Hem Türk hem Alman müşterilerin memnuniyetini belirttiği Lezizel mantıları, sekiz çeşit `topping’ ile tekdüzelikten hayli uzak.
Sosyal sorumluluk, işletmeci kardeşler için büyük önem taşıyor. Geçtiğimiz yıl `respect’ ve `no to racism’ mottosuyla başladıkları FC Stern futbol takımı sponsorluğuna bu yıl da devam ediyorlar. Kreisliga’da oynayan takımı seçme sebeplerinin `farklı etnik kökenli oyunculardan oluşması’ olduğunu söyleyen Örgün kardeşlerin amacı ise ırkçılık ve ayrımcılık konularına dikkat çekmek: “Lezizel ekibi olarak özellikle gündemdeki mülteci konusunda toplumu daha duyarlı ve önyargısız olmaya davet etmek istiyoruz. Amacımız ilk etapta bu genç takıma maddi yardımda bulunmak, fakat aynı şekilde camiayı ve toplumu hoşgörüye davet etmek..”
Kendi işyerinin sahibi olmak isteyenler için bir de müjdeleri var: Lezizel, bu yıl `franchise’ konseptiyle tüm Almanya ve yakın Avrupa ülkelerinde hizmet vermeye hazır. İlk bayilikler için cazip çerçeve şartları hazırlanmış bile. Örgün kardeşler “Aktif halde konseptimizi pazarlamadığımız halde franchise sistemimize ilgi gösteren girişimcilerle ilk görüşmelere başladık bile.” diyorlar. Detaylı bilgi almak isteyenler şu mail adresinden Lezizel’e ulaşabilirler: info@lezizel.de
Leser: Deniz Özdin
Die 27-jährige Deniz ist die rechte Hand ihrer Mutter im Kosmetikstudio Dermo Skin und hat große Pläne für die Zukunft.
Wie würdest Du dich beschreiben?
Ich bin ein unternehmensfreudiger und zuverlässiger Mensch. Meine Freunde sagen, dass ich ein guter Zuhörer bin und sie freuen sich, wenn ich Ihnen helfe wo ich kann.
Was ist für dich wichtig?
An erster Stelle ist mir die Gesundheit meiner Familie und dann meine eigene am wichtigsten.
Was sind deine Zukunftspläne?
Da ich abwechslungsreiches Arbeiten liebe, werde ich mich auf jedenfall noch mehr weiterbilden, vor allem meine Kreativität im beruflichen Leben anwenden. Daher möchte ich mich im Bereich als medizinische Pigmentistin weiterbilden, in dem ich nicht nur Menschen glücklich mache, die ein kosmetisches Problem haben, sondern auch Menschen die mit gesundheitlichen Problemen unglücklich sind.
Was denkst du über PiYASA Magazin?
Piyasa ist sehr vielfältig und man kann viele Neuigkeiten erfahren. In der Zeitschrift ist für jedermann etwas zu lesen. Die Zusammenarbeit mit Piyasa macht seit dem ersten Tag sehr viel Spaß, gemeinsam können wir unsere Anzeige kreativ umsetzten und es funktioniert super.
STECKBRIEF
Name: Deniz Özdin
Sternzeichen: Krebs
Woher kommst du: aus der Türkei
Lieblingsessen: Sulu Köfte, Sarma
Lieblingsmusik: Pop
Lieblingslocation: Kein bestimmter Ort, am liebsten die Räumlichkeit im Auto
Lieblingsdesigner: Kein bestimmter, alles was mir gefällt
Was hast du zuletzt eingekauft: Urlaub und Sonnenbrille
Vorbild: Meine Mutter
‘Kars’ta deniz olsaydı biz de korsan olurduk, değil mi?’
Dünyanın birçok festivalinde büyük ilgiyle karşılanan Kar Korsanları, Faruk Hacıhafızoğlu’nun ilk uzun metraj filmi. Yurtiçi ve yurtdışından aldığı ödüller arasında İran’dan dünya sineması bölümünde aldığı `en iyi yönetmen’ ödülü de var.
Film, 1981 yılında Türkiye tarihinin acımasız darbelerinden birinin başlarında geçiyor. Kars’ta yine çok ağır geçen bir kışın ortasında kömür, elmas değerinde o dönem ve ona sadece birkaç devlet kurumu ve ayrıcalıklı kişiler ulaşabiliyor. Film, ara karnelerin alındığı tatilde oyun oynamak yerine kömür arayışına giren Serhat, Gürbüz ve İbo’nun hikayesini anlatıyor. En temel ihtiyaçlarını karşılamak için verdikleri mücadele, üç arkadaşın hayatın sorumlulukları ve gerçeklerle tanıştıkları bir dönüm noktası olacaktır.
Hacıhafızoğlu da aslında o çocuklardan biri. Kendisi de küçükken orada yaşayan çocuklar gibi kömür toplamaya gidermiş. Filmin otobiyografik yanı konu olduğunda “Serkan karakterinin anne-babası Almanya’da olduğu için en çok o ama hepsinde kendimden, arkadaşlarımdan, tanıdıklarımdan bir parça var.” diyor yönetmen. Filmin fikri de Almanya’da bir aile buluşmasında doğmuş. Çok soğuk bir şubat gününde akıllarına Kars’ın soğuğu gelmiş ve annesi kömür toplama hikayesini anlatmış. Film Berlinale’de gösterildiğinde anne-babası da izleme fırsatı bulmuş. Yönetmen gösterim sonrası şunları söylemiş: “Yıllar önce annem ve babam buraya misafir işçi olarak gelmişti, şimdi bu salonda misafir oyuncu olarak bulunuyorlar.”
Filmin dikkat çeken bir diğer yanı ise tüm oyuncuların yerel olması ve aslında oyuncu olmaması. “Çocuk oyuncuları okullardan bulduk. Bin beş yüz çocuk arasından seçtik. Büyüklerin çoğu da çocukluk arkadaşlarım, komşular. Hatta yoldan geçerken çevirip ikna ettiklerimiz var. Hepsi ilk kez bir oyunun içerisinde oldular.” diyor Hacıhafızoğlu. Film, çok zor şartlar altında 28 günde çekilmiş. Üstelik 130 bin Euro gibi çok düşük bir bütçeyle. Evet, sinema gerçekten de yürek işidir…
„Münchner Universitäten in globalem Ranking in bester internationaler Gesellschaft“
Die Münchner Universitäten bereiten nach Ansicht der internationalen Top-Unternehmen ihre Absolventen auf höchstem Niveau auf das Berufsleben vor. Das bestätigt das Magazin ‘Times Higher Education’ im aktuellen ‘Global University Employability Ranking’. Wissenschaftsminister Dr. Ludwig Spaenle gratuliert den Hochschulen zu diesem Erfolg: “Die hohe Qualität dieser Spitzenuniversitäten zeigt sich nicht nur in der herausragenden Platzierung von TUM auf Rang 8 sowie der LMU auf Rang 31. In diesem globalen Ranking finden sich die beiden Universitäten in bester internationaler Gesellschaft. Eingerahmt von der University of Oxford und der nachfolgenden Princeton University ist die Technische Universität München zudem die einzige deutsche Universität unter den Top 10.”
Insgesamt finden sich mit TUM, LMU und der Goethe-Universität Frankfurt auf Rang 50 nur drei Hochschulen aus Deutschland unter den 50 bestbewerteten Universitäten. “Das Ranking verdeutlicht, dass ein Studium an den beiden Universitäten der Landeshauptstadt eine hervorragende Startvoraussetzung und Grundlage für das Berufsleben ist -und das über ein breites Fächerspektrum hinweg”, würdigte Minister Spaenle abschließend die Lehre an den Hochschulen.
Irkçılığa ve ayrımcılığa karşı cephe büyüyor
Münih’te ayrımcı, ırkçı ve sağcı şiddet mağdurlarına yardım amaçlı kurulan bağımsız bir dernek BEFORE. 2014 yılının sonlarında kurulan dernek, bir yıllık hazırlık aşamasından sonra 2016 yılının başında taşındığı Mathildenstr. 3c adresinde hizmet veriyor. Derneğin başkanlığını yapan eski Belediye Başkanı Christian Ude dernekle ilgili şöyle söylüyor: “Bu derneğe olan ihtiyaç kurulduğu günden bu yana giderek artıyor. Ayrımcılığın sesi giderek yükseliyor ve yüzsüzleşiyor. Çünkü demokratik meşrulaştırılıyorlar.”
Derneğin yönetim kurulunda Siegfried Benker, Alexander Diepold, Peter Probst, Tina Schmidt-Böhringer’in yanı sıra Göçmenler Meclisi Başkanı Nükhet Kıvran da var.
Hedefi mağdurları ve etraflarındaki görgü tanıklarını korumak ve desteklemek olan derneğin faaliyet alanı ayrımcılığa karşı bilinçlendirme ve eğitim gibi konuları da kapsıyor. BEFORE, etnik köken, cinsiyet, din, cinsel eğilim ve ırkçı saldırılar gibi tüm ayrımcılık ve şiddete uğrayanların hakkını savunmalarında gizlilik ilkelerine uygun, devlet kurumlarından bağımsız ve ücretsiz yardımcı oluyor.
Mathildenstr. 3c adresinde şehrin merkezindeki yerlerinde BEFORE uzmanlarından danışmanlık hizmeti alabilir, şu telefon numaralarından bilgi edinebilirsiniz: Tel: 089 46 22 46 70 veya Mail: kontakt@before-muenchen.de

Guckst Du, Cumhur Atalan
Münihli tiyatroseverlerin bildiği bir isim Cumhur Atalan. Münih’e Türkçe tiyatroyu getiren isim. AST (Ankara Sanat Tiyatrosu) da dahil olmak üzere birçok tiyatroda oyunculuk, kurduğu tiyatro gruplarında yönetmenlik yapmış. Son yıllarda başlattığı casting çalışmalarıyla bir yandan da setlere oyuncu gönderiyor.
Baştan başlayalım; Atalan, aşık olup ani bir kararla 1991 yılında Münih’e gelmeden önce Türkiye’de amatör ve profesyonel tiyatrolarda oyunculuk yapar.
Tiyatro kariyeri aynı zamanda doğup büyüdüğü Ankara’da Devlet Tiyatrosu’nda başlar. AST’ta Rutkay Aziz, Altan Erkekli, Erol Demiröz, Altan Gördüm gibi isimlerle birlikte Yusuf ile Menofis oyununda rol alır. Sonrasında birçok özel tiyatroda oyunculuk ve yönetmenlik yapar.
Münih’teki ilk yıllarında Münih Volkstheater deneyimi edinir. Yirmi yılı aşkın sürede Münih’te kurduğu tiyatro gruplarıyla `Bozuk Düzen’, `Köşe Kapmaca’, `Eski Fotoğraflar’, `Kadıncıklar’, `Hadi Öldürsene’, `Canikom’, `Toroslardan Öteye’, `Nafile Dünya’, `Çılgın Dünya’ gibi oyunları yönetir. Aktenzeichen XY, Der Alte, Marienhof, Ich Chef du nix gibi Alman yapımlarında rol alır.
Rumuz Tiyatro olarak Münih’te 1996 yılında yine bir ilke imza atarak `Tiyatro Festivali’nin organizasyonunu üstlenir. Münih’te başlattığı tiyatro çalışmalarıyla birçok kişiye örnek olarak farklı tiyatro gruplarının oluşmasını sağlar.
Cumhur Atalan, bir yandan da `Guckst Du Casting’ adında kurduğu casting ajansıyla dizi ve filmlere oyuncu gönderir. Bunların arasında Erkan&Stefan (Ich Chefe du nichts), Tatort, Soko 5113, Bis an die Grenze, Richter Hold, Alles au˚er Sex gibi yapımlar var.
Atalan, casting çalışmalarıyla ilgili gelişmeleri ise şöyle duyurdu: “Profesyonel anlamda güçlenmek ve daha güzel projelere imza atmak için bundan böyle casting çalışmalarımıza Hamide Türker ile birlikte devam edeceğiz.”