Cuma, Aralık 5, 2025
Startseite Blog Sayfa 38

Redd solisti Doğan Duru’nun ilk solo albümü ‘Epoch’

Redd grubunun sevilen solisti Doğan Duru, ilk solo albümü Epoch’u geçtiğimiz mart ayında sevenleriyle buluşturdu. Albümün ilk klibi ise geçtiğimiz günlerde yayınlandı.

Doğan Duru’nun her şeyiyle tek başına hazırladığı ilk solo albümü Epoch’un ilk şarkısı Dut’a çekilen klibi ise kolektif bir şekilde hazırlandı. Duru, şarkıya klip çekmek için takipçilerine “Hadi herkes evdeyken video çekelim… Bugünleri anımsatacak birlikte bir videomuz olsun” diyerek çağrıda bulunmuştu. Çok geçmeden gönderilen videolardan seçilerek şahane bir kurguyla oluşan etkileyici klipte Gonca Vuslateri ve Özgür Mumcu gibi isimler de yer alıyor.

Dut klibinin aksine Epoch albümü Doğan Duru tarafından tamamen ‘solo’ hazırlanmış. Toplam 11 şarkıdan oluşan albümünün her şeyi Duru’ya ait; Söz, müzik, enstrümanlar, düzenleme, mix… Sadece 4 şarkıda Redd’in davulcusu Berke Özgümüş yer almış. Albümün kayıtları Hayyam stüdyolarında gerçekleşmiş.

Son zamanlarda çok sık yayınlanan tekliler ve cover’lardan sonra bu albüm, gerçek anlamda bir şölen. Redd grubunun şarkılarını da hazırlamış olan Duru, bu albümde tekrara düşmeden farklılığını ortaya koyan bir albüm oluşturmuş. Melankolik ve lirik bir albüm olan Epoch’taki şarkılar hem tek başına hem de bütün olarak anlattığı hikayeyle dinleyeni içine çekip götürüyor.

Duru’nun, Epoch’u duyurduğu şu sözler albümü çok iyi açıklıyor: “Bu yalnızlığın ve tekilliğin albüme etkisinin bu kadar büyük olacağını düşünmüyordum. Bu tekillik ‘her şeyi ben yaptım’ derdinden kaynaklanmıyordu, her şarkı bittiğinde ortaya çıkan şey, tek başıma yapabileceğim kadardı. Bu da şarkıların gerçekliğini azıcık bile etkilemedi. Çok daha gerçek olsun diye yalnız başıma çıktığım bir serüvendi ve bittiğinde, beni, bir solo albümden fazlasını yaptığım hissiyle baş başa bıraktı. Albümde 4 şarkıda @berkeozgumus davulları çaldı diğer her nota her dokunuş, sözler müzikler, enstrümanlar ve miks bana ait. içimden geldiği gibi, elimden geldiği kadardı. kendimle yarışmak yıllarca biriktirdiğim, öğrendiğim, büyüttüğüm müziği ortaya çıkartmak çok güzel bir deneyim oldu. Benim için 70’li yıllarda başlayan bir çağ bu. çocukluğumdan beri duyduklarımın bu zamana kadar taşıdığım seslerin çağı.”

Pasaj & Graj Müzik etiketiyle yayınlanan albümün kapağını ise Mehmet Güreli’nin çizimi süslüyor. Albüm tüm dijital platformlarda mevcut.

Erdal Pektaş yazdı: Top yuvarlak ama…

Covid-19 yaşamın her alanını olduğu gibi spor turnuvalarını da tam anlamıyla ezip geçiyor. Bu yıl düzenlenmesi gereken dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyat da gelecek yıla ertelendi. Olimpiyatlara ev sahipliği yapacak olan Japonya’nın başbakanı, Covid-19’un kontrol altına alınamaması halinde dev organizasyonun önümüzdeki yıl gerçekleşmesinin de tehlike altında olduğunu belirtti. Olimpiyatların yanı sıra sporun tüm branşlarında müsabakalar bıçakla kesilmiş gibi durdu. UEFA, Avrupa şampiyonasını önümüzdeki yıla erteledi ama Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nin bu sezonki akıbetinin ne olacağını onlar da bilmiyorlar. Bilmiyorlar çünkü UEFA’ya üye ülkelerin hiç birinde ligler tamamlanamadı. Covid-19’un başlarında bir çok ligde bir hafta seyircisiz hayalet maçlar oynandı ama sporcuların sağlığının da tehlike altına girmesi nedeniyle bu uygulamadan vazgeçildi.

Maddi zarar çok büyük

Maçların oynanmaması nedeniyle seyirci, televizyon yayını ve sponsorluk gibi bir çok gelirden mahrum kalan kulüpler maaşları bile ödeyemeyecek duruma düştü. Sezon sonu hangi kulüp, hangi futbolcuyu alacak, hangi futbolcunun bonservis bedeli rekor kıracak gibi futbol severler arasında dönen muhabbet bu yıl olmayacağı gibi önümüzdeki yıl da olması şüpheli. Fransa içişleri bakanının ‘Eylül’e kadar spor müsabakası yok’ demesinden sonra ülkenin futbol federasyonu lig lideri PSG’yi şampiyon ilan ederken, Belçika bu konudaki kararını devamlı erteliyor. Almanya, İspanya ve İtalya gibi ülkeler ise ne pahasına olursa olsun ligleri tamamlayacak gibi.

Türkiye değişik

Türkiye’de ise durum biraz daha karışık. Ligin lideri Trabzonspor taraftarları “Bu şartlarda maç mı oynanır?” diyerek ligin tescilini ve kendilerinin de şampiyon ilan edilmesini istiyor. Yarıştan kopan Fenerbahçe bu konuda ne der bilinmez ama bürokrasinin güçlü takımı Galatasaray ile Beşiktaş ve Başakşehir’in böyle bir karar verilmesi halinde ortalığı ayağa kaldırması muhtemel. Gerçi futbol federasyonu haziran başı gibi müsabakaların seyircisiz oynanabileceğini belirtti ama Türkiye’de her şey çok hızlı değişikliklere gebe. Başarıyı şampiyonluk olarak gören kulüpler ise dövizin devamlı değer kazanması nedeniyle artan milyarlarca liralık borçlarını nasıl ödeyecekleri konusunda bir fikir sahibi değil. Seyirci hasılatı ve televizyon gelirlerinin aktığı yıllarda bile iki yakası bir araya gelmeyen ve borcu borç ile kapatan kulüplerin çoğu aylardır futbolcuların alacaklarını ödeyemiyor. Bütün yaşamımızı değiştiren Covid-19, bir spor basınını değiştiremedi. Spor basını. personeline çorba ısmarlayamayacak duruma gelmiş kulüplere bilmem kaç milyon Euro’ya futbolcu aldırıyor. Hatta kulüpleri milyonlarca Euro bonservis bedeli olan futbolcular için birbirine düşürüyor.

Seyircinin durumu

Hayat normale dönse bile futbolcuların form tutması haftalar alacak. Futbolcular böyle de, seyirci farklı mı? Kendisini haftanın yedi günü oynanan maçlara ayarlamış olan seyirci olayı kanıksamış hatta futbolu unutmuş gibi gözüküyor. İskoçya’nın bilmem kaçıncı liginde oynayan takımların kadrosunu ezbere sayan futbolcuların en sevdiği yemeği bilen iddia müptelasının eski formunu yakalaması futbolculardan daha çok vakit alacak gibi.

Hayatımızın biran önce normale dönmesi dileğiyle…

#EvdeKalŞampiyon

Erdal Pektaş

Meral’in Kitap Bahçesi: Umuda, mücadeleye, iyi kalabilmeye dair 3 roman

Bu hafta seçtiğim kitapların hepsi umuda, mücadeleye, iyi kalabilmeye dair romanlardan oluşuyor.

Okurken bir diğerimizin acısını içimizde hissedebileceğimiz, “Ben olsaydım ne yapardım acaba” diyebileceğimiz, dünyanın çok başka bir yerinde ama aynı gökyüzü altında yaşayıp kimi haksızlığa uğrayan, kimi tarihi, kimi vicdanını sorgulayan, hem düşündürücü hem mutluluk verici hem duygulanabileceğimiz türden kitaplar. Umarım siz de beğenirsiniz, şimdiden iyi okumalar diliyorum.

RÜZGARI DİZGİNLEYEN ÇOCUK -William Kamkwamba

William Kamkwamba, genç bir mucittir. Afrika’da yaşar. Sakız ağaçları, babasından aldığı bisikletin parçaları ve bir hurdalıktan topladığı materyalleri kullanarak bir rüzgar türbini icat eder. Bu icadı ile topraklarını daha verimli bir hale getirmeyi başarır.
Hüzün yüklü bir yaşam mücadelesi Rüzgarı Dizginleyen Çocuk. Kendi küçük ama hayali büyük bir kahraman William Kamkwamba. Yaşadığı coğrafyanın en büyük sorunu kıtlık, hastalık, açlık… Kuraklığın neden olduğu bu sorunlara bir çözüm bulunmalıydı. Kolları sıvadı küçük William ve okuduğu bir kitaptan yola çıkarak, merak etti denedi ve başardı…
Hangi şartlarda yaşarsak yaşayalım bazı şeylerden asla vazgeçmemeliyiz. Umut etmekten, hayal etmekten, mücadele etmekten. Bu kitabı lütfen okuyun ve çocuğunuza eşinize, dostunuza da okutun…

İNCE MEMED -Yaşar Kemal

Doğaya, insana, topluma duyduğu ilgiyle daha çocuk yaşlarda edebi kişiliğinin temelini oluşturmuş, henüz 7-8 yaşlarındayken “Aşık Kemal” mahlasıyla ilk şiirlerini yazmaya başlamış bir usta yazar Yaşar Kemal.

Edebiyat dünyamıza 26 roman, 11 deneme, 2 öykü ve şiir kazandırmış. Gelin onlardan birini, ilkini hatta bana göre, tabiri caizse Yaşar Kemal’i Yaşar Kemal yapan eseri İnce Memed’i bir kez daha hatırlayalım bu hafta. 1955 yılında yayımlanmış ve günümüze kadar 40’tan fazla dile çevrilmiş.

Dürüst, vicdanlı, sevdalı, haksızlığa, zulmedenlere karşı her zaman dik durmuş bir ince delikanlı Memed.

Hiç kimse tarafından sevilmeyen köyün ağası Abdi Ağa, annesine ve sevdalısı Hatce’ye zulmeder. Kendi yeğenine almak ister Hatçe kızı ama o da sevdalıdır Memed’e. Alıp sevdiğini çıkar en güvendiği yere. Dağlara… Onları bulan ağanın yeğenini orda öldürür ama bu suç daha sonra Hatçe kızın üstüne kalacaktır. Orada meşhur eşkıya çetesi Deli Durdu’ya katılır Memed. Ama zamanla Deli Durdu’nun, kendi karakterine ters, onursuzca davranışlarına şahit olur ve yanından ayrılır. Kendisiyle kalmak isteyen iki adamıyla birlikte ayrılır çeteden. Halkı için, sevdiği kadın için, anası için, adalet için, haksızlıkların karşısında, ona inanan insanlarla birlikte mücadele etmeye devam eder. Ve halkının kahramanı, kurtarıcısı olur İnce Memed.

Dört ciltten oluşan İnce Memed serisi klasik niteliğinde. Kitapseverlerin kitaplığında mutlaka bulunması gereken, olmazsa olmaz kitaplardan…

ÖĞRETMENİM MORİ’YLE İLE SALI BULUŞMALARI -Mitch Albom

Yine başucu niteliğinde bir eserden bahsedeceğim sizlere. Okurken duygu selinde boğuldum dersem sanırım abartmış olmam.
Mitch Albom’un ağzından dinleyeceğimiz, okuyacağınız hatta izleyeceğimiz, müthiş dolu bir kitap. Bana göre karanlıkta ışık niteliğinde.
Kitap, Mitch Albom’un yıllar sonra üniversite yıllarına dönmesiyle başlıyor. O yıllarından tanıdığı ve asla unutamayacağı, çok değer verdiği, akıl hocası olarak gördüğü ve sosyoloji dersleri aldığı Mori Schwartz‘ın onun hayatında çok özel bir yeri vardır. Çünkü Mori herkesten farklıdır. Bunu ders anlatımlarından, yaşam tarzından, öğrencileriyle kurduğu muhabbetlerden anlamıştır Mitch. Üniversite döneminde Mitch ve Morrie sadece salı günleri ve herhafta buluşup hayata dair muhabbet ederlerdi.
16 yıl sonra Mitch, Mori’yi bir televizyon programında görür ve bağlantıyı koparmayacağına dair öğretmenine verdiği sözü hatırlar. Öğretmenini bulup yanına gider ama Mori’nin yakalandığı bir hastalıktan dolayı sayılı günlerinin kaldığını öğrenir. Mori eskiden olduğu gibi her salı buluşup muhabbet etmelerini ister. Mitch bu teklifi geri çevirmez ve her salı yeniden Mori ile buluşup hayata dair sohbetler ederler. Okuyucusunu derinden etkileyen, benim gibi birçok kişiye ilham kaynağı olan bu sohbetler maalesef Mori’nin ölümüyle son bulur.
Mori’nin hayata bakış açısı, Mitch ile aralarıdaki dostluk ilişkisi, Mori’nin hayatının son anlarını yaşamasına rağmen birçok insanın aksine o anları dolu dolu yaşaması eminim sizi de derinden etkileyecektir. Sonu mutlu bitmiyor evet ama okuduktan sonra bir psikiyatriye gitmiş kadar içinizin huzurla dolacağını düşünüyorum…

Sağlıkla kalın.
Meral Türkdoğan

Almanya’nın birçok kentinde düzenlenen gösterilerde seyahat acenteleri ‘acil yardım’ talep etti

Almanya’nın birçok kentinde bugün (29.04.2020) seyahat acenteleri sahipleri ve çalışanları, ‘Seyahat Acentelerini Kurtarın’ mottosuyla düzenledikleri gösterilerde acil yardım talebinde bulundular.

Koronavirüs nedeniyle sıkı kurallar altında bir araya gelebilen acente sahipleri ve çalışanları, turizm sektörünün sadece büyük tur operatörleri ve uçak şirketlerinden ibaret olmadığına dikkat çekerek devletten sektörün küçük şirketlerine özel acil yardım paketi talep ediyor.

Korona krizinin başlamasıyla birlikte tamamen duran tatil faaliyeti nedeniyle özellikle sektörün küçük ölçekteki şirketlerinden olan seyahat acenteleri ağır baskı altında. Almanya genelinde küçük şirketler için öngörülen yardım miktarının işlerini devam ettirebilmek için yeterli olmadığına dikkat çekmek isteyen seyahat acenteleri, son birkaç aydır kazanç elde edemedikleri gibi ondan önceki aylarda kazandıkları paraları da geri ödemek zorunda kalıyorlar.

Almanya’nın birçok kentinde olduğu gibi acenteler, Münih ve Nürnberg’de de ağız ve burun maskeleriyle bir araya gelerek düzenledikleri çeşitli gösterilerde boş valizler ve boş şezlonglarla sektörün sıkıntılarına dikkat çekerek yardım talebinde bulundular.

Hamide Türker
Foto: Claudia Matthia, Sonnenklar Reisebüro Paderborn

Koronavirüs önlemleri 10 Mayıs’a kadar gevşemelerle devam edecek

Dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yapılan açıklamalarda Bavyera’da koronavirüs önlemlerinin nasıl devam edeceği konusunda bilgi verildi. Eyalet Başbakanı Markus Söder, Bavyera’nın koronavirüs stratejisinin başarılı olduğunu, bununla ilgili son verilerin federal düzey altında olmasına rağmen önlemler konusunda gevşemenin gelişmelere göre kararlaştırılacağını söylerken, ‘koruma tedbirlerinin 10 Mayıs’a kadar uzatıldığını bildirdi.

Başbakan Markus Söder (CSU), Ekonomi Bakanı Huber Aiwanger (Bağımsız Seçmenler), İçişleri Bakanı Joachim Herrmann (CSU), Eğitim Bakanı Michael Piazolo (Bağımsız Seçmenler), ve Ulaştırma Bakanı Kerstin Schreyer (CSU), dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası düzenlenen basın konferansında, koronavirus önlemlerinin nasıl devam edeceği konusunda açıklamalarda bulundu.

Enfeksiyon riski dolayısıyla sosyal mesafeyi korumak için başbakanlığın büyük kubbeli salonunda gerçekleşen Bavyera Bakanlar Kurulu toplantısında yapılan açıklamalar şöyle:

-800 metrekare altındaki tüm işyerlerinin müşteri başına 20 metrekare gözeterek, hijyen ve sosyal mesafe kuralarını yerine getirerek açılabileceğini, gastronomi (lokanta-kafeterya) branşı için kolaylığın mayıs sonu olarak düşünülebilecek.

-Okullarda enfeksiyon koruma önlemlerinin alındığını ve 27 Nisan Pazartesi’nden itibaren bitirme sınıflarında ders görüldüğü, normal öğretime geçilmesi ümidini ise yaz dönemine kadar beklenmemesini belirtildi. Önümüzdeki yıl bitirmelere gireceklerle ilkokul 4. sınıf öğrencilerin 11 Mayıs itibariyle eğitime başlayabilmeleri için gayret ediliyor.

-Dini ibadet maksadıyla kişiler arası mesafesinin 2 metre, ağız/burun maskesiyle yapılabileceğini ve açık havada yapılacak nümayişlerde 1,5 mesafe kuralı ve en fazla 50 katılımcıyla 4 Mayıs sonrası için mümkün olacak.

-Büyük alışveriş merkezlerindeki gıda reyonları dışında kalan bölümlerin ne zaman açılabileceği konusunda İdari Mahkeme kararı bekleniyor.

– Uygulanmaya başlanan umumi vasıtalarda maske takmak mecburiyetine % 95 uyulduğu ve ilgili kontrollerin yapıldığı belirtildi. -Bakanlar Kurulunca alınan kısıtlayıcı önlemler 10 Mayıs tarihine kadar uzatıldı.

Orhan Tinengin

Kultusminister Michael Piazolo: „Faire Chancen für alle, die zu Hause lernen“

„Lernen zu Hause“: Schulen können Schülern digitale Endgeräte zur Verfügung stellen

Am 27. April 2020 öffnen die Schulen in Bayern für die Abschlussklassen. Für die anderen Schülerinnen und Schüler bleibt vorläufig das „Lernen zu Hause“ von zentraler Bedeutung. Für die Schüler, die nicht selbst über ein geeignetes digitales Endgerät verfügen, gibt es nun eine unbürokratische und schnelle Unterstützung.

Michael Piazolo

Digitale Endgeräte, die Schulen mit Fördermitteln des Freistaats oder des Bundes beschafft haben, können in der derzeitigen Sondersituation von Schülerinnen und Schülern auch für das „Lernen zuhause“ genutzt werden. Möglich wird dies durch eine befristete Leihgabe durch die Schulen. „Jede Schule, der bekannt ist, dass eine Schülerin oder ein Schüler ein digitales Endgerät benötigt, kann umgehend auf den Schulaufwandsträger zugehen. Das ist eine pragmatische und einfache Regelung, die dafür sorgt, dass Kinder und Jugendliche auch beim „Lernen zuhause“ möglichst faire Bildungschancen haben“, so Kultusminister Michael Piazolo.

Sofern nicht ausreichend digitale Endgeräte zur Verfügung stehen, können die Schulaufwandsträger mit den bewilligten Mitteln aus dem „Digitalbudget für das digitale Klassenzimmer“ sowie im Rahmen des DigitalPakts Schule rasch weitere digitale Endgeräte beschaffen. Ebenfalls förderfähig im DigitalPakt Schule sind mobile Hotspots beziehungsweise mobile Router.

Mund-Nasen-Bedeckung auch auf Münchner Lebensmittelmärkten Pflicht

Ab Montag, 27. April, ist das Tragen einer Mund-Nasen-Bedeckung neben Geschäften und dem öffentlichen Personennahverkehr auch auf allen Münchner Märkten Pflicht. Sollte keine Mund-Nasen-Bedeckung zur Verfügung stehen, kann ein Tuch oder ein Schal vor Mund und Nase gebunden werden. Dies betrifft alle Marktteilnehmerinnen und Marktteilnehmer ab sechs Jahren, also Händler, Verkäufer, Kunden und Besucher des Marktes. Dieses Vorgehen wurde mit den zuständigen Sicherheitsbehörden abgestimmt und ergibt sich aus der Zweiten Bayerischen Infektionsschutzmaßnahmenverordnung (2. BayIfSMV) vom 16. April 2020, der Verordnung zur Änderung der Zweiten Bayerischen Infektionsschutzmaßnahmenverordnung vom 21. April 2020 sowie dem FAQ-Katalog.

Darüber hinaus gelten folgende Regelungen:   

• Einhaltung des Mindestabstands von 1,5 Metern zu anderen Personen
   

• Kein Anfassen von Waren und Personen
   

• Einhaltung der allgemeinen Hygieneregeln


Kommunalreferentin Kristina Frank, 1. Werkleiterin der Münchner Markthallen: „Die Maskenpflicht gilt in München auf den vier festen Lebensmittelmärkten sowie den Wochen- und Bauernmärkten. Alle sollen eine Alltagsmaske tragen, egal ob im Supermarkt, beim Einkauf im Freien oder am Standl. Durch das Tragen verlangsamen wir die Ausbreitung des Coronavirus und schützen andere vor Infektionen. Bringen Sie bitte Ihre eigene, regelmäßig gereinigte Maske mit und decken Sie sich mit unseren frischen Lebensmitteln ein.“

THY, Almanya’da kalan vatandaşları Türkiye’ye uçurdu

Türk Hava Yolları, yurt dışında mahsur kalan Türk vatandaşlarını dün (23.04.2020) Türkiye’ye uçurdu.

Yurt dışında kalan vatandaşların ülkeye getirilmesi programı bağlamında Münih ve Nürnberg başkonsoloslukları kontenjanından 165 yolcu, THY’nin Ankara olarak planlanmış seferiyle uçtu.

THY tarifeli seferlerinin sona ermesinden sonra ilk uçuşu 22 Nisan’da 181 yolcuyla yapılan ve Ağrı olarak gerçekleşen ilk özel uçuştan sonra dün ikinci özel seferini yapmış oldu.

Orhan Tinengin

T.C. Münih Başkonsolosu Mehmet Günay da havaalanındaydı

Arif Taşdelen: “Camiler de ekonomik yardım kapsamına alınmalı”

Bavyera’nın ilk Türkiye kökenli milletvekili olan Arif Taşdelen, eyalet başbakanı Markus Söder’e bir mektup yazarak cami ve derneklerin de korona krizi destek paketlerine dahil edilmesi için öneride bulundu.

Korona krizinin ekonomik zararının giderek daha fazla hissedildiği şu günlerde federal hükümetin ve eyaletlerin yardım paketleri şirket ve kişilerin imdadına yetişiyor. SPD’li milletvekili Arif Taşdelen, önümüzdeki günlerde başlayacak olan Ramazan ayında ilk kez boş kalacak olan camilerin de yardım paketi kapsamına alınmasını önerdi.

Taşdelen, yaptığı öneri ile ilgili “Korona krizinden hepimizin etkilendiği gibi derneklerimiz ve camilerimiz ve derneklerimiz de maddi ve manevi açıdan etkilendiler. Camilerimiz cemaate kapalı oldukları için eskiden olduğu gibi vatandaşlarımız camilere bağış yapmıyorlar, yapamıyorlar. O yüzden Bavyera’da birçok camilerimizin maalesef maddi sıkıntıları çoğalmıştır. Dini ihtiyaçların yanında sosyal aktivitelere de ağırlık veren cami ve derneklerimizin bu krizi atlatabilmeleri için Bavyera Eyalet Başbakanı Dr. Markus Söder’e bir mektup gönderdim. Bu mektupta camilerin de ekonomik yardım kapsamına alınmalarını önerdim.” dedi.

Oktoberfest, Covid-19 kurbanı oldu

Normal şartlar altında Münih’te bu yıl 19 Eylül ile 4 Ekim tarihleri arasında yapılması planlanan dünyaca ünlü bira şenliği Oktoberfest, Covid-19 nedeniyle iptal edildi. Şimdiye kadar 186 kez yapılan Oktoberfest, daha önce savaş, hiper enflasyon yılları ve kolera salgını döneminde de iptal edilmişti.

Bavyera Başbakanı Markus Söder ile dün bir araya gelen Münih Anakent Belediye Başkanı Dieter Reiter, birlikte yaptıkları basın açıklamasında ‘Oktoberfest’in bu yıl yapılmayacağını’ açıkladı. Bu kararı üzüntü ile verdiklerini açıklayan ikili, ‘Münih kenti ve Bavyera için çok önemli tanıtım ve ekonomik katkı sağlayan, geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan ve tüm dünyaca tanınan Oktoberfest’in pandemi nedeniyle iptal edilmesi gerektiğini, aksi takdirde henüz aşı ve ilacın olmadığı şu dönemde riskin çok yüksek olacağını’ da vurguladı.

Bavyera’da bu konu, afet durumu ilan edilmesinin ardından ‘Oktoberfest farklı önlemler alarak da yapılabilir’ yorumları ile gündeme gelmişti. Bavyera Başbakanı Söder, farklı tür şekillenen bir Oktoberfest’in söz konusu olmadığını ‘ya tam yapılır ya hiç’ yorumuyla vurguladı. Söder, Oktoberfest’in açılış geleneğini kastederek, “Belediye Başkanı ilk bira fıçısını açan, ben de ilk birayı içen olarak sıkı ‘Wiesn’ hayranıyız ama farklı bir zamandayız ve dikkatli olmamız gerekiyor.” dedi.

Bölge için önemli bir ekonomik faktör olan Oktoberfest’in ve bu alan içinde yer alan geleneksel Ziraat Fuarı’nın (Landwirtschaft Messe) yapılamayacak olmasının, yalnızca büyük bira üretici firmaları için değil, festival süresince satış yapan mekan sahiplerini, şenlik çadırlarındaki hizmet personelini, otelleri, taksicileri maddi büyük kayıplara uğratacağı ve bu anlamda koronavirüsün sebep olacağı ekonomik darbenin bir parçası olacağı da açıklamada yer aldı. Şenlik, 2019 yılında Münih şehrine bir milyarın üzerinde ekonomik değer sağlamıştı.