Cumartesi, Aralık 6, 2025
Startseite Blog Sayfa 23

Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali’nde ödüller eşitlik, özgürlük ve yaşam adına alındı

Bu yıl 26.sı düzenlenen Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali’nde (FFTD) geçtiğimiz cumartesi akşamı ödüller sahiplerini buldu. Çok sayıda sanatçının katıldığı törende star oyuncu Perihan Savaş da Onur Ödülü aldı.

Perihan Savaş: “Her zaman kadınların yanında olacağım”
Festival başkanı Adil Kaya’nın konuşmasıyla başlayan törende Perihan Savaş’a ödülünü Nürnberg Belediye Başkanı Dr. Julia Lehner verdi. Ödülünü Türkiye’deki kadınlar adına alan Savaş, “Bu ödülü ülkemde şiddet gören, tacize uğrayan ve bunların karşısında hala hiçbir adım atılamayan ve kadınların ne yazık ki çoğunluğunu kaybettiğimiz, çocuklarının annesiz kaldığı tüm kadınlar adına alıyorum. Her zaman kadınların yanında olacağım.” dedi.

“Kobani’den Kiev’e bütün savaş mağduru çocuklar adına”
CineCitta’nın Arena salonunda yapılan gecede usta isimlerden oluşan üç ayrı jüri ve seyircilerin belirlediği kazananlar da açıklandı. Başkanlığını yapımcı Alexander Bohr’un yaptığı uzun metraj jürisi, ‘en iyi film’ ödülünü “harikulade görüntüleri ve ince işlenmiş oyunculuğuyla sınırları aşan, son derece etkileyici bir sinema eseri” sözleriyle Ferit Karahan’ın ‘Okul Tıraşı’ filmine verdi. Karahan, “Bir parça da benim hikayem” dediği ‘Okul Tıraşı’ için ödülünü “Kobani’den Kiev’e bütün savaş mağduru çocuklar adına” aldı.

En iyi yönetmen: Fikret Reyhan
En iyi yönetmen ödülü’ ise Çatlak filminin yönetmeni Fikret Reyhan’ın oldu. Jüri Reyhan’a ödülünü “İnce işlenmiş bir koreografi, kamera ve oyuncu yönetimi arasındaki bütünselliği ile bir Türk ailesindeki çatışmaları, yalanları ve sırları tüm canlılığıyla hissettiriyor bize. Aynı zamanda bu mikrokozmos üzerinden daha büyük bir toplumsal resmi görmemizi sağlıyor.” sözleriyle verdi.

En iyi kadın oyuncu: Meltem Kaptan
En iyi kadın oyuncu ‘George W. Bush’a karşı Rabia Kurnaz’ filmindeki performansı ile Meltem Kaptan’ın oldu. Jüri açıklaması “Olağanüstü enerjisi, sempatisi, inandırıcılığının yanı sıra gerçek bir hikayenin yaşayan karakterine uygunluğu da son derece etkileyici. Bir yazgının barındırdığı trajediyi ve derin acıyı iç rahatlatan bir mizahla seyirci için hissedilir kıldı.” oldu. Geceye çekimlerde olduğu için katılamayan Meltem Kaptan’ın video mesajı gösterildi.

En iyi erkek oyuncu: Ercan Kesal
“Politikanın ve bürokrasinin kirli yüzünün hırsla harmanlanmış kaotik yanını mizahi bir dille ama tüm gerçekliğiyle gösterirken ortaya koyduğu üstün performansından dolayı” en iyi erkek oyuncu ödülü Ercan Kesal’ın oldu. “Dünya zor bir dönemden geçiyor ve sinema kuşkusuz çağın tanığı olmakla mükellef. Fakat politik bir misyonu üstlenmesi gerektiğini de düşünmem doğrusu; bu yük ona ağır gelir.” diyen Kesal, ödülü “Sinemaya inanan, hayata inanan, dünyaya inanan herkese adamak istiyorum.” sözleriyle aldı.

Seyirci ödülü: George W. Bush’a karşı Rabia Kurnaz
Öngören Ödülü: Don’t Stop Motion

Seyirci ödülünü geceye katılamayan Andreas Dresen’in yönettiği ‘George W. Bush’a karşı Rabia Kurnaz’ filmi kazanırken ‘Öngören Ödülü’nün sahibi ‘Don’t Stop Motion’ filmi oldu. Avrupa’ya kaçmak zorunda kalan üç gencin hikayesini anlatan filme ödülü oyuncu ve siyasetçi Barış Atay verdi. Savaşlar yüzyılı diye anılan yaşadığımız günlerde böyle bir ödül vermenin önemini vurgulayan Atay “Umarım verilen mücadeleleri tarihe not düşen filmler sayesinde ilerde çok daha iyi kavrayacağız ve böyle zamanlar yaşamayacağız.” dedi.

Kısaların ilk üçü: Les Criminels, Yara, Stiletto
Usta yazar ve yönetmen Tayfun Pirselimoğlu’nun başkanlığını yaptığı kısa film jürisi kazanan filmleri şöyle belirledi: En iyi film ‘Les Criminels’ (Serhat Karaaslan), ikincilik ödülü ‘Yara’ (Onur Güler) üçüncülük ödülü  ‘Stiletto (Can Merdan Doğan).

Almanya’nın en önemli film festivalleri arasında sayılan Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali, ödül töreninin ardından festival binasında yapılan parti ile son buldu.

Nürnberg’de “kısa filmin uzun gecesi”

Dün akşam Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali’nin kısa film bölümünde yarışan filmler, CineCitta’nın Arena salonunda yönetmenlerin de katılımıyla gösterildi.

Bu yılki festivali açılış filmi olan Bergen’in yönetmenleri M. Caner Alper, Mehmet Binay da kısa filmleri Lacrimosa ile kısa film yarışmasında yer aldı. Her 3 gösterimin ardından yapılan söyleşilerde ikili “better half” ve “Stiletto”nun yönetmenleriyle birlikte sahneye çıktı

Türkiye ve Almanya’dan 6şar filmin yarıştığı bölümde daha önce başka festivallerde ödül alan Aysha, Les Criminels, Stiletto ve Reina gibi çarpıcı filmler de yer alıyor.

Gösteri sonrası söyleşiler için sahneye çıkan Aysha filminin yönetmeni Cengiz Akaygün, Onur Güler (Yara) ve Mustafa Efelti (Şero) ile

Başkanlığını yazar ve yönetmen Tayfun Pirselimoğlu’nun üstlendiği, Ulrike Arnold, Tini Tüllmann ve Süheyla Ünlü’nün de yer aldığı jürinin seçtiği ilk üç film bu akşamki ödül töreninde açıklanacak.

Kısa film bölümünde yarışan filmler şöyle:

Stiletto ‘A Pink Family Tragedy’
Yönetmen: Can Merdan Doğan
Geceleri taksicilik yapan Hasan, sabah eve dönerken stiletto giymiş genç bir kadın görür. Hasan arzuları uyanmış bir halde o gün sıradan hayatının sınırlarını aşarak, karısı ve çocuklarıyla birlikte bir felaketin eşiğine sürüklenir.

Lacrimosa
Yönetmen: M. Caner Alper, Mehmet Binay

Türkiye’de tanınmış bir şarkıcı olan Yusuf, ağabeyinin  aile evinde yapılacak düğünü için yola çıkar.Düğün evinde çıkan tartışma ile birlikte birçok sır açığa çıkar. 

better half
Yönetmen: Jürgen Heimüller
Gezegeni kurtarmak için dünya nüfusunu yarıya indirmek çözüm mü ?! Politikacılar, uzmanlar ve sokaktaki sıradan insanlar bunun harika bir fikir olduğunu düşünüyor. Ama gidecek olan nüfusun diğer yarısı kim ? 

Şêro
Yönetmen: Mustafa Efelti
Bir çocuk ve bir köpeğin, yetişkinlerin dünyasını anlama çabasını anlatan bir kısa film. 

AYSHA
Yönetmen: Cengiz Akaygün
Peçeyle dolaşan Suriyeli Ayşe, giyimine karışan bir kadına karşılık verince, ortalık karışır. 

Yara / Leid
Yönetmen: Onur Güler
Doktor Bahar bir ölüm raporu hazırlamalıdır. Ancak yaptığı bir itiraf, rutin bir raporu çıkmaza sokar. Bahar’ın vicdanı, kariyerinin önüne geçebilecek mi?  

Winter Colours
Yönetmen: Adrianna Wieczorek
Polonya’nın bir endüstri şehrinde, hava kirliliği nedeniyle yağan kar, yıllardır  siyahtır. Kaybolan annesinin hatıralarını taze tutmak isteyen bir kız da,  hayal gücünün sınırlarına varmak zorunda kalır.  

Les Criminels
Yönetmen: Serhat Karaaslan
Türkiye nin bir şehrinde , biraz mahremiyet arayan bir çifte evlilik cüzdanları olmadığı için oteller oda vermemektedirler. Bir yolunu bulduklarını düşündüklerinde de işler kontrolden çıkar.

Call
Yönetmen: Deniz Arora
Bir kadın,  taşındığı yeni dairesine asansörle çıkarken telefonu çalar ve hiç beklemediği bir durumla karşı karşıya kalır. 

Free Fun
Yönetmen: Fehmi Öztürk
Kika kendini bir bilgisayar oyununa kaptırdığında, hiç beklemediği bir şeyle karşılaşır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır… 

Reina
Yönetmen: Ozan Mermer
15. doğum gününü kutlayacak olan Lola, kutlama öncesi son gecesinde nazik çocukluğunu bir çırpıda eritecek bir deneyim yaşayacaktır. 

Düdük / Der Pfiff
Yönetmen: Ege Karakurt
Bir amatör lig maçının hakemi olan Tevfik, maç sırasında emin olamadığından , bir penaltı pozisyonuna karar veremez. Oyun ertelenir ve Tevfik karar verememesinden dolayı büyük bir suçluluk duyar.

Deniz Okur: ‘Kim Vardı Ki Yanımda’

Almanya’nın Frankfurt şehrinde yaşayan şarkıcı Deniz Okur’un, kadına yönelik şiddete dikkat çeken teklisi “Kim Vardı Ki Yanımda” 8 Mart’ta tüm dijital platformlarda yayınlandı.

Deniz Okur

Sözlerini Melek Tuncer’in yazdığı ve Deniz Okur’un kendisinin bestelediği şarkının klibinde yine kadın müzisyenler ve oyuncular yer alıyor. “Community”mizin de üyelerinden olan Gülşen Dural, klipte Bergen’i canlandırıyor.

Gülşen Dural

Grand Müzik etiketiyle çıkan şarkının yapımcılığı Hayrettin Güneş’e, aranjeleri ise Nihat Ulaş’a ait.

Şarkıyı buraya tıklayarak dinleyebilirsiniz.

Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali 11 Mart’ta, Türkiye’de geçtiğimiz hafta vizyona giren Bergen filmi ile perdelerini açıyor

Nürnberg’de bu yıl 26. kez düzenlenen Nürnberg Türkiye Almanya Film Festivali (FFTD) 11 Mart’ta, Türkiye’de geçtiğimiz hafta vizyona giren ve ‘son yılların en iyi açılış yapan yerli filmi’ ünvanını kazanan Bergen ile başlıyor.

‘Acıların kadını’ olarak da anılan ve arabesk müziğinde kült bir yer edinen şarkıcı Bergen’in dram dolu hayatını anlatan film aynı zamanda Türkiye’de kadınların maruz kaldığı erkek şiddetine de ayna tutuyor.

Uzun uğraşlar sonunda beyaz perde için senaryolaştırılan ve çekilen filmin yönetmenleri Mehmet Binay ve M. Caner Alper ile başarılı oyuncuları Farah Zeynep Abdullah, Erdal Beşikçiğoğlu, Tilbe Saran ve Nergis Öztürk’ün yanı sıra filmin yapımcısı Mine Şengöz de Nürnberg, Tafelhalle’de yapılacak olan gala gecesine katılacak.

Nürnberg Belediye Başkanı Marcus König, Belediye Başkanı Prof. Dr. Julia Lehner ve Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu FIPRESCI Genel Sekreteri Klaus Eder, ZDF sinema ödüller ve TV dizileri genel başkanı Frank Zervos da ödül töreninin konukları arasında olacak. Özgün çeviri sanatıyla Recai Hallaç akşamın iki dilli olmasını sağlayacak.

Gecede ayrıca onur ödülüne layık görülen ARTE – Sinema ve Televizyon Filmleri Genel Başkanı Claudia Tronnier ve Uluslararası Altın Portakal Antalya Film Festivali ve Gezici Film Festivali Sanat Yönetmeni Dr. Ahmet Boyacıoğlu’na da ödülleri verilecek. Bu yılın diğer onur ödülünü star oyuncu Perihan Savaş, festivalin 19 Mart’ta yapılacak olan ödül töreninde alacak.

20 Mart’a kadar sürecek olan festivalde toplam 32 film gösterilecek. Bunlardan 9’u uzun metraj ve 12’si kısa film bölümünde yarışacak ve 3 ayrı seçici kurul tarafından izlenip ödüllendirilecek.

Pandemi arasından sonra tekrar yüz yüze etkinlik olarak düzenlenen festival bu yıl 70’in üzerinde yönetmen, oyuncu ve sinema uzmanının katılımıyla konuk rekoru kıracak. Dileriz festival salonları da izleyici rekoru kırsın.

Festivalin tüm detayları için: fftd.net

“Zweisprachigkeit und interkulturelle Kompetenz sind Stärken, die gefördert, gewürdigt und gesehen werden müssen”

Frankfurter Oberbürgermeister Feldmann empfängt den neu gewählten Vorstand des Türkischen Elternvereins Hessen

Unterschiedlicher kultureller Hintergrund sollte für kein Kind ein Hindernis sein, in Deutschland den Zugang zu Bildung zu erhalten. Doch die Realität sieht oftmals anders aus. Den Weg zu einer gleichberechtigten und fairen Bildungschance zu öffnen, ist zum einen Aufgabe der Politik, aber auch Institutionen und Initiativen können hier helfen und unterstützen, Missstände und Probleme zu erkennen und zu beheben. Dabei fängt die Arbeit im vorschulischen und schulischen Umfeld an. Der 2018 gegründete Türkische Elternbund Hessen (TEB) setzt genau hier an. Im Dreieck Eltern-Schüler-Schule engagiert sich der Verein für alle bildungs- und chancengerechten Themen.

Am Donnerstag, 3. März, hat Oberbürgermeister Peter Feldmann die Vorstandsmitglieder des TEB zu einem Gespräch und Austausch empfangen. „Bildung für alle sollte oberstes Ziel sein. Das fördere ich und ist ein wichtiger Punkt meiner Politik. Den Weg zur Bildung für alle zu öffnen, unabhängig davon, woher sie kommen und welchen Hintergrund sie haben, liegt mir als Oberbürgermeister sehr am Herzen“, sagte Feldmann zu Beginn des Gesprächs. Aus diesem Grund sei er froh, dass sich auch Eltern bei dieser Thematik zu Wort meldeten, engagiert Unterstützung anböten und Veränderungen anstießen.

Im Dezember 2021 hat der Verein einen neuen Vorstand gewählt. Dabei wurden Hatice Bektaş-Alpsar zur Vorsitzenden, Seyhan Gökkaya und Nebahat Kösali-Kündaş zu stellvertretenden Vorsitzenden, Meltem Coşkun zur Kassenwartin, Bahar Solak zur Schriftführerin gewählt. Gemeinsam mit Gülcan Aygün vom Verein sprachen die Vorstandsmitglieder Bektaş-Alpsar, Gökkaya und Kösali-Kündaş mit Feldmann über Türkisch als zweite oder dritte Fremdsprache neben herkunftssprachlichem Wahlpflichtunterricht, über islamischen Religionsunterricht, pandemiebedingten Nachteilsausgleich für Schülerinnen und Schüler und über die Anpassung von Lehrmaterialien und Bildungseinrichtungen sowie einer möglichen Reform der Lehrkräfteausbildung in Bezug auf Diversität. Zudem betonten sie, dass die Vorteile der Mehrsprachigkeit mehr beworben und herausgestellt werden müssten.

„Menschen mit Migrationsgeschichte haben zum einen ihre Herkunft, zum anderen sind Erziehung und Interessen von beiden Kulturkreisen – zum Beispiel dem türkischen und dem deutschen – beeinflusst und geprägt. Es entsteht eine interkulturelle Kompetenz – eine Stärke, die gefördert und vor allem auch gewürdigt und gesehen werden muss“, betonte Feldmann. Von dieser Stärke profitiere die Stadt als Gesellschaft und auch als Wirtschaftsstandort: „In unserer international geprägten und weltoffenen Stadt brauchen wir genau diese Kompetenz – sie stärkt uns und prägt unsere vielfältige Gemeinschaft. Ich möchte Eltern wie junge Menschen ermutigen, diesen wichtigen Teil der eigenen Identität zum Vorteil zu machen.“

Die Pandemie habe gezeigt, dass Chancengleichheit und der Zugang zu Bildung wichtiger denn je sind. Schulschließungen und Homeschooling haben die Ungleichheit der Bildungschancen verschärft. „Daher ist es wichtig, unseren Kindern zu vermitteln, dass Bildung kein Luxusgut ist, sondern ein Recht. Einigen Familien fehlte eine Internetverbindung und die nötige Hardware – das hat Homeschooling schwierig, ja sogar unmöglich gemacht. Das darf in unserer Stadt, in unserem Land nicht passieren. Das, was in der pandemiebedingten Schließung der Schulen bei der Vermittlung von Wissen und Sozialkompetenzen verloren gegangen ist, hat eine Lücke hinterlassen, die es gilt zu schließen“, sagte das Stadtoberhaupt. Aus diesem Grund sei es wichtig, stets im Austausch und Gespräch mit Eltern, Schülerinnen und Schülern sowie Lehrerinnen und Lehrern zu bleiben. Ohne Zweifel sei Bildung eines der wichtigsten Grundrechte.

Die Vorstandsvorsitzende des Türkischen Elternbundes in Hessen Hatice Bektaş-Alpsar appellierte an die gesamte mehrsprachige sowie türkischsprachige Elternschaft, dass sie in den Schulen ihrer Kinder aktiver mitwirken und schulbezogene Themen mitgestalten: „Das Niveau der Deutschkenntnisse der Eltern soll nicht den Weg versperren und ein Hindernis darstellen. Wir müssen immer, so gut es geht, Zeit für die Bildung unserer Kinder haben. Wo immer Hilfe und Rat nötig ist, steht der Türkische Elternbund Hessen immer zu Verfügung und unterstützt.“

Ziel des Vereins ist es, zur Förderung der Kinder und Jugendlichen im vorschulischen, schulischen und außerschulischen Bereich beizutragen und dafür zu sorgen, dass die Erziehungsberechtigten an der Lösung der Erziehungs- und Bildungsproblemen der Kinder mitwirken und Einfluss nehmen können. Für Hatice Bektaş-Alpsar steht fest: „Es gibt viel zu tun. Wir werden in allen Bereichen der Bildung in unserem Bundesland helfend und beratend sowie kritisch mitbestimmen.“ Im Schuljahr 2019/20 hatten hessenweit fast 40 Prozent der Grundschülerinnen und Grundschüler einen Migrationshintergrund, betont der Vorstand. Organisationen wie der TEB seien deshalb wichtig, um ein Recht auf Mitsprache sowie Teilhabe herbeiführen zu können.

Weitere Informationen unter: teb-hessen.de

Oberbürgermeister Peter Feldmann mit Vertreterinnen des Türkischen Elternbunds Hessen im Rathaus Römer (v.l.): Nebahat Kösali Kuendas, Hatice Bektas-Alpsar Gülcan Aygün und Seyhan Gökkaya, Copyright: Stadt Frankfurt am Main, Foto: Ben Kilb


Erdem Özkan, çıkış albümü “Get Around”da müzik duayenlerinin eserlerini yorumladı

Caz vokalisti Erdem Özkan’ın T-Bone Walker, Sting, Duke Ellington gibi müzik duayenlerinin eserlerini yorumladığı çıkış albümü “Get Around” yayınlandı. Hayyam stüdyolarında yapılan albüm kaydında Türkiye’nin en önemli caz müzisyenleri arasında gösterilen isimler yer aldı.

Aranjörlüğünü Kaan Bıyıkoğlu’nun yaptığı “Get Around”, Cover Your Heart, Don’t Get Around Much Anymore, It’s Probably Me, The Gift (Recado Bossa Nova), Don’t Let Me Be Loneyl Tonight, Stormy Monday ft. Yahya Dai isimli şarkılardan oluşuyor.

Erdem Özkan, bu çıkış albümüyle Koronavirüs’ün bizleri evlere hapsettiği günlere götürerek; sokakların, barların, kafelerin, caz kulüplerinin, denize bakan bankların yalnızlığına ortak oluyor; kuşlar, kediler, köpekler ve insanlarla etkileşim halinde olduğumuz eski günlere duyulan özlemi bizlere müzik aracılığıyla anlatıyor.

Erdem Özkan / Get Around:
Spotify | YouTube Music | Deezer | Apple Music

Düzenlemeler ve piyano: Kaan Bıyıkoğlu @kaanbiyikoglu
Tenor saksofon: Batu Şallıel @batusalliel
Trombon: Bulut Gülen @bulutgulen
Trompet: Şenova Ülker @senovaulker
Kontrbas: Ozan Musluoğlu @ozanmusluoglu & Enver Muhamedi @envermuhamedimusic
Davul: Ekin Cengizkan @ekincengizkan
Tenor saksofon feat.: Yahya Dai @yahyadai

Erdem Özkan kimdir?
Müzik hayatına 1989-1991 yılları arasında piyona ile başlayan Erdem Özkan, St. Georg Avusturya Lisesi’nde geçirdiği öğrencilik yıllarında, müziğin yanı sıra ilk olarak vals ile başlayan salon çalışmalarına üniversite yıllarının sonuna kadar devam etti. 2011 yılında salon danslarıyla cazı bir araya getiren ‘Dans-A-Natra’ projesi kapsamında Nejdi Şimşek’in aranjörlüğü ile ilk vokal denemelerini gerçekleştirdi. 2015 yılında, devam etmekte olduğu ‘Sibel Köse Vokal Atöyesi’nde Türkiye’nin önde gelen caz müzisyenlerinden Sibel Köse, Evrim Özşuca ve Eylül Biçer’den eğitim alma fırsatı yakaladı. 2016 yazında ise Polonya’ya giderek Janusz Szprot koordinatörlüğünde düzenlenen Pulawy Caz Kampı’na katılarak burada önemli müzisyenlerle çalıştı. Erdem Özkan, günümüzde caz müzik ağırlıklı olmak üzere Gregory Porter, Kurt Elling gibi çağdaş müzisyenlerin eserlerini caz sahnelerinde seslendirdi. Müziğin aynı zamanda hikâyeler aktarmaya yarayan bir araç olduğunu düşünen Erdem Özkan, bu kapsamda dinleyicilerine caz ustaları ve caz parçalarının eşsiz hikâyelerini eğlenceli bir üslupla aktardı. Aralık 2020’de The Badau ile birlikte elliye yakın caz müzisyenini bir araya getirerek online bir yılbaşı konserinin yapımını üstlenirken ilk şarkısı ‘Cover Your Heart’ı da Eylül 2021’de yayınladı.

Erdem Özkan Sosyal Medya:
İnstagram | Twitter | Facebook | Linkedin | Youtube

Uğur Mumcu anılıyor

Otomobiline konan bombayla 24 Ocak 1993’te katledilen gazeteci-yazar Uğur Mumcu, Türkiye’de olduğu gibi Almanya’da da 29. ölüm yıl dönümünde anılıyor.

Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu Almanya tarafından 24 Ocak saat 19.30’da (TSİ 21.30) gazeteci-yazar Barış Pehlivan’ın da katılımıyla bir online etkinlik düzenliyor. Etkinlikte Uğur Mumcu’nun ölümünden üç ay önce Berlin’de katıldığı HDF Kurultayı’nda yaptığı konuşması da okunacak.

Canlı yayın linki:
https://www.facebook.com/hdf.sosyaldemokrathalkdernekleri/live

Land fördert erfolgreiche Integrationsprojekte der Türkischen Gemeinde für weitere zwei Jahre

Noch immer starten Jugendliche mit Migrationshintergrund deutlich seltener eine Ausbildung als Jugendliche deutscher Herkunft. Seit über 20 Jahren hilft die Türkische Gemeinde in Schleswig-Holstein (TGS-H) gemeinsam mit dem Land jungen Menschen bei Fragen rund um die Ausbildung. Die Projekte gehen jetzt in die Verlängerung. Jörn Krüger, Direktor des Schleswig-Holsteinischen Instituts für Berufliche Bildung (SHIBB) überreichte heute ((14. Januar) die Förderbescheide für die Projekte Ausbildung und Integration für junge Migrantinnen und Migranten „AIM“ und „AIM-öffentlicher Dienst“ an den TGS-H-Vorsitzenden Dr. Cebel Küçükkaraca.

„Es ist sehr wichtig, dass das Land für die Förderung der beiden Projekte in den nächsten zwei Jahren fast 600.000 € in die Hand nimmt. Die Projekte leisten einen großen Beitrag zur Arbeitsmarktintegration für Menschen mit Migrationshintergrund.“, so Jörn Krüger bei der Übergabe. Noch immer liegt die Quote der Ausbildungsanfänger bei Jugendlichen ausländischer Herkunft bei 38,7%, bei Jugendlichen deutscher Herkunft jedoch bei 56,5%. Die Ausbildungsabsolventenquote liegt bei jungen Menschen deutscher Herkunft bei 45%, bei jungen Menschen nichtdeutscher Herkunft bei 14%.

„Ich freue mich außerordentlich, dass wir seit 23 Jahren zusammen mit dem Land Schleswig-Holstein die richtigen Weichen für die Planung der beruflichen und schulischen Laufbahn von jungen Menschen mit Migrationsgeschichte legen und unsere beiden sehr erfolgreichen und wichtigen Projekte weiterhin fortführen können. Das ist wohl in dieser Form einzigartig und könnte Vorbild für weitere Initiativen sein“, sagte der Landesvorsitzende Dr. Küçükkaraca. In den vier Beratungsstellen in Lübeck, Elmshorn, Kiel und Neumünster finden junge Menschen jederzeit Rat und Unterstützung in allen Fragen rund um die Ausbildung. Durch die zentrale Ansprechstelle „Berufsorientierung öffentlicher Dienst“ werden zudem die Karrierechancen und Perspektiven im öffentlichen Dienst stärker fokussiert, um junge Menschen mit Zuwanderungsgeschichte für eine Beschäftigung im öffentlichen Dienstes zu motivieren.

Auch Arbeitsminister Dr. Bernd Buchholz freute sich über die Förderung: “Die Projekte sind ein wichtiger Baustein bei der Bekämpfung des Fachkräftemangels in unserem Land. In vielen Bereichen werden händeringend junge Menschen gesucht. Das unterstützen wir gerne für weitere zwei Jahre!“

Seit fast zwei Jahren prägen Maßnahmen zur Eindämmung der Corona-Pandemie das gesellschaftliche und wirtschaftliche Leben in Deutschland und haben auch tiefe Spuren auf dem Ausbildungsmarkt hinterlassen. Das sorgt vor allem bei jungen Menschen mit Migrationsgeschichte, aber auch bei Betrieben für viel Verunsicherung. „Unser gemeinsames Ziel ist es daher, das Vertrauen in die Ausbildung zu stärken und eine chancengleiche Teilhabe zu ermöglichen. Die Förderung dieser Projekte setzt somit genau das richtige Signal“, betonte Dr. Küçükkaraca.

“TEKMECİ”

“Bu tekmeci, Türkler’in yeni ataşesi olacak.” Sözcü gazetesinden Ali Gülen’in haberi patlatmasından sonra Alman basını da bu ve bunun gibi başlıklarla Soma’da madenci tekmeleyen Yusuf Yerkel’i günlerdir haberleştiriyor.

İlk duyduğumda ‘yok artık, yalandır, başka birini bulamadılar mı?’ diye düşündüm. Ama yanılmışım. Kocaman ticaret bakanlığından bu özelliklere sahip birini bulamamışlar ki eğitimi ticaret ile alakalı olmayan Yerkel’i Frankfurt’a ticaret ataşesi olarak atamışlar. Şimdi bazıları “nereden biliyorsunuz atandığını, hani kararname?” diye sorabilir. Doğru, atama kararnamesini henüz kimse görmedi ama böyle bir atama olmasaydı, yandaş medya bu haberleri yazan basın kuruluşlarına, gazetecilere dünyayı dar etmez miydi? 2014 yılında 301 madencimizi yitirdiğimiz Soma maden faciası gündeme maalesef sadece yıl dönümlerinde geliyordu. Bu atama ile ülkenin bağrına düşen ateş tekrar canlandı, kabuk bağlamaya başlamış yaralar yine kanamaya başladı. Atamayı içine sindiremeyen Almanya’daki sivil toplum kuruluşları, partiler, sendikalar protesto metinleri yayınlıyor, Frankfurt Başkonsolosluğu önünde miting düzenliyor, bazı restoranlar Yusuf Yerkel’e hizmet vermeyeceğini açıklıyor. Ülkeyi yönetenlerin ‘Bu atama çok mu gerekliydi?’ diye kendilerine sormaları gerekir.

Frankfurt paranın merkezi. Buraya işini bilen, geçmişinde böyle bir olay bulunmayan bir ataşe yakışırdı. Çünkü o ataşe tüm diplomatlarımız gibi Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edecek. Frankfurt’taki muhataplarının gözünde, her görüşmede iki güvenlik görevlisinin tuttuğu madenciyi tekmeleyen Yerkel’in kareleri canlanacak. Yani hep dış mihraklar dememek lazım, bazı şeyler de bizim işimiz!

Erdal Pektaş

Dr. Onur Günlü Almanya’da iki yılda bir verilen Johann Philipp Reis Ödülü’nü aldı

Almanya’da iki yılda bir iletişim ve haberleşme teknolojileri alanında 40 yaş altı yenilikçi ve sıra dışı yayınları olan bilim insanlarına verilen Johann Philipp Reis Ödülü bu yıl 31 yaşındaki Dr. Onur Günlü’ye verildi.

Siegen Üniversitesi’nde ve Berlin Teknik Üniversitesi’nde araştırma grup lideri olan Dr. Günlü, ödülü iletişim ve haberleşme teknolojilerinde daha fazla kanıtlanabilir güvenlik için geliştirdiği bilgi teorileri ve kodlama yöntemleri için aldı.

Dr. Onur Günlü Gelnhausen’de altın deftere de imza attı. Fotoğrafta Belediye Başkanı Daniel Glöckner ve kültür dairesinden Simone Grünewald ile Annette Bönisch ile birlikte görülüyor.

Ödüle adını veren ve telefonu Graham Bell’den 15 yıl önce bulan Johann Philipp Reis’in de doğduğu yer olan Frankfurt yakınlarındaki Gelnhausen’de yapılan törende Dr. Günlü’ye ödülü Belediye Başkanı Christian Glöckner verdi. Glöckner yaptığı konuşmada, “Dr. Onur Günlü güncel bir konuya somut çözüm yolları buldu ve buluşlarının mobil bankacılıktan makine öğrenimine kadar birçok dijital alanda etkileri olacak.” dedi.

Dr. Günlü, dergimize yaptığı açıklamada; “Kişisel bilgilerin gizliliği dijital dünyada da aslında mümkün. Hem haberleşmek hem de bilgileri saklamak için yapılması gereken kanıtlanabilir güvenliği sağlayacak metotları daha da geliştirmek ve bu metotların uygulanması için doğru bilimsel, politik ve ekonomik yöntemin izlenmesini sağlamak.”

Dr. Onur Günlü ve Gelnhausen Belediye Başkanı Daniel Chr. Glöckner

Türkiye’de Bilkent Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Almanya’ya gelen Dr. Günlü, Münih Teknik Üniversitesi’nde haberleşme sistemleri dalında yüksek lisansını ve doktorasını tamamladı. Dr. Günlü, 2019 yılından bu yana Berlin Teknik Üniversitesi’nde ve 2021 yılından itibaren de Siegen Üniversitesi’nde araştırma grup lideri olarak çalışmalarına devam ediyor.