Çarşamba, Aralık 3, 2025
Startseite Blog Sayfa 93

Karadenizliler horona doydu

Münih Trabzon Karadeniz Kültür ve Dayanışma Derneği 7. Kadırga Şenliği`ni Münih`e 80 km uzaklıktaki Bad Wörishofen kasabasında gerçekleştirdi.

Almanya ve Avusturya`dan yüzlerce vatandaşın katıldığı şenlikte Karadenizliler 4 gün 4 gece boyunca horona ve kolbastıya doydu. Şenlikte Gizem Kara, Cimili İbo, Yasin Kılıç, İhsan Aydın, Onur Şanlı, Aydın Akyol, Ahmet Kaplan, kemençeci Samet Kıran ve davul zurna ikilisi Osman Aydın ve İsmail Yıldız gibi Türkiye ve Almanya’dan sanatçılar gibi derneğin Almanya şampiyonu folklor ekibi de büyük coşkuyla karşılandı. Çok sayıda STK temsilcisinin de katıldığı şenlikte konuşan dernek başkanı Süleyman Aydın, organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür etti.

Şenlikte kurulan çadırlarda Akçaabat köfte, hamsi tava, haşlanmış mısır gibi yöresel lezzetler ve farklı şirketlerin ürünleri de satışa sunuldu.

Trabzon ve Karadeniz Kültür-Dayanışma Derneği’nin yönetim kurulu şu isimlerden oluşuyor: Süleyman Aydın, İsmail Ayar, Ali Çavuşoğlu, Süleyman Tosun, Dursun Özcan, Ayşe Şafak, İhsan Kılıç.

Şenliğin fotoğraf galerisine ulaşmak için tıklayın!

TD Platform Bavyera’da

Almanya`da faaliyet gösteren Türk-Alman Öğrenci ve Akademisyenler Derneği (TD Plattform) ağını genişletiyor. Yüksek okulları olan kentlerde temsilcilikler oluşturmaya başlayan dernek, Bavyera bölgesinde üye çalışmaları kapsamında ikinci kez buluştu.

Harem Restaurant`ta gerçekleşen iftar buluşmasına TD Plattform Başkanı Caner Aver, bölge temsilcileri Emine Şahin, Adnan Kastel ve Şenol Tubadan’ın yanı sıra yaklaşık 30 akademisyen katıldı. Caner Aver, yaptığı selamlama konuşmasında derneğin kuruluşu, hedefleri ve çalışma alanları hakkında bilgi verdi.
2006 yılında 60 öğrenci ile kurulan derneğin şu an tüm Almanya`da 700 üyesi bulunuyor. Danışma kurulu Kemal Şahin (Başkan, CEO Sahinler Holding), Guntram Schneider (NRW Uyum Bakanı), Bernhard Mattes (CEO Ford-Werke GmbH), Mario Ohoven (KOBI Başkanı), Prof. Recep Keskin, Prof. Dr. D. Kamm (TD-Win), Cem Özdemir, Rita Süssmuth`dan oluşan derneğin yönetim kurulunda 15 kişi var.
Derneğin başlıca hedeflerini eğitim, istihdam ve siyasi katılım olarak belirlediklerini söyleyen Aver, ™Toplumsal kaynaklara erişimde adalet sağlanmalı. Göçmenlere yapılan dışlanmaya karşı aktif mücadele edilmeli.∫ dedi. Derneğe giderek artan ilgi olduğunu da belirten Başkan Aver, ™Bu da bizim konu ve içerik olarak doğru adımlar attığımızı gösteriyor.∫ şeklinde konuştu. Yıl sonuna kadar Nürnberg temsilciliği kurmayı da hedeflediklerini duyuran Aver, bu konuda Konsoloslukların da kendilerini desteklediklerini söyledi. Yakın zaman için planlanan organizasyonlar arasında Türkiye`den geri dönenlerle ilgili bir konferans, Eyalet Meclisi ziyareti ve Münih Teknik Üniversitesi`yle yapılacak bir proje var.

Dernek ayrıca 2009 yılından bu yana her yıl düzenli olarak Plattino ödül töreni düzenliyor. Ödüller, siyaset, ekonomi, bilim ve toplumda Türkiye ve Almanya`da Türkler ile çoğulcu toplum arasındaki dostluğun pekiştirilmesine katkı sağlayan kişilere veriliyor. Bu ödülü alanların arasında Cem Özdemir, Gerhard Schröder, Fazıl Say, Nazan Eckes ve Dr. Christian Wulff gibi isimler var.
Ruhr Bochum Üniversitesi`nde coğrafya, siyaset bilimi ve çevre psikolojisi eğitimi alan Caner Aver, 2003 yılından bu yana Türkiye Araştırmalar Merkezi`nde (ZfTI) bilimsel personel olarak çalışıyor.

TD Plattform ile ilgili detaylı bilgiye www.td-plattform.de adresinden ulaşılabilir.

TD-Platform-Harem-07 TD-Platform-Harem-14

Dört Nefes Toprak büyüledi

Dört usta müzisyen Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu, Mikail Aslan ve Cemil Qoçgiri `Dört Nefes Toprak` projesi kapsamında Münih`te muhteşem bir müzik ziyafeti sundu. Daha önce ikili buluşmalarda birlikte çalışmış olan usta yorumcuların bir araya gelerek oluşturduğu proje, Anadolu`nun farklı dil ve kültürlerini müzikal boyutta buluşturuyor.

Münih Quiddestrasse`deki Schulzentrum`da yapılan konserde alkışlar eşliğinde sahneye çıkan sanatçılar, Türkçe, Kürtçe ve Ermenice türküler söylediler. Zamanede Bir Hal, Bülbülüm Altın Kafeste, Yarim Senden Ayrılalı gibi türküleri Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu birlikte seslendirirken, Zazaca türkülerde de Mikail Aslan ve Cemil Qoçgiri`ye eşlik etmeye çalıştılar. Konserde selamlama konuşmasını yapan Mikail Aslan, proje kapsamında Türkiye`nin birçok yerinde verdikleri konserlerde sevgiyle karşılandıklarını belirterek “İnsanlarımız çok dilliliğin, çok kültürlülüğün korkulacak bir şey olmadığını artık görecek, anlayacak. Yaşasın çok dillilik, yaşasın çok kültürlülük.” temennisinde bulundu. Münih konserini düzenleyen üç arkadaş Eren Kılıç, Umut Kul ve Ender Taş`a da teşekkür eden Aslan “Burada gençler yan yana gelmiş ve böyle bir etkinliği gerçekleştirmiş. Bu arkadaşlarımızın çoğu burada doğup burada büyümüş çok genç arkadaşlar. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Umuyorum bu tür etkinlikler bundan sonra daha da çoğalır. Saygının, sevginin, hürmetin çoğalacağı bir zamana geliriz.” şeklinde konuştu.

Türkiye`nin en özgün müzisyenlerinden biri olan Erkan Oğur ise konserin sonunda yaptığı kısa konuşmada duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Oğur, emeği geçen herkese teşekkür ettiği konuşmasında “Bizleri tercih edişiniz, çağırışınız, buraya gelişiniz, esas anlam bu paylaşımda. Sizlerle burda olmaktan çok mutluyuz” dedi.

Konser bitiminde uzun süre ayakta alkışlanan sanatçılar tekrar sahneye çıkarak bis yaptılar. Konser sonrası ise Cemil Qoçgiri ve Mikail Aslan aralarında müzisyen Franz Himpsl ve oyuncu Felicitas Woll’un da bulunduğu izleyicilerle birlikte fotoğraf çektirip sohbet ettiler.

Türk Basını Reiter’i ziyaret etti

Münih Belediye Başkanı Dieter Reiter, başkanlık seçimi öncesi verdiği sözü tutarak Türk basını temsilcileri ile bir araya gelerek, güncel konular hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Reiter, okullarda Türkçe dersleri için derslik (sınıf) ücreti alınması konusunda Eğitim Ataşeliği ile temas kurarak, ders alacak öğrenci ve sınıf sayısının belirlenmesinden sonra, belediye meclisinden çıkarılacak kararla sorunun çözülebileceğini belirtti.

Yabancılar Meclisi’nin, son seçimlerde % 6 gibi düşük bir katılımla oluştuğuna da değinen Reiter, “Koalisyon ortağımızla görüşerek 2016’da sona erecek şimdiki meclisin yerini başka bir yöntemin almasının kararını bu yıl içinde vereceğiz.” dedi. Ülkede yaşanan aşırı sağ şiddet olaylarıyla ilgili konuşan Reiter, NSU davasının Almanya’nın karşılaştığı en büyük hukuk skandalı olarak ortaya çıktığını savundu. PEGIDA’nın istenmediğini karşı gösterilerle gösteren Münih halkına da teşekkür etti. Reiter, her geçen gün artan sığınmacı sayısının sağ şiddeti tetikleyebileceği endişesi taşıdığını da sözlerine ekledi.

Münih İslam Forumu’na yapımı planlanan cami için yardımcı olduklarını, fakat finansman konusunun henüz açıklığa kavuşmadığını belirtti. Mali kaynaklar konusundaki hassasiyetini de belirterek, kesin güvence gelmediği takdirde tahsis edilen arsanın süresinin sona erebileceği uyarısını yaptı.

Reiter, iftar davetlerine katılımıyla ilgili yöneltilen bir soruya, “Gündem yoğunluğu nedeniyle hiç birine katılamıyorum. Seneye Belediye’de toplu bir iftar daveti verebiliriz. Bunun için gerekli talimatları hemen vereceğim.” dedi.

DieterReiter-HamideTurker

Genel Yayın Yönetmenimiz Hamide Türker ve Dieter Reiter

Beton çölünün ortasında bir vaha: Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi

Yolu İstanbul’da Ataşehir’e düşenlerin, ya da Ataşehir’den geçenlerin hemen görebileceği bir yerde değil bu ‘vaha’. Çünkü son 20 yılda her tarafı beton kuleler ve gökdelenler kapladığı için Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi bir saklı cennet gibi. Biraz aramak gerekiyor. Ama bir kez yolunuz düştüğünde de artık aklınızdan çıkması mümkün değil.

Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi (NGBB), 1995 yılında Ali Nihat Gökyiğit tarafından eşi Nezahat Gökyiğit adına hatıra parkı oluşturulmak amacıyla kuruldu. İlk yıllarda `hatıra parkı’ amacına yönelik bir bitkilendirme ve ağaçlandırma planı uygulandı. Hızla imara açılan, büyüyen ve gelişen Ataşehir’de yol inşaatları nedeniyle yapısı aşırı derecede bozulmuş toprak ıslah edildi ve 32 hektarlık park alanına yaklaşık 50.000 ağaç ve çalı dikildi. Daha sonra bir botanik bahçesi olma yolunda çalışmalara başlandı ve 2002 yılında halkın ziyaretine açılan alanın adı 2003 yılında Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi oldu.

İstanbul’un Anadolu yakasında, Atatürk ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinden gelen otoyollarla, Anadolu otoyolunun (Ankara) birleştiği kavşakta bulunan bahçe, sekiz adadan oluşmakta. Hızla betonlaşan ve çölleşen İstanbul’a % 12 oranında yeşil alan sağlayan bahçe, İstanbullular için bir nefes alma noktası olmasının yanı sıra, bir araştırma, eğitim ve öğretim merkezi haline gelmiş durumda.

Sabahın erken saatlerinde her türlü yiyecek ve içeceğinizi yanınıza alarak (termosla çay getirmezseniz açıkta kalırsınız, çünkü burada yiyecek ve içecek satılmıyor.) ücretsiz ziyaret edebileceğiniz bahçe, mevsimine göre değişen saatlerde (kış aylarında akşam 5, yaz aylarında 7’ye kadar) gezilebiliyor.

Yeşilin binbir tonunun bulunduğu, yapay göllerin arasında çiçek kokuları eşliğinde gezebileceğiniz bu huzur dolu ortamda en çok dikkatimizi çeken şey pek çok yerde görülen ‘çimenlere basabilirsiniz’ yazılarıydı. İş güç stresinden negatif elektrik yüklenmiş ve her yerde ‘çimlere basmayın’ tabelalarına alışık olan biz şehirli faniler, NGBB’deki çimlere basın uyarılarıyla önce şaşırdık sonra sevindik.

Geniş bir piknik alanı bulunan NGBB yetkilileri bahçenin amacını şöyle açıklıyorlar; “Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi`ni, Babil’in Asma Bahçeleri kadar ünlü yapacağız.”

Kuruluş felsefesini ‘Dünya bitki hayatı ve Türkiye’nin zengin bitki örtüsü hakkında bilimsel araştırmalar yapmak ve eğitim vermek, iyi belgelenmiş koleksiyonlar oluşturmak ve bir bitki danışma merkezi oluşturmak’ olarak açıklayan yetkililer, “Dünya’daki biyolojik çeşitliliği devam ettirmek ve tehdit altındaki bitkileri korumak, ekonomik ve faydalı bitkilerle insanlar arasındaki bağlantı ve ilişkileri araştırmak, sergilemek ve bu konudaki biriktirilmiş kültür mirasını korumak ve yaymak, gittikçe artan bir tehdit oluşturan susuzluğa dayanıklı bitkileri sergilemek ve dünyadaki erezyonla ve çölleşme ile mücadeleye yardım etmek istiyoruz.” diye ekliyorlar.

NGBB şu adalardan oluşmakta;
Merkez Ada
Ertuğrul Adası
Mesire Adası
İstanbul Adası
Meşe Adaları
Arboretum Adası

Zusammenhalt mit Haltung

Die islamfeindlichen Kundgebungen zunächst in Dresden, dann auch in anderen deutschen Städten, aber auch der Terroranschlag in Paris haben bei vielen Bürgerinnen und Bürgern große Sorgen ausgelöst. Mit Worten und Taten werden nicht nur Demokratie und Meinungsfreiheit, sondern auch die Menschenrechte attackiert. Menschenfeindliche Demonstrationen sind auch ein Anschlag auf die Vielfalt unserer freien, offenen Gesellschaft.

Dass Tendenzen zur Spaltung der Gesellschaft in Nürnberg keinen Platz haben, will die Stadt unter dem Motto „Nürnberg hält zusammen“ zeigen. Zum Auftakt gaben bei einer Kundgebung am 30. Januar 2015 Bürgerinnen und Bürger ein klares Bekenntnis ab zu Freiheit, Demokratie und Meinungsfreiheit, ein Bekenntnis zu ethnischer und religiöser Toleranz, zu Respekt und zu einer offenen und vielfältigen Gesellschaft. „Nürnberg hält zusammen“ – das ist eine Lösung, die gleichermaßen Tatsachenbeschreibung wie Hoffnung ist. Sie ist auf jeden Fall eine Aufforderung zum Zusammenhalt. Nürnberg ist ein Nürnberg für alle – für Evangelische, Katholiken, Juden, Muslime, Angehörige anderer Religionen und für Nicht-Gläubige.

„Nürnberg hält zusammen“ – das ist auch die Über-schrift über ein ganzes Jahresprogramm von Ver-anstaltungen. Geplant ist ein „interreligiöser Dialog-Zug“ vom Ort der ehemaligen Synagoge am Hans-Sachs-Platz über das Rathaus und die christlichen Kirchen zur Eyip-Sultan-Moschee in der Kurfürstenstraße. Wir werden den ehrenamtlichen Helfern in den Asyl- und Flüchtlingsunterkünften Dank abstatten. In einer Veranstaltungsreihe mit dem Bildungszentrum werden wir zum Beispiel über die Frage sprechen, wie und warum sich Jugendliche radikalisieren. Weitere Aktivitäten von Vereinen, Verbänden, Kirchen, Gewerkschaften, Parteien werden den Veranstaltungskalender von „Nürnberg hält zusammen“ füllen.

Gemeinsam für eine solidarische Stadtgesellschaft einzutreten, für Meinungsfreiheit, Vielfalt, Respekt und Toleranz – das ist doch selbstverständlich, mag mancher denken. Ist es – leider – nicht. Wir wissen, dass zwischen 15 und 20 Prozent der Bevölkerung für ausländerfeindliche, antisemitische und islamfeindliche Einstellungen empfänglich sind. Auch in unserer Stadt ist es im vergangenen Sommer zu antisemitischen Ausbrüchen gekommen, auch bei uns müssen sich muslimische Mädchen mit dem schrecklichen Begriff des „Kopftuchmädchens“ bezeichnen lassen, auch Nürnberger Muslime
stehen bei terroristischen Anschlägen wie dem in Paris plötzlich unter „Islamisten-Verdacht“.

Der Terroranschlag auf die Redaktion des Satiremagazins „Charlie Hebdo“ am 7. Januar 2015 war ein ungeheuerliches Verbrechen. Demokratie und Meinungsfreiheit sind ohne die Freiheit der Satire nicht denkbar. Wenn es jetzt gilt, diese demo-kratischen Grundfreiheiten zu verteidigen und zu bewahren, sie vor dem Terror zu schützen, dann darf das, was sicherheitspolitisch nötig ist, nicht selbst zur Bedrohung dieser Grundfreiheiten werden. Ruhe, Augenmaß und eine klare Haltung zur Presse- und Meinungsfreiheit sind nicht die schlechtesten Ratgeber in dieser Zeit.

Natürlich wird das Attentat von Paris wie ein Brandbeschleuniger wirken auf jene islamfeindlichen Einstellungen, an denen „Pegida“ und andere Rechtspopulisten herum zündeln. Politiker aller Parteien suchen den richtigen Umgang mit alldem. Die Organisatoren und politischen Trittbrettfahrer solcher Kundgebungen gilt es politisch zu stellen und, ja, auch zu bekämpfen. Da geht es um die gesellschaftliche Kraft, die ein klares Wort der politischen Führungsleute in Verbindung mit zivilgesellschaftlichem Engagement entfalten kann. Das, was in Deutschland im Umgang mit dem Antisemitismus gelungen ist, ist bei der Islamfeindlichkeit auch möglich: ein klares, von allen geteiltes und verteidigtes „Nein!

“Denen, die mitlaufen, müssen wir klarmachen, dass sie sich irren. Gruppenbezogene Menschenfeindlichkeit wird nicht richtiger, nur weil viele sie artikulieren. Wer Rechtspopulisten entgegnen will, in dem er als Volkspartei in ihre Nähe rückt, wird sie eher selten schwächen, meistens stärken, wenigstens salon-fähiger machen. Das politische Koordinatensystem der großen und kleineren demokratischen Parteien kann der Schutzschirm gegen Rechtspopulisten und Rechtsextreme sein – gerade bei uns in Deutschland – aber nur, wenn das Koordinatensystem nicht allzu beliebig verschoben wird. Haltung ist gefragt!

Dr. Ulrich Maly
Oberbürgermeister der Stadt Nürnberg

Zusammenhalt mit Haltung

Die islamfeindlichen Kundgebungen zunächst in Dresden, dann auch in anderen deutschen Städten, aber auch der Terroranschlag in Paris haben bei vielen Bürgerinnen und Bürgern große Sorgen ausgelöst. Mit Worten und Taten werden nicht nur Demokratie und Meinungsfreiheit, sondern auch die Menschenrechte attackiert. Menschenfeindliche Demonstrationen sind auch ein Anschlag auf die Vielfalt unserer freien, offenen Gesellschaft.

Dass Tendenzen zur Spaltung der Gesellschaft in Nürnberg keinen Platz haben, will die Stadt unter dem Motto „Nürnberg hält zusammen“ zeigen. Zum Auftakt gaben bei einer Kundgebung am 30. Januar 2015 Bürgerinnen und Bürger ein klares Bekenntnis ab zu Freiheit, Demokratie und Meinungsfreiheit, ein Bekenntnis zu ethnischer und religiöser Toleranz, zu Respekt und zu einer offenen und vielfältigen Gesellschaft. „Nürnberg hält zusammen“ – das ist eine Lösung, die gleichermaßen Tatsachenbeschreibung wie Hoffnung ist. Sie ist auf jeden Fall eine Aufforderung zum Zusammenhalt. Nürnberg ist ein Nürnberg für alle – für Evangelische, Katholiken, Juden, Muslime, Angehörige anderer Religionen und für Nicht-Gläubige.

„Nürnberg hält zusammen“ – das ist auch die Über-schrift über ein ganzes Jahresprogramm von Ver-anstaltungen. Geplant ist ein „interreligiöser Dialog-Zug“ vom Ort der ehemaligen Synagoge am Hans-Sachs-Platz über das Rathaus und die christlichen Kirchen zur Eyip-Sultan-Moschee in der Kurfürstenstraße. Wir werden den ehrenamtlichen Helfern in den Asyl- und Flüchtlingsunterkünften Dank abstatten. In einer Veranstaltungsreihe mit dem Bildungszentrum werden wir zum Beispiel über die Frage sprechen, wie und warum sich Jugendliche radikalisieren. Weitere Aktivitäten von Vereinen, Verbänden, Kirchen, Gewerkschaften, Parteien werden den Veranstaltungskalender von „Nürnberg hält zusammen“ füllen.

Gemeinsam für eine solidarische Stadtgesellschaft einzutreten, für Meinungsfreiheit, Vielfalt, Respekt und Toleranz – das ist doch selbstverständlich, mag mancher denken. Ist es – leider – nicht. Wir wissen, dass zwischen 15 und 20 Prozent der Bevölkerung für ausländerfeindliche, antisemitische und islamfeindliche Einstellungen empfänglich sind. Auch in unserer Stadt ist es im vergangenen Sommer zu antisemitischen Ausbrüchen gekommen, auch bei uns müssen sich muslimische Mädchen mit dem schrecklichen Begriff des „Kopftuchmädchens“ bezeichnen lassen, auch Nürnberger Muslime
stehen bei terroristischen Anschlägen wie dem in Paris plötzlich unter „Islamisten-Verdacht“.

Der Terroranschlag auf die Redaktion des Satiremagazins „Charlie Hebdo“ am 7. Januar 2015 war ein ungeheuerliches Verbrechen. Demokratie und Meinungsfreiheit sind ohne die Freiheit der Satire nicht denkbar. Wenn es jetzt gilt, diese demo-kratischen Grundfreiheiten zu verteidigen und zu bewahren, sie vor dem Terror zu schützen, dann darf das, was sicherheitspolitisch nötig ist, nicht selbst zur Bedrohung dieser Grundfreiheiten werden. Ruhe, Augenmaß und eine klare Haltung zur Presse- und Meinungsfreiheit sind nicht die schlechtesten Ratgeber in dieser Zeit.

Natürlich wird das Attentat von Paris wie ein Brandbeschleuniger wirken auf jene islamfeindlichen Einstellungen, an denen „Pegida“ und andere Rechtspopulisten herum zündeln. Politiker aller Parteien suchen den richtigen Umgang mit alldem. Die Organisatoren und politischen Trittbrettfahrer solcher Kundgebungen gilt es politisch zu stellen und, ja, auch zu bekämpfen. Da geht es um die gesellschaftliche Kraft, die ein klares Wort der politischen Führungsleute in Verbindung mit zivilgesellschaftlichem Engagement entfalten kann. Das, was in Deutschland im Umgang mit dem Antisemitismus gelungen ist, ist bei der Islamfeindlichkeit auch möglich: ein klares, von allen geteiltes und verteidigtes „Nein!

“Denen, die mitlaufen, müssen wir klarmachen, dass sie sich irren. Gruppenbezogene Menschenfeindlichkeit wird nicht richtiger, nur weil viele sie artikulieren. Wer Rechtspopulisten entgegnen will, in dem er als Volkspartei in ihre Nähe rückt, wird sie eher selten schwächen, meistens stärken, wenigstens salon-fähiger machen. Das politische Koordinatensystem der großen und kleineren demokratischen Parteien kann der Schutzschirm gegen Rechtspopulisten und Rechtsextreme sein – gerade bei uns in Deutschland – aber nur, wenn das Koordinatensystem nicht allzu beliebig verschoben wird. Haltung ist gefragt!

Dr. Ulrich Maly
Oberbürgermeister der Stadt Nürnberg

Türk Film Günleri için geri sayım başladı

Münih Türk Film Günleri programı tamamlandı. 18-26 Nisan tarihleri arasında Gasteig Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek olan Türk Film Günleri kapsamında 17 film gösterilecek.
Film Günleri Kutluğ Ataman’ın Kuzu filmiyle açılacak. Açılışta Nesrin Cevadzade ve Tacım Açık da hazır bulunacak. “Anlatacak hikayesi, söylecek sözü olan filmleri seyirciyle buluşturma” iddiasıyla hazırlanan programda ayrıca Sesime Gel, Cennetten kovulmak, Deniz Seviyesi, Nefesim Kesilene Kadar, İtirazım Var gibi filmlerin yanı sıra Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye ödüllü Kış Uykusu da yer alıyor. Programın belgesel bölümünde ise kuşkusuz en ilgi görecek olan çalışma Reyan Tuvi’nin Gezi Park direnişi sırasında kaydedilen görüntü ve röportajlardan oluşan belgeseli, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek. Belgesel yönetmen Reyan Tuvi’nin de katılımıyla kapanış günü gösterilecek.
Film Günleri, Münih Kültür Dairesi’nin desteğiyle Sinema Türk Filmzentrum e.V., Münih Şehir Kütüphaneleri ve Filmstadt München e.V. tarafından ortak düzenleniyor. Sinema Türk Filmzentrum e.V. derneği başkanı Hazım Yılmaz dergimize yaptığı açıklamada “Yeni yönetimizle birlikte tasarımlarımızı da yeniledik. Yeni logomuzu ve internet sayfamızı açılış öncesi bir parti düzenleyip kutladık. Artık geri sayım başladı. Heyecanla 18 Nisan`ı bekliyoruz. Sinema Türk Derneği olarak herkesi yalnız ve güzel ülkemizi ve insanını izlemeye davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.