Salı, Ekim 14, 2025
Startseite Blog Sayfa 28

İzmir depremi

03.11.2020, 22:50:
Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi’nin (SAKOM) bilgilerine göre depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 112’ye ulaştı. Yaralanan bin 35 vatandaşımızın 898’i taburcu edildi ve 137’sinin tedavisi devam ediyor.
İzmir’de arama ve kurtarma çalışmaları yürütülen 17 binadan 15’inde çalışmalar tamamlandı, 2 binada sürüyor.

Fotoğraflarla İzmir depremi:

02.11.2020, 14:00:
AFAD can kaybını 91 olarak açıkladı. Yaralı 994 vatandaşımızın 839’u taburcu edildi, 155 vatandaşımızın tedavisi devam etmekte.
Arama kurtarma çalışmaları yürütülen 17 binanın 12’sinde çalışmalar tamamlanmış olup 5 binada çalışmalar devam etmekte.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı duyuruda yardım etmek isteyenlere şöyle seslendi: “Depremzedelere yardım ulaştırmak isteyen binlerce kişinin başvurusu üzerine bizizmir.com üzerinden Halkın Bakkalı aracılığıyla dayanışma kampanyası başlattık. #BizVarız diyerek, yemek, gıda, hijyen paketi, uyku tulumu ulaştırmak isteyenler buradan başvurabilir.”
Soyer ayrıca, Covid tehlikesi nedeniyle ikinci el eşya, giysi kabul edemediklerini de belirtti.

02.11.2020, 13:00:
AFAD can kaybını 85 olarak açıkladı.

02.11.2020, 12:00:
Halen 8 binada arama kurtarma çalışmasının yürültüğünü belirten AFAD’ın verdiği bilgileri göre can kaybı 83’e ulaştı. Yaralanan 994 vatandaşımızın 774’ü taburcu edildi, 220 vatandaşımızın tedavisi devam etmekte.
Enkaz altından 16 vatandaş sağ çıkarıldı. Depremden 58 saat sonra İdil, 65 saat sonra 3 yaşındaki Elif de sağ kurtarılanlar arasında. Enkazda ayrıca Ares isimli bir köpek de 65 saat sonra kurtarıldı.
Deprem sonrasında 43’ü, 4’ten büyük, toplam 1197 artçı sarsıntı yaşandığı da yapılan açıklamalar arasında.

İzmir’de artçı sarsıntılar devam ediyor.

31.10.2020, 19:00:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, deprem bölgesinde incelemelerde bulunduktan sonra yapıtığı açıklamada hayatını kaybedenlerin sayısının 37 olduğunu, 885 yaralıdan 667’sinin taburcu olduğunu, 8’i yoğun bakımda olmak üzere 218 yaralının ise tedavisinin devam ettiğini ve şu ana enkazdan kurtarılan vatandaşlarımızın sayısının ise 103 olduğunu açıkladı.

AKP’li Cumhurbaşkanı ayrıca rezerv alanlarla birlikte hemen enkazların kaldırılmasının ardından inşaat çalışmalarına başlanacağını da vurgulamayı ihmal etmedi.

31.10.2020, 16:15:
Dün (30.10.2020) saat 14.51’de Ege Denizi Seferihisar açıklarında meydana gelen depremde şimdiye kadar 1’i boğularak olmak üzere toplam 28 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve 885 vatandaşımızın yaralandığı açıklandı.

Sağlık Afet Koordinasyon Merkezi’nin (SAKOM) yaptığı açıklamada ayrıca İzmir’de arama kurtarma çalışmaları yürütülen 17 binadan 9’unda çalışmaların tamamlandığı, kalan 8 binada devam ettiği de bildirildi.

Dün Ege Denizi’nde AFAD’ın verilerine göre 6.6, Kandilli’ye göre 6.9 ve Amerikalı Yerbilimsel Araştırma Kurumu USGS’e (United States Geological Survey) göre 7.0 büyüklüğünde yaşanan deprem, yerin 16,54 km derininde meydana geldi. İzmir’in Seferihisar ilçesine uzaklığı 17,26 km olan deprem sonrası, büyüklüğü 4’ün üzerinde 38 artçı olmak üzere, toplam 570 artçı sarsıntı yaşandı.

Ege Bölgesi genelinde hissedilen deprem sonrasında İzmir başta olmak depremden etkilenen tüm illerde, alan tarama çalışmaları devam ediyor.

Kemal Sahir Gürel ile ücretsiz online solfej ve bağlama dersleri

Sanatçı Kemal Sahir Gürel ile YouTube’da ücretsiz solfej ve bağlama dersleri başladı. Müzik yönetmeni, aranjör ve kaval sanatçısı olarak adından sıkça söz ettiren Gürel, müzik hayatına 1981 yılında kendisi de bağlama ve solfej dersleriyle başlamış.

Kemal Sahir Gürel YouTube kanalında ilk 2 bölümü yayınlanan online dersler, müzik okulu -solfej dersleri, müzik eğitimi almak için herhangi bir konservatuvar veya müzik kurumuna gitme imkanı olmayanlar için tasarlanmış. Gürel’in ‚akademik eğitim için tasarlanmamış’ olduğunu vurguladığı dersler, notayı hiç bilmeyenler için sıfırdan ve kolaylaştırılmış bir metot ile hazırlanmış.

Gürel, online ve ücretsiz olan solfej ve bağlama derslerine katılmak isteyenlere şöyle diyor: “Uzun vadeli düşünerek, biraz çaba göstererek ve en azından iki günde bir kendi kendinize çalışarak solfej ve bağlama öğrenmeniz mümkün. Yetenek faktörü de önemli ama öncelikli olan ‚istemek’”.

Kemal Sahir Gürel kimdir?
1966 Giresun, Görele doğumlu. 1974’te geldiği İstanbul’da 1981 yılında Yavuz Top’un müzik kursunda bağlama ve solfej dersleri alarak akademik eğitime başladı. 82’de İ.Ü. Konservatuarı Türk Müziği Bölümü’ne başladı. 84’te Türk Folklor Kurumu’nun Halk Müziği Okulu’nda bir yıl öğrenim gördü. Bağlama ve solfej dersleri verdi, düzenlemeler yaptı. İTÜ Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü’nde beş yıl öğrenim gördü. 86 yılından sonra müzik çalışmalarını bestecilik, aranjörlük ve grup konserleriyle sürdürdü. 99 yılından itibaren aranjörlük ve yönetmenlik yapıyor; kısa film, film ve televizyon için dizi film müzikleri hazırlıyor.

“Harekete şimdi geçmeliyiz” –‘Lockdown light’ 2 Kasım’da başlıyor

Almanya’da son haftalarda hızla artan koronavirüs vaka sayıları karşısında federal hükümet ile eyalet yönetimleri yeni kısıtlamalar kararlaştırdı. 2 Kasım’da başlayacak olan ‚lockdown light’ insidans* sayısının 50’nin altına düşmesini hedefliyor.

Başbakan Angela Merkel, yaptığı açıklamada verilen kararın kolay olmadığını vurgulayarak ve artan vaka sayılarına dikkat çekerek, “Yayılma bu hızda devam ederse sağlık sistemimiz birkaç hafta içinde hizmet sınırına dayanmış olacak. Bu nedenle harekete şimdi geçmeliyiz.” dedi.

Daha önceki toplantıların aksine bu sefer kararın oy birliğiyle verilmesiyle de dikkat çeken kısıtlamalar şimdilik bir ay geçerli olacak. İki hafta sonra tekrar yapılacak olan toplantıda güncel gelişmelere göre düzenlemeler yapılabilecek.

Bir ay boyunca geçerli olacak kısıtlamalar gastronomi işletmelerinin kapatılmasını ve sosyal etkinliklerin yasaklanmasını da kapsıyor. Sene başındaki ‘lockdown’ın aksine bu kez okullar ve kuaför salonları kapatılmayacak.

Sosyal temas
En fazla iki haneden olmak şartıyla 10 kişi bir araya gelebilecek.
Kısıtlamaların en başında vurgu yapılan nokta aynı hane dışından kişilerle görüşmelerin minimuma indirilmesi.

Seyahatler
Genel olarak özel nedenlerden seyahat edilmemesi bekleniyor. Buna akraba ziyaretleri ve günü birlik turlar da dahil.
Her ne kadar oteller kapatılmayacak da olsa otellerde tatil amaçlı konaklamalar da yasak. Sadece iş amaçlı konaklamalar mümkün olacak.

Eğlence sektörü
Tiyatro, konser salonları ve benzeri mekanlar, fuarlar, sinemalar, tüm eğlence merkezleri kapatılacak. Kısaca eğlence amaçlı tüm etkinlikler yasak.

Gastronomi işletmeleri
Lokanta, bar, kulüp gibi gastronomi işletmeleri kapatılacak. Kantinler ve to go hizmeti verenler istisnaya tabi.

Spor
Havuzlar, spor salonları ve amatör spor merkezleri kapatılacak. Açık havada kişisel spor yalnız, iki kişi veya hane halkı ile birlikte yapılabilecek.
Profesyonel spor kulüpleri maçlarını izleyicisiz yapabilecek.

Kişisel bakım
Yakın mesafe gerektirdiği gerekçesiyle kozmetik, masaj ve dövme salonları gibi işletmeler de kapatılıyor. Tıbbi tedaviler bunun dışında tutuluyor; fizik tedavi ve ayak bakımı gibi. İstisnaya bu sefer kuaför salonları da tabi.

Alışveriş
Toptan ve perakende satış yerleri de bu süreçte açık kalacak. Ancak dükkanlarda 10 metrekareye bir müşteri kuralı geçerli olacak.

Okullar
Okullar açık kalacak ama eyaletler önlemlere kendileri karar verecek.

İşletmelere ek destek
Kasım ayı boyunca kapalı kalması gereken işletmeler için 10 milyar Euro yardım da kararlaştırıldı. Bu işletmelere, çalışanların sayısına göre de belirlenecek şekilde bir önceki yılın kasım ayının cirosunun yüzde 75’ine varan ödemeler yapılabilecek.

*bölgede 100 bin kişide görülen vaka sayısının 7 günlük ortalaması

Meral’in Kitap Bahçesi: “Okumayı öğrenmek, en güç sanattır.”

İşten güçten arta kalan zamanda genellikle televizyon, tablet ya da telefonlarla zaman harcıyoruz. Çok klişedir evet ama boş zamanlarımızda kitap okumak yerine, okumak için zaman yaratmak gerekir. Teknoloji çağında okuma alışkanlığı kolay sağlanmıyor maalesef.

Bilgi çağında yaşıyoruz ve aslında en etkili ve kolay ve bence en keyifli öğrenme yoludur okumak. Polisiye, tarih, aşk, biyografi, ekonomi, sağlık, teknoloji ya da güncelliğini asla kaybetmeyen klasikler… Meraklıysanız ve araştırmayı seviyorsanız ayrıca sürekli yeni maceralara atılacak heyecana sahipseniz, sürekli beslenecek bir kaynak bulabilirsiniz dünya kütüphanesinde.

“Okumayı öğrenmek, en güç sanattır.” der Goethe. Ama bu alışkanlık bir sağlandı mı okumak çok özel bir tutku haline gelir.

Sadece yorgunluğu almaz okumak; dostlarınızla, arkadaşlarınızla ya da girdiğiniz ortamlarda sürekli bir muhabbet konusu yaratmış olursunuz mesela.
Okuduğunuz bir kitabın önce yazarını tanırsınız. Muhtemelen kendi kişiliğini yansıttığı romanını ya da araştırmaları sonunda ortaya çıkardığı eserini okumaya ve tartışmaya başlarsınız. Yazar ve onun etkilendiği başka yazarlar konusunda, fikirleri hakkında, araştırmaları ve deneyimleri sayesinde  bilgi ve fikir  sahibi olursunuz.  

Yoğun bir haftanın sonunda, hayat maratonuna kısa bir mola verip biraz soluklanalım dediğinizi duyar gibiyim sanki. Kafanızı biraz dağıtmak, yorgunluğunuzu almak için birkaç kitap buldum.
Belki ilginizi çeker. Belki okudunuz. Belki farklı bir fikir oluşacak kafanızda. Sizi sarması, ruhunuza dokunması dileklerimle…

Çayınızı, kahvenizi alıp gelin hadi!

OKUMANIN TARİHİ -Alberto Manguel

Okumanın yaratıcı bir eylem olduğunu savunan Alberto Manguel’in kaleminden muhteşem bir kitap.

Okumak!
Nedir? Neden okuruz? Hangi dönemlerden geçti? Ne zamandan beri var bu kavram?
Okuma kültürünün gelişim sürecine ilişkin, çok ilginç soruların ilginç cevaplarını bulurken aynı zamanda bilgi birikiminizi arttıracak türden bir eser. “M.Ö. 4000 yılının kil tabletlerinden CD-ROM’lara, dillere destan İskenderiye Kütüphanesi’nden Kafka, Rilke, Sartre, Colette gibi büyük yazar ve şairlerin kitaplarla paylaştıklarına, kitap okumak için tasarlanmış yataklardan matbaa ve gözlüklere dek okurların ‘fildişi kulesi’nin tüm parlaklığını şaşırtıcı anekdotlar ve sürükleyici bir dille herkese açıyor. Okumanın Tarihi yazarın gençliğinde Borges’e kitap okumasının ve diğer kişisel anılarının sıcaklığını tarihsel bilgisinin zenginliği ile buluşturan bir serüven.”

TÜFEK, MİKROP VE ÇELİK -Jared Diamond

Savaşlar, keşifler, icatlar, dinlerin etkileri, mikropların ve hastalıkların nasıl oluştuğu, yazının icadı kısacası insanlık tarihine ilişkin, çok büyük soruların, çok büyük cevapları var bu kitapta.
“Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez. Yakar, yıkar, öldürür, yok eder.” der Nazım Hikmet ve “Savaş kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir.” der Bertrand Russell.

Nasıl olur da, beyaz insanlarla siyah insanlar arasında bu denli uçurum olur? Bu nasıl oluştu? Ne zamandan beri böyle? Neden beyaz insanların her şeyi var da siyah insanların hiçbir şeyi yok?
İnsanlar arasındaki farklılıkların nedenleri konusunda deli sorular soran, bilimsel veriler ışığında 13 bin yıllık insanlık tarihini, herkesin anlayabileceği bir sadelikte anlattığı bir başyapıt.

13 bin yıl önce Orta Doğu’da yaşayan bir insanın bir buğday tanesini toprağa ekmesiyle başlıyor hikaye…

SEVME SANATI -Erich Fromm

Gerçek anlamda sevebiliyor muyuz? Peki sevmenin ne demek olduğunu biliyor muyuz? Tutkuyla bağlanmak mı? İyi yada kötü o ruhu her yönüyle kabullenmek, onu olduğu gibi sahiplenmek mi? Karşılık beklemeden, hatta sevilmiyorsak bile sevip saygı duyabiliyor muyuz?

Fedakarlık, emek, sorumluluk, sahiplenmek gibi kavramları kendi üslubuyla anlatan Erich Fromm Sevmenin aslında başlı başına bir sanat olduğunu savunur. Ona göre bir şeye sahip olmak değil, layık olmak önemliymiş.
“Birisini sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır, bir yargıdır, bir karar vermedir. Sevgi yalnız bir duygu olsaydı, birbirini ölünceye dek sevmek için söz vermek gerekmezdi. Sevgi bir inanma işidir; inancı az olanın sevgisi de azdır.”

Amerikalı ünlü psikanalist ve sosyolog Erich Fromm  ruh bilimine Marksist – Sosyalist ve insancıl yaklaşımın en önemli temsilcilerindendir. 1956 yılında yazdığı Sevme Sanatı hala çok satan kitaplar arasında yerini korur.

Farklı açılardan ele aldığı sevmek, saygı duymak, aşık olmak konuları üzerine yaptığı araştırmalardan yola çıkarak yazdığı bu kitap yine başucu niteliğinde bir çalışmadır.

Sağlıkla kalın…
Meral Türkdoğan

Main Image by ymkaaaaa/Pixabay

Sergi ve etkinlikler: Pandemi 2020’de Kadınlar

Tüm dünya düzenini sarsan korona pandemisi sırasında bazı meslek alanları özellikle ön plana çıktı. ‘Sistemi ayakta tutan meslekler’ de denen bu gruba hemşirelik, eğitmenlik ve kasiyerlik gibi meslekler de dahil. Ve Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü’nün (DIW) verilerine göre bu alanlarda çalışanların yüzde 75’ini kadınlar oluşturuyor.

Kadınların gerek sağlık çalışanı olarak, gerek homeoffice, homeschooling ve ev işleriyle uğraşan anneler olarak pandeminin en ağır yükünü taşıdıklarını söylemek mümkün. Buna rağmen karar mekanizmalarında bu süreçte de yeterince yer almıyorlar.

Pandeminin bu açısına dikkat çekmek için Münih’te 23 Ekim Cuma günü ‘Pandemi 2020’de Kadınlar’ başlığı altında bir etkinlik dizisi başlıyor. Kadın-Sanat-Siyaset inisiyatifi tarafından ve Münih 2. Belediye Başkanı Katrin Habenschaden himayesinde gerçekleşecek olan etkinliklerde pandeminin kadınlar üzerindeki etkileri ve çözüm önerileri gündeme gelecek.

Kadın-Sanat-Siyaset inisiyatifinin kuruluş amacının yapısal ve sistematik problemlere dikkat çekmek olduğunu belirten Dr. Toledo, etkinlik dizisiyle ilgili  “Koronavirüsü yaşam tarzımızı neredeyse durdurdu ve kökten değiştirdiyse de, kadınlar üzerindeki etkileri daha farklı ve sert. Özellikle göçmen ve mülteci kadınlar için. Var olan sorunlar ve eşitsizlikler siyasi, ekonomik, kültürel, fiziksel ve psikolojik alanlarda daha da çoğaldı. Bu krizden bir şeyler öğrenmeliyiz.” diyor ve etkinliklere davet ediyor.

Etkinlik dizisi ‘Fakirliğin Feminizasyonu’ konferansıyla başlayacak. Kadın-Sanat-Siyaset inisiyatifinin de kurucusu olan siyaset bilimci ve ressam Dr. Corina Toledo’nun konuşmacı olarak katılacağı etkinlik Kult9, Blutenburgstr. 71 adresinde saat 18.00’da gerçekleşecek. Cinsiyet eşitliği mücadelesinde yerelde ve evrenselde elde edilen kazanımlar bu süreçte tehlike altında mı? Pandeminin kaybedeni kadınlar mı? Bu ve bunun gibi birçok sorunun ele alınacağı panel 23 Ekim’de.

‘Yerel siyasette göçmen kökenli kadınlar’ temalı ikinci etkinlik ise 24 Ekim’de Mohr-Villa Freiman, Situlistr. 79 adresinde saat 18.30’da yapılacak. Panelde Münih 2. Belediye Başkanı Katrin Habenschaden ve Münih Göçmenler Meclisi Başkanı Dimitrina Nikolova-Lang’ın yanı sıra Vesile Sönmez (Sol Parti) ve Teresa Avila Rivera (Casa Latinoamerica, Pacta Servanda, Göçmenler Meclisi) de konuşmacı olarak yer alacak. Panelin moderasyonu Av. Renat Maltry tarafından gerçekleştirilecek.

Las Tesis performansı

Kadına karşı şiddetle mücadele haftası kapsamında ‘Ni una menos Munich’ kolektifi ile Kadın-Sanat-Siyaset inisiyatifi 21 Kasım’da Geschwister-Scholl-Platz meydanında saat 15.00 ile 17.00 arasında yapılacak olan La Tesis performansına katılmaya çağırıyor. Performansı öğrenmek için 29 Ekim (20.00), 6 Kasım (18.00) ve 19 Kasım’da (20.00) Biodanza Zentrum, Zauberstr. 18 adresinde provalar düzenleniyor.

Pandemi 2020’de Kadın etkinlik dizisi 4 Aralık’ta yapılacak olan ‘Modern Sömürgecilik ve Emperyalizm’ temalı sergi açılışı ve panel ile son bulacak. Etkinlik saat 14.00 ile 23.00 arası EineWeltHaus, Schwanthalerstr. 80 adresinde gerçekleşecek. Pandemi kuralları nedeniyle tüm etkinliklere katılımın önceden bildirilmesi gerekiyor.

Kadın-Sanat-Siyaset inisiyatifi ve etkinlik dizisi ile ilgili tüm detayları Frau-kunst-politik.de adresinde bulabilirsiniz.

Main Image by Ursula Schneider/Pixabay

Münih ilkokullarında ders sırasında maske zorunluluğu kaldırılıyor

Münih’te geçtiğimiz hafta sonu ilkokullar için getirilen sınıfta maske zorunluluğu 21 Ekim’den itibaren kaldırılıyor.

Münih Anakent Belediye Başkanı Dieter Reiter, konuyla ilgili yaptığı açıklamada ilkokullarda virüsün bulaşma oranının çok düşük olduğunu göz önünde bulundurarak genç öğrenciler için kısıtlamaları düşük tutmaya karar verdiğini bildirdi.

Eyalette 16 Ekim’de verilen kararla bölgede 100 bin kişide 7 günlük yeni vaka sayı ortalaması (insidans sayısı) 50’yi geçtiğinde tüm sınıflarda ders sırasında maske zorunluluğu öngörülüyor. Fakat geçerli sebeplerle -Münih’te olduğu gibi- istisna yapılabiliyor.

Münih’te yaklaşık 5 bin sınıf ve 3 bin ana okulu grubu için 3 aşamalı merdiven planı geçerli. Güncel aşamanın hangisi olduğuna belediyenin Sağlık Dairesi karar veriyor. Okullar için şimdilik 2. aşama (sarı) geçerli.

Bu aşamaya göre Münih okullarında 5. sınıftan itibaren ders sırasında öğrenciler arasında 1,5 metre mesafe sağlanamıyorsa maske takma zorunluluğu var. İlkokullarda bu zorunluluk çarşamba gününden itibaren (21 Ekim) kaldırılıyor.

Main Image by Tuba Türker

17 Ekim’den itibaren Münih’te bu kısıtlamlar geçerli

Koronavirüs vaka sayılarının hızla artması nedeniyle Bavyera’da sıkılaştırılan kısıtlamlar 17 Ekim’den itibaren başlıyor. Robert Koch Enstitüsü Münih için son bir haftanın insidans* sayısını 60,6 olarak açıkladı. Bu sayının 50’nin üzerine çıkması beraberinde şu kısıtlamları da getiriyor:

Maske zorunluluğu
Şehir merkezinde saat 9.00 ile 23.00 arası geçerli olan maske zorunluluğu devam edecek. Maske zorunluluğu olan bölgeler levhalarla işaretlenmiş olacak.
Ayrıca asansörler ve umuma açık binalarda olduğu gibi tüm kültürel alanlarda geçerli olacak. Tiyatro, sinema, kongre ve spor müsabakaları izleyicileri için yine maske zorunlu olacak.

Sosyal kısıtlamlar
Doğum günü, düğün ve cenaze gibi özel toplantılarda katılım en fazla 5 kişi veya iki ayrı hane halkıyla kısıtlı olacak. Bu kısıtlamalar özel ya da açık alanda olduğu gibi gastronomi mekanlarında aynı masada oturanlar için de geçerli.

Alkol yasağı
Bugünden itibaren Münih’te gastronomi lokallerinin kapanış saati 22.00. Şimdiye kadar Münih’in hotspot noktalarında hafta sonları geçerli olan saat 22.00 ile 6.00 arası açık alanlarda alkol tüketme yasağı bugünden itibaren her gün için geçerli olacak (Baldeplatz, Gärtnerplatz, Wedekindplatz meydanları ile Gerner Brücke ve Reichenbach ile Wittelsbacher köprüleri arası).
Ayrıca benzin istasyonları veya paket servislerde saat 22.00’dan sonra alkol satışı da kısıtlamalar arasına girdi.

Okullar
Sınıflarda maske takma zorunluluğu artık ilkokullar ve öğleden sonra bakım hizmetleri için de geçerli olacak.

Münih Anakent Belediye Başkanı Dieter Reiter konuyla ilgili şöyle konuştu: “Son günlerde giderek artan koronavirüs vaka sayıları nedeniyle Sağlık Dairesi için bulaşma zincirini hızlıca bulup kırarak virüsün kontrolsüz yayılmasını engellemek giderek zorlaşıyor. Maalesef son haftalardaki tecrübelerimiz de kalabalık grupların bir araya geldiği ve alkol tüketilen yerlerde virüsün daha hızlı yayıldığı yönünde. Tüm Münihlileri bu konuda yardıma çağırıyorum. Korona kurallarına uyun; sosyal mesafeyi koruyarak, hijyen kurallarına dikkat ederek, maske takarak ve kapalı alanları mümkün olduğunca havalandırarak hem kendinizi hem etrafınızdaki insanları koruyun. Böylelikle hep birlikte koronavirüsün yayılımını azaltmış hem de daha sert önlemler alınmasını engellemiş oluruz.”

*bölgede 100 bin kişide görülen vaka sayısının 7 günlük ortalaması

Main Image by Juraj Varga/Pixabay

Schule eiskalt erwischt: Nur Lüften gegen Corona?

Rasant steigende Infektionszahlen: BvLB kritisiert Ideenlosigkeit der Kultusminister

20 – 5 – 20: Mit dieser Zahlenkombination sollen die beruflichen Schulen über den Winter kommen und den Präsenzunterricht gewährleisten. Das zumindest sieht das Lüftungskonzept der Kultusminister trotz rasant steigender Infektionszahlen vor: 20 Minuten Unterricht, 5 Minuten Stoßlüften, um dann erneut 20 Minuten unterrichten zu können. „Bei einer Vielzahl an Schulen können nicht einmal die Fenster richtig geöffnet werden. Und können Schulräume nicht gelüftet werden, sind sie aus innenraumhygienischer Sicht nicht für den Unterricht geeignet. Das hat das Umweltbundesamt den Kultusministern erst heute ins Stammbuch geschrieben. Die Ideenlosigkeit, mit der die Politik darauf reagiert und am bedingungslosen Präsenzunterricht festhält, ist fatal“, sagt Joachim Maiß, Vorsitzender des Bundesverbandes der Lehrkräfte für Berufsbildung e.V. (BvLB).

Statt den Wissenschaftlern, die die Kultusministerkonferenz selbst beauftragt hat, Gehör zu schenken und daraus Maßnahmen abzuleiten, verharre die Politik in Tatenlosigkeit und beschönige die Situation, kritisiert Eugen Straubinger, ebenfalls BvLB-Vorsitzender, und empfiehlt: „Statt mantrahaft alles schön zu reden, müssen gemeinsam schnell umsetzbare Lösungen herbeigeführt werden. Dabei gilt es auch, unkonventionelle Wege zu beschreiten. So könnten beispielsweise leerstehende Veranstaltungslocations als zusätzliche Unterrichtsräume genutzt werden, um Schulklassen zu teilen und so das Gesundheitsrisiko für Lehrkräfte wie Schülerinnen und Schüler zu minimieren. Denn die Unversehrtheit aller hat oberste Priorität, um nicht sehenden Auges in die Katastrophe einer erneuten völligen Schulschließung mit all ihren gesellschaftlichen Folgen zu rutschen.“

Die Universität der Bundeswehr hat erst Ende September eine Studie vorgelegt, wonach Lüften allein ohne ergänzende Luftreiniger und CO2 Messgeräte in vielen Klassenräumen nicht ausreichend ist, um eine weitestgehend unbelastete Luftqualität zu garantieren. „Um alle 8600 berufsbildenden Schulen bundesweit mit dieser Technik auszustatten, muss die Politik bei einem Einzelpreis von 2000 Euro pro Kombigerät 17,2 Millionen Euro investieren. Das sind im Vergleich zu den neun Milliarden Euro, die die Rettung der Lufthansa bisher gekostet hat, Peanuts“, sagt Maiß und betont: „Das sollte es den Regierenden wert sein, um das Recht auf Bildung in der Coronakrise nicht zu verspielen und den Forderungen der Wirtschaft als duale Bildungspartner nach gut ausgebildeten Kräften Rechnung zu tragen.“

„Fakt ist aber auch, dass wir nur mit einem Mix aus Präsenz- und Distanzunterricht durch die Krise kommen und das Verhältnis zueinander immer wieder nachjustieren müssen. Da hybrider Unterricht deutlich zeitaufwendiger und personalintensiver ist, müssen die Berufsbildner dringend entlastet werden. Die Belastungsgrenze der einzelnen Lehrkräfte in den Schulen ist längst überschritten. Die Arbeitszeiten liegen jenseits dessen, was gesundheitlich vertretbar ist. Die beruflichen Schulen, ohnehin schon seit Jahrzehnten personell gebeutelt, brauchen dringend zusätzliche Lehrkräfte und Experten vom Sozialarbeiter bis hin zum IT-Spezialisten, die als multiprofessionelle Teams agieren können. Nur so kann qualitativer Unterricht auch in der Krise gewährleistet werden“, sagt Straubinger.

Münih’te korona kısıtlamaları sıkılaşıyor!

Belediye Başkanı Dieter Reiter: “Şimdi hepimizin sorumluluk alma vakti. Hem kendimizi hem etrafımızdakileri koruyarak ikinci bir ‘lockdown’u engellemeliyiz.”

Robert Koch Enstitüsü bugün, Münih için 7 günlük insidans sayısını 50,6 olarak açıkladı. Bu sayının 50’nin üzerine çıkması ise beraberinde yeni kısıtlamalar getirdi. Münih’te yeni kısıtlamalar 14 Ekim’den itibaren geçerli olacak.

Şehir merkezinde maske zorunluluğu
14 Ekim’den itibaren şehir merkezinde saat 9.00 ile 23.00 arası  tekrar maske zorunluluğu olacak. Maske zorunluluğu Marienplatz, Karlplatz, Odeonsplatz, Schützenstrasse, Sendlinger Straße, Sendlinger-Tor-Platz, Viktualienmarkt ve Tal’i kapsıyor.

Sosyal kısıtlamlar
Yeni kısıtlamalar sosyal alanı da kapsıyor. Şimdiye kadar özel ve topluma açık alanlarda 10 kişilik gruplar oluşturulabilirken bu sayı artık 5’e indirildi. Her türlü ortamda aynı hanede ikamet edenler, eşler, kardeşler, hayat arkadaşları ve birinci dereceden akrabalar sadece bir diğer handen kişilerle veya en fazla beş kişilik gruplar bir arada olabilecek. Bu kısıtlama aynı zamanda gastronomi işletmelerinde aynı masada oturmayı da kapsıyor.

Düğün, doğum günü ve cenaze gibi özel toplantılarda katılım kapalı mekanlarda 25 ve açık mekanlarda 50 kişiyle sınırlı olacak (Daha önce 100’dü). Daha önce de olduğu gibi etkinliği düzenleyen sorumlunun hijyen ve virüsten korunma kurallarına uyulduğunu talep edildiğinde kanıtlaması gerekiyor.

Alkol yasağı
Geçen haftalarda da olduğu gibi hafta sonları açık alanda alkol satış ve tüketim yasağı geçerli olacak. Cuma akşamından pazar gününe kadar Münih’in açık hava hotspot noktaları olan Baldeplatz, Gärtnerplatz, Wedekindplatz meydanları ile Gerner Brücke ve Reichenbach ile Wittelsbacher köprüleri arasını kapsıyor. Buna ek olarak gastronomi lokallerinde saat 22.00’dan sonra alkol satma yasağı da getiriliyor.

Okullar için şimdilik bir değişiklik yok
Münih’teki yaklaşık 5 bin sınıftan 39’u ve 4 bin 500 ana okulu grubundan 30’u an itibari ile karantina altında. Bu, şimdilik okullardaki kısıtlamaları değiştirmese de bu sayılar gözetlenerek gerekirse burada da reaksiyon gösterilecek.

Reiter: “İkinci bir ‘lockdown’u engellemeliyiz”
Belediye Başkanı Dieter Reiter konuyla ilgili çağrısında, “Diğer büyük kentlerde olduğu gibi Münih’te de son günlerde koronavirüs vaka sayılarında büyük oranda yükselme var. Daha geçen hafta 32,5 olan insidans sayısı bugün 50,6’da. Bu nedenle korona tedbirlerini tekrar sıkılaştırdık. Bu kısıtlamaları yapmamamız virüsün kontrolsüz dağılımı ve bunun da daha katı kısıtlamlara yol açması demek olurdu. Şimdi hepimizin sorumluluk alma vakti. Hem kendimizi hem etrafımızdakileri koruyarak ikinci bir ‘lockdown’u engellemeliyiz.” dedi.

Reiter, ayrıca şu sıralar Münih hastanelerinde az sayıda Covid-19 hastası bulunduğuna işaret edenlere de “Şimdi gerektiği şekilde hareket etmezsek bu, çok hızlı değişebilir. Hastaneler dolduğunda da, Avrupalı komşu ülkelerimizin tecrübe edindiği gibi; çok geç olabilir.” şeklinde cevap verdi.

Münih için geçerli olan yeni kısıtlamalar 27 Ekim’e kadar devam edecek.

Main Image by 15734951/Pixabay

Meral’in Kitap Bahçesi: “İnsanın özleyebileceği nihai ve en yüksek hedef, sevgidir.”

Deprem, çığ, uçak kazaları, asker ölümleri, koronavirüs derken 2020 yılına çok kötü bir giriş yaptık ve hâlâ ciddi bir yaşam savaşı veriyoruz. Yılın son çeyreğini yaşamaya çalışırken, yazar, şair, sporcu, siyasetçi, müzisyen, doğa insanı, doktor, hemşire, sağlık çalışanı birçok güzel insan kaybettik.  

Bize düşen güçlü kalıp, sağlıklı ortamlar yaratabilmek. Dikkatli ve duyarlı olabilmek. Şu “bana bir şey olmaz”, “abartmayın bu kadar canım” sözlerinden çok sıkıldım. Abartın! Lütfen bu konuda biraz abartın. Size de bir şey olabilir.

Sanki her şey yoluna girmiş gibi, artık tamamen hastalıktan, virüsten arınmışız gibi rahat ve korkusuz davranışlar sergiliyoruz. Geçecek diye bekliyoruz. Mucize beklemeyin, bunu biz yapmalıyız. Biz gereken özeni göstermezsek daha çok doktor, hemşire daha çok sağlıkçı hayatını kaybedecek.

Umarım son bulur artık. Umarım daha güzel, daha temiz, daha sağlıklı günler bekliyordur bizleri.

Bu kadar sıkıntılı bir süreçten bahsettikten sonra, bedeni ve ruhu dinlendiren, psikolojik ya da fiziksel sağlığa iyi gelebilecek üç kitaptan bahsetmek istiyorum bu hafta.

İNSANIN 8 YETENEĞİ -Gurmukh

Meditasyonun ve yoganın önemine inanan, sağlıklı yaşamak isteyen insanlar için hazırlanmış güzel olduğuna inandığım bir çalışma İnsanın 8 Yeteneği. İçeriğinde dünyaca ünlü Kundalini ve Yoga ustası Gurmukh tarafından açıklanan, kaybetmeye yüz tutmuş beden, zihin ve ruh sağlığının yeniden kazanılması üzerine yazılmış önemli tavsiyeler ve yöntemler var. 

Kitaptan Alıntı;
“Güç istedim ve Tanrı, beni güçlü yapmak için karşıma zorluklar çıkardı. Bilgelik istedim ve Tanrı, bana çözmek için sorunlar verdi. Zenginlik istedim ve Tanrı, çalışmak için bana beyin ve güçlü kaslar verdi. Cesaret istedim ve Tanrı, üstesinden gelmem için bana tehlike verdi. Sevgi istedim ve Tanrı, yardım etmem için sorunlu insanlar verdi. İyilik istedim ve Tanrı, bana fırsatlar verdi. İstediğim hiçbir şeyi elde etmedim. İhtiyacım olan her şeyi elde ettim.” 

Eğer yaratıcılığınızı artırmak, sezgilerinizi güçlendirmek, daha sağlıklı ve sevecen olmak istiyorsanız, İnsanın Sekiz Yeteneği sizin içindir. Sizi kemiren korkulardan ve öfkeden kurtulmak istiyorsanız, bu kitap, yaşamınızı temelden değiştirecek araçlarla donanmanızı sağlayacaktır.

ALKALİ DİYETİ -Ayşegül Çoruhlu

Bilgi birikimiyle, alanında uzman bir isim Dr. Ayşegül Çoruhlu.  Sağlıklı beslenmenin önemine değindiği Alkali Diyeti kitabında son derece önemli tavsiyelere yer vermiş. Biyokimya mühendisliği konusunda master yapmış biri olarak diyetin mantığını biyokimyasal temellerden başlayarak anlatıyor bu çalışmasında. Vücuttaki aşırı asitlenmenin sebep olduğu hastalıklara, bunların önüne nasıl geçileceğine, asitli yiyecek ve içeceklerin zararlarına, vücuda etkilerine, Alzheimer, otizm gibi önemli hastalıkların tedavileri konusundaki uzman görüşlerine yer verdiği Alkali Diyeti mutlaka kitaplığınızda bulunması gereken bir kitap.

İNSANIN ANLAM ARAYIŞI -Viktor Emil Frankl

“İnsanı en çok yaralayan şey (ki bu hem yetişkinler hem de cezalandırılan çocuklar için geçerlidir) fiziksel acı değil, haksızlığın, mantıksızlığın verdiği ruhsal ıstıraptır.”

Dr. Frankl, II. Dünya savaşı döneminde, toplama kampında yaşadığı deneyimlerini anlattığı çalışması İnsanın Anlam Arayışı insana, hayatın anlamını bulabilmek için önce bir amacının olması gerektiğini vurgular.

“Yaşamda anlam bulmanın birinci yolu başarıya ulaşmaktır. İkinci yolu ise olanca eşsizliği ile insanı sevmektir. Son olarak üçüncü yolu ise, acı çekmektir.
Sevgi, sevilen insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Sevgi en derin anlamını kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. Sevilen kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmaktan çıkıyor…”

Bu kitabı yıllar önce okudum. Altını çizdiğim, aklımda kalan, beni etkileyen o kadar çok cümle var ki. Mesleği gereği mi yoksa birebir yaşadığından mıdır bilmiyorum ama yazarın insan ruhundan çok iyi anladığını söyleyebilirim. Çok seveceğinizden emin olduğum bir kitaptır İnsanın Anlam Arayışı…

“Yaşamak için bir ‘neden’i olan kişi, neredeyse tüm ‘nasıl’lara katlanabilir.” demiş ünlü filozof Nietzsche. Yaşamak için bir nedeniniz olsun. Bu şekilde daha katlanılabilir bir hal alıyor hayat.

Sağlıkla kalın…
Meral Türkdoğan

Main Image by BhikkuAmitha/Pixabay